Merhabalar, 2 yılı aşkın Corsa C maceramın ardından artık Mazda 2 1.5 sport ile devam ediyorum. Kısaca size arabadan bahsedicem…
Malzeme kalitesi taştan pek farkı yok. Ancak trimler iyi birleştirilmiş, tok hissi var.
4 pencere de otomatik ancak sadece şöför penceresi tek tuşla kapanıp açılabiliyor aynı zamanda kontak kapalıyken pencereleri kapatıp açamıyoruz ve bu benim için rahatsız edici. Pencerelerin açılıp kapanma şekli de garip, açarken tuk diye iniyor tekrar kapatırken tuk diye kapanıyor, kapı kapatıyoruz sanki.
Ön kapı gözleri küçük. Arka kapılarda göz yok. Gerçi benim için önemi yok hatta arkada kapı olmasa da olurdu.
Süspansiyonu sert, lastik yanakları ince, orijinal lastik ebatları 195/45/16 (üzerinde 205 var, ömrü bitince 195 takcam) bozuk yolu hiç sevmiyor.
Oturuş pozisyonu koltuk, pedal olarak güzel ayarlanabiliyor, koltuklar da fena sarmıyor ancak direksiyonun derinlik ayarı yok, keşke olsaydı bir tık daha kucağıma yakın ayarlamak isterdim.
Kadranı hayaletimsi, fotoları koydum.
Şimdi asıl meselesine geliyoruz...Arabanın tutuş limiti yüksek. Virajlarda yatma az. Durduğu yerde çok araba salladım, bu araba pek sallanmıyor . Virajlarda kafadan kayma eğiliminde değil daha çok arkasıyla oynamaya açık. limit sonrası kayma eğilimi arka taraftan yana. Motor sesi hoş, devir çevirmeye teşvik ediyor, kesicimiz de var ancak 103 beygir bu dinamikler için yetersiz maalesef.
Şanzıman bence bu arabanın en etkileyici noktalarından biri sadece zevk için vites atar oldum, net , kısa özellikle gazlarken vitesi çakmak fazla keyif veriyor. Şanzıman diyor çak beni 2’den 3’e 3’den 4’e bir yandan motor devri ver diyor.
Kitapçığını açtım ve ilk sayfada çok hoşuma giden bir yazı ile karşılaştım, şöyle yazıyordu;
Zoom-Zoom
Tüm çocuklar onu çok iyi bilirler
Fakat yetişkinlerin çok azı onu hala anımsayabilirler.
Tek ve eşsiz sadece bir otomobil firması onsuz büyümeyi kabul etmez.
Büyümenin dili saf hareket deneyiminden gelen özgürlük ve canlılık olarak ifade edilir.
Yalnızca çocuklar bunu en iyi şekilde algılar ve “Zoom-Zoom” diyerek dile getirirler.
Bu yüzden bizim ürettiğimiz araçların ruhu “Zoom-Zoom” dur.
Umarız bugün size tekrar anımsatıyoruzdur.
not: Astra h lipi üzerindeydi, bu arabada ne arıyor fikrim yok ama sökücem. Plakalık değişcek, bana ait değil. km 78 bindeyken 1 ay önce aldım. Şuan ortalama yakıtım 8.2 ancak araba beni gaza basmaya teşvik ediyor. normal şartlarda 7.5 ile gezerim şehir içi, şehir dışı yeteri kadar sabrınız varsa 5 litreye kadar düşebilirsiniz.
Malzeme kalitesi taştan pek farkı yok. Ancak trimler iyi birleştirilmiş, tok hissi var.
4 pencere de otomatik ancak sadece şöför penceresi tek tuşla kapanıp açılabiliyor aynı zamanda kontak kapalıyken pencereleri kapatıp açamıyoruz ve bu benim için rahatsız edici. Pencerelerin açılıp kapanma şekli de garip, açarken tuk diye iniyor tekrar kapatırken tuk diye kapanıyor, kapı kapatıyoruz sanki.
Ön kapı gözleri küçük. Arka kapılarda göz yok. Gerçi benim için önemi yok hatta arkada kapı olmasa da olurdu.
Süspansiyonu sert, lastik yanakları ince, orijinal lastik ebatları 195/45/16 (üzerinde 205 var, ömrü bitince 195 takcam) bozuk yolu hiç sevmiyor.
Oturuş pozisyonu koltuk, pedal olarak güzel ayarlanabiliyor, koltuklar da fena sarmıyor ancak direksiyonun derinlik ayarı yok, keşke olsaydı bir tık daha kucağıma yakın ayarlamak isterdim.
Kadranı hayaletimsi, fotoları koydum.
Şimdi asıl meselesine geliyoruz...Arabanın tutuş limiti yüksek. Virajlarda yatma az. Durduğu yerde çok araba salladım, bu araba pek sallanmıyor . Virajlarda kafadan kayma eğiliminde değil daha çok arkasıyla oynamaya açık. limit sonrası kayma eğilimi arka taraftan yana. Motor sesi hoş, devir çevirmeye teşvik ediyor, kesicimiz de var ancak 103 beygir bu dinamikler için yetersiz maalesef.
Şanzıman bence bu arabanın en etkileyici noktalarından biri sadece zevk için vites atar oldum, net , kısa özellikle gazlarken vitesi çakmak fazla keyif veriyor. Şanzıman diyor çak beni 2’den 3’e 3’den 4’e bir yandan motor devri ver diyor.
Kitapçığını açtım ve ilk sayfada çok hoşuma giden bir yazı ile karşılaştım, şöyle yazıyordu;
Zoom-Zoom
Tüm çocuklar onu çok iyi bilirler
Fakat yetişkinlerin çok azı onu hala anımsayabilirler.
Tek ve eşsiz sadece bir otomobil firması onsuz büyümeyi kabul etmez.
Büyümenin dili saf hareket deneyiminden gelen özgürlük ve canlılık olarak ifade edilir.
Yalnızca çocuklar bunu en iyi şekilde algılar ve “Zoom-Zoom” diyerek dile getirirler.
Bu yüzden bizim ürettiğimiz araçların ruhu “Zoom-Zoom” dur.
Umarız bugün size tekrar anımsatıyoruzdur.
not: Astra h lipi üzerindeydi, bu arabada ne arıyor fikrim yok ama sökücem. Plakalık değişcek, bana ait değil. km 78 bindeyken 1 ay önce aldım. Şuan ortalama yakıtım 8.2 ancak araba beni gaza basmaya teşvik ediyor. normal şartlarda 7.5 ile gezerim şehir içi, şehir dışı yeteri kadar sabrınız varsa 5 litreye kadar düşebilirsiniz.
Son düzenleme: