Kaplumbağa’nın halefi: Golf
FOLLOW THE RED RABBIT !
İkonlaşmış otomobiller arasında bir model var ki ona değinmeden otomobil tarihini ve geçmişten bu yana kat ettiği yolu gözler önüne serebilme imkanı olduğunu sanmıyorum. 1970’lerden gönümüze halen varlığını ve segmentindeki öncülüğünü tartışmasız sürdüren Golf’ü ele alalım bu gün.
1970’lere gelindiğinde VW, küresel krizi ve Kaplumbağa (Beetle) serisinin satış rakamlarındaki düşüşü ve otomotiv piyasasındaki gelişimleri göz önünde bulundurarak yeni bir tasarım aramaya girişir. 42 yıldır üretilen ve memleketi Almanya’da olmak üzere birçok ülkede kırılamamış ve kırılamayacak rekorlara sahip bir otomobil doğar; Avrupa’da Golf, Amerika kıtasında ise ”Rabbit” (Tavşan) olarak anılır.
VW’nin segmentinde amiral gemisi modeli birçok farklı varyasyon ile karşımıza çıkmasına rağmen en çok anılan ismiyle Golf, körfez akıntısı anlamına gelen “Golfstream” kelimesinden türemiştir. Aslında Golf, alt yapısında 1964’te Daimler Benz’den Auto Onion (bugünki adıyla Audi) firmasıyla birlikte satın alınan teknoloji üzerine kurulmuştur. Önden çekiş sistemi ve su soğutmalı motoru ile bu otomobil 1930’ların başlarından beri üretilen Beetle modelinin tam karşıtıdır. Yine de tüm riskler göze alınarak zamanının en ünlü tasarımcısı Giorgetto Giurgiaro’ya modelin tasarlanması için sipariş verilmiştir. Tasarımcının Beetle’ın hatlarının aksine daha kare formlarda çizdiği araç 1974 yılında tanıtıldığında gerçekten büyük bir yankı uyandırmıştı. Bizim burada işleyeceğimiz modeller bir önceki yazımızda da belirttiğim üzere 80’ler ve 90’larda üretilen modellerdir, bu konuda gösterdiğiniz anlayışınız için şimdiden teşekkür ederim
Golf Mk1 1974-1983
Bir önceki yıl lansmanını yaptığı Passat ile yeni bir çağa girdiği açıklamasını yapan VW, 1974 yılında Golf ile bu açıklamayı doğrular nitelikte bir atak yapmıştı. Beetle ile aynı misyonu yüklenerek 4 kişi ve valizlerini saatte 80 km hızla emniyet içerisinde taşıyabilecek, bunu yaparken yakıt ekonomisine dikkat edecekti ve Golf tam olarak bunları sağlayabiliyordu. Fikir temelde Bettle’ın üretim fikri ile aynıydı tek fark o yılların koşullarında rekabet ettiği bir marka yokken içinde bulunulan küresel kriz nedeniyle piyasa tam anlamıyla kurtlar sofrasına dönmüş vaziyetteydi. Golf selefi olmaya aday olduğu Bettle’ın hava soğutmalı hantal ve çok yakıt tüketen boxer motor yerine 4 silindirli ve daha ekonomik önde yanlamasına yerleştirilmiş 1.1 litre 50 hp , 1.3 litre 54 hp güç üreten benzin motorlu versiyonları ile satışa sunuldu. Konfordan çok da ödün vermeden canlı bir sürüş ve iyi bir yol tutuş sağlayan, önde kısaltılmış ve esnek, bağımsız MacPherson, arkada ise H şeklinde yarı bağımsız süspansiyonlarıyla öne çıkıyordu. İlk olarak 3 kapılı olarak üretilmeye başlanan araç daha sonrasında 5 kapılı varyasyonu ile de satışa sunulmuştu. 1978 yılı itibari ile 1.6 dizel motoruna kavuştuktan sonra satış grafiğindeki yükselme ile hak ettiği değeri yakalamıştı. Üretimi 1983 yılında bitmiş olsa bile makyajlı formu ile Golf Citi ismi altında 2009 yılına kadar Güney Afrika’da üretimde kalmıştır. 1983 yılına kadar 6.72 milyon satış rakamına ulaşmıştır.
Golf Mk1 GTI 1975-1983
1974 yılında tanıtılan Golf’ün beklediğinden daha iyi satış rakamlarına ulaştığında bunun arkasındaki fikir, temel özellikleri olan ekonomi sınıfı bir otomobili, ona yüksek performans paketi ekleyerek, spor ve pratik bir araç ortaya çıkarmaktı. GTI mekanik enjeksiyon sistemine sahip ilk küçük otomobillerden biri olmuştur. GTI’nin çıkışının aslında bir tesadüften ibaret olduğu rivayet edilir, hikaye şudur ki; mühendisleri temelde aynı tabanı paylaşan sportif kardeşi Scirocco Mk 1 modelinin alt yapısı üstüne bir Golf karoseri yerleştirerek fabrikanın ar-ge pistinde denemeler yaparken o dönemin CEO’su Rudolf Leiding tarafından görülmüş ve güzel bir fikir olduğu düşünülerek Scirocco ile aynı yıl 1975’te Cenevre Oto Fuarı’na yetiştirilmiştir. 1.6 litrelik motoru ve Bosch k-jetronik mekanik enjeksiyonu ile 6100 devirde 110 hp güç ve 5000 devirde 140 Nm tork üretebilen bu küçük canavar 810 kg ağırlığı ile zamanının büyük motorlu araçlarının 12 sn gibi zamandanlarda ulaşmaya zorlandığı 100 km hıza 9 saniye gibi kendi zamanının bir rekoruyla ulaşıyordu. Maksimum hızı 180 km/s olan bu hatcback ile hot-hatch kategorisi de doğmuş oldu.
Golf Mk1 varyantı olarak doğan araçlar saymakla bitecek gibi değildir ama biz yine de öne çıkan bir kaçının üstünden geçelim
Jetta Mk1; Golf sedan versiyonu 1979-1984
Caddy Mk1; Golf pick-up versiyonu 1979 – 1996
Golf Cabrio Karmann 1980-1993
Golf Mk2 1983-1991
Tasarım ömrünün sonuna gelen Mk1’in yerine geçmesi üzere tasarlanan Mk2 dıştan bakıldığında boyutları dışında çok büyük farklılıklar barındırmasa da asıl ayrıcalığı içeriğindeki üstün alman mühendisliğinde gizlidir. Özellikler olarak birçok zamanın lüks sedanında bile bulunmayan katalitik konvektör, ABS, 4×4 çekiş sistemi (sncro modellerinde) ile öne çıkmaktadır. Ebatsal olarak da bir önceki nesilden farklıkları ile motor seçeneklerinin çokluğu onun gerçek bir Golf olduğunun kanıtıdır. Piyasaya ilk sunulduğunda 1.3, 1.6 ve 1.8 hacimli benzinli, 1.6 dizel ve turbo dizel motor, 4 vites manuel, 5 vites manuel ve 3 vites otomatik şanzıman seçeneklerinde sunulan Mk2 satıldığı süre boyunca gelişmeye ve yenilenmeye devam etmesiyle dikkat çekti. Mk1’in aksine farklı formatlarda vücut kazanmasa da sadece Jetta ile tasarımını paylaşmıştı. Jetta ile belirgin tek farkı ön ve arka tasarımı olarak öne çıktı. Bir dip not olarak sunulması gerekirse Karmann firması tarafından üretilen cabrio model Mk2 de hiç üretilmemiştir.
Golf Mk2 GTI 1984-1991
Mk1 GTI’de nesildaşı Scirocco Mk1’den alınan 1600 cc’lik motor, Mk2’de kendisi için tasarlanmış 1.8 litre hacme ulaşan Bosch k-jetronic tek noktadan enjeksiyonlu motor ile iki farklı seçenek olarak satışa sunuldu. 8v 110 hp baz haliyle satılmaya başlanan Mk2 GTI, 1987 yılı itibari ile 16v motor teknolojisi ile 137 hp güce ulaşarak hak ettiği GTI gücüne kavuşmuştu. Baz versiyonundan ufak dokunuşlarla ayrılmaktaydı; ön ızgaradaki kırmızı çizgisi ve GTI logosuna ek daha büyük tamponlar ile fark çok da yoğun olarak hissedilmemesine rağmen asıl sürüş karakteri ile farklılığını ortaya koyuyordu. Aracın bir önceki GTI versiyonundan belirgin bir başka farkı da geçmiş modelde nesildaş modellerden devşirme bir şasi kullanılmış olmasına rağmen boyutlarının büyümesinden kaynaklı Mk2 GTI tamamen sıfırdan tasarlanmış bir yürüyen aksam ve şasiye sahipti, sürüş zevkinin gerçekten dorukta yaşanmasını sağlıyordu. Zamanının üstün alman mühendisliğinin tam bir kanıtı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
Golf Mk2 Rally ( G60 ) 1989
1989 yılında özel bir model olarak ortaya çıkan Rally Golf; Audi quattro, BMW E30 M3 ve Lancia Delta İntegrale modellerindeki gibi genişletilmiş çamurluklarıyla ve dikdörtgen şeklindeki far yapısıyla hemen fark ediliyordu. Bu modelde Syncro (4 teker çekişli sistem), kablo kontrollü vites kutusu ve 1763cc lik G-supercharger 8v enjeksiyonlu motor kullanıldı. Belçika’da sadece 5.000 adet üretilen Rally Golf yaklaşık 50,000 DM (Mark) fiyatıyla, standart GTI modelinden iki kat daha pahalıydı. Rally Golf 161 HP güç üretebiliyordu.
Golf Mk3 1991-1999
Golf Mk3’ün zirvede olan alman mühendislik sınırlarının model bazında en üst noktası olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Standardizasyon uygulamasına geçilen ilk modeldi ve alt yapısı neredeyse hiç değişmeden Mk4, Mk5 ve Mk6’da kullanılmış ve boyutları hiç değiştirilmemişti. Tasarım olarak 17 yıldır üretilen modele göre apayrı ve tek kelimeyle göz kamaştırıcıydı. Otomobili geliştirme safhasını üretime geçildikten sonra da devam ettirme özelliğinden vazgeçmeyen VW, gerçek bir efsanenin doğumuna katkıda bulundu. 1.4 litre benzinli motordan 2.8 VR6 motora, donanımına kadar birçok varyasyonla birlikte piyasa sürülen Mk3 beklenenin aksine Corrado’dan aldığı VR6 (dar açılı v motor) seçeneği yerine yine GTI ile ilgiyi üzerine toplamayı başardı. Otomobil Vento ile aynı platformu paylaşıyor olmasına rağmen station modeli Golf Variant ismini taşıyordu. 1.9 tdi motorun kullanıldığı ilk otomobil olarak öne çıksa da onu aslında bir önceki versiyonlarından ayıran en büyük fark kabin içinde saklanıyordu, güvenlik konusuna verdiği önemle de akıllarda yer etti. 1992’de ilk defa Golf’de sürücü hava yastığı ve yan hava yastıkları sunuldu. Bunlara ek olarak ABS standart donanımda yer aldı. Ayrıca yeni nesil gövde parçaları sayesinde aracın darbelere karşı dayanıklılığı arttırıldı.
Vento (Polo Sedan), Golf Mk3 ile aynı platformu paylaşmaktaydı
Golf Mk3 Estate
Golf Mk3 Cabriolet
Golf Mk3 GTI 1991-1999
Mk2 ile Mk3 arasındaki farklar aynı şekilde Mk2 GTI ile Mk3 GTI arasında da devam etmekteydi. Mk2’de kullanılan tek nokta enjeksiyon sistemine sahip 1.8 litre motorun yerini çok noktadan enjeksiyonlu 2 litre hacmindeki motora bırakmıştı. 1993 yılına geldiğimizde 16v motora kavuşmasıyla 150 hp’lik güce yaklaşmış ve otoritelere göre Mk4 r32 modelinden sonra üretilmiş en iyi GTI olarak tarihe adını altın harflerle yazdırmıştır. Dört tekerlekte disk fren, ABS, yolcu ve sürücü hava yastığı standart donanımda sunan Mk3 GTI, onunla aynı zamanda üretilen bir üst segment otomobillerde bile olmayan standart aksesuarlarıyla farkını ve kalitesini bu gün bile hissettirebilir.
Yazının en başında da söylediğim üzere sadece 80’ler ve 90’lar otomobilleri üzerine yazılar yazacağım. Serinin devamında görmek istediğiniz modelleri yorumlar bölümüne belirtebilirsiniz. Elimden geldiğince, dilimin döndüğünce ve klavyemin tuşları yazdıkça sizlere paylaşmaya devam edeceğim. Bir sonraki model; limited edition hatta bir çoğunuzun üretildiğinden bile haberinizin olmadığına inandığım bir otomobil, şimdiden merak edin dostlar. Sağlıcakla kalın.
İşlerimin yoğunluğundan kaynaklı geciken yazı için özür dilerim.
Yazı: Mutlu Tekgezer
harika olmuş elinize emeğinize sağlık..
Çok güzel olmus bu tarz yazıları offical videolarla belgesel tadında youtube kanalına yapsanız harika olur. Olmaz mı ? ☺☺☺
Çok güzel bir yazı olmuş.Belki golf 2 biraz daha detaylı incelenebilirdi. 🙂 Golf 2 sahibi olmam dolayısıyla biraz daha detay,belki benim de bilmediğim birkaç ek bilgi güzel olabilirdi.Bu tür efsane olmuş araçların detaylı incelemesini sıkça bekliyoruz 🙂
Abimin ilk arabalarından biri, yüz bini henüz yeni devirirken bozulup kimsenin canını neyin sıktığını bulamadığı ve hurdaya çıkan bir Golf 3’tü. Golf 4’ün nasıl önden kaydığını anlatmanın en kolay yolu, direksiyon mili tekerleklerinden ayrılmış bir otomobille viraj almak. Golf 5’in içindeki plastikler eski Clio’mla büyük oranda ortak. Golf 6’yla ilk girdiğim virajda devrileceğinden korkmuştum. Ve rahmetli anneannem hepsinden güzeldi.
~and mehmet çetin.
(bkz. http://www.otopark.com/2014/08/sezarin-hakki-volkswagen-golf-1-6-tdi-highline/)
Güzel bir yazı olmuş.
bu tarz yazıların devamını istiyoruz.
Çok güzel bir yazı olmuş elinize sağlık. Golf bir efsanedir. Golf yıllar geçsede segmentinin en iyi otomobillerinde biridir. Segmentinde hiçbir araç Golf gibi olamadı Golf gibi olmayı bırak Golf’ün yanına bile yaklaşamadı. Dayımda da Golf 2 var Golf 3 almayı düşünüyor. Sınıfında Golf’ün üstüne araç tanımam