Testler

Tesadüfi İcat: Skoda Yeti 1.4 TSI Elegance




Önyargıları kırmanın ne denli zor olduğunu kimse bu arabadan iyi bilemez. Halen zihinlere yapışmış ‘Favorit’leri silmeye çabalayan bir markanın, segmentler arasına sıkışmış, Doblo’dan hallice crossover’ı. Otomotiv alemine atılan bundan daha bahtsız bir ilk adıma az rastlanır.

15 bin kilometredeki test aracına hava kararıp da kamçıyı basana dek, en çok açılır tavan mekanizmasından gelen tıkırtılarla muhattap olduk. Arabayı teslim aldığımızda pek duyulmayan bu ses, 400 km’nin ardından insanı zıvanadan çıkarır hale geldi. Hafif arazi denemelerimiz ya da ağır viraj girişimlerimizin bunda payı olabilir ancak, ortasına kadar açılabilen ve kabinin ferahlığına büyük katkı sağlayan panaromik sistemin mukavemeti hakkında soru işaretleri doğurdu.

Markanın ‘akıllı’ dokunuşları içeride hemen her yerde. Bolero müzik sisteminin ekranında boş bir alana bastığınızda bir önceki ekrana dönüyorsunuz, yani ille de ‘geri’ tuşunu tutturmanız şart değil. Öne doğru katlamaktan sırtlıklarını yatırmaya, ileri-geri kaydırmaktan komple yerlerinden sökmeye kadar, arka koltuklarla yapamayacağınız şey yok. Bagaj hacmiyle arka diz mesafesi ters orantılı; minderleri getirdiğiniz pozisyona göre ikisinden birini had safhaya çıkartabiliyorsunuz. Çekler şaşırtıcı biçimde sol direksiyon altı kapaklı gözü unutmuşlar ancak gerisinde her yere öteberinizi koyabiliyor ya da sıkıştırabiliyorsunuz. Elegance donanımla standart gelen adaptif farlar selektör tepkisi, aydınlatma gücü ve marşa bastığınızda yaptıkları şovla fevkalade çalışıyor. Yeti’nin dönüş çapı da dar manevraları kolaylaştırıcak biçimde kısa.

Ancak simidin verdiği his, Octavia düzeyi bir tokluktan ziyade Rapid’dekine benzer bir inceliğe sahip. Başta rüzgar sesi olmak üzere genel yalıtım ortalamalarda. Yan aynalar bu boyutta bir otomobil için çok küçük ve arka cam sonuna kadar açıldığında halen 7-8 cm yukarıda kalıyor.

Tasmasını çıkardığınız vakit bu afacanın sergiledikleri, şirkette bir şeylerin nefis biçimde ters gittiğini düşündürüyor. Polo GTi ya da Ibiza Cupra’dan beklenen tepkileri, onlar yerine VAG’ın çirkin suratlı üvey evladından görmenin başka nasıl bir açıklaması olabilir?

Direksiyonlarını çevirdiğinizde, emirlerinize karşılık verene dek arabaların size mütemadiyen yaşattığı, ancak artık kanıksadığınız için farkına varmadığınız milisaniyelik gecikmeler olur. Bu gecikmeler onlara müphem, ancak böyle otomobilleri kullandığınız vakit meydana çıkan bir hımbıllık verir. Yeti’de tepki süresi ‘0’.

“Bakalım sende neler varmış?” faslına başladığınız ilk andan itibaren bu otomobil, yüzünüze kocaman bir gülücük konduruyor. Güzel bir uyku, mükellef bir kahvaltı, kafein patlaması ve serin bir duşun ardından evden dışarı nasıl fırlıyorsanız, Yeti de yollara öyle saldırıyor. Sanki parmak uçlarında gidiyor ve ayaklarının yere temas ettiği yüzeyde olup biteni, size en ufak bir filtre uygulamadan iletiyor. Aşırı uçlarda dahi sağladığı mutlak tatmini, kullanım kolaylığı ve kontrollerinin hafifliği sayesinde, TEM‘de dur-kalk yaparken de verebiliyor. Sözde 1350 kilo ama nadiren bir tondan fazla hissettiriyor.

Bıraktığı etkide, üstünde sıfır kıvamında gelen P Zero Rosso’ların payı yadsınamaz. Performans lastikleriyle gelen Skoda test araçlarının müşterilere satılan muadilleri de aynı hamuru taşıyor mu bilemiyoruz ama, Rosso’lar başta frenaj olmak üzere Yeti’nin fiziksel limitlerine büyük katkı sağlıyor. Öyle ki, yüksek süratlerde pedala arka arkaya birkaç kez tırmandıktan sonra ön disklerde küçük çapta bir yangın çıktı. Bu esnada pedalın hissi ve dozajlaması kusursuz, durdurma gücüyse bu sınıf hiçbir otomobilde karşılaşmadığımız kadar yüksekti.

Öte yandan söz konusu Pirelli’lerin önden çekişle birleşimi, Yeti’nin hafif kaygan ve eğimli arazide bile çok kolay patinaja kalmasına yol açıyor. Kayda değer yerden yüksekliğiyle, şayet engebeler kaldırımdan ibaretse aşmakta güçlük çekmeyecektir ancak bu haliyle off-road onun için bir fanteziden ibaret.

Favori TSI’ımız olan 122 beygirlik 1.4’ün DSG’yle uyumunu yinelemeye gerek yok. Gövde ağırlığına bağlı olarak performans hissi diğer örneklerinin altında kalan motor, reel bir karma kullanımda 8,5 litre civarında yakıyor. Lakin yaklaşık 300 km sonunda elde ettiğimiz 13,6 litrelik ortalama, ünitenin ‘esnekliği’ kadar Yeti’nin sürüş keyfine de işaret ediyor (bir de bizim hayvanlığımıza).

Hemen her Volkswagen grubu üyesinde farklı halet-i ruhiyeyle karşımıza çıkan 7-ileri kuru kavramalı şanzıman, burada fena değil. Polo ya da Passat’takine benzer ağır abi tavırları yok ama gaz emirlerine Cupra’daki hız ve hevesle cevap verse, Yeti’nin karakteriyle daha fazla bütünleşirdi.

Aslında yolları boş (ve düzgün) bulduğunda yapabildikleri yanında mevz-u bahis olmamalı ama, her ne kadar hakiki bir hot hatchgibi davransa da çok farklı bir sıfatla satılıyor ve münasip ölçütlere göre değerlendirilmesi gerekiyor. Bu otomobili satın almayı düşünenlerin öncelikleri arasında muhakkak konfor gelecektir.

Zaman zaman rahatsız etmeyen, sürat artmadıkça ve engebeler sivrilmedikçe olağan karşıladığımız tepkiler veren Yeti, kimi zamansa çam deviriyor. Sürüş keyfi tartışılmaz ancak bundan bir nebze ödün vererek amortisörleri daha yüksek toleransla kalibre etmek, hedef kullanıcı kitlesine yönelik daha doğru bir hamle olurdu sanki.

Full + full haliyle 68 bin lirayı bulan aşağıdaki örneği geleneksel Skoda yorumuyla ‘kelepir’ olarak nitelendiremeyiz, bunun için daha gerçekçi donanımlarla daha ulaşılabilir fiyatlara inmeli.

Pahasını biçemeyeceğimiz gerçekse, içimizdeki çocuğa yaşattığı benzersiz deneyim. Yeti, grubun bugüne dek sürdüğümüz en keyifli modeli olarak hafızalarımıza kazınıyor.

Yazı: And Mehmet ÇETİN

Faruk

Küçüklüğümden beri sahip olduğum otomobil aşkı zaman içinde beni Otopark ailesinin bir parçası haline getirdi. Aileye katıldığım ilk günden beri siteyle ilgilenmeye zevkle devam ediyorum...

İlgili Makaleler

9 Yorum

      1. Bizim millette sürü mantığı var, insanlar hep aynı ön yargılarla, biribirine göre hareket ediyor. Yetinin sadece kasası azıcık dobloya benzeyebilir. Benzetme hastalığı da var bizde. O zaman eski HRV yi de, başka suvları da Dobloya benzetebiliriz. Neyse kalite, konfor, sürüş sevki, yakıt tasarrufu olarak Yetinin bu sınıfta bir numara olduğunu düşünüyorum. Doblo ise ticari araçlar içinde kaçıncı sırada bilemem. Kısaca bu iki aracı karşılaştırmak, bunu dile getirmek çok gereksiz, saçma ve faydasız bir uğraştır.

  1. çok güzel bir araç gerçekten ben mi yanıldım diye düşünmüşütm 1.6 tdi 105 sürdüm düz dediklerinin fazlası var eksiği yok… Bu arabanın özellikle dikkatimi çeken kızmı uzun amortsör kuleleri kaşkayi de çuk da böyle değil rahat rahat 1350 kgli karşılıyor yakıtı o kiloya o gidişe göre makul bence tercih edilebilir..
    elinize sağlık reisler

  2. bende de dizel versiyonu var ve çok memnunum. bence görüntüsü de güzel. ancak yumuşak kontrolleri olan bir araç olduğunu sanmıyorum. vitesler oldukça kemikli ve debriyaj sert tepkili.

  3. Skoda’nın kompakt SUV olarak nitelendirdiği yeti pazara çıkalı 5 yılı geçti pazarda hala yeti’yi tanımayanlar var. Google’a Yeti diye yazdığınız zaman yeti ismi hakkında birçok şey çıkıyor.Fakat polo diye yazdığınız zaman ise polo otomobiller ve hakkında birçok şey karşınıza çıkıyor.İsterseniz birde yeti’nin dünyadaki toplam satış adedinden bahsetmek isterim ki oda azımsanmayacak kadar az.Skoda her ne kadar yeti’yi kompakt SUV olarak tanımlasada aracın SUV olmadığı bir gerçek. Skoda neden bir aile aracını SUV diye insanlara yutturmak ister ki?

    1. Skoda Yeti SUV mu? MPV mi? anlayabilen var mı? Skoda Yeti’nin hangi sınıf bir araç olduğu belli değil. Skoda Yeti gibi bir aile aracını neden bir kompakt SUV olarak göstermek ister ki anlayamıyorum

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu