M5’le yaşamak
Günde en az üç kez pencereden kendisini süzdüğüm, ömrünün büyük kısmını bir Skoda Octavia’nın yanında ve bir çam ağacının altında geçiren oğlumu 2012’de sahiplendim. Aldığımda 122 bin kilometredeydi; şu an 144 binde.
Hayatın boşa akıp gitmesine karşıyım ve inanın bana, bu 22.000 kilometrenin her biri halen aklımda.
E39 M5 ben ortaokulda okurken piyasaya çıkmış ve odamın duvarlarında, o yılların diğer bazı müstesna M’leriyle birlikte yer almıştı. “Altın oran” diye bir şey varsa otomotivde karşılığı buydu benim için; aradan geçen 18 seneye rağmen halen kendisine bakmaya doyamıyorum.
Bu kadar uzun süre ve böylesine bir tutkuyla kurduğunuz hayaller, genelde onlara ulaştığınız vakit beklentilerinizin altında kalırlar. Gerçekten de yeni arabamın direksiyonuna geçtiğim ilk anı, o ilk metreleri unutamıyorum: “Allah’ım, yoksa hata mı yaptım?”
Beş yıl Clio RS kullanmıştım ve minikliğe, hafifliğe ve çevikliğe o kadar alışmıştım ki, 1.8 tonluk bu canavarla otoparkta manevra yaparken 2 RS’le aynı anda boğuşuyormuşum gibi geliyordu. Spor bir otomobil aldığımı düşünüyordum ancak bu ilk hantallık intibası, kafamdakilerle taban tabana zıttı.
M5’in ceketini çıkartıp gerçek bir sporcuya dönüşmesi için, önce ona nereye koşacağını göstermeniz gerekiyor. Arabanın karakteri, motorunun güç eğrisiyle neredeyse aynı biçimde değişiyor: Hızlandıkça çevikleşiyor, devir yükseldikçe parmak uçlarına kalkıyor; ta ki 6600 d/d civarına kadar. Nasıl ki motorun ürettiği güç, bu noktadan itibaren ani bir düşüş yaşıyor; arabanın çevikliği de – genelde yalnızca pistte erişebileceğiniz – bu son bölgede yerini önden kaymalara ve aşırı gövde salınımlarına bırakıyor.
Fakat bu yazının konusu flört değil; evlilik 🙂
Artılardan başlayalım:
- Çılgınca şeyler yapabilmesine rağmen halk arasında gayet sıradan, eski bir dört kapılı araba olarak görülüyor; tam bir ‘kuzu postunda kurt’ (ve ben bu huyunu seviyorum). Zaman zaman bir virajdan tam kontrayla, dumanlar içinde çıkıyorsunuz ve gazdan ayağınızı çektiğiniz andan itibaren kimsenin umurunda olmuyorsunuz. Elbette bunda, halen standart egzozla dolaşıyor olmamın da payı büyük.
- Temelde gerçekten de bir aile arabası olduğu için, arkaya arkadaşlarınızı alıp rahatça gezebiliyorsunuz ve unutmayın; mutluluk paylaştıkça çoğalır. Modern otomobillerin kasıntı süspansiyon ayarlarından ve şekilci jant/lastik kombinasyonlarından yoksun olduğu için, son derece konforlu bir şekilde ara sokaklara girip çıkabiliyorsunuz. Çeşme’ye giderken de annenizin tüm siparişleriyle bagajı doldursanız bile, arkada hala oturacak yer kalıyor.
- Çeşme demişken… Hız sabitleyici uzun yolda çok işe yarıyor çünkü henüz 1000 devirden itibaren arabayı yürüten tork zengini motor sayesinde, hemen tüm yolu 5. viteste kat edebiliyorsunuz.
- Motor demişken… 5 litre, V8, atmosferik. Her marşa bastığınızda anlamsızca sırıtıyor, her marşı kapattığınızda direksiyona eğilip küçük bir öpücük konduruyorsunuz. Bazen de trafikte beklerken, sırf o koca kasayı (ve sizi) nasıl sarstığını hissetmek için, ufak ufak gaza dokunuyorsunuz. Bazense sırf hala yerine duruyor mu diye kaputu açıp, 1 dakika saygı duruşunda bulunuyorsunuz.
- Pek çok parçası standart bir 520i’yle ortak olduğu ve etrafta gırla E39 dolaştığı için, hem kolay hem de uygun fiyata bulabiliyorsunuz. Şu ana kadar en fazla parayı sürücü koltuğu elektrik motoruna harcadım, tam hatırlamıyorum ama 800 TL gibi bir şeydi. Çoğu zaman da sanayideki ustalar değişimden ziyade tamir yoluna gidiyor ve masrafları iyice aşağı çekiyorlar.
- Detaylarda kendine hayran bırakıyor. Dönüş çapı, ses sistemi, malzeme kalitesi, farları… Modern otomobillerde çoğu zaman gözen kaçan bu noktalarda, E39 on numara.
- Televizyonu var! MS DOS ekranı, TV’yi açtığınızda bir anda cam gibi bir görüntü veriyor ve yanınızdakini de epey şaşırtıyor. Ancak sadece dururken çalışıyor.
- Senelik vergisi en üst motor, en alt yıl diliminde ve 854 TL.
Gelelim eksilerine:
- Çok yağ yakıyor (önce benzin demememe şaşırdınız değil mi?). M5’ten M5’e değişir ama benimki ortalama 700 km’de 1 litre eksiltiyor. Öyle her 10W-60’ı da sevmiyor; eskiden zar zor bulabildiğiniz Castrol TWS’ye ihtiyaç duyardı, şimdi Edge Supercar çıktı da tedarik biraz daha kolaylaştı. Bu arada bunlar pahalı yağlar, 4 litresi 200 TL civarı.
- Evet, benzin de yakıyor ama hiçbir zaman bundan şikâyetçi olmadım. Yeri geliyor, sıkıştırdığımız vakit turbo 1.4’lerde bile bugün 20’leri görüyoruz; dolayısıyla M5’le 20-22 litreyle gezmek, en azından benim zoruma gitmiyor. Sık sık sıkıştırıyorum bu arada; efendi efendi 15’le de gezebilir ya da Çeşme’ye 9 litreyle varabilirsiniz.
- Çoğu parçası 520i’yle ortak, ama hepsi değil. Fren diskleri? Dördü 4300 TL. İç dikiz aynası? 1600 TL. Motor mu bitti? Bilmek istemezsiniz.
- 16 yaşında bir BMW’den bekleyeceğiniz üzere, makine narin: Ivır zıvırları düzenli olarak arızalanıyor. “Kronik” olarak nitelendirebileceğim sadece iki kez değişen şaft takozu var (600 TL civarı); onun dışındakiler ömrünü doldurduğu için yenilenen parçalar. Alıp da bir Japon gibi tepe tepe kullanmayı ve hiçbir şey olmamasını beklemeyin.
- Aşırı ısınıyor: En son isteyeceğiniz şey bu otomobille yaz sıcağında dur-kalk yapmak (debriyajı da ağır). Evet, belki hararet yapmıyor ve içeride klima sizi her daim serin tutmayı beceriyor ama camı açtığınız anda, önde bir motor değil ekmek fırını olduğunu fark ediyorsunuz. Yazlığa gittiğim zaman trafik olmasa bile arabayı gündüz çıkarmayı sevmiyorum, mutlu değil çünkü. Hep akşamları bekliyorum.
- CD dinlemek haricinde başka bir harici müzik kaynağı bağlama seçeneğiniz yok. İlla ki sonradan takılan zımbırtılarla AUX vb. girişlere kavuşuyordur ancak DSP’li ses sistemi öyle güzel şakıyor ki, sesini mp3’lerle ziyan etmek istemezsiniz.
- Zayıf bir el freni var ve yokuşlarda tek başına yeterli olmuyor, çıkarken arabayı mutlaka viteste bırakmanız icap ediyor.
Bir gün öleceksin.
Ne kadar sağlıklı bir psikoloji bilmiyorum ama, sık sık kendime bunu söylüyorum. Ve bazen, sırf bu sebepten arabamı kullanıyorum. Senelerce ona sahip olmak için çalışmış olmam, hayalini kurmam; kapımın önüne park edince varlığını kanıksamam, mevcudiyetinin alışkanlığım haline gelmesi… Hepsi bir yana, bu ölümlü dünyada, M5 onu her sürdüğünüzde size yaşadığınızı hissettiren bir araba. Bazen kendinizi devasa bir film setinde, yeni bir Drive çekerken buluyorsunuz; sonra iniyor, kapıyı kilitliyor, birkaç adım yürüyor ve dönüp arkanıza bakıyorsunuz: Az önce olup biten gerçek miydi?
Bir ilişkinin sağlıklı ve uzun ömürlü olması için sevgi, mutlaka karşılıklı saygıyla desteklenmeli. 2012’de kapattığım sahibinden.com faslını, bunca sene sonra hala yeniden açma gereği duymamam, belki de bundan kaynaklanıyor.
Onun yaratıcıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Sevgiler,
And
Bir M5 veya herhangi bir ‘supercar’ sahibi degilim ama yazılanları okuyunca mutluluğu, huzuru, heyacanı… hepsini aynı anda hissettim. Elinize saglık And bey.
duygulandırdın be zalımmmm … ben sahibindene geçiyom 🙁
Yazı süper olmuş eline sağlık.
Ayrıca Sinan’la akşam çıkışımız ve Sinan’ın telefonla konuşurken gazladığın sırada konuşmayı bir anlık bırakıp, “offf” diyişi aklıma geliyor hep senin M5’i görünce 🙂
And kardesimin yazisinin her harfine katiliyorum. Ayni seyleri bir bucuk yil ve 30 bin km kullandigim golf r32 im icin bende soyleyebilirim. Daha iyisi halen elime gecmedi. Ama olsa bile onun yeri mustesna. Firsati olan maddi imkani olan her arkadasima tavsiye ederim.Hayalinizdeki araci mutlaka alin ve bu keyfi yasayin. Bosverin baskalarinin ne dedigini. Bu is kalple oluyor . Anilarim depresti gene 🙁
Golf R’da sürüş hissiyatı heyecanı olarak M5’i aratmaz
İnşallah biz de bir gün böyle hissettiren hayallerimize kavuşuruz
okurken duygulandım, m5’im olsa 1-2 hafta içinde ölürdüm herhalde 🙂
Yüreğine sağlık And Abi.
Merhaba
And benim kafama takılan konu yağ yakması. Bu normal bir durummu yoksa senin m5de yaşanan bir sıkıntımı. Eğer cevap vermeye çekinirsen özelden yazabilirsin 🙂
Her cümlesini keyif alarak okudum teşekkürler And abi.
1.5 sene m5 kullanmış biri olarak duygularını anlayabiliyorum. yağ tüketimi ile ilgili, yağ siklonlarını kontrol ettin mi? zamanla yağ buharı birikimi ile tıkanıp hava akım hızını yavaşlatıp yağı yakalayıp kartere geri yollayamaz oluyor. plenumu açıp bakınca da emiş havasıyla karterden çekilmiş yağı rahatça görebiliyorsun. motor yağı yavaş yavaş yakıp atıyor. ama bu segmanların kaçırdığından değil siklonların yakalamadığından oluyor. kontrol etmende fayda var. ben de 34 NT 728 imi bendeki plakası ile 45 S 8554ü sonraki izmirdeki plakası ile 35 mky 34 ümü çok özlüyorum.
yüreğine ellerine hissettiklerine sağlık… emin ol and, sen yazarken, biz de okurken onları hissettik…
Abicim eline sağlık mükemmel bir yazı olmuş inan hayvanın boyle bir yazısının olması gerektiğini düşünüyordum hatta mesaj da atacaktim ama gerek kalmadı M5 in hayvanın yazısı geldi her satırını keyifle okudum Allah kaza bela vermesin hayallerimi süsleyen bu arabayi seni, Sinan abiyi ve otoparkı çok seviyorum
Eline sağlık uzun zamandır yazmıyodun reis. Motoru rektefiye etmeyi düşünmüyor musun?
Harikasın negüzel anlatıyorsun bu tarz çok hoş.?
Harikasın tarzın mükemmel içinden geldiği gibi.?
Çok samimi bir yazı olmuş And hocam. M5 bir felsededir 🙂
Ne yaptın reis. Sabah megane 2 ye binecem yaw.
ayni duygulari 135 imle yasiyorum, ilk 135imle kaza yapip araci pert ettikten sonra onun yerine hicbir arac bulamadim ve gene 135i aldim ama bu sefer Xdrive olanindan, hangi araba olursa olsun ancak onun yanina alinir onun yerine degil. Esim bazen arabayi kiskaniyor, M135 ile boyle bir iliskimiz var.. Ben 135 de elestirilecek bir yer bulamiyorum, arac her ayrintida ayni oranda yeterli duzeyde iscilik ve kalite iceriyor, bence herkes hayatinda en az bir kere boyle bir araca binmeli.
M5’e kalitesinden Prins lpg kiti şart, bu pahalılıkta! Gazladınmı 1 senede çıkar kitin parası 🙂
Aslan besleyen, yemini düşünmez. M5 orjinal haliyle güzel. Performansı düştükten sonra AND o arabayı yaksa daha iyi. En kaliteli sistemi dahi taksan sadece para tuzağı, beraberinde performans eksikliği, bir türlü yapılıpta tutturulamayan ayarı(LPG servisiyle akraba olmak garanti). Yani pahalılık falan diyoruz ama, sistemi taktırdığın zaman olay bedavaya gelmiyor malesef, amorti ettiğini düşündüğün paraların hepsini bu saydıklarıma ve fazlasına veriyorsun. Böyle bir aracın yanına ucuz yollu bir dizel araç çok daha mantıklı. Ekonomiyi dibine kadar yaşamak isteyene 😉
Bazen sevgiline söylemek istersin yanında olmaz da kağıda yazarsın , tam olarak da onu yapmışsın… Duyguyu okuyucuya ileten bir makale yada mektup mu demeli 🙂 olmuş And. Sen ve sevgili aygırın mutlu mesut sanayiden uzak yaşayın 🙂
Herşey bu kadar güzelken bence yolları ayırmanız gerekli. Ayırın ki bütün hayatın boyunca tadı damağında kalsın. Kötü bir şekilde ayrılmak yakışmaz bu kadar duygusal bağ kurulmuş bir M5’ten 🙂
Reis cd changer girişine takılan konsoldaki ekranı değiştirmene gerek kalmayan aparatlar var aux usb sd card hatta bazılarına bluetooth bile bağlayabiliyorsun e39 aux vs. diye aratırsan çıkar googleda. Ben de sevmiyorum konsolun görünümünü bozan çin malı cihazları onun için araştırmıştım zamanında.
Güzel bir yazı. Sahip olmak istediğim araçların başında geliyor M5. Bu arada bu kadar aşırı yağ yakması segmanla alakalı olabilir. Motorcuların tabiriyle segman atıldığında düzelebilir, bu kadar fuzuli sayılabilecek yağ sarfiyatı bana normal gelmedi. Mutlu hafta sonları ! 😉
Bende A8 hayalim ile bekliyorum, paramı biriktirip yıllarca onunla yaşamayı düşünüyorum 🙂
Eline sağlık 🙂
Harika bir yazı olmuş ellerine sağlık abi
Bu aşkı senin benim kadar yaşayan az kişi vardır. Okurken gözlerim yaşardı. Duygularımın tercümanı olmuş.
reis senin m5 in aynından youtube/ vehicle virgins teki zengin bir çocukta da var, bir sürü çok pahalı arabanın yanında m5 ten vazgeçemiyor, modifiye yaptırdı ilgili bir kişi takip ediyormusun…
Bir araca bukadar askla bağlı olmak mükemmel bir şey…. sanırım yıllarca seninle olmaya devam edecek 🙂
and peki bir sonra ki nesil m5 ? v10 atmosferik m5? yani merak ediyorum gerçekten gerçek aşk mı bu otomobillere duyduğumuz yoksa yenisini kullanana kadar mı?
mesela clio 172 kullandıktan sonra clio 3 rs 200 kullanınca 172’nin pabucunu dama atabiliyor çoğu insan. m5 içinde bu böyle mi sence? v10 m5 kullandın mı ?
and artık youtube gel ya
W203 kasa Mercedes kullandım yaklaşık 2.5 yıl sürdü , şehir içi kullanımda araç çok ama çok ağırdı otomatik şanzımanı çok sağlamdı gerçekten beni hiç üzmemişti ama şehiriçinde kullanımı bir işkenceydi otoban kullanımında ise gaza yüklendikçe daha da istiyordu yahu 180 km/h ile giderken motor çoşar mı bu çoşuyordu ?
Sonra geçen ağustos ayında bu afacanı satıp bir arkadaş tavsiyesi üzerine e60 kasa 530d satın aldım, nasıl anlatayım bilmiyor “sheer driving ” diye bir tabiri var BMW nin mükemmel sürüş keyfi diye Mercedes’ten sonra bu otomobil anlamıyla bana bunu hissettirdi yani nasıl diyeyim ki
Ya abi 70-80 km/ h ile araba sollarken hiç esp yakan bir otomobil olur mu abi ?
218 hp , 500 Nm verilen var aracımda
0-100 arası hızlanırken motor “kükrüyor ”
BMW , gerçekten çok hissiyatlı otomobiller yapıyor ??
özledik be reyiz….