Köşe Yazıları

Yıldız Savaşları




Bir otomobili yüzlerce kilometre kullanıp didik didik ettikten sonra, tüm gözlemlerinizi beş satırlık bir puan tablosunda özetlemeniz gerektiğinde kendinizi – ve sürdüğünüz arabayı –  bazen yeterince iyi ifade edemeyebiliyorsunuz.

Her seferinde daha da detaylı bir hal alan testlerimizi dikkatlice izleyenler ve puanlama sistemimize aşina olanlar aslında her yıldızın ardında nelerin yattığını biliyorlar. Ancak anlaşılır biçimde, herkes her zaman bu kadar derine inmiyor.

Puan tabloları iç mekan, konfor, motor, şanzıman ve yol tutuş olmak üzere 5 başlıktan oluşuyor. Bunların hepsi eşit, yani %20 ağırlığa sahip. Önce her birini 10 üzerinden ayrı ayrı değerlendiriyoruz, ardından sistem otomatik olarak tümünün ortalamasını alıyor ve tam sayıya yuvarlıyor. Örneğin ortalama 7.4 çıktıysa, son satırda puan 7 olarak gözüküyor.

Puanlamada belki de en önemli konu, her yıldızın o arabanın fiyatı, sınıfı ve rakipleri göz önünde bulundurularak verilmesi. Örneğin bir otomobil az yakıyor ve iyi gidiyor olabilir ancak eğer pahalıysa ve daha iyisi varsa, bunlar Motor’dan 5 yıldız almasına yetmiyor.

Bazı soru işaretlerini silmek ve puanların anlamını pekiştirmek için, tablolardaki her başlığı ilgili olduğu alt konularla beraber açmak gerekiyor:


  1. İç mekan: Malzeme kalitesi, işçilik, NVH, yalıtım, donanım, ergonomi, genişlik, eşya gözleri, bagaj…

En çok konunun incelendiği kategori bu, o yüzden de testlerde en fazla vakti buna ayırıyoruz. Sadece bagajı değerlendirirken bile çok sayıda kriter var; hacim, yükleme eşiği, yan duvarların düzgünlüğü, arka koltuk sırtlıklarının düz yatıp yatmaması gibi. Görüş açıları, ekranlar, farlar, müzik sistemi, şaft tüneli gibi ayrıntılar da verilen puanı etkiliyor.

  1. Konfor: Süspansiyonların darbeleri sönümleme seviyesi ve şekli, çalışma limitleri, rijitlik…

İç mekana göre çok daha sade ama bir o kadar önemli bir başlık – hele ki bizim yollarımızda. Her çeşit çukur, kasis ve tümsekten geçerek arabanın verdiği rahatsızlığı değerlendiriyoruz. Basit gözükse de değil: Amortisörlerin aşağı doğru (açılması) ve yukarı doğru (sıkışması) hareketleri her zaman aynı karakterde olmuyor. Bazı otomobiller başta çok konforlu gözüküyorlar – 50 km/s’yi geçene dek. Bazı otomobillerse epey gergin oluyorlar ancak gövdeleri çok az burulduğu için darbeler istifini bozamıyor.

  1. Motor: Performans, tüketim, menzil, devirlenme karakteri, sesi, turbo boşluğu…

Bu değerlendirme kriterleri zaman zaman motorun dışına taşabiliyor, bilhassa ilk ikisi. Zira performans ve tüketime, aracın kütlesi de çok etki ediyor ve bazen motoru başarılı ama ağır bir otomobilin bu kategoride düşük puan almasına sebep olabiliyor. Aşırı besleme yahut diğer bir teknoloji tek başına artı puan getirmiyor; bu teknolojinin sürüşe ne şekilde yansıdığıyla ilgileniyoruz.

  1. Şanzıman: Vites geçiş rahatlığı, oranları, yolların netliği; hızı, tepkileri, tüketime etkisi…

Düz ve otomatik için elbette farklı kriterlere sahip. Manuelde en önemli kıstas, özellikle alt segmentlerde, 6-ileri olup olmaması. Ardından vites kolunun fiziksel özellikleri (malzemesi, esneme durumu vb.) ve geçişlerin netliği geliyor. Otomatiklerdeyse manuel kullanım imkanı, kendi kendine vites atmaması, kulakçık (konumu, malzemesi, çalışma karakteri), gaz emirlerine verdiği karşılık, gecikme… Kavrama tipini göz önünde bulunduruyoruz ancak aynı Motorda olduğu gibi, önemli olan teknolojinin sürüşe olan etkileri.

  1. Yol tutuş: Fiziksel tutuş limitleri, sürüş keyfi, direksiyon hissi, frenler…

Muhtemelen en çok tartışılan bu çünkü ‘yol tutuş’ deyince çoğumuzun aklına, önce ve yalnızca, bir arabanın bir virajı kaçla dönebildiği geliyor. Lakin, asıl adı ‘sürüş dinamikleri’ olan bu bölümün kapsamı çok daha geniş: O araba o virajı 100 km/s’yle dönebiliyor olabilir ama bu esnada direksiyonu hafif kalıp size yüzeyle ilgili hiçbir geri bildirimde bulunmuyorsa, şasi arabanın kaymak üzere olduğuna dair poponuzdan beyninize doğru sinyaller göndermiyorsa ve virajın tam ortasında aniden karşınıza çıkan arıza yapmış diğer aracı görür görmez frene asıldığınız vakit duramayacaksanız, muhtemelen kadranda da 100’ü asla göremeyeceksiniz. Belki de çizgisinden çıkmaya 100 yerine 90’da başlıyordur ama bunu yaparken sizi çocuklar gibi mutlu ediyordur? Yahut zınk diye duruyordur ama her panik frende pedal kaskatı kesilip sizi paniğe sevk ediyordur; bilemediniz dur-kalk trafikte dozajlaması zordur, ve o kadar yukarıda konumlanmıştır ki birkaç saat sonra bilekleriniz tutulur. Lastiklerin de tüm bunlar üstündeki etkisi unutulmamalı.


Dallanıp budaklanan bu beş başlığın altındaki bazı konuları, kimi derginin yaptığı gibi ayrı birer başlık olarak tabloya eklemek mümkün. Ancak otomobilleri size olabildiğince direkt, derli toplu bir biçimde aktarmaya çalışıyoruz ve ortaya çıkacak yeni tablo çoğu ziyaretçi için kaos anlamına gelecektir. Diğer yandan, her yeni kategorinin ağırlığı kişiden kişiye göre değişecektir.

Testlerde verilen puanlar hakkında aklınıza takılanları sormaktan lütfen çekinmeyin.

Sevgiler,

And

And

1984'te doğdum, 1998'de direksiyona oturdum ve 2008'den bu yana onları test ediyorum. Saint Benoît ve Boğaziçi Üniversitesi inşaat mühendisliğinden mezun olup auto motor & sport'ta sigortasız çalışmayı seçtim. O sıralar Modifiyem.com'a içerik sağladım, ardından e-motoring'in test editörlüğünü yaptım. Prokart'ta yarıştım, Nürburgring ve Monza gibi pistlere (ve pistlerden) çıktım. Kullandığım tüm otomobillerden ayrı keyif aldım ve arkadaşlarımla beraber amacımız, aynı keyfi şimdi size yaşatmak.

İlgili Makaleler

12 Yorum

  1. cok iddalı konusucam yalnız gercektrn hakediyosunuz bunu Tr de otomobil sektorunde devrim niteliği tasıyorsunuz dünyada ise imkansızlıktan dolayı rekabet edemiyorsunuz.Gercekten Tr icin bi basyapıt OTOPARK

  2. nacizane bir öneri: verdiğiniz puanlamaları 10 değil de 100 üzerinden yaparsanız, birbirine çok yakın araçlarda bizlerin daha iyi karşılaştırma yapmasına vesile olabilirsiniz. örneğin yazdığınız gibi aynı segmentte 7.4 puan alan bir araçla, 6.6 alan bir araç neticede 7 yıldız alıyor. bunun yerine 74 ve 66 puan alsalar aralarındaki fark belirginleşmiş olur.

    tarafsızlığınız ve kaliteli testleriniz takdire şayan. teşekkür ve saygıyla…

    1. Fazla ayrıntı riskli. Yeni modeller kullandıkça bizim de tecrübemiz artıyor, ufkumuz açılıyor; o 6 ile 7 arasındaki hareket payına ihtiyacımız var. Yoksa sık sık geriye dönüp “74 vermişiz ama adil olmadı mı sanki, 73 mü yapsak” vs. tereddütte kalırız. Zaten baktığımız zaman dünyada hemen her yayın 10’luk sistem kullanıyor

      1. And reyiz,Yeni modeller kullandıkça bizim de tecrübemiz artıyor, ufkumuz açılıyor demişsin ya. Kaçtır merak ettiğim bir konu var: Golf 1.6 TDI testinde,arabaya öyle bir övgü var ki, herhalde bu sitenin test tarihinde başka bir araç bu kadar övülmemiştir. Lakin, o testi yaptığınızdan beri pek çok farklı ve iyi C segmenti araç geldi geçti elinizden. Mercedes A serisi, Opel Astra, Ford Focus, Toyota Auris, Hyundai i30, BMW 1 serisi, Volvo V40, Mazda 3, Peugeot 308 gibi, pek çok VW grubu olmayan araç var. Şimdi merakım şu: Bütün bu araçları tanıdıktan ve test ettikten sonra Golf 1.6 TDI testini tekrarlamış olsaydınız, yine aynı şeyleri söyler miydiniz? Yoksa, Golf’ün başardığı pek çok şeyi aslında rakiplerinin de başardığını, o kadar da övülecek bir durum olmadığını mı belirtirdiniz?

        1. Tekrar kullanmadan söyleyemem ama görüşlerim o kadar değişmez, arada gelen zamlardan ötürü ek olarak “çok pahalı” derim herhalde

  3. Esasen ben de detaylı puanlamadan yanaydım, And Bey’in açıklamasına kadar. Bir de sürekli güncellenen bir “Yıldız Savaşları” tablosu oluşturarak segment segment araçların kaç puan aldığını gösterir bir tablo eklense harikulâde olmaz mı?

    Binteşekkür.
    Selamlar, sevgiler.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu