Testler

Kuaför Arabası: Mazda MX-5 2.0 Style RHT




Bazı kıyafetlerin kadınları baştan yaratması gibi, bazı donanımlar da otomobillerin çehresini çok değiştiriyor.

Adaptif hız sabitleyici ya da çarpışma önleme sistemleri gibi genelde konfor ve güvenliği geliştiren kalemler daha mekanik bir hal aldıklarında, tesirleri de çok daha derin olabiliyor. Türkiye’de satılan düz vitesli ve ‘Sport’ donanımlı Mazda MX-5’le test ettiğimiz otomatik model arasındaki üç kritik fark, tam da bunu örnekliyor:

  • Düz MX-5 günümüzün en başarılı manuel şanzımanlarından birini taşırken, otomatiği sürüş keyfini baltalayan niteliklere sahip. Kesiciye girmeyip kendi vites büyütüyor, viraj girişlerinde düşürme emirlerine sıklıkla itaatsizlik ediyor ve direksiyon üstündeki +/- düğmeleri içgüdüsel çalışmıyor. İlk gaz tepkileri hızlı ve hevesli ancak genel işleyişi demode.
  • Düz MX-5 mekanik kilitli diferansiyele sahipken, otomatiği açık tip taşıyor. ‘Yanlama’yı ‘arkadan kayma’ya çeviren bu fark, arabanın limit davranışlarını amatörleştiriyor. Arka tekerleklerin farklı hızlarda dönmesi çoğu koşulda kafanızdan geçenleri uygulamanıza engel oluyor ve bir spor otomobilden ziyade, arkadan itişli herhangi bir aile arabası sürüyormuş hissi veriyor.
  • Düz MX-5 Bilstein amortisörlerle gelirken, otomatiği standart süspansiyonlarla yetiniyor. ‘Sert’ ya da ‘yumuşak’tan ziyade ‘kuru’ ve ‘tatsız’ olarak nitelenebilecek süspansiyonlar, şasiye hükmetme konusunda zayıf kalıyor.

Hardtop test aracı ayrıca kumaş tavanlı modele göre yaklaşık 100 kg’lık bir ağırlık dezavantajına sahip.

İki türevin ortak vasıflarıysa, harikulade şasi ve direksiyonları. Son derece rijit hissettiren otomobil ne kadar zorlansa da tırnak çıkarmıyor ve kullanıcı dostu tavırlar sergiliyor. Üstündeki ucuz Barum Bravuris’lere rağmen şasi dengesi had safhada ve daima güven aşılıyor.

Nüfus cüzdanında ‘2013’ yazsa da MX-5 aslında oldukça yaşlı bir otomobil. Bunun belki de en büyük artısı, artık pek ender rastlanabilecek doğallıkta çalışan direksiyonu. Her türlü elektronik destekten muaf sistem, ağırlığı ve hisleriyle şiir gibi çalışıyor.

Yaşının eksileriyse, içine oturur oturmaz yüzünüze çarpıyor. Takriben 15 sene evvelinin kalite ve ergonomi standartlarında gezinen kabinin yegane artısı, Bose müzik sistemi.

Yazı: And Mehmet ÇETİN

Faruk

Küçüklüğümden beri sahip olduğum otomobil aşkı zaman içinde beni Otopark ailesinin bir parçası haline getirdi. Aileye katıldığım ilk günden beri siteyle ilgilenmeye zevkle devam ediyorum...

İlgili Makaleler

4 Yorum

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu