Viking: Volvo XC90 D5 Inscription

yani nereden başlasam bilemiyorum. adettentendir, “sırf bu yorumu yapmak için üye oldum” ile başlayayım.

bu segmentte yılladır süren kemikleşmiş rekabette tüm muadillerinden farklı olabilmeyi başarmış bir araçla son zamanlarda ilk defa karşı karşıyayız. şahsen çoğu otomobilsever gibi son aylarda ben de bu otomobilin “otopark’a düşmesini” beklemekteydim. araç top gear vb yabancı platformlardan tam not almışken ve diğer yerli platformlarda da testi her koşulda (arazi, yol tutuş, vb – gerekli gereksiz) detaylıca yapılmışken otopark’ın olaya kendi perspektifiyle neler katabileceğini, araç ne kadar premium olursa olsun, segmenti ne olursa olsun ülkemiz koşullarını da hesaba katarak her zamanki gibi bu araca nasıl özgün bir bakış açısı getirebileceklerini merakla beklemekteydim. fakat sabrın sonu selamet değilmiş.

test bittiğinde ekrana boş boş bakakaldım. böyle david lynch filmi izlemiş de hiçbirşey anlamamış bakışı değil. orada hiçbirşey anlamasan bile izlediğin şeyin kaliteli veya düşünülmüş olduğunu sezersin çünkü. buradaki durum bence bir noktada ciddiyetsizlik sınıfına evrilmiş. aracı beğenmek veya beğenmemek de bahsettiğim dinamikler arasında değil. çünkü yerin dibine sokulan araçların 30 dk boyunca milim milim her şeyiyle “gönülsüz” de olsa incelendiği testleri hatırlıyoruz. buradan şu cıvkı çıkarılan “kurumsallaşma” vs “amatör ruh” tartışmasına hiç girmeyeceğim fakat eskiden testlerin bir matematiği, daha doğrusu bir “sistematiği” vardı. 30 dklık test yetmezken şimdi 15-20 dklık testler bana fazla gelmeye bağladı. sebebi de kesinlikle test diyalog ve monologlarının katma değerinin düşmesi. o zaman tespiti bir üst noktaya taşıyalım:

otopark.com’un zamanla oluşturduğu altyapı ile markasını bir adım daha ileri taşıma hamlesi çok normal ve gerekli bir adımdı. fakat burada heyecanlı takipçiler otopark’ın “entertaining” yönünün kaybolması kaygısını her türlü platformda abartı bir şekilde dile getirdi. burayı özgünleştiren tek dinamik eğlenceymiş gibi. evet; eğlenceli, muhabbet bizden, hergün geçtiğimiz caddelerde de mis gibi gazlıyorlar(dı). fakat burada bence çoğu kişinin kaçırdığı nokta; özgünlükleri, detaycılıkları ve aynı frekansta buluşabilmiş birden fazla kişinin kendi bakış açısını istikrarlı bir şekilde koruyarak gayet istekli ve iştahlı bir biçimde aracı kendi çerçevelerinden yorumlamasıydı. tıpkı farklı ideolojilerden arkadaşların ortak noktada buluşarak ülkeyi masabaşında kurtarması gibi. bu ekol ve sistem tek kişilik olmasına rağmen and’ın mazda 3 testinde karşımıza ideal haliyle çıkıyor mesela. ama otopark.com da maalesef bu anlık takipçi kaygısını (kurumsal olunca eğlenemeyeceğiz!!11) geçiş sürecinde “abartı” bir şekilde yorumladı. ne mi yaptı? kendisinin diğerlerinden farkını sadece “entertaining” olmak zannetti: ortaya çıkan sonuç ise tamanen çorba. kişi kişi değerlendirme veya testlerde kim kimle uyumlu vb analizi kasmayacağım fakat artık otopark testleri tamamen “panpalarla pov”a dönmüş durumda. sistematiklikten, düzenden ve asıl genlerinden bir hayli uzaklaşmış halde. bu sistemsizlik tek yapılan solo testlere de “monotonluk” olarak yansıyor, ortaya gayet sentetik ve çelişkilerle dolu bir “şey” çıkıyor.

tüm bu eleştrinin sadece bu test için olduğu algısına varılmasın, aslında bu test ilgili durumun tümevarımı için iyi bir araç. otopark.com testleri artık benim için maalesef “evet güldük eğlendik e artık bu araba neymiş nasıl birşeymiş harbiden, bakalım başka testlere” noktasına geldi, yani referans olmaktan çıktı. ve bunun sebebi bence takipçi beklentisini yanlış yorumlamak, devam ettirilmeye çalışılan çizginin yanlış çizgi olduğunu idrak etmemekle alakalı. biat kültrünün moda olduğu bu günlerde “alan memnun satan memnun” tuzağına düşmemek gerek. altta takipçi arkadaşın da dediği gibi, “Filmi yapılacak bir araca bu test olmamış gerçekten”. bu “test” gerçek anlamıyla kadın gözüyle, panpalarla pov veya ilk izlenim bile zor olabilir.

ya da belki de boşuna konuşuyoruzdur, yılmaz erdoğan’ın ankara şiirindeki “lahmacun” örneğine dönmüştür olay; otopark.com’un imkanlarının artması ve takipçi doyumu arasındaki ilişkiyi de kavramak gerekir.