previously on maximaorhan...

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

maximaorhan

Dispatcher
8 Eyl 2016
5,510
17,959
5,320
33
34
Evet beyler başlıktan da anlayacağınız üzere meselenin özü nevi şahsına münhasır bir zat olan benin başına gelenleri, hazır kahvaltımı yapmış ve bir yandan da çayımı içerken siz dostlarıma anlatmak istiyorum. İşsizliğin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak uzun uzun yazacağım baştan uyarayım :)

Cuma gecesi saat 22 sularında OSA üçlüsü -Orhan, Sedat, Ali- telekonferans yapıyorduk. Konu tabii ki benim Sakarya'ya taşınmam ve arkadaşlarımdan uzaklaşmam idi. Nasıl olduya konu bir şekilde yemek muhabbetine döndü ve Sedat ile Ali aynı anda atağa kalkarak beni İstanbul'a yemek yemeye çağırdılar. Ben de anlık bir gaza gelmenin sonucunda "bekleyin lan bu gece çıkıyorum yola sabah İstanbul'dayım" deyip, telekonferansı sonlandırdım. Telefonu kapattıktan sonra kafamda bir kaç soru filiz verdi; yemeği Sedat yapacak, zehirlenir miyiz? hanıma gecenin bir vakti İstanbul'a arkadaşlar ile yemek yemeye gideceğimi nasıl inandıracağım? babam böyle past... pardon o başka bi konuydu. Neyse hanıma, Sedat'ın yanına gittiğimde görüntülü arayacağımın garantisini verdim ve inandırdım. Sırt çantamı hazırlayıp, benim namı diğer vasıfsız vectra'ya atlayıp düştüm İstanbul yollarına.

Aksilik 1; Akşam arabanın içini cehennemin ilk katındaki sıcaklığa eş değer bir şekilde ısıtan vectra, şimdi ısıtmıyor, kalorifer bozuldu!? Neyse dedim yapacak bir şey yok çıktım artık yola. Çıktık yola ama, cam hayvan gibi buğu yapıyor, önümü göremiyorum, mecburen camlardan birini kıynaştırdım azıcık. Haliyle arabanın içinde bere, atkı, eldiven ve kaban dörtlüsü ile Eskimo misali İstanbul'a kazasız belasız vardım. Neyse işte sohbet, muhabbet, yemek, park yeri kavgası, görüntülü konuşma, İstanbul geceleri kazan biz kepçe(!) misali günü sonlandırdık. Pazar sabahı saat 2 gibi yola çıkmak için hazırlanan ben, tekrardan Eskimo misali üstümü giyindim ve avcısından kaçan ceylan gibi sıçraya sıçraya merdivenleri inmeye başladım ve geldim araç başına...

Aksilik 2; Kapılar açılmıyor! O an başımdan aşağı dökülen kaynar sular sayesinde vücut sıcaklığım bir anda tavan yaptı tabii. Atkı, bere, eldiven ne varsa çıkardım üstümden. Kabanı çıkarmadım tabii o kadar değil.
Gelelim aksilik 3'e; 2 hafta önce arabamın şoför kapısındaki kilidi hırsızlar ellerindeki bütün imkanları kullanarak bozukları için, kapıları manuel olarak açamıyorum... Neyse aklımdan iyi şeyler geçirmeye çalışıyorum sürekli, inşallah diyorum kumandanın pili bitmiştir -bak bak düşünceye bak yavrum benim- ama dediğime kendim de inanmıyorum çünkü kumanda üstüdeki ışık yanıyor! Yinede içim rahat etmiyor belki zayıflamıştır pil falan diye kendimi avutuyorum ama gecenin 2'sinde pil nereden bulucam diye kara kara düşünürken, Sedat "evde olcak bi tane" diyince bi aydınlanma geldi Sedat'a inanamadım. Neyse pili değiştirdik geldik tekrar araç başına, bildiğimiz bütün duaları okuyup yaradana sığınma sürecinden sonra büyük umutlar ile bastım düğmeye ama yok... Açılmadı yine... Ondan sonra felaket senaryolarını yazmaya başladım ben kafamda. Akü bitmiş olabilir, merkezi kilit beyni bozulmuş olabilir, 4 kapı üzerindeki merkezi kilit motorları aynı anda bozulmuş olabilir, kumanda komple bozulmuş olablir vs. vs. Ne yapıcaz gecenin bu vakti diye düşünürken, birden bagajdan arabanın içine girme fikri geldi aklıma.

Aksilik 4; Bagaj kilidi boşa dönüyor! Anahtarı taktım yuvaya, çeviriyorum ama boş... Bu vesile ile aynı anda arka planda "Allah'ım neydi günahım?" şarkısı çalmaya başlıyor -galiba eşimin ahı tuttu-. Ufak bir sinir krizinin ve istişarenin ardından bagaj kilidine bir miktar tokat ve yumruk attıktan sonra kilit kendine geliyor ve açılıyor -çok şükür-. Hemen atlıyorum bagajın içine elimde cep telefonunun flaşı açık bir şekilde ve elimi cam altı pandizotu ile koltuk arasına sokmaya çalışıp, arka koltuğu yatırmaya uğraşıyorum. Tam o esnada "Hoouvv Hoouvv noluyo orda polisi arıyorum bak şerefsizlerrrr" nidaları eşliğinde yan apartmandan elinde sopa ile yaşlı bi dayı çıkıyor. Bende o anki panik ile "noluyo lan!?" nidaları eşliğinde bagajdan çıkıyorum ama nasıl çıkıyorum? Çıktığım gibi dengemi kaybedip totomun üstüne asfalta kapaklanıyorum -hala acıyor :(-. Dayıyı zar zor durdurup ruhsatı vs. göstererek aracın bizim aracımız olduğuna inandırıyoruz ve dayı hiçbir şey olmamış gibi "kolay gelsin" diyip çekip gidiyor -lan insan "bi ihtiyacınız var mı" diye sorar dimi!- Daha sonra bir şekilde koltuğu yatırıp, kapı üstündeki kilitlerden birini çekince "şlak" sesi eşliğinde diğer kapılarda açılıyor(tamam kilit motorları sağlam). Neyse çıktım yola işte sabah saat 5 gibi Sakarya il sınırını geçince ilk benzinlikte durup yiyecek içecek bir şeyler alayım diye söz verdim kendime. Durdum benzinlikte 2 redbull ve 2 çikolata ile beraber geldim kasaya cüzdanı açtım ki birde ne göreyim...

Aksilik 5; Ehliyet yok yerinde.Yine bi kafamdan aşağı sıcak su dökülmesi seansından sonra kendime gelebildim. Evet ya Sakarya'dan İstanbul'a ya da İstanbul'dan Sakarya'ya ehliyetsiz gelmişim, nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Hemen bagaja koştum belki o sırada oraya düşmüştür diye ama maalesef. İlk önce Sedat'ı aradım. Ama cevap olumsuz... Daha sonra eşimi aradım montlarımın ceplerine falan bakması için Allah'tan evde bıraktığım montumun cebindeymiş.

Şimdi dostlarım; ben bu yaşanan hadiseler sonucunda şansız mı yoksa ehliyetsiz bi şekilde Sakarya-İstanbul-Sakarya yaparak hiçbir çevirmede durdurulmadığım için şanslı mıyım? Galiba ben Allah'ın sevdiği bir kuluymuşum :D
Buraya kadar okuyan birisi olursa; vakit ayırdığı için sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Okumayanlara da formaliteden teşekkür edeyim ehehehe :p
Keyifli paylaşımlar dostlar...
 

Sailor

Kaptan
Beta Programı
6 Kas 2016
12,004
26,074
6,520
istanbul
Marka
Nissan
Evet beyler başlıktan da anlayacağınız üzere meselenin özü nevi şahsına münhasır bir zat olan benin başına gelenleri, hazır kahvaltımı yapmış ve bir yandan da çayımı içerken siz dostlarıma anlatmak istiyorum. İşsizliğin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak uzun uzun yazacağım baştan uyarayım :)

Cuma gecesi saat 22 sularında OSA üçlüsü -Orhan, Sedat, Ali- telekonferans yapıyorduk. Konu tabii ki benim Sakarya'ya taşınmam ve arkadaşlarımdan uzaklaşmam idi. Nasıl olduya konu bir şekilde yemek muhabbetine döndü ve Sedat ile Ali aynı anda atağa kalkarak beni İstanbul'a yemek yemeye çağırdılar. Ben de anlık bir gaza gelmenin sonucunda "bekleyin lan bu gece çıkıyorum yola sabah İstanbul'dayım" deyip, telekonferansı sonlandırdım. Telefonu kapattıktan sonra kafamda bir kaç soru filiz verdi; yemeği Sedat yapacak, zehirlenir miyiz? hanıma gecenin bir vakti İstanbul'a arkadaşlar ile yemek yemeye gideceğimi nasıl inandıracağım? babam böyle past... pardon o başka bi konuydu. Neyse hanıma, Sedat'ın yanına gittiğimde görüntülü arayacağımın garantisini verdim ve inandırdım. Sırt çantamı hazırlayıp, benim namı diğer vasıfsız vectra'ya atlayıp düştüm İstanbul yollarına.

Aksilik 1; Akşam arabanın içini cehennemin ilk katındaki sıcaklığa eş değer bir şekilde ısıtan vectra, şimdi ısıtmıyor, kalorifer bozuldu!? Neyse dedim yapacak bir şey yok çıktım artık yola. Çıktık yola ama, cam hayvan gibi buğu yapıyor, önümü göremiyorum, mecburen camlardan birini kıynaştırdım azıcık. Haliyle arabanın içinde bere, atkı, eldiven ve kaban dörtlüsü ile Eskimo misali İstanbul'a kazasız belasız vardım. Neyse işte sohbet, muhabbet, yemek, park yeri kavgası, görüntülü konuşma, İstanbul geceleri kazan biz kepçe(!) misali günü sonlandırdık. Pazar sabahı saat 2 gibi yola çıkmak için hazırlanan ben, tekrardan Eskimo misali üstümü giyindim ve avcısından kaçan ceylan gibi sıçraya sıçraya merdivenleri inmeye başladım ve geldim araç başına...

Aksilik 2; Kapılar açılmıyor! O an başımdan aşağı dökülen kaynar sular sayesinde vücut sıcaklığım bir anda tavan yaptı tabii. Atkı, bere, eldiven ne varsa çıkardım üstümden. Kabanı çıkarmadım tabii o kadar değil.
Gelelim aksilik 3'e; 2 hafta önce arabamın şoför kapısındaki kilidi hırsızlar ellerindeki bütün imkanları kullanarak bozukları için, kapıları manuel olarak açamıyorum... Neyse aklımdan iyi şeyler geçirmeye çalışıyorum sürekli, inşallah diyorum kumandanın pili bitmiştir -bak bak düşünceye bak yavrum benim- ama dediğime kendim de inanmıyorum çünkü kumanda üstüdeki ışık yanıyor! Yinede içim rahat etmiyor belki zayıflamıştır pil falan diye kendimi avutuyorum ama gecenin 2'sinde pil nereden bulucam diye kara kara düşünürken, Sedat "evde olcak bi tane" diyince bi aydınlanma geldi Sedat'a inanamadım. Neyse pili değiştirdik geldik tekrar araç başına, bildiğimiz bütün duaları okuyup yaradana sığınma sürecinden sonra büyük umutlar ile bastım düğmeye ama yok... Açılmadı yine... Ondan sonra felaket senaryolarını yazmaya başladım ben kafamda. Akü bitmiş olabilir, merkezi kilit beyni bozulmuş olabilir, 4 kapı üzerindeki merkezi kilit motorları aynı anda bozulmuş olabilir, kumanda komple bozulmuş olablir vs. vs. Ne yapıcaz gecenin bu vakti diye düşünürken, birden bagajdan arabanın içine girme fikri geldi aklıma.

Aksilik 4; Bagaj kilidi boşa dönüyor! Anahtarı taktım yuvaya, çeviriyorum ama boş... Bu vesile ile aynı anda arka planda "Allah'ım neydi günahım?" şarkısı çalmaya başlıyor -galiba eşimin ahı tuttu-. Ufak bir sinir krizinin ve istişarenin ardından bagaj kilidine bir miktar tokat ve yumruk attıktan sonra kilit kendine geliyor ve açılıyor -çok şükür-. Hemen atlıyorum bagajın içine elimde cep telefonunun flaşı açık bir şekilde ve elimi cam altı pandizotu ile koltuk arasına sokmaya çalışıp, arka koltuğu yatırmaya uğraşıyorum. Tam o esnada "Hoouvv Hoouvv noluyo orda polisi arıyorum bak şerefsizlerrrr" nidaları eşliğinde yan apartmandan elinde sopa ile yaşlı bi dayı çıkıyor. Bende o anki panik ile "noluyo lan!?" nidaları eşliğinde bagajdan çıkıyorum ama nasıl çıkıyorum? Çıktığım gibi dengemi kaybedip totomun üstüne asfalta kapaklanıyorum -hala acıyor :(-. Dayıyı zar zor durdurup ruhsatı vs. göstererek aracın bizim aracımız olduğuna inandırıyoruz ve dayı hiçbir şey olmamış gibi "kolay gelsin" diyip çekip gidiyor -lan insan "bi ihtiyacınız var mı" diye sorar dimi!- Daha sonra bir şekilde koltuğu yatırıp, kapı üstündeki kilitlerden birini çekince "şlak" sesi eşliğinde diğer kapılarda açılıyor(tamam kilit motorları sağlam). Neyse çıktım yola işte sabah saat 5 gibi Sakarya il sınırını geçince ilk benzinlikte durup yiyecek içecek bir şeyler alayım diye söz verdim kendime. Durdum benzinlikte 2 redbull ve 2 çikolata ile beraber geldim kasaya cüzdanı açtım ki birde ne göreyim...

Aksilik 5; Ehliyet yok yerinde.Yine bi kafamdan aşağı sıcak su dökülmesi seansından sonra kendime gelebildim. Evet ya Sakarya'dan İstanbul'a ya da İstanbul'dan Sakarya'ya ehliyetsiz gelmişim, nerede olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Hemen bagaja koştum belki o sırada oraya düşmüştür diye ama maalesef. İlk önce Sedat'ı aradım. Ama cevap olumsuz... Daha sonra eşimi aradım montlarımın ceplerine falan bakması için Allah'tan evde bıraktığım montumun cebindeymiş.

Şimdi dostlarım; ben bu yaşanan hadiseler sonucunda şansız mı yoksa ehliyetsiz bi şekilde Sakarya-İstanbul-Sakarya yaparak hiçbir çevirmede durdurulmadığım için şanslı mıyım? Galiba ben Allah'ın sevdiği bir kuluymuşum :D
Buraya kadar okuyan birisi olursa; vakit ayırdığı için sevgi ve saygılarımı iletiyorum. Okumayanlara da formaliteden teşekkür edeyim ehehehe :p
Keyifli paylaşımlar dostlar...
hocam ıstanbulda anadolu yakasındayım burada bır hamam varkı sormayın :) saka bı yana okurken basıma gelmıs kadar oldu bı o kadarda eglendım gecmıs olsun :D
 

Cenk

Galatasaray
Beta Programı
8 Eyl 2016
18,051
45,586
6,820
Zonguldak
Marka
Ford
Hocam eşiniz gitmenize mırın kırın ettiyse, gönülsüz izin verdiyse büyük ihtimal onun ahı tutmuştur. Hatta yaşadıklarınızı ona anlattıysanız dıştan yahut içten mutlaka gülmüştür :)
 

AlperErdem

Profesör
Beta Programı
10 Eyl 2016
508
572
1,770
Ya soluksuz okudum. Bunlar nasıl bir tesadüftür. Bu kadar olay sadece 48 saat içinde oldu anladığım kadarıyla. Dizi gibi 2 gün geçirdiniz. Geçmiş olsun :D:D
 
  • Beğeni
Tepkiler: maximaorhan

maximaorhan

Dispatcher
8 Eyl 2016
5,510
17,959
5,320
33
34
Hocam eşiniz gitmenize mırın kırın ettiyse, gönülsüz izin verdiyse büyük ihtimal onun ahı tutmuştur. Hatta yaşadıklarınızı ona anlattıysanız dıştan yahut içten mutlaka gülmüştür :)
Cenk hocam zar zor gönülsüz de olsa ikna ettim ama kesin onun ahı tuttu. Zaten aksam geldiğinden beri halimi görünce gülüp gülüp duruyor :)
Ya soluksuz okudum. Bunlar nasıl bir tesadüftür. Bu kadar olay sadece 48 saat içinde oldu anladığım kadarıyla. Dizi gibi 2 gün geçirdiniz. Geçmiş olsun :D:D
Valla hiç sorma unutmayacağımız saatlerdi :)
 

alfhonso

Hakan BIÇAK
Eski İnfazcı, Yeni Eğitici
Yönetici
Admin
9 Eyl 2016
24,616
1
64,381
6,820
34
Denizli
Marka
Mercedes
İstanbul geceleri hareketlidir tamamda bu baya hareketli olmuş :D :D Aksilikler için geçmiş olsun, çevirmeye yakalanmadığın için de ayrıca şanslıymışsın :D :D
 

Cenk

Galatasaray
Beta Programı
8 Eyl 2016
18,051
45,586
6,820
Zonguldak
Marka
Ford
Aynen çevirmeye yakalanmamak işin piyangosu olmuş. Hele hele şehirlerarası yolda yakalanmamak tam şanslı işi. Malum ohal devam ediyor, trafik polisi ayrı bir dert ki jandarma trafik falan durdursa hiç affı yok. Vallahi sevinmek lazım :)
 

maximaorhan

Dispatcher
8 Eyl 2016
5,510
17,959
5,320
33
34
İstanbul geceleri hareketlidir tamamda bu baya hareketli olmuş :D :D Aksilikler için geçmiş olsun, çevirmeye yakalanmadığın için de ayrıca şanslıymışsın :D :D
Aynen çevirmeye yakalanmamak işin piyangosu olmuş. Hele hele şehirlerarası yolda yakalanmamak tam şanslı işi. Malum ohal devam ediyor, trafik polisi ayrı bir dert ki jandarma trafik falan durdursa hiç affı yok. Vallahi sevinmek lazım :)
beyler diyorum ya şanslı mıyım şansız mıyım kendime bi sıfat uyduramadım şu an tek sıkıntım var sağ tarafımın üstüne oturamıyorum valla hala acıyor :( buradan da o elinde sopayla don-atlet kombinasyonu ile dışarı fırlayan dayıya saygı ve sevgilerimi iletiyorum :)
 
  • Beğeni
Tepkiler: Cenk ve alfhonso

Cenk

Galatasaray
Beta Programı
8 Eyl 2016
18,051
45,586
6,820
Zonguldak
Marka
Ford
beyler diyorum ya şanslı mıyım şansız mıyım kendime bi sıfat uyduramadım şu an tek sıkıntım var sağ tarafımın üstüne oturamıyorum valla hala acıyor :( buradan da o elinde sopayla don-atlet kombinasyonu ile dışarı fırlayan dayıya saygı ve sevgilerimi iletiyorum :)
Dayı duyarlı vatandaşmış, başkası olsa çalıyorlar mı vurup kırıyorlar mı umurunda olmuyor, dönüp kimse sen napıon kardeşim demiyor bile :) Bunlar ufak aksilikler hocam kısmetlisin hiç takma kafanı. Ehliyetsiz ohal zamanı şehirlerarası yolculuk bildiğin sıkıntı, her şey olabilir. Jandarma trafik ve trafik polisi kaç defa durdu beni. Eksik görmesinler gözünün yaşına bakmıyorlar vallahi.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
AdBlock Tespit Edildi!

OTOPARK.COM Forum'u Adblock ile kullanmanız bizi üzdü

Değerli ziyaretçimiz/üyemiz, OTOPARK.COM Forum ücretsiz bir oluşum olup, maliyetlerin karşılanması için reklamların yayınlanması gerekmektedir. Lütfen Adblock'u OTOPARK.COM'dan hariç tutunuz.

Tamam, AdBlock'u devre dışı bıraktım