Haberler

Almanya motor sesine veda ediyor




2025’te Norveç’in benzin ve mazot ile çalışan otomobilleri yasaklayacağı haberinin hemen ardından bir haber de Almanya’dan geldi. Almanya da Norveç’ten 5 sene sonra, yani 2030’da bu otomobilleri yasaklamayı planlıyor.

15 sene gibi kısa bir süre içerisinde Avrupa genelindeki otomobil tanımı oldukça değişeceğe benziyor. Giderek azalan emisyonlar, küçülen motorlar ve emisyonların sıkı sıkı denetlenmesi, hatta bazı otomobil firmalarının emisyon hileleri açığa çıkarak tabiri caizse “patlaması”, Avrupa’da sıkı bir değişim hareketi olacağını öngörmemiz için yeterli.

Autocar’ın haberine göre Alman Ekonomi Bakan Vekili Rainer Baake, emisyona sebep olan otomobillerin tedavülden kalkmasının, ülke hedefi olan karbondioksit emisyonunu %80 oranında düşürme idealine ulaşmanın tek yolu olduğunu belirtti. Alman Tagesspiegel’e konuşan Baake, ulaşım ve ulaştırmadan kaynaklı karbondioksit emisyonunda 1990’dan beri hiçbir azalma olmadığını dile getirdi.

Bu durumda asıl kafa karıştıran şey şu; Almanya, bizim en sevdiğimiz hızlı otomobilleri üreten insanların ülkesi. Almanya, Norveç gibi bir yer değil; Almanya’da elektrikli otomobiller popüler değil, hatta büyük bir kesim tarafından sevilmiyor bile. Norveç’te satılan her 4 yeni otomobilden 1’i elektrikli otomobilken, Almanya’da güncel olarak trafiğe kayıtlı sadece 25.000 adet elektrikli otomobil bulunuyor.

Elbette henüz çok erken, bir bakan vekilinin sözlerinin yasalaştırılması uzun zaman alacaktır ancak ne yalan söyleyelim, Almanya’da böyle bir yasağın yürürlüğe girecek olması hem enteresan hem de üzücü. Gürül gürül sesleriyle mest olduğumuz otomobillerin yasaklanacak olması gibi emisyon azaltmaya yönelik bu metodlar, ilgi çekici olmaktan çok can sıkıcı olacağa benziyor.

Hasan Türkiş

Özyeğin Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisiyim. Kendimi bildiğimde bir 504 ile başlayan otomobil tutkum çocukluğumun erken yaşlarında bir E30 ile aşka dönüştü. Şimdi ise bir E36 ile birlikteyim; bu ailenin kapısını bana açmasından ötürü şanslı hissediyorum.

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. Hasan Bey,
    “Almanya’da böyle bir yasağın yürürlüğe girecek olması hem enteresan hem de üzücü. Gürül gürül sesleriyle mest olduğumuz otomobillerin yasaklanacak olması gibi emisyon azaltmaya yönelik bu metodlar, ilgi çekici olmaktan çok can sıkıcı olacağa benziyor.” cümlenize istinaden; sağlıklı bir çevre olmadan sağlıklı bir yaşam süremeyeceğinizi hatırlatmak isterim. Her geçen gün bozulan iklim düzeninin, artan kuraklığın bu hızla devam etmesi durumunda bırakın çevreyi ve gelecek nesilleri karbondioksite boğmaktan keyif alabilmeyi, sağlıklı bir yaşam bile mümkün olmayabilir. İyisi mi; fosil yakıtları unutmaya başlamakta fayda var.

    1. Tamamen katılıyorum. İstanbul trafiğinin ortasında çoğu arabanın camı kapalıdır. Açtığınız zaman o kirli hava kokusundan hemen kaparsınız. Ama en azından gerçeğinden ayırt bile edemeyeceğimiz yapay sesler üretilebilinir bu elektrikli motorlar için.

    2. Merhabalar,
      Şimdi yazacaklarımı düşüncenize saygısılık ederek verilmiş bir yanıt olarak değil de sohbetvari bir konuşma olarak algılamanızı öncelikle sizden rica ederim. Şöyle ki, en azından bizler cani insanlar değiliz, her birimiz çocuğumuz, torunumuz ve sonraki nesillere daha güzel, daha yeşil bir dünya bırakmayı isteriz. Ancak benim kanaatim, fosil yakıtlar ile çalışan otomobilleri yasaklamanın samimi olmadığı yönünde. Göz boyamak diye bir tabir vardır ya, BP tüm okyanusu petrole boğar ama hayır kurumu vardır, duyarlı insanları kandırmak için eğitime destek verdiğini insanın gözüne sokar. FCA Grubu 500e’yi üretir ama keyfimizden üretmiyoruz, bundan zarar ediyoruz der. Bunları göz önüne getirince ben hükümetlerin bu çabalarını samimi bulmuyorum. Başka şeylerden feragat etmemek için sanırım otomobilleri ortadan kaldıralım diyorlar. Ya da cidden iyi niyetliler, tek amaçları sadece gelecek nesillere güzel bir dünya bırakmak; o zaman yapsınlar.

      1. Otopark’tayız çünkü samimiyetini seviyoruz, samimiyiz 🙂
        Cani hislerle ve kasten, doğayı ve gelecek nesillerin sağlıklı yaşam hakkını katletmeyi sanıyorum kimse istemiyordur. İlk yorumdaki ilgili cümlemden güçlü motor sevenler için aksi yönde bir iddiada olduğum sonucu çıkabilir; çıktıysa affola (Ancak farkındalık eksikliği olduğunu söyleyebilirim).
        Çevre politikaları ve çevre sorunları mezunu olduğum bölümün anabilim dalllarından birisi, haliyle konu hakkında çokça ders aldım, okuma yaptım. Avrupa çevre sorunları ile mücadele konusunda “sürdürülebilir kalkınma” politikasını geliştirdi ve uyguluyor ki bu politika -en azından kısa vadede- mevcut çevre sorunlarını çözmek bir yana durduramıyor bile; sadece yavaşlatıyor. Karbondioksit emisyonunun en büyük sebebi tabi ki otomobiller değil ancak önemli bir pay sahibi. Elektrikli otomobillerin gelişmesi ve çoğalması birimden bütüne yani bir sürücüden başlayarak tüm ülkeye yayılabilecek bir çevre farkındalığının oluşması için ve emisyonda düşüşün sağlanması için kesinlikle faydalı olacaktır. Öte yandan çevre sorunlarının çözümü için Almanya ve Fransa nükleer santrallerini uzun vadede kapatma kararı aldı. Fransa çevreye zararı aşikar olan çimento fabrikalarını tek tek kapatıyor. Kendi ülkelerinde üretmek yerine Türkiye gibi ülkelerden temin etmeyi tercih ediyorlar. Almanya benzer bir politikayı otomobil fabrikaları için izliyor, örneğin BMW’nin Türkiye’de fabrika açmak için keşif heyeti yollamış olması tesadüf mü?
        Hükümetlerin samimiyetine gelirsek, evet, Avrupa ülkelerinin birçoğunu samimiyetleri dolayısıyla eleştirebilir, yargılayabiliriz ama çevre konusunda aynı düşüncede değilim. Haberinizdeki ülke, Almanya, Avrupa’nın en çok otomobil üreten ülkesi. Alman otomobil firmaları tarafından Almanya’da her yıl 6 milyona yakın otomobil üretiliyor, Almanya dışında ise bu rakam 5.5 milyon dolaylarında. Almanya dünyanın en büyük 5 otomobil üreticisi ülkesinden biri, Volkswagen bünyesinde bulundurduğu diğer markalarla birlikte dünyanın en büyük 3 otomobil firmasından biri (sanırım emisyon krizinden önce birinci olmuşlardı). Bu şartlar altında Almanya çevreyi ön planda tutuyor ve böyle bir karar veriyorsa -bence- samimidir. Doğanın yeşilini, doların yeşilinden daha çok seviyordur.
        Saygılar.

  2. Dünyada yer altında kalan petrol,emisyon ve çevre münakaşaları nihayete ermeden önce tükenecek zaten.Çevreciler de otomobil severler de boşuna münakaşa ediyor.Almanya 20 sene sonra petrol yakıtlı araçları nasıl yasaklar diye şaşırmaya gerek yok, zaten onlarda 20 sene sonra petrolün biteceğini biliyor; petrol bitti o yüzden elektrikli sisteme geçtim demiyor da, hava atmak için ben çevreyi koruyorum petrolü yasakladım diyor.Tamamen göz boyama.

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu