Özel sebeplerden dolayı sık sık Almanya'ya gidiyorum. Uzun zamandır böyle bir konu açmak istiyordum ama ancak toparlayabildim. Daha önceki ziyaretimde çektiğim fotoğraflardan Mercedes Müzesi konusu açılmıştı, bu sefer Porsche Müzesi de araya sıkıştırmak istiyordum ama olmadı. Gelecek sefere diyelim. Konu biraz dağınık ve uzun olacak, kusura bakmayın.
-Ben arkadaşımın aracını kullandım. Kendisi 0 kokusu üzerinde manuel vitesli BMW 1.18. Türkiye paketinden farklı, ama bizde yaklaşık olarak Joy'a denk gelir diye düşünüyorum. Türkiye fiyatının yaklaşık %25-%30'i daha ucuza geliyor orada. Tabi euro/tl farkını da düşünürseniz insanın canı sıkılmıyor değil.
-Aldığımda yakıt ortalaması 7.1 idi. 2 kişi +2 küçük bavulla, bir buçuk saatlik yolculuktan sonra yine 7.1'i yakalamışım (Altta fotoları ekliyorum). Ortalama hız 80 olsa da, otobanda 120'nin altına hiç düşmedim, bir kaç sefer 180-185 aralığında gidip geldim. 190 yapar ama 200'e emin değilim. Oldukça tempoluydu açıkçası, geri kalan kısmı da ful şehir içi trafiği.
-Eski kasa 1 Serisi sertti ancak kullandığım aracın konfor/yol tutuş dengesini çok beğendim. Bunda kalın yanaklı lastikler ile Almanya'nın kaliteli asfaltının etkisi de vardır tabi ki.
-Benzinli 1.5 136 hplik aracın çekişi bence 120-130'a kadar gayet iyi. Ancak ondan sonra işler değişiyor. Ülkemizde yeter de artar bile ama Alman otobanlarında sol şeritten gitmek isterseniz sıkıntı çıkarıyor. Hayatımda ilk defa 150-160 ile orta şeritten gitmek zorunda kaldım. Arkanızda saniyeler içinde A6/5/E Serisi görmeniz işten bile değil. Örneğin BMW 5.30-5.35 ile çok keyifli olur. Daha üstünü düşünemiyorum bile.
-Almanlar İsviçre ve Hollanda'lılara otobanlarını ücret ödemeden kullandıkları için çok kızıyorlarmış. Tabi ulaşım amacından ziyade özgürce gazlayabildikleri için.
-Otobanlar ne kadar keyifliyse şehir içinde araç kullanmak bir o kadar zordu bence. Hem yol bilmemek (Navigasyon candır o ayrı), hem de trafik akışına hakim olmamak işleri zorlaştırıyor. Ancak korna, selektör, önünüze saçma salak atlayan araçlar yok. Yayalara ve bisikletlilere saygı inanılmaz, bu durumu gerçekten kıskanıyorum.
-Orda yaşayan tanıdıklara Türkiye'de 2. el araç fiyatlarının 0 km fiyatlarından yüksek olabileceğini, 1-2 yıl sonra aracınızı aldığınız fiyatın üstünde satabileceğinizi anlatınca fatal error verdiler.
-Almanya'da bizdeki kadar lüks araç yok derler bazen. Kuyruklu yalan, bunu diyen Almanya'nın köyüne gitmiştir büyük ihtimalle. Ortalık zibil gibi A6/5/E Serisi kaynıyor. Porsche'leri saymıyorum bile. Hele Frankfurt'ta 10 dakika içinde gördüğüm Ferrari FF, 35-40 yaşındaki ablanın sürdüğü F12, Aston Martin Vangate ve sayısız Bentley ile gözlerim bayram etti.
-Fluence, Linea, Jetta, Accent gbi araçlar zaten yok. Bir de araçlar gerçekten temiz ve dinç görünüyor. Adım gibi eminim İstanbul'da 50.000 km kullanılmış bir araç, Almanya'da 100.000 km kullanılmış muadilinden daha yorgun olacaktır.
-Taksiler çok çeşitli olmakla beraber E Serisi yoğunlukta. Daha önce A8 ve Pheaton taksi görmüştüm ama ilk defa S Serisi taksi gördüm.
-2 tane Tesla gördüm, ikisi de taksiydi.
-Smart çok fazla var. Keza VW Up ve Renault Twingo da. Bu ikisi neden gelmez ülkemize hiç anlamıyorum.
-Alfa Romeo Giulia gerçekte fotoğraflardan çok daha güzel duruyor.
-Her an karşınıza çok güzel araçlar çıkabiliyor. Altta eklediğim klasik Porsche kesinlikle favorim oldu.
-Şansıma hava çok güzeldi ama oraya gidenleri en çok zorlayan şey havanın kapalılığı ve güneşin olmamasıymış.
-Çok sıkıcı diyorlar doğru mu? Hayattan beklentinize göre değişir. Uzun bir tartışma konusu, isterseniz tartışırız.
-Almanya, Avrupa bitmiş diyorlar doğru mu? Evet marktan euroya geçince paranın eski değeri kalmamış ama güya "bitik" Almanya bile bizden kat kat iyi durumda. Biz ülke ve vatandaş olarak büyük resim peşinde koşacağımıza önce kendi yolumuza bakmalıyız. Altta Stutgart Kent Kütüphanesi'ni ekliyorum, ne demek istediğimi anlarsınız. Gelişim dediğiniz şey goygoyla, zorlamayla olmuyor. Yaratıcı ortamla, böyle kütüphanelerle, özgür düşünme ortamıyla oluyor.
-Son olarak genç arkadaşlara bir tavsiyem. Erasmus ile gidin, interrail yapın, yazın akrabalarınızın yanına gidin, üniversite sonrası yüksek lisans için gidin. Planınızı yapın, biletinizi önceden alırsanız çok ucuz rakamlara geliyor fiyatlar. Golf'e binmeyin, Polo'ya binin, sigara paranızı kenara koyun. Ama bir şekilde gidin ki ufkunuz açılsın.
-Ben arkadaşımın aracını kullandım. Kendisi 0 kokusu üzerinde manuel vitesli BMW 1.18. Türkiye paketinden farklı, ama bizde yaklaşık olarak Joy'a denk gelir diye düşünüyorum. Türkiye fiyatının yaklaşık %25-%30'i daha ucuza geliyor orada. Tabi euro/tl farkını da düşünürseniz insanın canı sıkılmıyor değil.
-Aldığımda yakıt ortalaması 7.1 idi. 2 kişi +2 küçük bavulla, bir buçuk saatlik yolculuktan sonra yine 7.1'i yakalamışım (Altta fotoları ekliyorum). Ortalama hız 80 olsa da, otobanda 120'nin altına hiç düşmedim, bir kaç sefer 180-185 aralığında gidip geldim. 190 yapar ama 200'e emin değilim. Oldukça tempoluydu açıkçası, geri kalan kısmı da ful şehir içi trafiği.
-Eski kasa 1 Serisi sertti ancak kullandığım aracın konfor/yol tutuş dengesini çok beğendim. Bunda kalın yanaklı lastikler ile Almanya'nın kaliteli asfaltının etkisi de vardır tabi ki.
-Benzinli 1.5 136 hplik aracın çekişi bence 120-130'a kadar gayet iyi. Ancak ondan sonra işler değişiyor. Ülkemizde yeter de artar bile ama Alman otobanlarında sol şeritten gitmek isterseniz sıkıntı çıkarıyor. Hayatımda ilk defa 150-160 ile orta şeritten gitmek zorunda kaldım. Arkanızda saniyeler içinde A6/5/E Serisi görmeniz işten bile değil. Örneğin BMW 5.30-5.35 ile çok keyifli olur. Daha üstünü düşünemiyorum bile.
-Almanlar İsviçre ve Hollanda'lılara otobanlarını ücret ödemeden kullandıkları için çok kızıyorlarmış. Tabi ulaşım amacından ziyade özgürce gazlayabildikleri için.
-Otobanlar ne kadar keyifliyse şehir içinde araç kullanmak bir o kadar zordu bence. Hem yol bilmemek (Navigasyon candır o ayrı), hem de trafik akışına hakim olmamak işleri zorlaştırıyor. Ancak korna, selektör, önünüze saçma salak atlayan araçlar yok. Yayalara ve bisikletlilere saygı inanılmaz, bu durumu gerçekten kıskanıyorum.
-Orda yaşayan tanıdıklara Türkiye'de 2. el araç fiyatlarının 0 km fiyatlarından yüksek olabileceğini, 1-2 yıl sonra aracınızı aldığınız fiyatın üstünde satabileceğinizi anlatınca fatal error verdiler.
-Almanya'da bizdeki kadar lüks araç yok derler bazen. Kuyruklu yalan, bunu diyen Almanya'nın köyüne gitmiştir büyük ihtimalle. Ortalık zibil gibi A6/5/E Serisi kaynıyor. Porsche'leri saymıyorum bile. Hele Frankfurt'ta 10 dakika içinde gördüğüm Ferrari FF, 35-40 yaşındaki ablanın sürdüğü F12, Aston Martin Vangate ve sayısız Bentley ile gözlerim bayram etti.
-Fluence, Linea, Jetta, Accent gbi araçlar zaten yok. Bir de araçlar gerçekten temiz ve dinç görünüyor. Adım gibi eminim İstanbul'da 50.000 km kullanılmış bir araç, Almanya'da 100.000 km kullanılmış muadilinden daha yorgun olacaktır.
-Taksiler çok çeşitli olmakla beraber E Serisi yoğunlukta. Daha önce A8 ve Pheaton taksi görmüştüm ama ilk defa S Serisi taksi gördüm.
-2 tane Tesla gördüm, ikisi de taksiydi.
-Smart çok fazla var. Keza VW Up ve Renault Twingo da. Bu ikisi neden gelmez ülkemize hiç anlamıyorum.
-Alfa Romeo Giulia gerçekte fotoğraflardan çok daha güzel duruyor.
-Her an karşınıza çok güzel araçlar çıkabiliyor. Altta eklediğim klasik Porsche kesinlikle favorim oldu.
-Şansıma hava çok güzeldi ama oraya gidenleri en çok zorlayan şey havanın kapalılığı ve güneşin olmamasıymış.
-Çok sıkıcı diyorlar doğru mu? Hayattan beklentinize göre değişir. Uzun bir tartışma konusu, isterseniz tartışırız.
-Almanya, Avrupa bitmiş diyorlar doğru mu? Evet marktan euroya geçince paranın eski değeri kalmamış ama güya "bitik" Almanya bile bizden kat kat iyi durumda. Biz ülke ve vatandaş olarak büyük resim peşinde koşacağımıza önce kendi yolumuza bakmalıyız. Altta Stutgart Kent Kütüphanesi'ni ekliyorum, ne demek istediğimi anlarsınız. Gelişim dediğiniz şey goygoyla, zorlamayla olmuyor. Yaratıcı ortamla, böyle kütüphanelerle, özgür düşünme ortamıyla oluyor.
-Son olarak genç arkadaşlara bir tavsiyem. Erasmus ile gidin, interrail yapın, yazın akrabalarınızın yanına gidin, üniversite sonrası yüksek lisans için gidin. Planınızı yapın, biletinizi önceden alırsanız çok ucuz rakamlara geliyor fiyatlar. Golf'e binmeyin, Polo'ya binin, sigara paranızı kenara koyun. Ama bir şekilde gidin ki ufkunuz açılsın.
Ekli dosyalar
-
1.jpg313.1 KB · Görüntüleme: 561
-
2.jpg586.8 KB · Görüntüleme: 490
-
3.jpg514.6 KB · Görüntüleme: 652
-
4.jpg656.7 KB · Görüntüleme: 599
-
5.jpg623.1 KB · Görüntüleme: 514
-
6.jpg614.2 KB · Görüntüleme: 580
-
7.jpg635.3 KB · Görüntüleme: 645
-
8.jpg540.4 KB · Görüntüleme: 533
-
9.jpg690.3 KB · Görüntüleme: 662
-
10.jpg646.8 KB · Görüntüleme: 597