Ben devletin hatalı parklardan+hacizli yakalamalı araçlardan (dahası hatta buz dağının görünmeyen kısmı elbette ki var ama gerek yok şimdi.) kazandığı paranın cam filmli araçlara yazılacak cezalara tenezzül bile etmeyecek kadar çok olduğunu anlatmaya çalışıyorum. İstanbul gibi yerde bile ilçelerde ortalama 3-4 tane trafik ekibi varken özellikle talimat gelmedikçe bu işle uğraşacaklarını zannetmiyorum.Trafik polisi hatalı park v.b durumlar haricinde cam filmi gibi durumlarda direkt olarak aracı bağlamıyor ki. Önce para cezası ardından tekrar yakalanırsa aracı bağlıyorlar. Başka bir başlıkta da söyledim; ' Bütçe Kanunu Tasarısı'na göre yeni yılda kamunun vatandaştan 12 milyar lira ceza toplaması öngörüldü. Trafik polisinin keseceği ceza miktarı 3.4 milyar lira oldu ' haberiyle doğru orantılı ve eş zamanlı olarak cam filmi yasallaştırılacakken bir anda vazgeçildi. Ben tesadüflere pek inanmam. O sebeple gözünün üstünde kaşın var deyip 2018 yılı için bolca ceza kesecekler. Cam filmi ise en ideali. Trafikte cam filmsiz araba yok denecek kadar az.
Uygulama noktalarında yakalanmazsanız bence çoğunlukla bir problem olmaz. Ha tabiki bu söylediklerime inanıp inanmamakta özgürsünüz. nasıl olsa yakında ana haber bültenlerinde bir trafik amiri çıkar (bayan emniyet amiri hatta, tayini çıkmadı ya da açığa filan alınmadıysa tabi) , gün içerisinde trafiğin yoğun olduğu saatlerde rastgele bir iki kurban çevirip kameralar önünde ceza yazılırken "cam filmi şöyle kötü, böyle tehlikeli" diye üç beş zırva sallar. Bir iki de acar muhabire trafikte röportaj yaptırılır. Algı çalışması böylece tamamlanmış olur.
Emniyet şeridini kullananlar, aracına çakar lamba-siren tertibatı taktıranlar hakkında yapılacak uygulamalar anlatılırken dönen haberler bunun birebir aynısıdır. Bir iki kurban ceza yer, yetmez aracı bağlanır. Bir iki tanesi de memurla ters gider. Bundan gayrısına hiçbir şey olmaz arkadaşlar. Denendi %100 çalışıyor. Bu ülkede hangi denetim sistemi sağlıklı çalışmış ki bu çalışsın?