Alfa Romeo 156 2.0 Twin Spark MK1

Sirius

Panpa
1,768
Marka
Volkswagen
"İlk gerçek önden çekişli Alfa Romeo" diyor Sergio Limone (1980-1993'e kadar Lancia Rally, 1993-2005'e kadar Alfa Romeo yarış takımı başındaki efsane) 156 için. Öncülü 155'in yükseldiği Type Three platformunun büyük bir revizyondan geçmiş halinde yükseliyor 156. Platform, Alfa'nın planladığı süspansiyon düzeni için elden geçirilmiş ve şasi rijitliği artırılmış bu güncellemeler sonucunda Alfa 156 modelinde 155'in aksine önde double wishbone süspansiyon yer alırken, arkada -temelini Lancia'nın attığı ve E-Segment Alfa 164'te de kullanılmış olan- çok kollu MacPherson bağımsız süspansiyon yer alıyor. Bu platform sadece Alfa modellerinde (156-147-GT) ve Lancia Lybra (156'nın konfor ve kalitesi ön planda bulunan kardeşi) tarafından kullanıldı.

Birçok Alfa efsanesi gibi 156 da başarılı bir motorsporları kariyerine sahip. Alfa Romeo'nun 1960-'70lerde Giulia, '80lerde Alfetta GTV ve 75, '90larda ise 155'in Touring Car şampiyonalarındaki başarısını 156, 2000'li yıllara kadar taşımış ve 2000'lerin en başarılı Touring Car yarış otomobili olarak adını tarihe yazmıştır. DTM sonrası dönemde öncelikle 1998 ve 1999'da Superturismo'da önden çeker Alfa 156, arkadan çekiş BMW 320i ve dört çeker Audi A4 çekişmesi yer aldı. 2000'den 2004'e kadar Superturismo'nun devamı diyebileceğimiz ETCC'de ve 2005'te WTCC'de Alfa Romeo - BMW çekişmesi devam etti. 1998'den 2003'e kadar, 6 yıl üst üste hem markalar hem pilotlar şampiyonluğu Alfa Romeo'nun elindeydi (1998'den 2002'ye kadar Fabrizio Giovanardi, 2003 Gabriele Tarquini). 2004 ve 2005'te markalar şampiyonluğunda Alfa Romeo, BMW'nin ardından 2. sırada yer aldı.
FIA'nın Super 2000 regülasyonlarına göre araçlarda 2.0 16V Twin Spark motorlar kullanıldı, araçlar üzerinde yapılabilecek modifikasyonlar oldukça sınırlıydı yani bu araçlar seri üretim modellerine oldukça yakındı; bu durum Alfa 156 şasisinin, süspansiyon teknolojisinin ve Twin Spark motorlarının başarısını gösteriyor.

1993 DTM şampiyonu Nicola Larini


1997'de Frankfurt Otomobil Fuarında tanıtılan 156, 1998'de Avrupa'da yılın otomobili ödülünün sahibi oluyor. Aynı zamanda birçok prestijli otomobil dergisi tarafından da Yılın otomobili, tasarımı, inovasyonu (ilk common-rail teknolojisine sahip motor) gibi ödüller veriliyor. Toplamda 36 prestijli ödülün sahibi. Günümüzde ise birçok dergi tarafından klasik adayı ve youngtimer olarak nitelendiriliyor. Efsanevi Busso V6'nın en güçlüsüne sahip olan 156 GTA ise 3651 üretim adetiyle yüksek koleksiyon değerine sahip.

Car of the Year 1998


Günümüzde bile hala geçerken kendine baktıran, kendisinden sonra çıkan araçları etkilemiş tasarımı Walter de Silva'nın ellerinden çıkmış. Hem geleceğe yön verirken hem de 60'lar 70'ler Giulia, Giulietta modellerinden izler taşıyor. Döneminde bir ilk olan gizli arka kapı kolları ve retro tasarım ön kapı kolları ile Coupe görünümü verilmiş. Far ve stop dizaynı ise dönemi için bir başka devrimsel tasarım. Kaput çizgileri ve omuz çizgisine oldukça özen gösterilmiş; son derece akıcı, modern ve Coupe görünümünü destekliyor.

Walter de Silva


Aracın burnu oldukça alçak -içeriden kaputu uğraşsanız da göremiyorsunuz- ve omuz çizgimiz oradan başlayarak aracın kıçına doğru yükselerek gidiyor -mermi gibi tabiri kullanılabilir-. Arka kapı kollarının gizli olması ile birçok kez coupe sanılıyor ve ön koltuğu yatırmaya çalışanlar oluyor. İç mekana geçtiğimizde ise tamamen sürücü odaklı bir tasarım görüyoruz. Konsol sürücüye dönük, göstergeler gömülü bir şekilde ve arkaplanı gümüş renginde oldukça sportif duruyor ve yolcu tarafındayken kesinlikle göremiyorsunuz. Dönemi için oldukça ilerici ve modern bir tasarım. Direksiyon ve koltuklar Momo imzalı ve Alman rakiplerinden daha başarılı bulduğum bir nokta. Direksiyonun boyutu ve tutuşu harika, koltuklar rahat (bel ve bacak desteği bulunuyor), güzel kavrıyor ve derisi muazzam kalitede ancak oturuş pozisyonu bir tık daha alçak olabilirdi.

156interior.jpg


Araçla ilgili bazı yorumlarda malzeme kalitesinin kötü olduğunu okumuştum ve bunun önyargıdan ibaret olduğunu anladım. Premium Alman rakiplerinden yer yer daha kaliteli yer yer daha kalitesiz malzeme kullanımı olan yerler var. İç mekanda pek kalitesiz diyebileceğimiz bir malzeme kullanımı yok, ayrıca Fiat ve Lancia ile ortak trim, kontrol tuşları vs. kullanımı bulunmuyor. Üstte yumuşak plastik kullanımı altta ise sert ancak yumuşak dokulu plastik kullanımı var. Kapılarda deri döşeme bulunuyor ayrıca kapı gözleri ve torpido kadife kaplı. Konforuna gelirsek; darbe sönümlemesi başarılı, standart kullanımda motor sesi rahatsız edecek kadar gelmiyor, yol ve rüzgar sesi 110km/s sonrası geliyor. Çamurluklar ses yalıtımı için keçe ile kaplı. Hız sabitleyici olmasını isterdim. Eşya gözü açısından sıkıntılı; kapı gözlerine 500ml su şişesi sığmıyor, bardaklık yok, torpido yine pek geniş sayılmaz ancak yeterli. Bagaj 380lt ve ağzı geniş, büyük boy valiz rahatlıkla giriyor. Arka baş ve diz mesafesi 1,90 üstü için sıkıntı çıkarabilir. Uzun yol konforu aracın en sevdiğim taraflarından, saatlerce yolculuktan sonra gerek sürücü gerek yolcu olarak bir yorgunluk hissetmiyorsunuz.

CentoCinquantaSei2.jpg


Gelelim sürüşüne Alfa Romeo 156'nın en güzel kısmına. MK1 156 için son mekanik Alfa Romeo sedanı (berlina) denilebilir. Euro2 normlarına uyan (CF2) AR323.01 kodlu 2.0 16V Twin Spark motorumuz 155 beygir gücünde ve 187 nm torka sahip, dönemindeki rakiplerine kıyasla maksimum torkunu oldukça düşük devirde, 3500 devirde veriyor, maksimum beygir gücünü ise 6400 devirde veriyor yani hem alt devirler hem üst devirler dolu dolu. Aracın sesi çok karakteristik, Twin Spark'lara özgü tatlı bir homurtuya sahip ve bunda fabrika çıkışı olarak bulunan Headers'ın da etkisi bulunuyor. Varyatör'ün etkisi ile motor 2 farklı kişiliğe sahip; alt devirlerde tatlı bir homurtu ile şehiriçi sakin sürüşünüzü yapabilirken 4 bin devir sonrası apayrı bir senfoni başlıyor ve sürüş keyfi katlanıyor. Motor 7000 devirde kesiciye giriyor ve kesiciye girene kadar devamlı bir ivmelenme var. Gaz teli olması ile tepkiler net, gecikmesiz (makyajla elektronik gaz pedalı geliyor). Herhangi bir elektronik yardımcı yok (ESP, ASR makyajla geliyor). 0-100 8.5 saniye maksimum hız 216 km/s fabrika verisi. Kendim ölçüm yapmadım ancak harika bir ivmelenmesi var, dönemin hot-hatchleri seviyesinde, 180'i çok rahat görüyorsunuz ve yüksek hızlarda aracın yola yapıştığını hissediyorsunuz. Virajlarda bir miktar yatma olsa da güven veriyor ve siz aksine uğraşmadıkça tutuşu bırakmıyor. Özellikle hızlı virajlarda -3,4,5. vitesle girilen- çok keyifli. Önden kayma yok gibi bir şey -oldukça absürt hareketler yapmak gerekli bunun için-. Arka süspansiyonun Passive Rear-Wheel Steering özelliği bulunuyor; bu aracın viraj kabiliyetlerini ve sürüş eğlencesini yukarı taşıyan bir etken. Viraja gereğinden hızlı girdiğinizi hissettiğinizde aracın arkası yavaşça geliyor ve hizaya giriyor. Ayrıca aracın arkasını istediğiniz gibi getirebiliyorsunuz, lift-off'a, scandinavian-flick'e çok iyi cevap veriyor ve kayma sanki RWD kullanıyormuşçasına son derece kontrollü. Frenler harika. Pedallar heel&toe'ya uygun hatta topuğunuzu kaldırmadan ayağınızın kenarıyla yapabiliyorsunuz. Alfa'nın önde double-wishbone süspansiyon kullanmasının önemli sebeplerinden biri de direksiyon hissiyatıydı ve bu mühendisliğin karşılığı alınmış; direksiyon için şimdiye kadar kullandığım en hisli direksiyon diyebilirim, dönüş çapı eksi olarak söylenebilir park ederken, dönüşlerde ekstra manevra gerekebiliyor. Şanzıman kısa oranlı, vites geçişleri net ve hissiyatı on numara, oranları çok iyi ayarlanmış. Yakıt tüketimi benzinde ortalama 8.5-9, LPG'de ortalama 10 litre.

CentoCinquantaSei1.jpg


Gördüğüm ilk 156 ilanındaki aracı almış bulundum -Aralık'ın sonunda-. 1999 model ve şu anda 154 bin km'de. Yeşil zaten çok sevdiğim bir renkti ve aracın rengi de Amazon yeşili (Verde Amazzonia) olarak geçiyor, bu renk sadece MK1'lerde gelmiş. Kozmetik olarak eksiklikleri var onun dışında pek bir şey görünmüyor yakında bakıma ve muayeneye girecek aklıma geldikçe ekleme yaparım daha detaylı fotoğraflar da gelecek. Şimdilik bu kadar.
 
Son düzenleme:
Donmuş Venedik'te 156 reklamı
Reklamın kamera arkası, yılın otomobili seçimi ve Walter de Silva

Aracı almamda etken birkaç video:

Sergio Limone röportajı
Fifth Gear 156 GTA videosu
Nürburgring turu
 
Son düzenleme:
"İlk gerçek önden çekişli Alfa Romeo" diyor Sergio Limone (1980-1993'e kadar Lancia Rally, 1993-2005'e kadar Alfa Romeo yarış takımı başındaki efsane) 156 için. Öncülü 155'in yükseldiği Type Two platformunun büyük bir revizyondan geçmiş halinde yükseliyor 156. Benzer platformu kullanan diğer Fiat grubu araçları ve 155'in aksine önde double wishbone süspansiyon yer alırken, arkada Lancia Delta Integrale'ninkenden türetilen multilink bağımsız süspansiyon yer alıyor ayrıca hem ön hem arkada anti-roll bar mevcut.

Çoğu kişi 155 ve onun DTM'deki başarısını bilir ancak 156'nın Touring Car şampiyonalarındaki başarısından bihaberdir. DTM tabii ki ayrı bir seviyeydi tıpkı rallide Group B gibi ancak FIA ve regülasyonları ile bir son buldu. DTM sonrası dönemde öncelikle 1998 ve 1999'da Superturismo'da önden çeker Alfa 156, arkadan çekiş BMW 320i ve dört çeker Audi A4 çekişmesi yer aldı. 2000'den 2004'e kadar Superturismo'nun devamı diyebileceğimiz ETCC'de ve 2005'te WTCC'de Alfa Romeo - BMW çekişmesi devam etti. 1998'den 2003'e kadar hem markalar hem pilotlar şampiyonluğu Alfa Romeo'nun elindeydi (1998'den 2002'ye kadar Fabrizio Giovanardi, 2003 Gabriele Tarquini). 2004 ve 2005'te markalar şampiyonluğunda Alfa Romeo, BMW'nin ardından 2. sırada yer aldı.
FIA'nın Super 2000 regülasyonlarına göre araçlarda 2 litre 4 silindir Twin Spark motorlar kullanıldı, yol tutuş için motor bir miktar geriye taşındı.

Ekli dosyayı görüntüle 23924

1997'de Frankfurt Otomobil Fuarında tanıtılan 156, 1998'de Avrupa'da yılın otomobili ödülünün sahibi oluyor. Aynı zamanda birçok prestijli otomobil dergisi tarafından da Yılın otomobili, tasarımı, inovasyonu (ilk common-rail teknolojisine sahip motor) gibi ödüller veriliyor.

Ekli dosyayı görüntüle 23921

Günümüzde bile hala geçerken kendine baktıran, kendisinden sonra çıkan araçları etkilemiş tasarımı Walter de Silva'nın ellerinden çıkmış. Hem geleceğe yön verirken hem de 60'lar 70'ler Giulia, Giulietta modellerinden izler taşıyor. Günümüz Alfa modellerinde bu orijinalliği göremiyoruz maalesef, Giulia her ne kadar güzel olsa da diğer markalardan izler rahatlıkla görülebilmekte. Buna günümüzün sorunu da denilebilir, regülasyonların da etkisi var tabii.

Ekli dosyayı görüntüle 23922

Aracın burnu oldukça alçak -içeriden kaputu uğraşsanız da göremiyorsunuz- ve çizgimiz oradan başlayarak aracın kıçına doğru yükselerek gidiyor -mermi gibi tabiri kullanılabilir-. Arka kapı kollarının gizli olması ile birçok kez coupe sanılıyor ve ön koltuğu yatırmaya çalışanlar oluyor. İç mekana geçtiğimizde ise tamamen sürücü odaklı bir tasarım görüyoruz. Konsol sürücüye dönük, göstergeler gömülü bir şekilde ve arkaplanı gümüş renginde oldukça sportif duruyor ve yolcu tarafındayken kesinlikle göremiyorsunuz. Deri direksiyon ve koltuklar Momo imzalı. Direksiyonun boyutu ve tutuşu harika, koltuklar rahat ve güzel kavrıyor, oturuş pozisyonu bir tık daha alçak olabilirdi. İdareten şu fotoğrafı koyayım kendi aracım değil.

Ekli dosyayı görüntüle 23923

Bazı okuduğum yorumlarda malzeme kalitesinin kötü olduğunu okumuştum, evet Alman rakipleri kadar iyi değil ancak yerden yere vurulacak gibi de değil, ben gayet iyi buldum ki elimizden çoğunlukla Alman araçları geçti rahatlıkla kıyaslayabilirim. Konforuna gelirsek darbe sönümlemesi başarılı, standart kullanımda motor sesi rahatsız edecek kadar gelmiyor, yol ve rüzgar sesi 110km/s sonrası geliyor. Hız sabitleyici olmasını isterdim sabit gitmek yoruyor ufak bir dokunmayla araç yürüyor. Eşya gözü açısından sıkıntılı kapı gözlerine 500ml su şişesi sığmıyor, bardaklık yok, torpido -kadife kaplı- yine pek geniş sayılmaz. Bagaj 380lt ve ağzı geniş büyük boy valiz rahatlıkla giriyor. Arka diz mesafesi pek iyi sayılmaz.

Ekli dosyayı görüntüle 23919

Gelelim sürüşüne Alfa Romeo 156'nın en güzel kısmına. MK1 156 için son mekanik Alfa Romeo sedanı denilebilir. 2.0 Twin Spark motorumuz 155 beygir gücünde ve 187 nm torka sahip, maksimum torkunu 3500 devirde veriyor (CF2 olarak geçiyor, Eylül 2000'den sonra Euro 3 normlarına uyan CF3 yer alıyor 150 hp 3 katalitik konvertöre sahip). Gaz teli olması ile tepkiler net, gecikmesiz (makyajla elektronik gaz pedalı geliyor). Herhangi bir elektronik yardımcı yok (ESP, ASR makyajla geliyor). 0-100 8.5 saniye maksimum hız 216 km/s fabrika verisi. Kendim ölçüm yapmadım ancak harika bir ivmelenmesi var 180'i çok rahat görüyorsunuz ve yüksek hızlarda aracın yola yapıştığını hissediyorsunuz. Virajlarda yatma olsa da güven veriyor ve kesinlikle bırakmıyor. Önden kayma yok gibi bir şey, hızlı girdiğinizi hissettiğinizde aracın arkası yavaşça geliyor ve hizaya giriyor. Frenler harika. Direksiyon için şimdiye kadar kullandığım en hisli direksiyon diyebilirim, dönüş çapı eksi olarak söylenebilir park ederken, dönüşlerde ekstra manevra gerekebiliyor. Vites geçişleri ve hissiyatı on numara, oranları çok iyi ayarlanmış. Yakıt tüketimi ortalama 8.5-9 litre LPG'de (sihirli kelimeyi söylemiş bulundum).

Ekli dosyayı görüntüle 23920

Gördüğüm ilk 156 ilanındaki aracı almış bulunduk -Aralık'ın sonunda-. 1999 model, şu anda 154 bin km'de. Yeşil zaten sevdiğim bir renkti, aracın rengi de Amazon yeşili (Verde Amazonia) olarak geçiyor, bu renk sadece MK1'lerde gelmiş. Kozmetik olarak eksiklikleri var onun dışında pek bir şey görünmüyor yakında bakıma ve muayeneye girecek aklıma geldikçe ekleme yaparım daha detaylı fotoğraflar da gelecek. Şimdilik bu kadar.

vay vay vay yeşil rengi de çok güzelmiş. Konfor muazzam. yol tutuşu muazzam. Ben mk2 1.6 156da 198i gördüm ve yol bitmese gidecek gibiydi.

Direksiyon hissiyatı çok güzel. Yüksek süratlerde dahi güven veriyor. Ufak ufak dokunuşlarla bile yön verebilirsin. Ama dönüş çapı kötü bile diyemem berbat :D

Malzeme kalitesi çok kötü değil aslında, ama çabuk yıpranıyor. Mesela ön torpidoyu ben asla parlatamadım. Bi çok ürün kullandım yok parlamıyor.

Seviyordum ben ya :))

Kazasız belasız sürüşler diliyorum.

Benim ex yakışıklının bi fotosunu salayım hazır adını anmışken :)

P_20171008_154845.jpg
 
Merhaba Sirius, çok güzel ve akıcı bir yazı olmuş.Çoğu Petrolhead e göre birinin kendisini true petrolhead olarak tanımlaması için Alfa sahibi olması gerektiğini söylerler.Ben şahsen ilerleyen süreçlerde Alfa sahibi olmak isteyen biri olarak merak ettiğim modellerden birisi özellikle aracın 2.0 TS olması diğer 1.6 lara nazaran çok farklı bir yerde konumlandırılmasına sebebiyet veriyor bir de nispeten hafif kasada 2.0 motor hissiyatını kendi aracımda da yeni yeni keşfediyorum da yeterli büyüklükte yeterli torktaki motoru koyduktan sonra aracın turbolu olmasına hiç gerek yok çoğu yeri çeyrek gaz ve yüksek vitesle çıkıyorsunuz. Hatta sizinki 0-100 8.5 diyorki bence D sınıfı sedan için yabana atılacak bir değer değil, o dönem BMW 3 Serisi bunu yakalamak için 325i ye yani 6 silindire çıkması gerekiyordu.Bu da motor teknolojisi olarak ne kadar ileride olduğunu gösterir.Ben 155 ve Fiat ortaklı altyapıdan yükseldiğini bilmiyordum, şahsen 156 yı da seviyorum.Ama gözüm hep 75 ve 110-105(Guila) lar da :)

Güle güle bininiz Verde Amozonia- Amazon Yeşili rengi de bence Alfa karakteristiği taşıyan, ruhlu bir renk.İçeriden fotoğrafları da merak etmiyor değilim. :)
 
Son düzenleme:
-Kaç para ulan bir mk1 156 ?
(Sahibinden.com)
-Hee tamam ben bir çay koyayım hatatat
ya İzmir'den bir abimiz gaza gelip aldı bi tane MK1 2.0 156. Dışını baya topladı falan, proje yaptı yani. Ama arabanın geçmişi baya sıkıntılıymış, içine girdikçe sorunlar fazla çıkmış. En son hiç yürütmeden sattı arabaya. Üzücü oldu yani.

Bi de toplamalık alınca, harbiden zaman ayırmak lazım bu işlere. Onu da zaten MiTo üzerinde tüketiyoruz :D

Ama 2.0 156, toplamak ve keyif almak için özellikle maddi açıdan çok doğru bir araba.
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sirius
Aracı aldığım zamanlar ayna kırıktı ve birkaç şey daha vardı Alfin'e götürmüştüm. İlgiliydiler ve işçiliklerini beğenmiştim o yüzden bakım için de yine Alfin'i tercih ettim. Zaten genel olarak Ankara'da A-R, Alfin, Alfaline önerilen servisler.
alfin'in namımı alfa gruplarında falan da çok okudum. Ankara'da olsam ben de alfin'i tercih ederdim sanırım :) 2. Elde de temiz alfalar düşüyor ilanlarına
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sirius
Acemiliğini Mk1 156'da atmış bir genç olarak yazınızı görünce ben de yazma ihtiyacı hissettim. :) Sizinkinden farklı olarak Cosmo Blue renk koduna sahip ve deri koltukları siyah. Önceleri normal direksiyon vardı fakat ahşap göğüs ile uyum sağlaması adına sonradan orijinal ahşap direksiyon ile değiştirdik. Böyleyken tadına doyum olmuyor eğer bu şekilde bir düşünceniz varsa şiddetle tavsiye ederim :)

Aile aracı olarak kullanıyoruz ve tüm ihtiyaçlarımızı görüyor. Dediğiniz gibi saklama alanı konusu dışında. LPG olmadığı için günümüz koşullarında yakıtı biraz üzüyor, önceki sahipleri tarafından hiç takılmadığı için bizim de takmaya elimiz varmadı. Ara sıra sürpriz masraflar açıyor ama yaşını düşündüğümüz zaman artık normal geliyor.

Her bindiğimde ve sürdüğümde güzel hissettiren bir otomobil. Ankara'da okuyorum ve memleketten buraya gelince özlediğim detaylardan biri oluyor. Keyifli otomobilinizle keyifli sürüşler dilerim, tekerinize taş değmesin. :)
 
Acemiliğini Mk1 156'da atmış bir genç olarak yazınızı görünce ben de yazma ihtiyacı hissettim. :) Sizinkinden farklı olarak Cosmo Blue renk koduna sahip ve deri koltukları siyah. Önceleri normal direksiyon vardı fakat ahşap göğüs ile uyum sağlaması adına sonradan orijinal ahşap direksiyon ile değiştirdik. Böyleyken tadına doyum olmuyor eğer bu şekilde bir düşünceniz varsa şiddetle tavsiye ederim :)

Aile aracı olarak kullanıyoruz ve tüm ihtiyaçlarımızı görüyor. Dediğiniz gibi saklama alanı konusu dışında. LPG olmadığı için günümüz koşullarında yakıtı biraz üzüyor, önceki sahipleri tarafından hiç takılmadığı için bizim de takmaya elimiz varmadı. Ara sıra sürpriz masraflar açıyor ama yaşını düşündüğümüz zaman artık normal geliyor.

Her bindiğimde ve sürdüğümde güzel hissettiren bir otomobil. Ankara'da okuyorum ve memleketten buraya gelince özlediğim detaylardan biri oluyor. Keyifli otomobilinizle keyifli sürüşler dilerim, tekerinize taş değmesin. :)
Teşekkür ederim, ahşap direksiyon ben de beğeniyorum, duruma göre ya direksiyona kaplama yaptıracağım ya da ahşap direksiyon alacağım.

Blu Cosmo rengi de ayrı güzelmiş bu arada.
 
156_Enginebay.jpg

Siz böyle durduğuna bakmayın alttan yağ damlatıyormuş...
156servis.jpg

...1 günlüğüne Alfin'e konuk oldu. Şanzımanı söküldü; baskı balata, motor keçeleri ve şanzıman yağı değişti, pırıl pırıl teslim edildi.
156_FrontEnd.jpg

Araç ve koltuk renginin uyumu...
 
Son düzenleme: