Sevgili forumdaşlarım, selamlar.
Evin ikinci arabası olan, çoğunlukla ben ve ablamın kullandığı, 172.000 km'de eve girip şuanda 193.000 km olan ve konusunu açmaya daha yeni karar verdiğim Alfa Romeo 156 Selespeed aracımızı sizlere tanıtmak istedim.
Sizlerden tek isteğim, arada minik problemler çıkarmayı seven bir araba olan Alfa Romeo'ları nazarlardan esirgemek için içtenlikle bir ''maşallah'' demenizdir .
Gelelim arabanın öncelikle alınma hikayesine:
Amcası Ankara'da çok bilindik bir Alfa Romeo servisinin sahibi olan arkadaşım tarafından bana bir ilan geldi.
Henüz 2. sahibinin sattığına, hiç LPG takılmamış olmasına (en büyük artısı bence), diğer 156 SS'lerin anlaşmış gibi 250.000 km üzerinde olduğunu farketmemize rağmen 172.000 km'de olmasına, değişensiz ve geçmişinin servis belgeleri ile bize A'dan Z'ye anlatılmış olmasına tavlanmış olarak zamanında piyasadaki 156'lardan bir miktar fazla para vererek 31 Ağustos 2021 tarihinde trafiğe ilk çıkış plakası İstanbul olan Alfa'mızı, annemin isminin harfleri olacak şekilde Ankara plakaya çevirerek satın aldık.
Günümüze kadar 22.000 km yaptık, her çıktığımız yolda yüzümüzü güldürdü. Ev-okul arasında her gün kullandığım, verdiğimiz para bazında bana daha iyi bir arkadaşlık yapan araba olacağını düşünmediğim, 2.0 TS 155 HP motoruyla performans anlamında yüzümü güldüren bir yol arkadaşı benim için .
Genel özelliklerini konuşacak olursak:
2.0 TS Selespeed, 155 HP beygir gücüne 187 NM tork değerine sahip bir araç.
Selespeed denildiğinde forumlarda ve Alfa servislerinde insanlar için güzel anıların anlatılmadığı bir ''yarı otomatik şanzıman'' tipi geliyor ancak durum aslında araçlardan değil de kullanıcılardan kaynaklı bir sorun da olabiliyor.
Selespeed robotu, manuel şanzımanlı 156'ların 1. vites dişlisi harici bir farkı bulunmayan manuel şanzımana adapte edilmiş, hidrolik basıncıyla pistonların hareket etmesi sayesinde vites değişim işlemini gerçekleştiren bir teknolojidir. Çıktığı 1999 yılı göz önünde bulundurulursa teknoloji bakımından hakikaten üst seviyede bir gelişme.
Bazen nazlandığı doğru, motorda bile ''RPM sensörü, oksijen sensörü, debimetre'' gibi ateşleme ile ilgili bir sensörün değerlerinde hata olsa vites atmasında problem olabiliyor, robot üzerindeki bazı contalardan ve arka kapaktan yağ kaçırması mümkün olabiliyor, 20 pin soketi denilen SS pompasının kalbi olarak adlandırabileceğimiz soketteki tozlanma, yağlanma çok anlamsız hareketlere yol açabiliyor. Ben 156'yı tork konvertörlü alışık olduğumuz 2000 yıllarının daha sağlam otomatik şanzımanları ile tercih ederdim ancak İtalyanlar yapmamış, robotlusuna binmeye devam diyoruz .
Yukarıda bahsettiğim sorunlar sistemsel sorunlar ancak kullanıcıdan kaynaklı problemlerde bence az değil :
Ben Türkiye'de Alfa Romeo ve BMW markalarının kaderlerini yakın görmekteyim. Evin kapısında bir tane Alfa Romeo 156, bir tane BMW E90 320D olmasından ve bu iki markayla uzun tecrübelerim olmasından dolayı, bu dediklerimi rahatça söyleyebileceğimi düşünüyorum. Bu iki marka aynı fiyatta rakiplerine göre daha performanslı ve daha sportif bir sürüş hissiyatı veriyorlar, bu sebepten alıcıları belli bir zamandan sonra bu perfomanslı sürüş karakterlerinden dolayı çok ''hor'' kullanıyolar ve bu kullanıma rağmen gereken mekanik onarımları yaptırmıyor .
Alfa Romeo için üzerine bir de anlayan usta kıtlığı, elektronik aksamda anlaşılmayan problemler eklenince çoğu Alfa Romeo'nun değeri düştü, Tofaş parasına Alfa Romeo'lar ilanlarda doldu taştı. Kolay da erişilebilmesi ve alıcı kitlesinin ucuz yollu araba gözüyle bakmasından çoğu problemi başka problemler doğuracak şekilde çözüldü. Selespeed 156'lar da zamanında bu kategoriye girdiler ve kötü ustalarda kötü çözümler yapıldığı için arabanın çıkardığı arızalar, şanzımanın adını kötüye çıkardı .
Nazlı, kullanımı alışkanlık isteyen, alıştıktan sonra çok zevk veren bir robot teknolojisi olduğu doğru ancak teknolojinin tasarım garipliği kadar kullanıcıların ve ustaların da suçu bence büyük (Alfa Romeo'dan anlamayıp yaparken bozan ustalardan bahsediyorum, işten anlayan ustalara can feda) .
Eğim sensörü SS robotlarında bulunmadığı için yokuş inerken devir çok yükselir bağırır, yokuş çıkarken vites yükseltir yığılır, yokuşlarda geri kaçırır ama bunlar alıştıktan sonra dert etmediğiniz, hatta arabayla iletişim halinde olduğunuz için gerçek bir araba kullandığınızı hissettiriyor.
Donanım olarak:
4 airbag (2000 yılına kadar 2 airbag çıkıyordu) , Momo deri koltuk-direksiyon simidi-vites topuzu, analog klima ve arka klima yönlendiricisi, 16'' Selespeed özel jantlar, tüm camlar ve aynalar elektrikli, aynalar ısıtmalı vs vs.
Ben neler yaptım? :
Arabayı ilk aldığımızda trigeri set halinde sıfırlanmıştı ve bize belgeleriyle kanıtlanmıştı. Genelde bu kadar iş yaptın, triger değişmedi mi diyenler oluyor o sebepten söylemek istedim.
Ben aldığımdan günümüze;
Yürür sisteminde
-4 adet Michelin Crossclimate 2 lastikleri üzerinde olan Falken EcoRun'ları değiştirdim.
-Z rotları ön-arka ve sağ-sol olacak şekilde, rot başlarını, rotilleri sağ-sol değiştirdim.
-Arka amortisörlerini, arka amortisör takozlarını, arka amortisöz toz körüklerini değiştirdim.
-4 disk ile 4 balata, el fren tellerini ve fren hidroliğini değiştirdim, arka fren merkezlerini tamir ettirdim.
-Direksiyon körüklerini değiştirdim.
Ateşleme sisteminde
-8 buji, 4 bobin , buji pipoları ve kablolarından gerekli olanları değiştirdim.
-Gaz kelebeği, oksijen sensörü ve RPM sensörü, eksantrik sensörü olmak üzere tüm sensörleri yeniledim.
-Enjektör oringlerini sıfırladım.
Motor/Şanzıman mekanik kısımda
-Külbütör kapak contası, emme-egzoz eksantrik keçeleri, ön-arka krank keçeleri ile motordaki yağ kaçaklarını kestim.
-Canımı en çok acıtan şanzımanda 1. ve 2. vites dişlileri, senkromeçleri, hilal aylarını ve geri vites dişlisini değiştirdim, çok fazla para ödemiştim asla unutamıyorum.
-Baskı balatasını ve şanzıman yağını da bir yukarıdaki işlemleri yaptırırken değiştirmiştim.
-Krank kasnağı ses yapıyordu, değiştirdim.
-SS robotunun arka kapağı ve oringlerini yeniledim.
-Kalorifer peteğim su kaçırdı, sıfırıyla değiştirdim.
-Varyatör tamir kiti ile ilk çalışmadaki dizel sesini hallettim.
Bu dediklerimi size bilgi vermek için yazdım. 156 alınca benim yaşadıklarımdan bazıları kronik arızalar, bazıları benim aracıma özel çıkan masraflar.
Ben çoğunu normal karşıladım, sonucunda 2001 model olan, 200.000 km'ye merdiven dayamış ve elektronik aksamı bol bir İtalyan arabasının eski aracımız olan 1997 Nissan Micra kadar sanayiyi unutturmasını beklemiyordum.
Bazı sorunları maddi olarak beni yanlış zamanda vurdu ama severek kullanıyoruz hala ve herkese de Alfa Romeo 156 SS gibi yanlış bilgilerin tonla gezdiği bir arabayı sonuna kadar tavsiye etmeye devam edeceğim.
Özetle:
''Parçası yok, sanayiden çıkamazsın, ustası yok'' gibi hurafelere kesinlikle inanmayın, 2001 model elektronik aksamı ve parçalar arası haberleşmesi bol olan bir araba ne kadar masraf çıkartıyorsa bir Alfa Romeo 156 SS'de aynı şeyleri çıkartıyor, düzgün bakılmış bir Selespeed şanzıman da kesinlikle üzmez, her kullanımızda performansıyla ve hissiyatıyla gerçek bir otomobil kullandığınızı hissettirir.
Bu zamana kadar bulamadığım bir parçası da olmadı .
Fotoğraflar () :
İçinin fotolarını bulamadım, çekince hem onları hem de başka gelişmeler olursa onları eklerim.
Konuyu güncel tutmaya çalışacağım, ilginizi çekerse ve soracağınız sorular olursa da bana özelden ya da konuya yazabilirsiniz. Forumda Alfacı bol, hemen yardımcı olurlar .
Bu fiyat bandında bakan herkese ''düzgün bakılmış ve Alfacı ustalarda geçmişi olan'' bir 156 Selespeed tavsiye ederim, Alfa candır .
Evin ikinci arabası olan, çoğunlukla ben ve ablamın kullandığı, 172.000 km'de eve girip şuanda 193.000 km olan ve konusunu açmaya daha yeni karar verdiğim Alfa Romeo 156 Selespeed aracımızı sizlere tanıtmak istedim.
Sizlerden tek isteğim, arada minik problemler çıkarmayı seven bir araba olan Alfa Romeo'ları nazarlardan esirgemek için içtenlikle bir ''maşallah'' demenizdir .
Gelelim arabanın öncelikle alınma hikayesine:
Amcası Ankara'da çok bilindik bir Alfa Romeo servisinin sahibi olan arkadaşım tarafından bana bir ilan geldi.
Henüz 2. sahibinin sattığına, hiç LPG takılmamış olmasına (en büyük artısı bence), diğer 156 SS'lerin anlaşmış gibi 250.000 km üzerinde olduğunu farketmemize rağmen 172.000 km'de olmasına, değişensiz ve geçmişinin servis belgeleri ile bize A'dan Z'ye anlatılmış olmasına tavlanmış olarak zamanında piyasadaki 156'lardan bir miktar fazla para vererek 31 Ağustos 2021 tarihinde trafiğe ilk çıkış plakası İstanbul olan Alfa'mızı, annemin isminin harfleri olacak şekilde Ankara plakaya çevirerek satın aldık.
Günümüze kadar 22.000 km yaptık, her çıktığımız yolda yüzümüzü güldürdü. Ev-okul arasında her gün kullandığım, verdiğimiz para bazında bana daha iyi bir arkadaşlık yapan araba olacağını düşünmediğim, 2.0 TS 155 HP motoruyla performans anlamında yüzümü güldüren bir yol arkadaşı benim için .
Genel özelliklerini konuşacak olursak:
2.0 TS Selespeed, 155 HP beygir gücüne 187 NM tork değerine sahip bir araç.
Selespeed denildiğinde forumlarda ve Alfa servislerinde insanlar için güzel anıların anlatılmadığı bir ''yarı otomatik şanzıman'' tipi geliyor ancak durum aslında araçlardan değil de kullanıcılardan kaynaklı bir sorun da olabiliyor.
Selespeed robotu, manuel şanzımanlı 156'ların 1. vites dişlisi harici bir farkı bulunmayan manuel şanzımana adapte edilmiş, hidrolik basıncıyla pistonların hareket etmesi sayesinde vites değişim işlemini gerçekleştiren bir teknolojidir. Çıktığı 1999 yılı göz önünde bulundurulursa teknoloji bakımından hakikaten üst seviyede bir gelişme.
Bazen nazlandığı doğru, motorda bile ''RPM sensörü, oksijen sensörü, debimetre'' gibi ateşleme ile ilgili bir sensörün değerlerinde hata olsa vites atmasında problem olabiliyor, robot üzerindeki bazı contalardan ve arka kapaktan yağ kaçırması mümkün olabiliyor, 20 pin soketi denilen SS pompasının kalbi olarak adlandırabileceğimiz soketteki tozlanma, yağlanma çok anlamsız hareketlere yol açabiliyor. Ben 156'yı tork konvertörlü alışık olduğumuz 2000 yıllarının daha sağlam otomatik şanzımanları ile tercih ederdim ancak İtalyanlar yapmamış, robotlusuna binmeye devam diyoruz .
Yukarıda bahsettiğim sorunlar sistemsel sorunlar ancak kullanıcıdan kaynaklı problemlerde bence az değil :
Ben Türkiye'de Alfa Romeo ve BMW markalarının kaderlerini yakın görmekteyim. Evin kapısında bir tane Alfa Romeo 156, bir tane BMW E90 320D olmasından ve bu iki markayla uzun tecrübelerim olmasından dolayı, bu dediklerimi rahatça söyleyebileceğimi düşünüyorum. Bu iki marka aynı fiyatta rakiplerine göre daha performanslı ve daha sportif bir sürüş hissiyatı veriyorlar, bu sebepten alıcıları belli bir zamandan sonra bu perfomanslı sürüş karakterlerinden dolayı çok ''hor'' kullanıyolar ve bu kullanıma rağmen gereken mekanik onarımları yaptırmıyor .
Alfa Romeo için üzerine bir de anlayan usta kıtlığı, elektronik aksamda anlaşılmayan problemler eklenince çoğu Alfa Romeo'nun değeri düştü, Tofaş parasına Alfa Romeo'lar ilanlarda doldu taştı. Kolay da erişilebilmesi ve alıcı kitlesinin ucuz yollu araba gözüyle bakmasından çoğu problemi başka problemler doğuracak şekilde çözüldü. Selespeed 156'lar da zamanında bu kategoriye girdiler ve kötü ustalarda kötü çözümler yapıldığı için arabanın çıkardığı arızalar, şanzımanın adını kötüye çıkardı .
Nazlı, kullanımı alışkanlık isteyen, alıştıktan sonra çok zevk veren bir robot teknolojisi olduğu doğru ancak teknolojinin tasarım garipliği kadar kullanıcıların ve ustaların da suçu bence büyük (Alfa Romeo'dan anlamayıp yaparken bozan ustalardan bahsediyorum, işten anlayan ustalara can feda) .
Eğim sensörü SS robotlarında bulunmadığı için yokuş inerken devir çok yükselir bağırır, yokuş çıkarken vites yükseltir yığılır, yokuşlarda geri kaçırır ama bunlar alıştıktan sonra dert etmediğiniz, hatta arabayla iletişim halinde olduğunuz için gerçek bir araba kullandığınızı hissettiriyor.
Donanım olarak:
4 airbag (2000 yılına kadar 2 airbag çıkıyordu) , Momo deri koltuk-direksiyon simidi-vites topuzu, analog klima ve arka klima yönlendiricisi, 16'' Selespeed özel jantlar, tüm camlar ve aynalar elektrikli, aynalar ısıtmalı vs vs.
Ben neler yaptım? :
Arabayı ilk aldığımızda trigeri set halinde sıfırlanmıştı ve bize belgeleriyle kanıtlanmıştı. Genelde bu kadar iş yaptın, triger değişmedi mi diyenler oluyor o sebepten söylemek istedim.
Ben aldığımdan günümüze;
Yürür sisteminde
-4 adet Michelin Crossclimate 2 lastikleri üzerinde olan Falken EcoRun'ları değiştirdim.
-Z rotları ön-arka ve sağ-sol olacak şekilde, rot başlarını, rotilleri sağ-sol değiştirdim.
-Arka amortisörlerini, arka amortisör takozlarını, arka amortisöz toz körüklerini değiştirdim.
-4 disk ile 4 balata, el fren tellerini ve fren hidroliğini değiştirdim, arka fren merkezlerini tamir ettirdim.
-Direksiyon körüklerini değiştirdim.
Ateşleme sisteminde
-8 buji, 4 bobin , buji pipoları ve kablolarından gerekli olanları değiştirdim.
-Gaz kelebeği, oksijen sensörü ve RPM sensörü, eksantrik sensörü olmak üzere tüm sensörleri yeniledim.
-Enjektör oringlerini sıfırladım.
Motor/Şanzıman mekanik kısımda
-Külbütör kapak contası, emme-egzoz eksantrik keçeleri, ön-arka krank keçeleri ile motordaki yağ kaçaklarını kestim.
-Canımı en çok acıtan şanzımanda 1. ve 2. vites dişlileri, senkromeçleri, hilal aylarını ve geri vites dişlisini değiştirdim, çok fazla para ödemiştim asla unutamıyorum.
-Baskı balatasını ve şanzıman yağını da bir yukarıdaki işlemleri yaptırırken değiştirmiştim.
-Krank kasnağı ses yapıyordu, değiştirdim.
-SS robotunun arka kapağı ve oringlerini yeniledim.
-Kalorifer peteğim su kaçırdı, sıfırıyla değiştirdim.
-Varyatör tamir kiti ile ilk çalışmadaki dizel sesini hallettim.
Bu dediklerimi size bilgi vermek için yazdım. 156 alınca benim yaşadıklarımdan bazıları kronik arızalar, bazıları benim aracıma özel çıkan masraflar.
Ben çoğunu normal karşıladım, sonucunda 2001 model olan, 200.000 km'ye merdiven dayamış ve elektronik aksamı bol bir İtalyan arabasının eski aracımız olan 1997 Nissan Micra kadar sanayiyi unutturmasını beklemiyordum.
Bazı sorunları maddi olarak beni yanlış zamanda vurdu ama severek kullanıyoruz hala ve herkese de Alfa Romeo 156 SS gibi yanlış bilgilerin tonla gezdiği bir arabayı sonuna kadar tavsiye etmeye devam edeceğim.
Özetle:
''Parçası yok, sanayiden çıkamazsın, ustası yok'' gibi hurafelere kesinlikle inanmayın, 2001 model elektronik aksamı ve parçalar arası haberleşmesi bol olan bir araba ne kadar masraf çıkartıyorsa bir Alfa Romeo 156 SS'de aynı şeyleri çıkartıyor, düzgün bakılmış bir Selespeed şanzıman da kesinlikle üzmez, her kullanımızda performansıyla ve hissiyatıyla gerçek bir otomobil kullandığınızı hissettirir.
Bu zamana kadar bulamadığım bir parçası da olmadı .
Fotoğraflar () :
İçinin fotolarını bulamadım, çekince hem onları hem de başka gelişmeler olursa onları eklerim.
Konuyu güncel tutmaya çalışacağım, ilginizi çekerse ve soracağınız sorular olursa da bana özelden ya da konuya yazabilirsiniz. Forumda Alfacı bol, hemen yardımcı olurlar .
Bu fiyat bandında bakan herkese ''düzgün bakılmış ve Alfacı ustalarda geçmişi olan'' bir 156 Selespeed tavsiye ederim, Alfa candır .