Hem de ne yolda kalmak... Yıl 1992/1993. (yaş 8/9)
Dayım efsane Ford Cargo 2520sine CİDER yağ fabrikalarından 20 ton hayvan yemi sarmış. Beni alıp Söke'ye götürecek, ilk uzun yol deneyimi yaşamış olacağım. Nasıl heyecanlıyım. Maksimum tonajın üzerinde yükümüz var ancak vites kutusunun yanında olursa çevirme için "çorba paraları" hazır. Bindik kamyona yavaş yavaş ortama alıştım, torpidoda duran mandalinleri soyup dayıma falan veriyor, su istediğinde anında ihtiyacı görürum. Söke'ye sıkıntısız vardık ancak malı alacak adama bir türlü ulaşamadık biraz bekelemeden sonra yeni alıcıyı Muğla Yatağanda buldular. O arada hayatımda ilk kez o meşhur Söke kıymalı yumurtalı pidesini tatmış, Efes'i uzaktan da olsa görmüş idim.
Yolculuk artık bir çocuk için sıkıcı olmaya başladığından mıdır yoksa teypte çalan Ferdi Tayfur'un yan etkisi midir bilinmez ben şoför arkası yatakta uyuyup kalmıştım. Gecenin bir vakti dayımın dürtmesi ile uyandırıldım. "Gökhan kalk yolda kaldık, ben kamyonu ittireceğim sen direksiyonda duracaksın" Aman Allah'ım resmen kabus görüyor da uyanamıyor gibi idim. Ama iş ciddi idi, hafif eğim aşağı kalan kamyonu gecenin ayazında dayım itmeyi denedi. Tabi yerinden kıpırdatamadı. Yatağan rampalarında kalakalmıştık yanımıza gelen bir kaç kamyoncunun da elinden birşey gelmeyince, kabini robozito ile iyice ısıtıp buz tutan soğukta kamyonda sabahladık. Dayım beni araçta bırakıp kendisi sanayiye gidip o gün için marş dinamosumu nerde sıkıntı varsa parçanın arızalısını da yanında götürüp geriye bir usta ile döndü. İkisi birlikte motorda ki sıkıntıyı halletti ama ben artık ufaktan korkuyor, bir an önce eve dönmek istiyordum.
Yükümüzü öğlene kadar boşaltıp, akşama doğru geri döndüğümüzde artık daha bir büyümüş gibi hissediyordum kendimi, tüm bu macerayı anne babama anlatışımı hala konuşur dururlar. Ve dayım 25 senelik şoförlük mesleğinde 3 kere yolda kaldığını birine benim denk geldiğimi söyler durur.