Merhabalar Otopark.Com üyeleri..
Cem Doğu. Ankara'da ikamet ediyorum. Atılım Üniversitesinde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde okuyorum.Aracımın markasının Türkiye forumunda moderasyondayım ve Ankara ekip sorumlusuyum.Peşinen uyarıyorum, konu uzun ve çok fotoğraflı olacağı için dilerseniz direk olarak aşşağı geçebilirsiniz. Ben açıklama yapmayı ve hikayeyi anlatmayı sevdiğim için uzatacağım
Üniversiteyi kazanınca ilk yıl, hazırlık okuduğumuz yıl okula servisle gittik. Hem Atılımda servislerin ücretli olması, hem servislerin mantıksız saatlerde hareket etmesi, güncel hayatta da araba ihtiyacımızın doğması yüzünden düşük bütçeli araçlara bakmaya karar verdik. Maksimum bütçe 18.000TL idi, o zamanlar banka o kadar kredi vermişti Alternatifler arasında Ford Fiesta, Pug206 gibi çok bilinen araçlar olsa da, biraz daha farklı bir araç arıyorduk hep.İkiz kardeşim ilk bakışta pek beğenmese de, ilanlardaki uygun fiyatları ve aracın tek kapı oluşunu zamanla beğendi ve kararımızı verdik ve C2 bakmaya başladık.
Baktığımız C2'lerin hepsi çok masraflıydı. Kaporta masrafının altından bir nebze kalkabilirdik ancak direğinde tuğla düşmesinden kaynaklı göçük olan aracı da almak istemiyorduk. KM çok önemli değildi, zira dizel araçta pek dikkat etmeyeceğimizi daha evvel kullandığımız Peugeot 2.0HDI'lardan biliyorduk. İlana koyulduğu gün, Ankara'da bir barmenden bulduk aracımızı ve ertesi gün noterde satışı aldık.
Araç bize ilk geldiğinde aşşağıdaki gibiydi.
Bu fotoğraf aracın ilk yıkamasındandı. Yıkamadan sonra aklımıza küfür ettik. Zira tamponlar boyanmalıydı, lastikler bitikti. Birkaç parça özen istiyordu. Sis farları su doluydu, içi çooook kirliydi. Klasik, 169.000KM'de bir araçtı işte.
Derhal bakıma aldık. Önceki sahibi yeni yaptırdığını söylese de, kendi bakım takvimimizi oluşturmak ve kafanın rahat olması açısından bütün sıvılar, filtreler değiştirildi. Ayrıca patlak olan arka amortisörler de yenileriyle değişti.
Farlar eski sahibi tarafından korkunç bir şekilde karartılmıştı. Hem cam, hem iç reflektörün tamamı karartılmış. Kapatırken de içeride bez izleri vesaire kalmış. Biz maddi imkan el verince değiştirecektik zaten, o vakte kadar sapsarı durmasın diyerek polisaj işlemine tabii tuttuk.
Aşağıdaki fotoğraf yarı yarıya olsun.Sağ far temizlendi.
Lastikler bitmişti. Üzerinde yanlış ölçülerde lastik vardı ve davlumbazlar acı çekiyordu. Bu yüzden düşük bütçeli de olsa kore malı yaz lastiği aldık. Yakın zamanda değiştireceğiz. Kışlıklar için de o zaman 15 inç sac jant ve Nexen marka kışlıklar sipariş edildi.1 sezon kullandım, fazla sert olması ve gürültülü olması dışında Ankara-İncek mesafesinde hiçbir problem çıkarmadı.
Anahtar önemliydi. Pejo ve Citroen grubunun pandik tipi anahtarını bilmeyen yoktur. Cebe batar, rahatsız eder ve pek te hoş bir anahtar değil. 1000 kere anahtar değiştirdik gerçi ama, bunu da koyayım madem buraya hikayeye dahil edelim
Sis farlarını da ilk fırsatta değiştirdik.Zamanında çiftini 100 TL'ye almıştık sanırım.
İlk fotoğraflarda gördüğünüz egzos ucu ıslık çalıyordu. Nasıl bir zevk anlamadım. İdareten, minik birşey kaynattık.
Ön panjuru piyano siyahına boyadık. Elimiz bu işlere yatkındır. Önce 800 Zımpara yapıldı ve yüzeydeki ince çizikler pürüzsüzleştirildi. Ardından Berner'in siyah sprey boyasıyla 3 kat boyadık. Astar atmamıştık ama haala simsiyah durur. Benim tavsiyem plastik astar + boya + vernik şeklinde yapılması ama Berner beni pek memnun etti.
Aynı zamanda krom ayna kapaklarını vesaire de o zamanlar siyaha boyamıştık.
İstanbul'dan bir arkadaşım geldi yanıma o sıralar. Sağolsun bana APP Plaka hediye etti, mühürlü. Tech'çiler Serkan abi'yi iyi bilirler. Sağolsun onun da yardımıyla hediyelerimi hemen taktım.
Cem Doğu. Ankara'da ikamet ediyorum. Atılım Üniversitesinde Halkla İlişkiler ve Reklamcılık bölümünde okuyorum.Aracımın markasının Türkiye forumunda moderasyondayım ve Ankara ekip sorumlusuyum.Peşinen uyarıyorum, konu uzun ve çok fotoğraflı olacağı için dilerseniz direk olarak aşşağı geçebilirsiniz. Ben açıklama yapmayı ve hikayeyi anlatmayı sevdiğim için uzatacağım
Üniversiteyi kazanınca ilk yıl, hazırlık okuduğumuz yıl okula servisle gittik. Hem Atılımda servislerin ücretli olması, hem servislerin mantıksız saatlerde hareket etmesi, güncel hayatta da araba ihtiyacımızın doğması yüzünden düşük bütçeli araçlara bakmaya karar verdik. Maksimum bütçe 18.000TL idi, o zamanlar banka o kadar kredi vermişti Alternatifler arasında Ford Fiesta, Pug206 gibi çok bilinen araçlar olsa da, biraz daha farklı bir araç arıyorduk hep.İkiz kardeşim ilk bakışta pek beğenmese de, ilanlardaki uygun fiyatları ve aracın tek kapı oluşunu zamanla beğendi ve kararımızı verdik ve C2 bakmaya başladık.
Baktığımız C2'lerin hepsi çok masraflıydı. Kaporta masrafının altından bir nebze kalkabilirdik ancak direğinde tuğla düşmesinden kaynaklı göçük olan aracı da almak istemiyorduk. KM çok önemli değildi, zira dizel araçta pek dikkat etmeyeceğimizi daha evvel kullandığımız Peugeot 2.0HDI'lardan biliyorduk. İlana koyulduğu gün, Ankara'da bir barmenden bulduk aracımızı ve ertesi gün noterde satışı aldık.
Araç bize ilk geldiğinde aşşağıdaki gibiydi.
Bu fotoğraf aracın ilk yıkamasındandı. Yıkamadan sonra aklımıza küfür ettik. Zira tamponlar boyanmalıydı, lastikler bitikti. Birkaç parça özen istiyordu. Sis farları su doluydu, içi çooook kirliydi. Klasik, 169.000KM'de bir araçtı işte.
Derhal bakıma aldık. Önceki sahibi yeni yaptırdığını söylese de, kendi bakım takvimimizi oluşturmak ve kafanın rahat olması açısından bütün sıvılar, filtreler değiştirildi. Ayrıca patlak olan arka amortisörler de yenileriyle değişti.
Farlar eski sahibi tarafından korkunç bir şekilde karartılmıştı. Hem cam, hem iç reflektörün tamamı karartılmış. Kapatırken de içeride bez izleri vesaire kalmış. Biz maddi imkan el verince değiştirecektik zaten, o vakte kadar sapsarı durmasın diyerek polisaj işlemine tabii tuttuk.
Aşağıdaki fotoğraf yarı yarıya olsun.Sağ far temizlendi.
Lastikler bitmişti. Üzerinde yanlış ölçülerde lastik vardı ve davlumbazlar acı çekiyordu. Bu yüzden düşük bütçeli de olsa kore malı yaz lastiği aldık. Yakın zamanda değiştireceğiz. Kışlıklar için de o zaman 15 inç sac jant ve Nexen marka kışlıklar sipariş edildi.1 sezon kullandım, fazla sert olması ve gürültülü olması dışında Ankara-İncek mesafesinde hiçbir problem çıkarmadı.
Anahtar önemliydi. Pejo ve Citroen grubunun pandik tipi anahtarını bilmeyen yoktur. Cebe batar, rahatsız eder ve pek te hoş bir anahtar değil. 1000 kere anahtar değiştirdik gerçi ama, bunu da koyayım madem buraya hikayeye dahil edelim
Sis farlarını da ilk fırsatta değiştirdik.Zamanında çiftini 100 TL'ye almıştık sanırım.
İlk fotoğraflarda gördüğünüz egzos ucu ıslık çalıyordu. Nasıl bir zevk anlamadım. İdareten, minik birşey kaynattık.
Ön panjuru piyano siyahına boyadık. Elimiz bu işlere yatkındır. Önce 800 Zımpara yapıldı ve yüzeydeki ince çizikler pürüzsüzleştirildi. Ardından Berner'in siyah sprey boyasıyla 3 kat boyadık. Astar atmamıştık ama haala simsiyah durur. Benim tavsiyem plastik astar + boya + vernik şeklinde yapılması ama Berner beni pek memnun etti.
Aynı zamanda krom ayna kapaklarını vesaire de o zamanlar siyaha boyamıştık.
İstanbul'dan bir arkadaşım geldi yanıma o sıralar. Sağolsun bana APP Plaka hediye etti, mühürlü. Tech'çiler Serkan abi'yi iyi bilirler. Sağolsun onun da yardımıyla hediyelerimi hemen taktım.