TOFAŞ gururumuzu okşadı
Üretimde olduğu kadar sürdürülebilir yönetimde de otomotiv sektöründe öncü olmayı hedefleyen Tofaş, bir ilke daha imza atarak, karbon emisyon ve iklim değişikliği kapsamında, CDP 2014 Yılı İklim Performans Liderlik Endeksi A Listesi’ne girmeye hak kazandı. Tofaş, sürdürülebilir ekonomileri inceleyen uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan CDP tarafından, dünyadaki tüm yatırımların üçte birini temsil eden 767 kurumsal yatırımcı adına davet edilen şirketlerden A Bandı’nda yer alan 187 kuruluş arasına giren ilk ve tek Türk şirketi oldu. Tofaş’ın bu başarısı, CDP Türkiye’nin 3 Kasım Pazartesi günü Sakıp Sabancı Müzesi’nde düzenlediği “CDP Türkiye 2014 İklim Değişikliği Rapor Lansmanı” nda ödüllendirildi.
CDP Türkiye 2014 İklim Değişikliği Rapor Lansmanı kapsamında düzenlenen panelde kendisine yöneltilen soruları cevaplayan Tofaş CEO’su Kamil Başaran, Üretimde 2007’den beri, küresel ‘çevre ve enerji yönetim sistemleri’ kriterleri içeren, ‘Altın’ seviyeyle ödüllendirildikleri, WCM Dünya Klasında Üretim Sistemi’nin yanı sıra 2010’dan bu yana da ISO 14064 Sera Gazı Bilgi Yönetim Sistemi’ni uyguladıklarını hatırlattı. Başaran, “Karbon ayak izimizi 2010’dan bu yana raporluyoruz ve hesaplamalarımız bağımsız kurumlarca doğrulanıyor. Bu sistemi uygulamaya başlayan ilk şirketlerden biriyiz. Gelecek nesillere yaşanılır bir yarın bırakmak, her şeyden önce insani görevimizdir. Nedense, bunu yaparken kârlılığı ikinci plana atmak gerek gibi yanlış bir inanış olduğunu gözlemliyorum. Bunun doğru olmayan bir kanı olduğunun en büyük kanıtı bugün Tofaş’tır. Türkiye’nin 5’incü büyük sanayii kuruluşuyuz ve son dört yılda yüzde 15 kadar emisyon azalttık. Her yıl farklı ölçekte ortalama 200 planlı enerji iyileştirme çalışması gerçekleştiriyoruz. Sadece geçen yıl bu iyileştirmelerle 6.500 ton CO2 azaltımı gerçekleştirdik. Bu sayede 1 milyon Euro üzerinde verimlilik sağladık. Tabii ki daha gidecek çok yolumuz var. Ancak bir yerden başlamak gerekiyordu. Üstelik otomotiv sektörü açısından tehlikeli iklim olaylarının yaratacağı risk, üretim sürekliliğinin kesintiye uğramasıdır ki, bu da ekonomik açıdan zaten başlı başına bir kayıptır” dedi.