Soyu tükenenler hakkında
Otomobilleri seven insanlar olarak kendine has ruhları ve karakterleri olan sürücüsü ile tüm deneyimi paylaşan otomobilleri seviyoruz. Fakat geçmişte odamızın duvarlarına astığımız, yeterince şanslı olan insanlar tarafından limitlere kadar zorlanarak takdir edilen bu otomobillere bir şeyler olmaya başladı. Bu özel türün seçkin üyeleri olarak kabul edilen otomobiller bile artık gizli bir düşmanın perdeler arkasında oynayan ellerinde birer birer can veriyorlar. And abinin M5 testinde de izlediğimiz gibi sürücüsü ile iletişime geçen, iç malzemelerinden geri kalan her detayına kadar size ihtiyacınız olanı değil; sizi şımartacak, mutlu edecek olanı sunan otomobillere neler oluyor. Hızla yayılan hepsi her gün aynı işi yapan robotlar ve robotlaşan insanlar tarafından üretilen bu tehlikeli tür otomobiller de ne? Biz bu otomobilleri gerçekten seviyor muyuz? Yoksa eldeki ile mi yetiniyoruz yada diğer bir sorun bu problemi kafaya takacak kadar otomobil tutkunu olan insanların da mı sonu geliyor?
Tek hırsı patronların cebini doldurup, rakipleri egale etmek olan firmaların otomobillerini tamamen yasal zorunluluklar, minimum müşteri talepleri ve kar marjı hedefleri ile tasarlandığı günler de sararıp solan bir daha okuyamayacağımız değerli bir parşömen gibi parçalanarak rüzgara karışan otomobil üretmenin gizli sanatını bir daha görebilecek miyiz acaba? Belki de günümüz ekonomik koşullarını ve teknolojik gelişimini göz önüne alırsak bir takım şeyler hayatımıza zorunluluk olarak giriyor olabilir. Tamam şuan çıkıp galeriye gittiğinizde geçmişte aklınıza bile gelmeyen zımbırtılara sahip, çok daha güvenlikli, sürüşü zevksiz ve diğer her şeyi doyuracak kadar değil damakta tadını bırakacak kadar sunan bir otomobil sahibi olarak çıkabilirsiniz. Peki bizler otomobil sahibi olan insanların belki de %80’i için (aslında çevremdeki ne sürdüğünü bile bilmeyen, galeriden parayı basıp çıkan insan sayısını düşününce iyimser bir rakam bile oldu) üretilmiş olan bu son teknoloji elektronik bebek bakıcısı otomobiller ile geçinebilir miyiz?
Aslında iyiliğimizi düşünen bu elektronik bakıcılar her ne zaman elimizi tatlılara uzatmaya çalışsak, bazen ufak bir uyarı ile bazen de olağan dışı davranışlar sergileyip bizi korkutarak tatlıları bizden kaçırıyor. Aslında özellikle kötü hava koşullarında yada bazı beklenmedik durumlarda sağladıkları faydaları da göz ardı etmek istemiyorum. Özellikle şehir içinde öndeki otomobili güvenli bir şekilde takip edip size gaza frene dokundurtmayacak bir otomobile sanırım hayır diyecek insan sayısı azdır. Fakat ortadaki problem tam olarak da bu sistemlerin varlığı değil. Problem bu bebek bakıcılarının yemekten sonra bile “tatlılara” izin vermemeleri. Daima başımızdan ayrılmayan aşırı korumacı bir anne gibi terlediğimizde tüm rahatsızlığı ile gelip sırtımıza o havluyu koymaya çalışıyorlar.
Tabi bir de mükemmel hızlanmalar sağlayan kalkış kontrol sistemleri, göz kırpana kadar 3 vites atan şanzımanlar, her tekerleğe ayrı tork uygulayarak paletli bir tank misali virajları almanızı sağlayan sistemler ve daha niceleri var (neredeyse kendi kendine yanlayan yeni Focus RS’i de unutmamak lazım). Evet aslında bunların hepsi tek tek incelendiğinde mühendisliği ile ne olduğunu bilen meraklıları hayran bırakan özellikler. Peki bu özellikleri Tesla’nın otomatik pilot modu ile birleştirdiğimizde ne olacak. Kendi kendine giden en iyi sürüş makinesi 3500. Bu mudur yani olay; “Ultimate Driving Machine” sloganları “Ultimate Self-Driven Machine” mi olacak. Hafta sonları televizyonu açtığımızda kişiliği ile Buz Adam lakabını kazanan Kimi Räikkönen’i değil, harbiden soğuk espri niteliğinden dolayı bu lakaba kavuşan Kimidroid 5.1’i mi izleyeceğiz.
Hazır Formula 1 konusu açılmışken aklınıza artık hafta sonları yarışlarını izlememenize sebep etmenlerden biri geliyor mu? Mesela ses desem. Kulaklarınızda çınlayan o vahşi ses artık pistler de yankılanmıyor. Benzer bir durum yollarda kullandığımız diğer otomobiller içinde geçerli. Küçük motorlu haşarı olduğunu iddia eden aslında kağıt üstünde gerçektende atalarından hızlı olan; fakat yinede aynı zevkleri tattıramayan hoparlörden egzozlu sporculara ne demeli. İyi optimize edilmiş sistemler sayesinde ilk başlarda inanılmaz bir etki bırakan pembe ses bulutu, siz alıştıkça rüzgar ile dağılarak yavanlığı ile sizi adeta sarmalıyor. Belki de biz biraz erken mi doğduk, geçmişi bilmesek belki de bu sistem o kadar da kötü gelmeyecekti, her neyse.
Elektronik yardımcılara geri dönecek olursak tüm bu sistemler aslında otomobil üreticilerini biraz da tembelliğe alıştırdı. Nasıl mı? Eskiden spor otomobil iddiası ile piyasaya çıktığınızda ortaya koyulan eserin sizi limitler zorlandığında ipin ucundan alabilecek ESP yada torque vectoring gibi özellikleri yoktu. Bu nedenle bu otomobiller tahmin edilebilir olmalı ve olayları kademeli olarak yaşamalıydı. Fakat şimdilerde durum böyle değil. Kapattığınızda bile arka planda sizi gözetleyen ESP, vb. sistemler eskilerin şasi mühendislerine duyulan ihtiyacı azalttı. Sonuç olarak karşımıza güvenli giden fakat bunu yaparken iki farklı yolu izleyen spor otomobiller çıkıyor. Günümüzde artık ağırlık dağılımı ve süspansiyon ayarları mükemmele yakın otomobiller ile değil, her şeyden yeterince ve ekonomikçe payını almış geri kalan her şeyde sırtını elektronik yardımcılara ve elektronik diferansiyellere yaslayan otomobiller ile karşılaşıyoruz. Bu otomobillerde belki bir yerlere çarpmanızı sonuç olarak engelliyorlar ama esas keyfi alacağınız limitlerde hiç de dost canlısı değiller.
Umarım soyu tükenmek üzere olan ve geriye sadece birkaç temsilcisi kalan sürücü için üretilen otomobilleri yollarda görmeye devam edebiliriz. Eğer bu olmazsa herhalde gelecekte kendi E39 M5 ruhu taşıyan klasiklerimizi bulmamız gerekecek…
Uzun yazıyı sabredip okuyan herkese bir teşekkür olarak günümüz teknolojisinin nasıl pratiğe dökülmesi gerektiğini gösteren özel bir klasik ve tam bir otomobil tutkusu Chris Harris’in videosu. Gazlamalar için 21. dakikaya gidebilirsiniz.
Harika bir yazı olmuş gerçekten duygulandırdı
Çok güzel bir yazıydı, kendimi bildim bile 90’s arabalarına aşığımdır, cidden bazen düşünüp üzülüyorum bir daha o aşk ve şevk ile baktığımız otomobiller üretilmeyecek ve belkide otomobil tarihindeki en güzel yılları gören son nesil olacağız.
Ciddi anlamda üzücü.
Benim favorim ise hiç elektronik destek sistemi yokmuş gibi üzerinde çalışılmış bir şasi ve dünyanın en dandik şasisi varmış gibi üzerinde çalışılmış elektronik destek sistemleri. Yalnız sorun şu: Öyle bir araba var mı bilmiyorum 🙂
Mitsu evo yakin bi ornekn olur buna ??
çok güzel bir yazı Ulaş teşekkürler.
Ön kapı malzemeleri ile arka kapı malzemelerini bile birbirinden ayrı tutacak kadar abarttılar artık işi üstelik bunu Prof.”Kalite” ceo olduğu dönemde vw yaptı bunu. Bugün c sınıfının en iyilerinden biri bile 122 hp den fazlasını kaldırmıyor.
https://www.youtube.com/watch?v=5Q0Svvdrx_E
Yalnız değiliz böyle düşünmekte. Çocuklarıma sürüş keyfi miras bırakamayacağım için çok üzgünüm. Otomobil sevgisini nasıl neyle verebilirim çocuklarıma artık?
Birçok kişinin duygularına tercüman olmuş arkadaşımız Utku. Gerçekten özel yeri olan klasiklerle günümüz araçları arasındaki kopuklukları güzelce özetlemiş.
Icimdeki duygulara tercüman olmussunuz. Iki gündür okudugum golf tarihinin üstüne gelen bu yazi pastanin üstüne mum oldu. Elinize emeginize saglik.
Elektronik destekli yeni arabaları sürmek, klavye üzerinden arabaya komut vererek sürmek gibi berbat bir his veriyor. Bu his, gaz pedallarının elektronik olmasıyla büyüdü ve hala çığ gibi büyümeye devam ediyor.
Siz siz olun, iş işten geçmeden 90 model veya daha alt modellerden bir mekanik araba kapın kendinize.
Ben kendimi çok şanslı görüyorum, bizde 99 model Palio HL var. Ne elektronik sistem var, ne otomatik şanzıman, ne elektronik gaz pedalı… Tamamen mekanik bir araba sürmek gibisi yok.
Telli gaz pedalından sonra diğerleri hakikaten bozuk yemek gibi geliyor,arkadaş basıyorsun basıyorsun ne zaman gaz verecek belli değil,direksiyon desen 8-9 yıl önce satılan oyuncak direksiyonlar gibi,sadece dönüyor.Başka bir görevi yok gibi.Size katılıyorum.
Yapabilecek hiç bir şeyimiz yok malesef eski araba tamam kullanımı zevkli ama hiç bir şeyi vaad etmeyen araçlar tabiki orta gelirli olan insanlar için konuşuyorum.Yakıt parça sıkıntısı sürekli arıza vs gibi durumlarla kaçımız uğraşabilecek durumdayız veya uğraşmak isteriz ?
İlk arabam paramı biriktirerek aldığım bir twingo oldu çok zevkli çok keyifli bir araçtı tavanı açılıyordu vs vs arabayı aldım o kadar zevkli olmasına rağmen hep satmak istedim aracı çünkü masrafı bitmiyordu motor şanzuman çatı kaporta her şey elden geçti 10.000 lik arabaya 5.000 de masraf ettim ne anlamı kaldı bu zevkin ?
Emin olun ki yeni nesil turbo benzinli ve çift kavramaya sahip araçlar her manada daha çok zevk veriyor kimse apaçi gözüyle bakmıyor bir egzoz yapıyorsunuz 5 beygir güç geliyor arabaya bir yazılım 30*40 beygir güç turbo büyütme vs saymıyorum bile sonra vites atarken o çatırdama sesi frenler desene 10 numara teknoloji güzel bir şey kendimizi kandırmayalım o araçlar o devirlerde güzeldi…
Dediklerinine kesinlikle katilmiyorum eski araclarda gaza bastiginda o alttan gelen homurtu telli gazin aninda tepkisi bogaz kelebeginin acilmasini hissedişin direksiyonun dogalligi motorun mekanik sesi vs si turboymus yok cift kavramaymis bu oyuncaklardan bin kat daha zevkli ve ayrica arabayla arandaki duygusal baglarida yok eden oyuncaklar
Demek istediğim ne kadar zevkli aletler olsa da artık bu tarz araçları yürütmek çok maliyetli işler herkesin harcı değil yani bende isterim kapımda E21 M3 olsun ya da e36 kırmızı m3 ama hadi bulup getir temizini ki her şeyi geçtim bu benzini su gibi içen performans ve kullanım zevki için aldığın ve bir Bmw f30 parasına alıp bir fiat palio parası döktüğün bu araç bmw f30 320d kadar gitmeyecek 🙂 vergisi ağlatacak ve sen hala bu araçtan zevk alabileceksen söyleyecek başka bir şeyim yok 🙂
yani olay esasında illa gidip eski otomobil satın almamız lazım değil sadece güncel otomobillerin de en azından eski otomobillerin şasi ve yürüyen aksamlarına verilen özen ile üretilmelerini görmek yoksa dediğin doğru 90’lardan narin bir spor otomobil alıp kullanmak ülkemiz şartlarında tamamen pahalı bir hobi yada tutku durumunda maalesef yoksa yeni otomobillerin sağlamlıkları yada dayanıklılıklarına bir şey demiyorum sadece yeni otomobilleri kullanırken de o eski tadı alabilmek tüm olay
Mesela sorunsuz eski güzel arabalarda var ornek Renault 9 yıllarım geçti kendisiyle hala geçmekte hep değiştirmek için yola çıktık ama uygun bir araba bulcaz diye dolaşırken araya başka şeyler girip araba planı hep aksatildi,unutuldu evet güvenlik yok o kadar ama o zaman hiç bir arabada güvenlik yoktu üst sınıflar hariç ancak onun o samimiligi, aranızda oluşan bağ , onu iyi tanimaniz,sınırlarını bilmeniz onu bir arabadan dahada ote yapiyo sınırlarını gecmesseniz yeterli güvenliği oda sağlar en azından canınızı korur.Şimdi kullanışlılığı,altı suvlerden bile yüksek nerdeyse dağa tepe bayır gidiyo bakımı kolay ve ucuz bazen kendi düzelir ya da kendiniz tamir edersiniz,surusune gelirsek doğal samimi olduğu için insana zevk veriyo o motorunun sesi,karakteri sizi daima suruse katması her zaman hosunuza gitmio o ayri 🙂 ama seviyorum daima işimizi goruo yolda birakmiyo sadece iki kere bıraktı oda olsun o kadar aldığımızda daha 100k bile yapmamisken şimdi 300k yı devirdi ama hala severim sayarim saygı duyarim.
Orjinal yazı için:
http://ismailterzi.com/2014/01/29/kotu-surucunun-evrimi-2/