Haberler
Yol güvenliği için İstanbul’da toplantı yapıldı
Günde ortalama 10 kişinin ölümü ve 800’e yakın yaralanmayla sonuçlanan trafik kazalarında alınması gereken tedbirleri ülke gündeminde öncelikli sıraya taşımak amacıyla Sivil Toplum Kuruluşları temsilcileri “Yol Güvenliği Sivil Toplum Buluşması” adıyla 9-10 Kasım tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen toplantıda biraraya geldi. Toplantıda, Türkiye’de trafik kazalarına bağlı oluşan yaralanma ve ölümlerin yüksekliği göz önüne alınarak; ilgili sivil toplum örgütleri ve meslek kuruluşları ile Küresel Yol Güvenliği Programı kapsamında bir çalışma grubu oluşturulup, durum raporu hazırlanması kararı alındı.
Toplantıya konu ile ilgili davet edilen meslek grupları ve sivil toplum kuruluşları katıldı.Toplantıda sonrası düzenlenen basın toplantısında konuşan Sağlık Enstitüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Sağlık Enstitüsü Derneği’nin, sağlık konusunda çalışan birçok meslek örgütüyle ortak bir platform yaratmaya karar verdiğini söyledi. Amaçlarının trafik kazalarında, günde ortalama kaybedilen 10 kişinin ve 800 yaralının uzun dönem sakatlığını engellemek olduğuna değinen Dağlı, “Henüz kanunlarımız trafik kazalarında meydana gelen bütün yaralanmaları önleyecek düzeye gelmedi. Kanunlarımızın iyileştirilmesi, kanunları uygulamanın kamu otoritesi tarafından sağlanması ve halkın farkındalığının arttırılması gerekiyor, bizde bu amaçla çalışmalarımıza devam ediyoruz” diye konuştu.
Dağlı, “Bugüne kadar trafik kazaları, olay yerinde ‘şu kadar ölü bu kadar yaralı’ diye anons edilip dosya kapatılıyordu. Ülkemizde trafik kazalarında yaralananların her 3’ünden 1’i hayatını kaybediyor. Fakat sağ kalan yaralıların uzun dönemde neler yaşadığını, organ kayığlarını, sakat kalıp kalmadıklarını, ne kadar kalıcı izlerinin kaldığını, hayata tamamen dönüp dönemediğini kamuoyu bilemiyor. Biz çalışmalarımızla bu yaralıların hayatını, çektikleri büyük sıkıntıları, uzun dönemde geçirdikleri sancılı dönemleri halkımıza göstererek insanlarımızın emniyet kemerlerini bağlamalarını ve otoritelerin kanunları biraz daha iyileştirmesini sağlayacağız” dedi.
Toplantıda söz alan Sağlık Enstitüsü Derneği Yol Güvenliği Program Direktörü Tanzer Gezer ise;
“Trafikte yaşanan kazaların bir türlü gündem bir maddesi olmadığı bir ülkede yaşıyoruz. Acının çok büyük olduğu, günde ortalama 10 can kaybı yaşandığı bir ülkede yaşadığımızı belirtmek isterim. Trafik kazalarında yaralananların yüzde 30’u da hastanelerde yaşamını kaybediyor, fakat insanlara yansıyan sadece olay yerinde olan ölümler. Kaza sonrası yaralıların yaşadığı sıkıntıları insanlara gösterip, empati yapmasını sağlayarak toplumun trafik kazaları konusunda daha duyarlı olmasını ve trafikte daha dikkatli olmasını sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye’de trafik kazalarının oluş biçimi ve sonuçları açısından bir halk sağlığı sorunu olduğu açıktır. Trafik kazaları en çok 15-44 yaş grubunda görülmektedir. Ancak, bu tespit, diğer yaş ve bireysel özelliklerin dikkate alınmasını dışlamamalıdır. Trafik kazalarının durumuna ve kazaların yarattığı sağlık, sosyal, ekonomik, vb. her türlü sonucuna ilişkin güncel bilimsel ülke düzleminde verilere ve araştırma sonuçlarına gereksinim olduğu düşünülmektedir.” diye belirtti.
Toplantı ile ilgili açıklanan sonuç bildirgesinde yer alan maddelerden bazıları ise şu şekilde:
Yol güvenliği ile ilgili olarak karayolu, denizyolu demiryolu, havayolu seçeneklerinin gözden geçirilerek eksik altyapının tespitinin tamamlanması ve gerekli düzenlemelerin yapılması, herkesin güvenle kullanabileceği toplu taşıma olanaklarının sağlanması sosyal devlet bilinci gereğidir. Toplumda trafik kuralları ile ilgili bilgi, tutum ve davranışın istenilen düzeye getirilebilmesi için farkındalık ve eğitim çalışmalarının yapılması, sivil toplum katılımına fırsat verilmesi önemlidir.
Toplam nüfus içinde yaşlı nüfusun payı %7,7’dir (5.891.694 kişi). Fonksiyon kaybı, yeti yitimi (görme-işitme-hareketlerde yavaşlama) olan yaşlı sürücüler, yaya yaşlılardan daha çok risk altındadır. Yaşlı (örneğin 75 yaş ve üzeri) sürücülerin kaza nedenli ölme riski 5 kat daha fazla, yaralanma riski 2 kat daha fazladır.
Emniyet kemeri ve diğer tertibatların koruyuculuğunun bilimsel olarak ölçümlenmesi ve sonuçlarının yaygın olarak paylaşılması önemlidir.
Geniş kitlelerin eğitiminde ve toplumsal farkındalık yaratılmasında en önemli paydaş olarak basının sık sık bilgilendirilmesi için medya araçlarının belirlenmesi, medya dilinin hasta hakları, insan hakları odaklı olarak geliştirilmesi gerçekleştirilmelidir.