Downsizing'in sonu geliyor.

https://www.carthrottle.com/post/downsizing-is-ending-but-its-not-all-good-news/ Bİr devrin daha sonu geldi. Küçük hacimli motorların vaat ettikleri şeylerin (yakıt tüketimi, ekonomi, performans) sınırına ulaşılmış. Bu bağlamda motor hacimleri büyüyecek. 1.4 motorlardan daha düşük motor hacmi pek olası değil bundan sonra. Bence bu değişikliğin 2 temel yansıması olacak ülkemizde.
1- Motor hacimleri büyüyecek, devlet daha çok vergi alacak. Olan vatandaşa olacak.
2- Günümüzde satılan 1.4'den küçük her motora cüzzamlı gibi yaklaşılacak. 0.9, 1, 1.2 motorların 2. elleri ile ilgili ciddi sıkıntılar olacak. Hatta VAG'ın 1.0 hacimli araçları ucuza vermesinin sebebinin bu olduğunu düşünüyorum. Çünkü o motor 2-3 yıl içinde artık olmayacak.

 

[bt]

10bin devir çevirebilen bir motorun 3bin devir çevirmesi sorun değildir ancak 6bin devir çeviren motorun sürekli 2bin ila 4bin devir arasında kullanılması sorundur. Motorun ömrü aynı performansı daha düşük devirle verebilen bir motora göre daha kısadır.

Örneğin yüksek devir çeviren motor daha fazla ısı üretir, bu ısının limitlerde tolere edilmesi için soğutma/yağlama sistemine daha fazla yük düşer. Pistonlar aynı hacimde aynı işi daha az devir ile yapan bir motora göre daha fazla yok kat eder, yüksek devirlerde motor kayışları daha yüksek zorlanmalar çeker. Bunun gibi sebepleri uzatabiliriz.

Ama zaten düşük hacimli atmosferik motorlar küçük, otoyolu olmayan şehirler için şehiriçinde A noktasından B noktasına gitmek için tasarlanıyor. Zaten şehirde sürat limitleri belli olduğu için, aracı 100km/h yukarısına çıkartma ihtiyacı bile duymuyorsunuz. Hatta reklamlarına bile bakım, A ve B sınıfı araçların reklamları hep şehiriçi kullanıcısının alışkanlıklarına yönelik çekilirken C sınıfından itibaren reklam içeriklerinde daha performans, sessizlik, konfor, güç vb temaları görürsünüz. Zaten Avrupa'da araba değiştirme ortalaması 3, bir arabanın hurdaya çıkma süresi ise max. 10 yıl olduğu için bu sürede bakımları düzgün yapıldığı takdirde birşey hissedilmez. Ama özellikle 5 seneden sonra motorlar sorun vermeye başlar.

Şimdi kaynağını bulamadım ama yakın zamanda Hyundai'deki yeni nesil d-cvvt benzinli motorlar tasarlanırken ömürlerini ve yakıt tüketimlerini ciddi şekilde etkileyecek çalışmalar yapıldığını okumuştum. Bulabilsem paylaşacaktım. Açıkçası bu motorlara ciddi güveniyorum.

Şimdi konumuz bu değil,

Asıl sorulması gereken altyapılar hazır mı?

Altyapı'dan bahsederken otoparklara ya da evlerin bi tarafına konulan prizlerden bahsetmiyorum, şehrin elektrik altyapısının bu yükü kaldırmasından bahsediyorum. Düşünün ki İstanbul'da 300bin elektrikli araç var, bu araçların %80'i akşam evlerine döndüler ve araçlarını şarja taktılar. Ortalama 5-6 saat boyunca 260bin araç İstanbul'un elektrik altyapısına, trafolarına ciddi bir yük bindirecek. Bu sayı gelecekte 1 milyon olduğu zamanı düşünün. Bu sadece İstanbul için değil, Avrupa için de geçerli. Elektrikli araçları desteklemek için devletlerin de elektrik altyapısını ve satılacak araçlara göre planlama kapasitesini ortaya döküp buna göre çalışması gerekiyor. Almanya 2030 derken sadece araba üreticilerine şart koşmuyor, kendisi için de plan yapıyor ve Almanya gibi 80 milyonluk ülke için bu milyarlarca dolar maliyet ve belki yeni santrallerin kurulması demek. Siz kalkıp bu iş için enerji santrali kurdunuz ve bu enerji santrali fosil yakıt tüketiyorsa elektrikli araçlara geçmenin hiçbir anlamı yok. Sadece emisyonun çıkış yerini fabrikadan alıp santrale götürüyorsunuz. Almanya'nın nükleer santralleri kapatma projesini de ortaya koyarsak, güneş ve rüzgar enerjisine yatırılması gereken milyarlarca dolar demek oluyor bu.

Selametle,
Kansu

Burada çok önemli bir konu olan kentsel altyapıya değinmişsiniz. Tam da bu noktada ülkemiz, dünya genelinden çok daha sonra elektrikli araçların dünyasına giriş yapabilecektir. Çünkü özellikle İstanbul gibi aşırı yüklenmiş şehirlerde plansız kentleşme her gün daha vahim bir hal alıyor.
Günümüzde küçücük yapı adalarında bile 3 katlı 5 binanın yerine boy boy gökdelenlerin dikildiği, trafiğin ne yapılsa da çözülemediği İstanbul'da hemen her gün programlı su ve elektrik kesintilerinin gerçek sebebi mevcut altyapının yetersizliği.

 

[kansuvargun]

Burada çok önemli bir konu olan kentsel altyapıya değinmişsiniz. Tam da bu noktada ülkemiz, dünya genelinden çok daha sonra elektrikli araçların dünyasına giriş yapabilecektir. Çünkü özellikle İstanbul gibi aşırı yüklenmiş şehirlerde plansız kentleşme her gün daha vahim bir hal alıyor.
Günümüzde küçücük yapı adalarında bile 3 katlı 5 binanın yerine boy boy gökdelenlerin dikildiği, trafiğin ne yapılsa da çözülemediği İstanbul'da hemen her gün programlı su ve elektrik kesintilerinin gerçek sebebi mevcut altyapının yetersizliği.

Bu sadece değindiğim ilk ve en önemli sorun. İstanbul gibi keşmekeş şehirlerler için de geçerli değil sadece. Paris, Londra, Berlin gibi eski şehirlerin elektrik altyapısının güçlendirilmesi, bazı yerleşim bölgeleri için kişiye rezerve edilmiş otopark alanları yapılması gerekiyor. Mesela Supercharger gibi aracı hızlı şarj edebilen bir sistemin evinizin garajına kurulması hala büyük maliyet.

Tahminin şudur ki önce plug-in hybrid modeller öne çıkacak. İlerleyen yıllarda pil sorununun çözülmesi ve elektrikli araç fiyatlarının da ucuzlamasıyla elektrikli araç+plug-in hybrid araçların satışı içten yanmalı motorlu araçların satışını geçecek. Bu konuda beklentim 15 yıl.

 

[bt]

Bu sadece değindiğim ilk ve en önemli sorun. İstanbul gibi keşmekeş şehirlerler için de geçerli değil sadece. Paris, Londra, Berlin gibi eski şehirlerin elektrik altyapısının güçlendirilmesi, bazı yerleşim bölgeleri için kişiye rezerve edilmiş otopark alanları yapılması gerekiyor. Mesela Supercharger gibi aracı hızlı şarj edebilen bir sistemin evinizin garajına kurulması hala büyük maliyet.

Tahminin şudur ki önce plug-in hybrid modeller öne çıkacak. İlerleyen yıllarda pil sorununun çözülmesi ve elektrikli araç fiyatlarının da ucuzlamasıyla elektrikli araç+plug-in hybrid araçların satışı içten yanmalı motorlu araçların satışını geçecek. Bu konuda beklentim 15 yıl.

Mantıklı.

 

[İstanbullu]

Nissanın Sun city projesi vardır. İnsanlar evlerinin catısında elektrik üretecek. Üretilen elektrikler, Nissan leaf arabalarına aktarılcak. İnsanlar çalıştıkları yerlere gidecekler. Orda arabalarını prize takacaklar, Fakat Burda şarj maksadı ile değil Nissan leaf şirketin elektriğini sağlayacak. En azından katkıda bulunacak. Yani leaf gittiği yerlere elektrik taşıyacak. Altyapı derdi kalmıyor o zaman .
Siz en iyisi videoyu izleyin

 

[GARAJ TV]

Nissanın Sun city projesi vardır. İnsanlar evlerinin catısında elektrik üretecek. Üretilen elektrikler, Nissan leaf arabalarına aktarılcak. İnsanlar çalıştıkları yerlere gidecekler. Orda arabalarını prize takacaklar, Fakat Burda şarj maksadı ile değil Nissan leaf şirketin elektriğini sağlayacak. En azından katkıda bulunacak. Yani leaf gittiği yerlere elektrik taşıyacak. Altyapı derdi kalmıyor o zaman .
Siz en iyisi videoyu izleyin

onca elektrik paneli altyapı ve maliyet değil mi. Bir güneş enerjisi paneli 1k ile 20k arası değişiyor.

 

[İstanbullu]

onca elektrik paneli altyapı ve maliyet değil mi. Bir güneş enerjisi paneli 1k ile 20k arası değişiyor.

Paranın gözü kör olsun, beni arap bağımlılığından, politik oyunlardan kurtaracaksa, yatır parayı..

 

[fatihabali]

O zaman garajdan çıkarmanın vakti geldi bunu