Yeniçeri: Nissan Qashqai 1.6 dCi Platinum

Merhaba,

15 aydır Qashqai kullanan biri olarak özellikle olumsuz yorumlarınızın çoğuna katılıyorum. Fakat sizinle aynı düşünmediğim konular da var. Benim görüşlerim şu şekilde.

+ Yakıt tüketimi. 1.5 olan versiyonunu kullanıyorum ve ortalamam 5.5 lt. Araç 20.000 kmde ve gerçekten de karma bir tüketim değeri.
+Farlar. Daha önceden Leon kullandım. Gerçekten de arada çok fark var. Farlar tam olması gerektiği gibi, hatta uzunları mükemmel diyebilirim. Selektör yaptığımda öndeki bir anlık şoka giriyor!
+ Yokuş kalkış desteği. Alıştıktan sonra çok kullanışlı. Daha önceki aracımda (Leon) gaza dokunduğun an devreden çıktığı için (daha kavrama noktasına gelmeden) araç hep geri kaydırıyordu, bu tam olması gerektiği gibi çalışıyor.

Gelelim eksilere.

– Debriyaj. Çok hassas. Özellikle yokuş çıkıyorsanız debriyaj balatasından yanık kokusu gelmesi ve 1-2 saniye yapışık kalması çok kolay.
– Kol dayama. Çok alçakta ve hareket etmiyor.
– Bel desteği. Elektrikli değil. İlk versiyonlarda sadece sürücü tarafında var. (Sanırım Eylül 2014 sonrası üretimlerde yolcu tarafına da eklediler.) Ve yukarı aşağı hareket etmiyor. Bel desteği hangi pozisyonda olursa olsun, uzun yolda benim hep belimi ağrıttı koltuklar.
– Camlar, sadece sürücü tarafı hariç tam otomatik değiller, ayrıca aydınlatmaları yok.
– 4×2 olan çoğu SUV’i de olduğu gibi bu araç da arazi kullanımı için uygun değil.
– Malzeme kalitesi fena değil ama işçilik kötü. Tavan döşemesinin birleşim yeri, sol arka yolcu bölümünün üstünde ve aynı seviyede değil. Tavan perdesi, açılırken bazen yerine tam oturmuyor ve perde sarkıyor, ayrıca tam açıldığı esnada küt diye bir ses geliyor. Aracın birleşim noktalarında simetri hataları olabiliyor.
– Şerit takip asistanı. Özellikle şehir içinde çok fazla devreye giriyor, ayrıca şeride yönlendirme desteği yok. Sadece sesli uyarı veriyor.
– Navigasyon. Çok kullanışsız buluyorum. Adres girmek zor, cadde sokak ismini, ya da il ilçe ismini aynı anda giremiyorsunuz. Örneğin; İstanbul Kadıköy X Caddesi Y sokağı diye bir adres aratacaksınız. Önce Kadıköy yazıyorsunuz, onlarca seçenek içinde İstanbul Kadıköy’ü bulmanız gerekiyor. Sonrasında ya X Caddesi ya da Y sokağı olarak giriş yapmanız lazım, ikisini birde girme şansınız yok. Ancak özel arama yaparsanız, Hastane , AVM gibi o zaman nokta atışı yapıyor. Ayrıca sesli komut veremiyorsunuz. Gün ışığında ekranı okumak zorlaşıyor.
– Radyo. Çekim gücü zayıf. FM’de sadece 12 istasyon kaydedebiliyorsunuz. Direksiyondan kayıtlı kanallar arasında geçiş yapamıyorsunuz, mutlaka ekrandan geçiş yapmanız gerekiyor, ekranın dokunmatiği de kötü olduğu için gözünüzü mutlaka yoldan ayırmanız gerekiyor. Ayrıca 1-6 ile 7-12 arasındaki kayıtlara geçmek için yine ekran üzerinden işlem yapmanız lazım. Kesinlikle dikkat dağıtıcı bir unsur.
– Müzik sistemi, kesinlikle vasat. 45’e kadar çıkıyor sanırım ancak 15 bilemedin 20’den sonra ses kalitesi sürünüyor. VAG grubu ile karşılaştırılamayacak kadar kötü.
– Torpido soğutmalı değil.
– Arka kamera, gece görüş çok kötü. Gündüz idare eder. 360 derece görüş özelliği fena değil, ama elzem de değil. Sağ tarafa yanaşırken sağ ayna altındaki kamerayı aktif edebiliyorsunuz, bu sayede ön tekerleğin kaldırıma sürtmesini engelleyebiliyorsunuz, ancak sol taraf için maalesef böyle bir durum söz konusu değil.
– Uzun far asistanı, şehir dışında zifiri karanlık yol haricinde çok uygun değil. İster sokak lambası olsun, ister araç farı, hatta evlerin girişinde yanan normal ampul bile olsa uzak mesafelerden dahi algılıyor ve hemen kısa farlara geçiyor. Dolayısıyla şehir içi kullanımda çok da pratik değil. Hatta ben uzun süre bu özelliğin çalışmadığını düşündüm.
– Süspansiyon ve 19 inç jantın birleşimi ile arka koltukta oturan yolcular çok sarsılıyor. Yine arka havalandırma çıkışlarının olmaması arkada oturan yolcular için can sıkıcı.
– Bagaj hacmi. Rakiplerinin çoğundan küçük. İki parçalı bölme varken 400 litre, onları çıkarınca 430 litre civarı. Cüssesine yakışmıyor.
– Araç yerden yüksek olduğu için rüzgar hem yol tutuşu olumsuz etkiliyor, hem de zayıf yalıtımdan dolayı içeri çok ses alıyor.
– Araç çok fazla teknolojik oyuncağa sahip ancak abuk sabuk eksiklikleri var. Mesela sürücü tarafının camını kapattınız diyelim, normalde otomatik şekilde kapanması gerekir, fakat bu araçta kontağı kapattığınız an camların kapanması duruyor ve tekrar yarım kontak yapmak zorunda kalıyorsunuz. Camı açık unuttunuz diyelim, anahtardan kapama gibi bir şansınız yok. Tekrar araca binip yarım kontak yapmak zorundasınız. Aynalar da aynı şekilde. Sadece en üst versiyon Platinum Premium Pack araçların 2014 sonbaharından sonrası üretilen modellerinde otomatik kapanma özelliği var. Diğer versiyonlarda içeriden tuşa basarak açıp kapatmanız lazım. Farlarda coming home özelliği var, fakat bir kez selektör yapmak zorundasınız, leaving home özelliği ise yok. (Ya da 15 aydır ben bulamadım)

Sözün özü, And’ın da dediği gibi, aracı şöyle bir 10 dakika test ettiğinizde, o oyuncakları , heybeti falan sizi cezbediyor, ancak kullandıkça diyorsunuz ki “Bu araç parasını hak etmiyor.” Diğer C sınıfı araçlara göre,yerden birkaç santim daha yüksek bir araca 20.000 TL küsür fark vermek ne kadar akılcı, takdiri size kalmış. Aynı fiyata D segmenti pek çok araç alınabiliyor. Örneğin 1.6 Dizel otomatik Insignia Cosmo + sunroof + Adaptif C.C. + Adaptif şasi + tam deri döşeme + ön koltuk ve direksiyon ısıtma + Bose müzik sistemi + 19 inç jant + gelişmiş park paketi + kör nokta uyarı sistemi + şerit takip sistemi + akan trafik uyarı sistemi + trafik işareti tanıma sistemi ile birlikte 115.000 TL gibi bir fiyata satılıyor.