Haberler

Tuzlu suyla çalışan araba? Yanlış duymadınız




2014 Cenevre Otomobil Fuarı’nda tanıtılan Quant e-Sportlimousine, dünyadaki gücünü tuzlu sudan alan ilk elektrikli otomobil unvanına sahip. Üstelik Avrupa Birliği ülkelerinde yola çıkış vizesini aldı bile.

e-Sportlimousine’in güç ünitesi NanoFlowcell tarafından üretilen “elektrolit akım hücresi” tarafından sağlanıyor ve bu ünite 920 beygir güç üretiyor, inanılmaz değil mi? Sadece bununla da yetinmekle kalmıyor, aracı 0’dan 100’e sadece 2.8 saniyede çıkarıyor. Son hızı ise 348 km/s.

Peki elektrolit akım hücresi nedir?

Akım hücresi yada akım bataryasının bir çeşit elektro-kimya batarya hücreleriyle kombinasyonu sonucunda ortaya çıkmış bir teknoloji. Akım hücrelerinin içindeki elektrik içeren sıvıların (genelde sulu çözeltinin içindeki madeni tuzlar yani tuzlu su) pompalanmasıyla oluşuyor. Bu tarzdaki bir batarya hücresinin çapraz akımlı elektrolit sıvılarla desteklenmesiyle güç ortaya çıkıyor.

Markanın teknoloji geliştirme müdürü Nunzio La Vecchia: “Almanya yollarında bir ilki yaşıyoruz. İlk defa bir akım hücreli elektrikli bir otomobilin ülke yollarında gezmesine şahit oluyoruz. Bu küçük firmanın böyle ufukları genişletebilecek bir teknolojiyi tasarlaması ve bunu uygulamaya koyması bizi çok gururlandırıyor. Ama bu keşif yolculuğunun daha başındayız.”

2014 Cenevre Otomobil Fuarındaki ilk sahne gösteriminin ardından birkaç ay sonra TÜV tarafından yapılan testler ve incelemeler sonucunda Avrupa ve Almanya yollarında test edilme onayını alabilmesi önemli detaylardan biri.

Aracın elektrolit akım hücresi güç ünitesinin detaylarına inersek, yine NanoFlowcell’in ürettiği bir teknoloji. Çalışma mantığı hidrojen yakıt hücreleriyle benzer olan ünitenin farkı, gücün tuzlu suda depolanması. Yani, elektrolit olarak hareket eden iki madeni tuzlu sıvının elektro-kimyasal kombinasyonu sonucunda oluşan gücün elektrik üretimi için elektrik motorlarına iletilmesi ve süper kapasitörlere dağıtılması döngüsünde hareket eden bir motor var karşımızda.

Hareket eden bir parça olmamasının sonucunda bu sistemin %80 gibi bir verimi olması oldukça başarılı. Ürettiği ısı ise lityum-iyon destekli ünitelerle kıyaslandığında devede kulak, oldukça az. Aracın menziline gelelim. Üreticinin iddiası bu otomobilin dolu tankla 600 km’ye kadar menzilinin olduğu yönünde. Bu da yaygın batarya sistemlerine göre ortalama 5 kat daha fazla bir menzile tekabül ediyor. Aracın kullanımında herhangi bir güvenlik sorunu bulunmuyor ve tabii ki çevre dostu. Salınım yok.

Ancak işin en kötü kısmına geldiğimizde, aracın fiyatı aşırıdan da öte. 1.7 milyon dolarlık fiyat etiketiyle Tesla’ya rakip olamayacağı da aşikar.

image_quant_05
Markanın sözcüsü Prof. Jens-Peter Ellermann: “Ürettiğimiz teknoloji sadece otomobil sektörü değil, diğer endüstrilerin de işine yarayacak. Deniz ulaşımı, raylı sistemler ve havacılık alanında da kullanılabilir olması bu teknolojiyi daha da potansiyele sahip kılıyor. NanoFlowcell, geniş uygulama alanlarıyla, müşterilerine düşük masraf vaat ediyor.” sözleriyle, bizi umutlandırıyor. Çünkü böyle bir teknolojinin “düşük masraf” ile anılması çığır açabilir.

Aracı hareket ederken görmek ister misiniz? İşte videosu:

[youtube http://www.youtube.com/watch?v=RqLpqR0SPnQ&w=560&h=315]

 

Aşağıdaki galeriden detaylı bir şekilde aracı inceleyebilirsiniz.

okan

1995 yılından doğdum. Ekonomi bölümü öğrencisiyim. Otopark ile ilk tanışmam 2013 yılına dayanmakta. Otomobil sevgimi ve bilgimi köklendiren bu oluşumda 2015 yılının başından beri aktif olarak çalışmaktayım.

İlgili Makaleler

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu