Ağustos Ateşi; Yeni Mazda CX-3
Her zamanki gibi teknik verileri sıralı tam liste şeklinde vermeyi mantıklı görmediğimden, sadece yazının içerisinde bahsettiğim konuyla alakalı durumlarda teknik veriyi verip, merak ettiğiniz kısımları 0.3sn’de önünüze serecek Google Amcaya bırakıyorum. Bazılarınız tembellik diyebilir, ama ben saçma buluyorum. Mesela Mazda CX-3 4,275mm, gözünüzde bir şeyler canlanıyor mu? Yok. Kendi arabanız kaç mm biliyor musunuz? Yok. Bakın ne kadar manasız, neyse devam edelim.
Mazda CX-3’ün heyecanlandırıcı bir görünümü olduğu bir gerçek, bu dış tasarıma dizel bir motor, otomatik bir şanzıman ve 4×4 çekiş sistemi eklendiğini duyunca, biraz daha heyecanlanıyoruz. Bu heyecanın karşılığını ise, Mazda İstanbul AutoShow’da bizzat tecrübe etmiş. Araçlar daha görücüye çıkarken, yılsonuna kadar olan kotanın tamamı satılmış. Bu durum, vergilerle terbiye edilen Türk tüketicisinin, uslu bir çocuk gibi dizel motor otomatik şanzıman ikilisine bağlandığını gösteriyor. Mazda gibi “underrated” bir firma için iyi bir haber bu, her ne kadar Mazda Türkiye Genel Müdürü Nurkan Yurdakul “Biz butik bir otomobil firması olup müşterilerimizle birebir ilişki içinde olmak istiyoruz.” dese de, Mazda CX-3 birçok otomobil severin Mazda’yla tanışmasına ön ayak olacak. Bu ilk temas için ise bundan daha iyi bir araba olamazdı herhalde.
Çoğunuz CX-3 aktivitesini internetten takip ettiniz, Periscope’tan da Instagram’dan da canlı olarak paylaştım ve yorumlarımı yazdım. Tabi doğal olarak bir kısmınız bu aktivitenin ardından bir test yazısı bekledi. Bu noktada işler biraz sarpa sarıyor, çünkü bu aslında bir test sürüşü değildi. Daha çok ilk izlenim sürüşü diyebiliriz. Açıkçası, benim için test sürüşü kategorisine girmesi için otomobilin içinde 1-2 saat otomobille baş başa kalmam gerekiyor. Bu süre otomobili hiç sürmeden sadece orasını burasını kurcalayarak geçirdiğim zaman. Eğer multimedya sistemi varsa 2 saat, yoksa 1 saat oluyor bu. Mazda’nın bu organizasyonunda ise, CX-3’lerin anahtarları bize verildikten 10 dakika sonra Keşan’a doğru hareket etmeye başlamıştık. Şimdi burada beni kesinlikle yanlış anlamayın, organizasyonu eleştirdiğim falan yok. Burada size söylemeye çalıştığım şey, bu yaptığımızın kesinlikle tam teşekküllü bir test olmadığını ve bu ilk izlenimimizde oluşan fikirlerin ilerde değişebileceğini anlamınızı sağlamak. Mazda’dan o anda herkese 2 3 saat arabayla baş başa vakit geçirme fırsatı vermesini bekleyemezdik tabi.
Neyse, anahtarlarımızı aldık, her araçta basından iki kişi olacaktı. Keşan’a olan yolu yarıladığımızda şoför değiştirecektik. Doğal olarak önce bir gerildim, sonuçta hiç tanımadığın bir insanla araba yolculuğuna çıkmak çok da hoş bir durum değil. Allah’tan yanıma düşen kişi oldukça kafa, muhabbeti eğlenceli biriydi, Ortadoğu Gazetesi’nden Yavuz Müftüoğlu ile tamamladık bu yolculuğu. Önce ben onun co-pilotu oldum, bu sırada biraz multimedya sistemi kurcaladım, daha sonra ise direksiyona ben geçtim. Yaklaşık 100km’lik bir yolculuğun ardından Keşan’da durup köfteler yenildi. Yemekten sonra bütün davetliler otobüse kurulup Yunanistan’a doğru Uzo içip Taverna’da tabak kırmaya doğru devam ederken, konsolosluk bana vizeyi 1 gün geç çıkardığı için, ben kös kös bir CX-5’e binip geri döndüm. Zaten ben vizeyi aldıktan bir hafta sonra da Yunanistan İstanbul’daki konsolosluğu, yaptıkları usulsüzlüklerden dolayı kapattı. Nihohohoahahahaa!!! Neyse… Şimdi size bu aktivitenin bütün alt yapısını, ne şartlarda gerçekleştirdiğimi aktardığıma göre CX-3’ten bahsedebilirim.
CX-3’ün ne kadar dikkat çekici bir dış tasarımı olduğunu söyledim zaten, Mazda’ların geneline yakışan Ateş Kırmızısı rengi, etkinlikteki araçların neredeyse tamamına hakimdi. Ateş kırmızısı dışında bir adet siyah, bir adet lacivert, bir adet koyu lacivert, bir adet beyaz ve bir adet de seramik beyazı araç vardı. Bunların içerisinde tek dikkatimi çeken renk seramik beyazı oldu. Gerçekten ilginç ve ilgi çekici bir renk olmuş, koyu lacivert ile siyahı ise birbirinden ayıramadım açıkçası. Araçların tamamı en dolu donanım seviyesi olan Power donanım seviyesine sahipti. Bazı araçlarda radarlı cruise control gibi ekstra donanımlar da vardı. Şansıma bana düşen araç ekstra donanımlara sahip araçlardan biriydi.
Keşan’a ulaşıp araçları teslim ettiğimizde açıkçası CX-3 ile ilgili kesin bir kanıya varamadım. Etrafınızda 30 adet “Otomobil Basını”ndan insan olması da pek yardımcı olmuyordu açıkçası. Peşine takıldığım konvoy kimi noktalarda ciddi yüksek süratlerde gittiler ve Keşan yolları ciddi anlamda kötüydü, sıfır kilometre araçları bu kadar kötü yollarda bu kadar hızlı kullandıktan sonra inince herkesin ilk söylediği şey “Ne kadar çok yaktı ya? Dizel mi bu?” oldu. Size hemen ne kadar çok dedikleri sayıyı vereyim, benim aracım 7.5lt/100km yaktı. Ortalama süratimizi 120’nin üzerindeydi, siz hesap edin kaçla gittik bütün yolu. Bana göre ciddi anlamda düşük bir tüketim, araç ilk 2000km’nin sonunda tüketimini daha da düşürecektir. Şehirler arası rahatlıkla 6lt’nin altında yakar diye düşünüyorum ancak bunun bir test sürüşü olmadığını yeniden belirteyim.
Bunun dışında yollar kötü olduğu için dikkatimi çeken şey süspansiyonlar oldu. Süspansiyon ayarları bariz bir şekilde spor yapılmış, ancak yoldaki bozuklukları büyüklüğüne ve spor karakterine göre gayet güzel sönümledi. Aracın tek ilginç reaksiyonu bazı derin bozukluklardaki dalgalanma, batıp çıkma hareketi göstermesiydi. En son bu hareketi eski bir Grand Cherokee’de yaşamıştım. Ancak anlık bir hareketti bu, fazla göze batmıyor, genel olarak süspansiyonları da başarılı buldum.
Şanzıman klasik tork konvertörlü 6 ileri bir ünite. 4×4’ün hantallığıyla ve 1.5 dizel motorun küçüklüğü ile düşündüğümüzde görevini layığıyla yerine getiriyor diyebilirim. Eleştirebileceğim herhangi bir durumu yok, ancak benden ekstra puan da almadığını belirtmem lazım. Yapması gerekeni yapıyor sadece. Bir ZF değil. Ama tork konvertörlü bir şanzımana göre gayet iyi. Bu şanzımanı çift kavrama ile karşılaştırıp en az onun kadar iyi demek ise mümkün değil, diyenler var o yüzden belirteyim dedim.
Aracın içindeki malzeme kalitesi ise içine oturduğunuzda kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor. Malzeme kalitesi kabin içerisinde homojen olarak dağıtılmış, eliniz değdiğinde “Bu ne ya?” diyeceğiniz bir bölüm yok. Araç içerisinde park halinde fazla vakit geçiremediğimiz için açıkçası aracın bu bölümünü fazla inceleyemedim. Ancak ilk izlenimde kabin oldukça iyi bir intiba bıraktı bende.
Özetleyecek olursak, ağzıma çalınan bir parmak CX-3’ten benim anladığım bu crossover Mazda’ya yeni müşteriler kazandıracak. Üstelik yalnızca bununla da kalmayacak, bu müşterileri bir Mazda severe dönüştürecek kadar iyi.
Dipnot: Hiç teknik veri vermeden tamamlamışım yazıyı. Ehehehee 😀
Usta affedersin ama bunu mu bekledik? Video?
Sırf Bunu Demek için Abone oldum.
“VİDEOO İSTEERÜK”
Abi eline sağlık hatırladığım kadarıyla bu zamana kadar ki en güzel yazılardan biri.
Sağol Faruk, bunu senin demen önemli benim için.
Reyiz ne zamandır ortalıkta yoktun seni görmek güzel, bir çırpıda bitti helal olsun güzel yazmışsın.
Abi çok objektif ve açıklayıcı bir yazı olmuş,ellerine sağlık.
Eline sağlık abi , güzel yazmışsın. Araba güzel ben burdayım diyor 😀
Küçük boy Infiniti gibi hissettirdi bana. Umarım en yakın zamanda testi de gelir
mamayı verene bu mama kötü denmez. beleş mama her zaman iyidir. cx3’ü ben de test ettim 10 dk falan sürdü. çok dar olan arkada yolculuk yapan sakat kalır. berbat ötesi… koldayama önde de arkada da yok!!! sanruf veya cam tavan hiçbir donanımda yok!!! bagaj hacmi rezalet. sürüş, motor gücü, konfor, direksiyon vasat. eee o zaman neden 100bin bu mazda2 diye sorarlar adama… bir de şu türkiye genel müdürü beyefendiye bişey arz etmek isterim. ‘ne butiği ulan?’
yavrucuum bak altta yanıtla diye bişey var. gördün mü? varsa yorumun veya cevabın oraya medenice yazarsın bizler de aydınlanmış oluruz… eksilemek de ne oluyo?
eksi yeter, fazlası haram sana. cevapta kıyağım olsun.
şımarma kardeş edebimizi bozmayalım istersen
Beyler bu aşağıda ki serdarın benimle ilgisi yok o başka serdar ben forumda takılıyorum. Haberiniz olsun 🙂
birde sürüş testi olsa tadından yenmez 🙂
Bir solukta okudum 🙂 eline sağlık.. Mühendis olmanıza rağmen güzel bir Türkçeniz var and Muhip sinan
Beni (-)lemenizi Hoş Karşılıyorum Hatta Yazıda Çook Çok güzel olmuş Elinize sağlık. Ama O güzel sohbetinizin yerini Yazı tutmuyor. Açık Ve net Bunu Bir tek Ben mi Öyle düşünüyorum?
Bunu dile getirmenizde hiçbir sakınca yok
1,5 motora 4×4 olmamış be aga…
Malzeme kalitesinde bütünlük var demenin meali kalite iyi değil ama her yerde aynı demek olmuş son zamanlarda. Biraz tricky bir cümle yani. Ön torpido ve ön kapıdaki uyduruk süngerler hariç her yer sert plastik. Konforu hiç de konforlu sayılabilecek düzeyde değil. Gayet de Mercedes A serisi kadar gergin. Kabinde hep bir rahatsizlik var. Benzinli 1.5 Skyactiv’in performansı kaplumbağalarla yarışacak cinsten. Sonuç: İç ve dış tasarım güzelliği haricinde hayal kırıklığı olan bir araç. Fiyatının da donanımları hariç düşünüldüğünde aslında çok da ucuz olmadığı gerçeğiyle “kelepir” olarak nitelendirilmesi bir de bu kadar övülmesiyle birleşince anlaşılmaz bir soru işareti çıkıyor ortaya.
Aslında senin görüşlerine katılıyorum Emre. Yalnız fiyatı konusunda ben hiçbir şey söylemedim. Sadece Mazda önümüzdeki yaza kadar bütün kotayı satmış, bu bilgiyi verdim. Üstüne yıllık kotasının %50 daha fazlası için Japonya’ya baskı yapar duruma gelmişler. Şimdi Mazda gibi Türkiye’de nispeten daha küçük hacimde satış yapan firmaların hiçbiri liste fiyatı üzerinden satış yapmaz. Ben kendi Citroen’imi alırken de ciddi indirimlerle aldım.
Kim liste fiyatında indirim yapmadan satış yapar? Doğuş grubu, BMW, Mercedes, çok küçük indirim marjları vardır bunların zaten.
Peki CX-3 için durum ne? İçinde ciddi bir indirim marjı bulunan bir fiyattan Autoshow 2015’e çıktılar. Ve herkes o fiyattan sipariş geçmeye başladı taa ki 7 8 ay sonrasına kadar. Mazda baktı ki talep var, normal olarak fiyatları sabit tuttular. Bir de işte belli başlı opsiyonların sadece isminden gelen bir ekstra fiyat var. Onların hepsi de bu araçta birleşince mevcut durum oluşuyor. Düşük vergi dilimi, otomatik vites ve 4×4 bunların başında geliyor.
Ben aslında Mazda 3 testindeki o nitelendirmeye takıldığım için 3&CX-3 karışımı bir yorum yazdım. Haklısınız belki de fiyat konusunu buraya yazmamalıydım.
Eline sağlık abi, güzel olmuş.
Elinize, gönlünüze ve ayırdığınız zamanınıza sağlık, güzel yazı olmuş, gönülden teşekkür ederim.
Otopark’tan daha sıklıkla yazılar bekliyorum. Köşe yazısı candır, daha akılda kalıcı oluyor.
madem satılıyor gittiği kadar getirip sebil gibi satın ne demek butik olacağız deyip kuyruğu dik tutmaya çalışmak
Yazı çok güzel olmuş. elinize sağlık.
Bu gün test etme imkanım oldu. Muhip’in yazdıklarına birebir katılıyorum. Gerçekten çok güzel görünen bir otomobil. Keşke üst donanımda FWD ve manuel seçme şansımız da olsaydı.
Kırılan camı 2 ayda getiremeyen firma butik olacakmış, yok müşteriyle içli dışlı olacakmış. Merak etmeyin o camı beklerken müşteriyle akraba olursunuz. Mükemmel bir otomobil markasının rezil Türkiye politikası.
Mazda TR değişti geyiği kaç senedir devam ediyor ancak değişen bir şey yok. 10 sene önce Mazda 3’ü test etmeye gittigimdeki tavırla geçen hafta CX-3’ü test etmeye gittigimdeki tavır aynıydı. Pişkin tavırlarla araç satmak butik firma olmayla açıklanacak bir nokta değil. Sanki yolda gördüm ne olur arabanı bana sat dedim de ayak sürüyor gibiler…
Herzamanki gibi güzel devamını bekleriz
Cx3 ün internette videolarını izledim arabayı çok beğendim kullandığım golf7 yi satıp almayı düşündüm. Büyük bir beklenti içinde Mazda ya gidip aracı inceledim. Ben C segmenti bir araç beklerken B segmenti bir araçla karşılaştım. içeride kullanılan malzeme kalitesi iyi ancak araç beklentilerimin altında kaldı xc2 olarak çıkarsalarmış daha uygun olurmuş. Gelmişken diğer araçları da inceleyim dedim mazda 3 hb ye bindim ve hayran kaldım. Mazda 5 e bindim mükemmel.
Otomatiği motor seçeneği tırt geldi.
Ama arabanın duruşu çok güzel. Kırmızıdan mı bilemedim ama araç al beni al diyor.
Bulundugum yerde 2.0 atmosferik 150 beygir AWD versiyonu var ve almayi dusunuyorum ne dersiniz ?