Robocop: Volkswagen Golf 1.4 TSI ACT Highline

Bugüne dek yayınladığımız 50 otomobilden yalnızca 5’i 5 yıldız aldı ve bunlardan biri, dizel motorlu bir Volkswagen Golf’tü. Aynı otomobilin şimdilik satılan en güçlü ve benzinli türevi teste geldiği vakit, mizacımıza uygun biçimde ne denli heyecan ve merak dolu olduğumuzu tahmin edersiniz.

Araya Clio gibi otomobiller girdiğinden mi bilinmez, Golf’ün içi fena halde etkiledi. Esasında bu daha çok, o günler TDI’ın orasını burasını kurcalamaktan ziyade, vaktimi onu sürmekle geçirdiğim için oldu. Bu otomobilin gövdesine serpiştirilmiş detaylar ve kalite, bizim gibi geek’ler için bağımlılık yaratıcı.

Golf’ü Golf yapanın ne olduğunu keşfetmek istiyorsanız tek yapmanız gereken, birinin içine oturup sırasıyla şunları uygulamak ve odaklanmak:

• Kapıyı kapatın,
• Direksiyonu kavrayın,
• Manevra yapıyormuşçasına etrafınızı görmeye çalışın,
• Güneşliği indirin ve aynanın kapağını kaydırın,
• Arka iç ışığı önden yakın,
• Torpido gözünü açıp kapağı iyice kavrayın ve hızlıca geri kapatın,
• Kaputu açın, dışarı çıkıp kaldırın,
• Bagajı açın ve çok ağır bir eşyayı yükler gibi yapın,
• Stepneyi çıkarmaya çalışın.

Aynı güce sahip olmalarına rağmen, ACT ile Leon’daki TSI bir değil. Silindir kapama teknolojisiyle bu motor yepyeniyken, Leon’unki 122’lik temelli.

Karakter farkı net: Golf’te güç, devir bandına daha homojen biçimde yayılmış, belli bir noktada çehresi aniden değişmiyor. Fakat kadranı devirme konusunda daha isteksiz ve soluk bir karakter sergiliyor. Tüketimiyse tuhaf bir biçimde daha yüksek: Leon’da 7’lerde gezinen ortalamamız burda 9’lara yükseldi ve en sakin sürüşümüzde bile 7’nin altına inmedi.

250 Nm, henüz 1500 d/d’de kendini gösteriyor ve bu, aynı Leon’da olduğu gibi, kalkışlarda can sıkıcı biçimde arabanın istifini bozuyor. Bilhassa bozuk yollarda biraz dikkatsiz bir sağ ayak, ilk iki viteste göstergelerde pavyon havası yaratıyor. 8000 km’deki Pirelli P7 Cinturato’lara rağmen yaşanan bu ortak sıkıntı, bu şasinin ön takımıyla ilgili soru işaretlerine yol açtı. İkisinin birlikte muzdarip olduğu bir diğer bileşen, direksiyon.

Limitlerine kadar tokluğu, ağırlığı ve malzemesiyle çok sofistike bir intiba bırakan simit, önden kayma anında test ettiğimiz tüm otomobiller içinde en ölü geri dönüşlerden birini verdi. Başarılı bir sistem bu anlarda hafif bir titreşim ve dirençle sürücüyü uyarır; Golf’ün elektrikli direksiyonuysa neredeyse hiçbir değişim sergilemiyor, aksine bir anda ruhunu teslim ediyor. Bu korku dolu anların daha çok ASR, yani patinaj kontrol kapalıyken yaşandığını not düşelim. TDI’da karşılaşmadığım bu durum, motora ve ürettiği orantısız güce işaret ediyor.

Usturuplu kullanıldığı vakit Golf, tam da hatırladığımız gibi. Muhteşem frenleri var ve bu sıfatı gücü kadar pedal hissiyle de hak ediyor (ancak bir-iki saatlik hor kullanımın ardından lastiklerle beraber kondisyonlarının ciddi biçimde düştüğünü belirtelim). Bozuk yollarda sürüşü kaymak gibi, hafif ama medeni bir hissiyatı var. Çok yüksek süratlerde giren rüzgar ve çok derin çukurlarda sızan süspansiyon gürültüsü hariç, rafinelik düzeyi sınıfının üstünde – gene de A3 düzeyinde değil. Bağımsız süspansiyonuyla, TDI’daki torsiyondan hiçbir belirgin davranış farkı sergilemiyor. DSG ise, VW Grubu diğer türevlerde zaman zaman rastlanan kafa karışıklıklarına mahal vermeden, tek kelimeyle kusursuz çalışıyor.

Test aracını ağzına kadar dolduran masajlı koltuklar, adaptif hız kontrolü / süspansiyonlar ya da fıldır fıldır dönen bi-xenon farlar kadar, Highline seviyesinde bile standart sunulmayan elektrikli katlanır aynadan ve geçtiğimiz 8 ayda yapılan zamlardan da söz etmek gerek. O zamanlar 75’e satılan dolu bir dizelin fiyatı bugün 85’e dayanmış durumda; bu otomobilse bu haliyle 80’lerde. Çoğu koşulda harika bir arabanın mantığını yok etmek için distribütör, elinden geleni yapıyor.

Yazı: And Mehmet ÇETİN