Herkese selam,
Motosikletin otomobile kıyasla sürüş zevki açısından çok daha fazla input verebildiğini, direkt olarak rüzgarı, sesi ve tüm hissettirdikleriyle çok daha keyifli bir alet olduğunu biliyordum ve üniversite dönemimden itibaren motosikletlere ilgim başlamıştı. Bu süreçte başta @FurkanKarka @Reddington olmak üzere çevremde çok fazla insanın motosiklet almasıyla artık kendim de içimdeki dürtüye karşı koyamayıp modellere bakınmaya başlamıştım. @FurkanKarka 'nın Harley'ine artçı olduğum bir gün günbatımının eşsiz manzarasıyla da birleşen bir sürüşle ani olarak a ehliyete yazılmaya karar verdim. Benim kayıt olduğum sürücü kursunda eğitimden daha çok sınavı geçmeye yönelik bi anlayış vardı. Bu yüzden gittiğim ilk gün tecrübem soruldu ve daha önce kısa mesafelerde arkadaşlarımın motorlarını kullandığımdan bahsettim. Sonrasında parkuru tanımak adına Mondial'in 125cc'lik bir motoruyla ilk günü tamamladım. İkinci gün geldiğimde sınava gireceğim asıl motor olan 750cc'lik honda nc750S ile çıktım. NC kendi hacim grubundaki motorlara göre çok daha ağır bir motor. Benim de tecrübe eksikliğim dolayısıyla (arka frenle dengeleme, gideceğin yöne bakma, vucütla yönlendirme) o gün kurs motorunu 2 kere yatırdım
. Sonrasında direkt A ehliyete yazılmakla iyi mi ettim A2'mi alsaydım diye düşünürken @FurkanKarka dostumu arayıp durumdan bahsettim. Kendisinin verdiği trickler ve motorun debriyajına alışmamla birlikte motora çok daha hakim hissettim. Ehliyeti aldıktan sonra kaynak oluşturana kadar bi süre motor defterini kapatmıştım. KTM'nin Lotus vari düşük ağırlık maksimum sürüş zevkine oynayan bir motosiklet üreticisi olduğunu biliyordum ve japonların o dönemki stok stıkıntılarından dolayı daha tercih edilebilir olduğunu düşünüyordum. Bir gün @Reddington ile telefonda konuşurken arkada motor ilanları arasında geziyordum. Bir KTM yetkili bayisinin sıfır km DUKE 250 ilanına denk geldim ve o an için fiyatı çok alınası geldi. Nasıl yaparız nasıl ederiz diye düşünürken kafamda kenarda köşede ne varsa sıfırlamalı bi plan yapıp kaporayı yatırdım. Turuncu ve siyah olarak 2 renk seçeneği vardı. Turuncunun holigan duruşu beni deiym yerindeyse büyülediğinden dolayı tercihimi turuncu renkten yana kullandım.
Motoru teslim almaya gittiğimiz gün.
Motosikletlerde genellikle fabrikadan ilk gelen lastik uzakdoğulu ve tutuş seviyesi çok düşük lasitkler olur. KTM'de bu durum tam tersi. Üzerinde continental'in oldukça kaliteli bir serisiyle gelmesi sonraki süreçte lasitk değişimi yapmama gerek bırakmadı.
Motorun kurulumları yapıldıktan sonra ilk km'yi kendim yapmak adına bayi etrafında bi turladıktan sonra ekipmanlarımın eksik olmasından dolayı @Reddington dostumun kapalı garajına doğru yol aldık. Motorun alış sürecinde sevincime ortak olan dostlarım @FurkanKarka @M.Shadows @FuckTheFuelEconomy @Reddington 'a bir kez daha teşekkürler.
Motorun kaporasını yatırdıktan sonraki süreçte @FuckTheFuelEconomy dostumla özel plaka yapaiblir miyiz noktasında istişareye girdik. 34 GU xxxx plaka için 30 bin civarlarından bahsedilince maalesef askıya aldık. Ancak ilerleyen süreçte motora çıkan plaka soyadımın baş harfleriyle denk gelmesi beklenmedik olduğu kadar son derece sevindirici de oldu.
Havaların kötü gitmesi ve ekipmanların eksik olmasından dolayı motor bi süre Ozan'ın garajda kaldı. Bu süreçte ben de eldiven mont kilit gibi eksiklerimi tamamladım. Daha sonrasında yıllardır hayalini kurduğumuz grup sürüşlerine başladık.
Daha ilk kilometrelerimizdeyken Beykoz Poyrazköy limanı daha sonraki haftalarda ise kilyos gibi virajı bol şehrin gürültüsünden uzak rotalarda keyfini çıkartıyoruz. Motor şu an 400km'de dolayısıyla rodaj kuralları hala devam ediyor. 7 bin devri geçmemeye özen gösteriyorum. Alt devirlerde tek silindirli olmasından dolayı inanılmaz atik hissettiriyor doalyısıyla şehiriçinde istediğim gibi kıvrandırabiliyorum. Tek silindir olduğu için titreşim tabi ki biraz mevcut. Özellikle üst devirlerde motosiklette az da olsa bir titreşim var.
Garajın yeni üyesini ve ardındaki hikayeyi sizle de paylaşmak istedim. Forumdaki diğer motosikletli kardeşlerimize de selam olsun. Sürüş rotaları için tavsiyeleriniz olursa bu thread'de paylaşmanız beni mutlu eder!
Motosikletin otomobile kıyasla sürüş zevki açısından çok daha fazla input verebildiğini, direkt olarak rüzgarı, sesi ve tüm hissettirdikleriyle çok daha keyifli bir alet olduğunu biliyordum ve üniversite dönemimden itibaren motosikletlere ilgim başlamıştı. Bu süreçte başta @FurkanKarka @Reddington olmak üzere çevremde çok fazla insanın motosiklet almasıyla artık kendim de içimdeki dürtüye karşı koyamayıp modellere bakınmaya başlamıştım. @FurkanKarka 'nın Harley'ine artçı olduğum bir gün günbatımının eşsiz manzarasıyla da birleşen bir sürüşle ani olarak a ehliyete yazılmaya karar verdim. Benim kayıt olduğum sürücü kursunda eğitimden daha çok sınavı geçmeye yönelik bi anlayış vardı. Bu yüzden gittiğim ilk gün tecrübem soruldu ve daha önce kısa mesafelerde arkadaşlarımın motorlarını kullandığımdan bahsettim. Sonrasında parkuru tanımak adına Mondial'in 125cc'lik bir motoruyla ilk günü tamamladım. İkinci gün geldiğimde sınava gireceğim asıl motor olan 750cc'lik honda nc750S ile çıktım. NC kendi hacim grubundaki motorlara göre çok daha ağır bir motor. Benim de tecrübe eksikliğim dolayısıyla (arka frenle dengeleme, gideceğin yöne bakma, vucütla yönlendirme) o gün kurs motorunu 2 kere yatırdım

Motoru teslim almaya gittiğimiz gün.

Motosikletlerde genellikle fabrikadan ilk gelen lastik uzakdoğulu ve tutuş seviyesi çok düşük lasitkler olur. KTM'de bu durum tam tersi. Üzerinde continental'in oldukça kaliteli bir serisiyle gelmesi sonraki süreçte lasitk değişimi yapmama gerek bırakmadı.

Motorun kurulumları yapıldıktan sonra ilk km'yi kendim yapmak adına bayi etrafında bi turladıktan sonra ekipmanlarımın eksik olmasından dolayı @Reddington dostumun kapalı garajına doğru yol aldık. Motorun alış sürecinde sevincime ortak olan dostlarım @FurkanKarka @M.Shadows @FuckTheFuelEconomy @Reddington 'a bir kez daha teşekkürler.

Motorun kaporasını yatırdıktan sonraki süreçte @FuckTheFuelEconomy dostumla özel plaka yapaiblir miyiz noktasında istişareye girdik. 34 GU xxxx plaka için 30 bin civarlarından bahsedilince maalesef askıya aldık. Ancak ilerleyen süreçte motora çıkan plaka soyadımın baş harfleriyle denk gelmesi beklenmedik olduğu kadar son derece sevindirici de oldu.

Havaların kötü gitmesi ve ekipmanların eksik olmasından dolayı motor bi süre Ozan'ın garajda kaldı. Bu süreçte ben de eldiven mont kilit gibi eksiklerimi tamamladım. Daha sonrasında yıllardır hayalini kurduğumuz grup sürüşlerine başladık.

Daha ilk kilometrelerimizdeyken Beykoz Poyrazköy limanı daha sonraki haftalarda ise kilyos gibi virajı bol şehrin gürültüsünden uzak rotalarda keyfini çıkartıyoruz. Motor şu an 400km'de dolayısıyla rodaj kuralları hala devam ediyor. 7 bin devri geçmemeye özen gösteriyorum. Alt devirlerde tek silindirli olmasından dolayı inanılmaz atik hissettiriyor doalyısıyla şehiriçinde istediğim gibi kıvrandırabiliyorum. Tek silindir olduğu için titreşim tabi ki biraz mevcut. Özellikle üst devirlerde motosiklette az da olsa bir titreşim var.
Garajın yeni üyesini ve ardındaki hikayeyi sizle de paylaşmak istedim. Forumdaki diğer motosikletli kardeşlerimize de selam olsun. Sürüş rotaları için tavsiyeleriniz olursa bu thread'de paylaşmanız beni mutlu eder!
Son düzenleme: