Testler

Anzer Balı: Ford Focus 1.0 EcoBoost Titanium




Motor hacimlerini düşürüp aşırı beslemeye geçmek aslında markaların ayıla bayıla izledikleri bir yol değil. Emisyon kriterleri her geçen gün sıkılaşıyor ve firmalar bu limitlerin altında kalmaya mecburlar.

Ancak bu yeni nesil motorların, pek de gerçekçi olmayan koşullarda düzenlenen testlerle belirlenen resmi tüketim değerleri, sıklıkla reel kullanıma yansımıyor. Evet; yüksek torklarıyla atmosferik muadillerinden çok daha tatmin edici bir performans hissine sahipler ama aynı başarıyı yakıt ekonomisinde gösteremiyorlar.

Motor

Ford’un hacim küçültme furyasına üç silindirli ve yalnızca 1 litrelik bir makineyle attığı ilk adım, ilk bakışta abartılı gelebilir. 1.4 TSI’ların bile yetisinden halen şüphe eden vatandaşa bu koca arabanın kaputunun altındakini izah etmek kolay olmayacaktır. Ne var ki, söz konusu makine geçen sene yılın motoru ödülüne layık görüldü ve bende bıraktığı izlenim de, bunu hak ettiği yönünde.

Otomobil gazetecilerinin üç silindirli motorların hırıltı ve titreşimlerini birer ‘eksi’ olarak anlatmasına hayret ediyorum. Günümüzde üretilen arabaların ihtiyaç duyduğu bir şey varsa o da ‘karakter’dir ve bu makinelerden bu adeta fışkırıyor. Bir otomobile böylesine özgün bir kişilik kazandırmanın daha ucuz bir yolu var mıdır, bilmiyorum (cevabın Fransızlar’ın renkli plastikleri olmadığı kesin).

EcoBoost da ne mutlu ki aynı yoldan ilerliyor ve Subaru boxer’larının ehlileştirilmiş haline benzer sesler çıkarıyor. Ancak bu sesler içeriye asla rahatsız edici düzeyde girmiyor ve – belki de biraz fazla – yalıtılıyor. Aynı şekilde titreşimlerini de hissetmek neredeyse imkansız. Yalnız iki noktada soru işareti bırakıyor.

Debriyajdan ayağınızı yavaşça kaldırıp gaza basıyorsunuz ve araba yerinden neredeyse kımıldamıyor. Ardından gaza daha fazla basıyorsunuz ve lastikler birden patinaja düşüyor.

Başta debriyajın kavrama noktasıyla ilgili olduğunu düşündüğüm bu durum, sonradan anladım ki daha çok salyangozun kavrama noktasıyla ilgili. Arabanın harekete henüz geçtiği çok düşük devirlerde, turbo daha devrede değilken Focus ciddi ciddi 1 litre motorlu ve 1280 kg’luk bir otomobil gibi davranıyor. Ardından açılan turboyla yaşanan dengesizlikse, özellikle yokuşlarda kalkarken can sıkıyor.

Diğer husussa, kağıt üstünde 6500 d/d çeviren bu makinenin orta devirlerden sonra bunu yapmaktan pek hoşlanmaması. Güç üretmeyi sürdürüyor ama 3000’de nasıl gidiyorsa 6000’de de öyle gidiyor. Bu durağanlık, işitsel keyfini biraz baltalıyor.

Tüketim

Esas konuya gelirsek; şehiriçinde 8 litre civarında yakıyor. Bunu sakin kullanımla 7’ye indirmek ya da dikkat etmeyip 9’ları görmek mümkün.

Sürüş

Motorun kıpırtılarının içeri bu kadar az sızmasında, Focus’un izolasyonu başrol oynuyor. Otomobil son derece rafine ve ‘olmuş’ hissettiriyor. 6-ileri vitesin yolları çok net olmasa da geçişleri çok tok. Süspansiyonlar harika çalışıyor ve hemen tüm darbeleri emiyor. Şehiriçinde hayatı yalnızca, dar alanlarda manevraları kabusa çeviren geniş dönüş çapı zorlaştırıyor.

Yol tutuş

Aynı süspansiyonların keskin bir virajla karşılaştığında gövdenin aşırı yatmasına izin vermemesi, önemli bir artı. Üstündeki düşük yuvarlanma dirençli Goodyear EfficientGrip’lere rağmen Focus’un burnu kolay kolay yoldan kopmuyor, frenleri de etkili çalışıyor. Fakat otomobilin tüm dengesine rağmen hiç beklemediğiniz bir anda ESP ışığı çılgınca devreye girebilir.

Direksiyon

Bunun sebebi, aşırı kısa turlu direksiyon. Bu seçim, normalden daha az hareketle arabayı daha fazla döndürmenizi  sağlıyor. Başta eğlenceli görünen bu seçim, gerçekten de ST gibi daha sert ve güçlü türevlerde keyif verebilir ancak bu otomobilde anlamsız ve tehlikeli bir unsur olarak öne çıkıyor. Tecrübesiz bir sürücü aniden bir engelle karşılaştığında büyük ihtimalle direksiyonu gerekenden fazla çevirecek ve arabanın dağılmasına yol açacaktır. Şayet direksiyonun ağırlığı, turuyla doğru orantılı artsaydı bu bir sorun olmazdı ancak merkezin hemen etrafında yaylı bir tavır sergileyen sistem, sonrasında çok yumuşak kalıyor. Ayrıca selefinin aksine artık elektrikli ve maalesef oldukça hissiz. Dolayısıyla hiçbir niteliği, hızına ayak uyduramıyor.

İç mekan

Elektrikli ve ısıtmalı koltuklar ya da otomatik park sistemi gibi donanımlara bu sınıf bir otomobilde sık rastlamıyoruz. Test aracı neredeyse hiç düğme boşluğu barındırmayan kokpitiyle ‘full+full’ ifadesinin tanımını yapıyordu. İçindeki butonların sayısı muhtemelen bir Mercedes S’ten fazlaydı.

Lakin elinizi attığınız her yerde parmaklarınızın ucuna bir kumanda takılıyor olması, eğer yaşınız 10 civarı değilse muhtemelen hoşunuza gitmeyecektir. Elbette bir süre sonra insan alışıyor ama Focus’un kabininin ergonomi konusunda son nokta olmadığı kesin.

Bulunduğunuz yoldaki hız limitini belirtmesi gereken merkezi ekran nadiren doğru değeri gösteriyor; park asistanı da ancak 1,5 arabalık alanları algılıyor. Malzeme kalitesi ve işçilik hiçbir bölgede hayal kırıklığı yaratmıyor; bilhassa konsolun üst kısmında çok yumuşak bir plastik kullanılmış. Opsiyonel deri kaplamalarla da elbette intiba yükseliyor. Fakat bir alt sınıf standartlarındaki arka diz mesafesi ve gene oralarda gezinen 316 litrelik bagaj hacmi, cevabı meçhul bir fizik problemi.

Fiyat

Gelen arabaları kullanmadan önce fiyatlarına bakmayız; sürer, sonra tahmin ederiz. Bu bizim için bir oyun gibidir ve bunca oyuncağıyla Focus da buna çok uygundu. Ama şakayla karışık bir ‘70’ zikrederken, açıkçası tutturacağımızı ummamıştık.

1.0 motorlu ve düz vitesli bu Ford Focus’un satış fiyatı, bu haliyle 72 bin lira. Geri görüş kamerası ve navigasyon hariç tamamen doluydu; onları da eklerseniz 74 oluyor. Çoğu donanım paket halinde geliyor, tek tek seçemiyorsunuz ve en üst seviye olan Titanium’da bile pek çok kalem opsiyonel. Sonunda ortaya çıkan rakamlarsa şaka gibi.

Bu test e-motoring‘in Nisan sayısında yayınlanmış ve And Mehmet ÇETİN tarafından kaleme alınmıştır.

Faruk

Küçüklüğümden beri sahip olduğum otomobil aşkı zaman içinde beni Otopark ailesinin bir parçası haline getirdi. Aileye katıldığım ilk günden beri siteyle ilgilenmeye zevkle devam ediyorum...

İlgili Makaleler

8 Yorum

  1. Bu yazıyı birden çok kez okudum ve okudukça okuyorum açıklayıcı ve insanı yormuyor okurken, şuanda Ford Focus Titanium 68’den başlıyor ve 1.0 Ecoboost motor ile eee Volkswagen Golf 1.4 TSI Highline’de 68’den başlıyor ki malzeme kalitesi olsun üretim kalitesi oyuncak olsun göz kaplamaları olsun Volkswagen Golf çok çok daha iyi bir araba hatta o denli ki Focus’un 1 üst segmenti olan Mondeo’da olmayan malzemeler var Golf’te aynı fiyata hem daha dolu Golf tercih edilebilir.

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu