Uzun yazacağım, sonuna kadar okursanız ve çevrenizle sohbet arasında konusu geçerse edineceğiniz bu bilgiyi paylaşırsanız birçok insanın aklındaki soru işaretini gidermiş olursunuz.
Öncelikle camlar hakkında bilgi edinmemiz lazım. Camsı yapı ile kristal yapı arasındaki farklılık sözü edilen tetrahedral birim kafeslerin birbiri ile bağlantısından kaynaklanmaktadır.
- Cam dokunulduğunda sert ve katı bir malzemedir.
- Kırılgan bir yapısı vardır, sert bir yüzeyle aniden karşılaştığında kırılmaya meyillidir.
- Buna rağmen kimya terminolojisinde sıvı olarak tanımlanmaktadır. Yani sıvıları taşımak için tasarlanmış vazoların çoğu aslında sıvının kendi formudur.
Ergimiş ya da sıvı halde cam yüksek bir viskoziteye sahiptir. 1000 santigrat derecede sıvı haldeki camın viskozitesi en koyu yağdan daha yüksektir. Böyle bir cam soğutulduğunda, moleküller sıvı halin moleküler yapı düzeninden, katı halin düzgün kristal yapısına geçemez. Çünkü yüksek viskozite ve ağır molekül hareketleri nedeniyle yeni bir moleküler yapı oluşturabilecek süreleri yoktur. Bunun sonucunda sıvı haldeki cam molekülleri, sıvı maddelerin moleküler yapı içerisinde sabit hale geçerler.
Cam ısıtıldığında viskozite kademeli olarak düşer, soğutulduğunda ise kademeli olarak yükselir. Bu durum metallerle kıyaslanacak olursa, metallerin sıvı hale dönüşümü anidir. Camın soğutulması ile viskozitesindeki kademeli artış cama arzu edilen ürün şeklinin verilmesine fırsat yaratarak metallere kıyasla daha geniş bir çalışma aralığı kazandırır.
Camın ana maddesi, saydamlık özelliğini sağlayan, amorf bünye içinde erimiş ve dağılmış durumda bulunan silisyumdioksittir (SiO2).
Buradan sonraki detaylı bilgiler cam üreticilerinin, inşaat sektörünün, otomotiv sektörünün, mobilya & ev eşyası üreticilerinin bilmesi gereken bilgilerdir. Dolayısıyla buraya kadar bu bilgi bizler için (günlük kullancılar) yeterlidir.
Şimdi buraya dikkat, camın yapısı, formu, nerede kullanıldığı, ne için kullanıldığına bakılmaksınız camı etkileyecek sadece iki kimyasal vardır.
1) Hidroflorik Asit: Camı aşındırıcı özelliği olduğundan ilk tercih edildiği yer cam sanayidir. Genellikle cama şekil vermek için kullanılır. Florda bulunan yüksek oranlı negatif elektronegativitesi sayesinde camı etkiler. Zayıftır ancak camı etkileyen tek asittir. Önünüze geleni yakan, eriten sülfürik asit bile cama kolay kolay zarar veremez. Lakin piyasada kolay ulaşamayacağınız, ulaşsanız bile özel izinle satın alabileceğiniz bu asit türü camı etkilemedi halde özel üretim plastik şişelerde satılmaktır. Nedeni basit, cam kırılırsa her yeri yakarak eritir. Ancak laboratuvarlarda cam içinde kullanım alanları mevcuttur.
2) Bazı alkalik çözeltiler (Eriyikler): Günlük kullanımda karşınıza çıkmayacak kimyasallardır. Detaya girmeye bile gerek yok ancak en bilinen ve en hafif özelliği içlerinde bulunduranlar temizlik sanayinde kullanılan solumayın, dokunmayın, göze temasından kaçının gibi bir dizi uyarısı olan çözeltilerdir -ki temizlikten kastım mutfak, lavabo açıcısı gibi şeyler değil-. Onlarda bir yerde çözeltidir ancak aşındırıcı etkisinden dolayı camı anca çizerler. Mukavemetini bozamazlar. Burada bahsi geçen alkalik çözeltiler çok daha ciddi özelliklere sahiptir.
Bu noktaya kadar okuduysanız zaten otomotiv sektöründe kullanılan ve onlarca 3. parti markanın ürettikleri ürünlerde bu maddeleri barındırmadıklarını anlamışsınızdır.
Peki. Otomobili camlarımız bu kimyasallardan etkilenmiyor. Bunu öğrendik. Peki ya cam fitilleri?
Otomobillerde kullanılan cam fitilleri genellikle %96 oranında saklıdır. Açıkta görebileceğiniz fitiller ya fitillerin kenarlarıdır ya da cam değişimi yapıldıysa ve düzgün olmayan bir işçilikle işlem yapıldıysa açığa çıkmışlardır. Bu noktada ise dikkat etmemiz gereken tek şey var.
- Özellikle merdiven altı üretim (içinde ne olduğu belli olmayan) veya kalitesiz üretimden kaynaklanan son derece adi ya da dengesizce kimyasal kullanılan ürünler fitillerin boyasını kusturabilir. Ama cama zarar veremez.
Dolayısıyla camda bu maddelerin kullanımından dolayı zarar verebilmeniz mümkün değildir. Olabildiğince bütçeye uygun olacak şekilde kaliteli ürünler tercih edilmelidir. Kaliteli olsunda ürünün ne olduğu önemli değil. İster buğu çözücü, ister su kaydırıcı, ister buz çözücü farketmez.
Ama buzu çözsün diye donmuş cama sıcak su dökmeyin, çatlar. Yine yazın uzun süre güneşin altında kalmış otomobili yıkamacıya sokar sokmaz buz gibi ve basınçlı su ile yıkatmayın, özellikle akdeniz ve ege bölgesindeki uzun yollar üzerinde bulunan dinlenme tesislerinin kenarlarından güldür güldür akan buz gibi suyun altına birden bire girmeyin, çatlar.
Unutmayın, çoğu otomobil markadasında yan ve arka camlar tek parça iken ön camlarımız çift katmanlıdır ve kaza sırasında ya da taş gibi bir etken ile karşılaştığında tuz buz olmaması için iki cam kullanılmaktadır. Bu camlar arasında en basit ve anlaşılır tabiri ile söyleyebileceğim şeffaf yapıştırıcı katman kullanılmaktadır. Hava durumuna göre ve içerideki havanın sıcak ya da soğuk olan hava sirkülasyonuna göre dış cam ile iç cam arasında hemen hep sıcaklık farkları mevcuttur.
Bunlardan kaçındığınız müddetçe hiçbir şey olmaz camlarınıza.