Opel Insignia Grand Sport 1.6 CDTi ECOTEC | Ford Mondeo 2.0 TDCi
Yepyeni bir platform üzerine inşa edilen Insignia’nın ismine sedan modeli için ‘Grand Sport‘, wagon modeli için de ‘Sports Tourer‘ takısı geldi. Donanım listesini de teknolojik bir çok oyuncakla dolduran Opel, artık otomobilin segmentin premium temsilcileriyle başa çıkabileceğini iddia ediyor. Insignia Grand Sport’u Muhip’in ağzından dinleyeceğiniz video kurguda sırasını beklerken, biz de otomobili en azılı rakiplerinden Mondeo ile karşı karşıya getirdik.
Dördüncü jenerasyon Mondeo, Ford Europe tarafından tasarlanıp 2013’te Amerika pazarında Fusion ismiyle satılmaya başlandı. Otomobilin Avrupa pazarına girişi ise, Ford’un Belçika fabrikasının kapatılması neticesinde 2014 yılı sonuna dek ertelendi. Mondeo sonunda Avrupa’ya, dolayısıyla ülkemize geldiğinde neredeyse iki yıllık bir otomobildi, ancak eski nesillerine kıyasla daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve konforlu bir sedan haline gelmişti.
2. sayfa: İç mekan, konfor ve sürüş, motor ve şanzıman
İç mekan
Konunun göreceliğinden yararlanıp, otomobillerin tasarımlarını anlatma işini fotoğraflara bırakıyor ve içeri geçiyoruz. İçerde iki otomobil de fazlasıyla cömert: Hem donanım hem de ferahlık konusunda ilk bakışta bir eksik bulamıyorsunuz.
1 arasında 2
Insignia’nın sürücü koltuğuna oturduğunuzda, eski modele kıyasla 30mm alçalan oturuş pozisyonu otomobilin içine tam olarak gömülmenizi ve ideal, hatta sportif bir sürüş pozisyonu yakalamanızı sağlıyor. AGR ergonomi sertifikalı spor koltuklarından sadece sürücü tarafı masaj fonksiyonuna sahip ve elektrikli ayarlanıyor. Mondeo’nun iki ön koltuğu da elektrikli ve masajlı, fakat sürüş pozisyonu Insignia’dan sonra daha “normal” kalıyor.
Insignia’nın orta konsolu çok çarpıcı görünüyor. Konsolun çizgileri ve orta alanın sürücü odaklı yapısı, Insignia’yı içinde bulunması çok keyifli bir otomobile dönüştürüyor. Kullanılan malzemeler kalite algısını başarıyla veriyor; ancak Audi ile kıyaslamak için henüz erken. Kabinin bazı detaylarda geri kaldığını görmek de mümkün: Eşya gözlerinin kapakları akıcı bir şekilde açılıp kapanmıyor (test otomobiline özgü olabilir) ve ucuz malzemeler bazı noktalarda biraz yukarı taşmış. Mondeo’nun konsoluysa daha geleneksel bir görünüme sahip, ya da biz artık alıştık. Malzemeler Insignia’dan geri kalmıyor fakat tıpkı Opel’deki gibi, Ford’un da kabini kimi noktalarda beklentinizin altına düşüyor: Kapı gözlerinde hiçbir kaplama yok, dolayısıyla ceplere koyduklarınız sürüş esnasında hem yerlerinde durmuyor, hem de çok ses çıkarıyor.
İki otomobilde de gösterge panelleri hem dijital hem analog unsurları aynı anda barındırıyor. Dijital bölümlerin çözünürlüğü ve akıcılığı ikisinde de akıllı telefonunuzun ekranından farksız. Insignia ayrıca head-up display’e de sahip. Cama farklı farklı bilgiler yansıtabiliyorsunuz ve sistem yaya geçitleriyle hız tabelalarını tanıyıp sizi uyarıyor.
Opel’in test otomobilinde opsiyonel Navi900 Intellilink bilgi ve eğlence sistemi bulunuyor. Sistemin 8 inçlik ekranı hem çözünürlük hem de kullanışlılık olarak sorunsuz. Ekranda teoride her ayarı yapabiliyorsunuz, ancak işleri pratikte çok kolaylaştıran fiziksel kontroller bazı kilit fonksiyonlar için konsola yerleştirilmiş. Ekran konusunda Mondeo, Insignia’nın açıkça gerisinde kalıyor: Test otomobilindeki eski nesil SYNC 2 multimedya sisteminin ekranı hem menülerin yerleşimi konusunda, hem de dokunmatiğin hassasiyeti konusunda çağın gerisinde. Ekran hariç, Mondeo’nun orta konsolu ergonomik yerleştirilmiş ve kullanması basit kontrollere sahip.
İki otomobilde de premium ses sistemleri bulunuyor, ancak Opel’in Bose’u, Ford’un Sony’sinden açıkça daha iyi. Insignia, bağlantı konusunda da sahip olduğu Android Auto ve Apple CarPlay ikilisiyle Mondeo’dan bir adım önde.
İki otomobilin de içine rahatça “yerleşebiliyorsunuz.” Mondeo’nun orta konsolundaki mağara, neredeyse ihtiyacınız olan tek eşya gözü. Insignia’nın da kullanışlı gözleri, küçük torpido gözünü görmezden gelmenizi sağlıyor. Arka yaşam alanı olarak iki otomobil de beklentinizi karşılıyor, hatta Insignia’nın diz mesafesi devasa Superb’i endişelendirecek kadar geniş. Ne var ki, iki otomobil de baş mesafesi konusunda tasarımlarının bedelini arkadaki yolculara ödetiyorlar. İki otomobilin de bagaj hacimleri denk ve burada Superb’e yenik düşüyorlar. Mondeo’nun bagaj bölmesindeki özensizlik göze çarparken, Insignia’nın bagaj açma butonunu bulmak biraz zaman alabiliyor (benimki 12 saat sürdü!). Ayrıca ikisinde de elektrikli bagaj kapağı bulunmuyor.
Konfor ve sürüş
İç mekanı kurcalamayı bırakıp yola çıktığınızda ilk dikkatinizi çeken, iki otomobilin de direksiyonun arkasında ne kadar büyük hissettirdikleri. Bu büyüklük park manevralarında ve dar sokaklarda kimi zaman “sığarız heralde!” demenize sebep olsa da, yollar genişlediğinde keyifli olmaya başlıyor.
1 arasında 2
Henüz ara sokaklardayken farkettiğiniz bir detay daha var; iki otomobilin de süspansiyonu sizi, iyi anlamda, yoldan soyutluyor. Insignia bunu opsiyonel ve pahalı Flexride şasisiyle, Mondeo ise “bedava” süspansiyonlarıyla başarıyor.
İki otomobil de hem kentsel dönüşmüş İstanbul sokaklarında, hem de TEM otoyolunda çok huzurlu ilerliyor. İki süspansiyon da darbeleri kısa, keskin, büyük ya da küçük ayırt etmeden emiyor ve bu disiplinde kimi E segmenti premiumları utandıracak işler yapıyor. Aradaki farklar kılı kırk yardığınızda ortaya çıkıyor. Mondeo’nun kısa ve insafsız bozuklukları sessiz ve sarsıntısız geçme yeteneği Flexride’dan daha üstün. Opel ise otoyol engebelerinden ve büyük tümseklerden, şasi opsiyonunun fiyatını hatırlatırcasına sofistike bir biçimde geçiyor. Otoyol sürüşlerinde iki otomobil de sınıflarının ötesinde bir rafineliğe sahip. İkisi de ilerledikleri sürati o kadar iyi gizliyorlar ki, çoğunlukla önünüzdeki otomobilin aslında hiç de yavaş gitmediğini anlamanız biraz vaktinizi alıyor. Yeri gelmişken; iki test otomobilinin de hız sabitleyicileri adaptif değil ve ikisinde de eksikliği hissediliyor.
Mondeo’nun elektrikli direksiyonu, eski hidrolik Ford direksiyonlarının sıkılığını başarılı bir şekilde simüle ediyor. Otomobilin net bir şekilde yön değiştirmesini sağlayan direksiyon sistemi, sürücüsüne eğlenceli bir deneyim yaşatmayı başarıyor. Insignia’nın farklı şasi modlarına göre değişken bir direksiyonu var: Sistem Tour modunda pamuk gibi, Sport modundaysa karakteri oldukça kararında değişiyor. İletişim konusundaysa iki direksiyon da pek bir şey vaat etmiyor. Otomotiv gazetecileri ve ralli pilotlarından başka kimsenin artık umursamadığı “hisli direksiyonlar,” eski hidrolik sistemlerle birlikte tarihteki yerlerini almış olmalılar!
Otomobilleri sigortacınızın pek de tasvip etmeyeceği bir biçimde kullanmaya başladığınızda işler biraz enteresan bir hal alıyor: Ford’un sürüş konusundaki mirasından Mondeo pek nasiplenmemiş, yeni Insignia ise eski nesillerinin yapamadıklarını yapmaya başlamış. Flexride, Sport modunda konforundan pek de taviz vermeden sıkılaşıyor ve Insignia’nın hızlı virajlarda yatmasının önüne geçiyor. Limitleri aşmaya başladığınızdaysa otomobil büyük gövdesini avantaja çevirip sizi korkutmadan biraz eğlendirebiliyor. Mondeo ise bu durumlarda ağırlığını ön aksa yığarak hem kendi keyfini hem de sizin keyfinizi kaçırıyor, kısa süre sonra da hız limitlerine itaat ettiğinizdeki dinginliğe geri dönmek istiyorsunuz. Fakat bu segmentte beklentiniz saf sürüşse, ibreler eninde sonunda yine BMW’yi gösteriyor.
İki otomobil arasındaki bir diğer fark da güneş battığında ortaya çıkıyor. Mondeo’nun farları LED farlara para vermenin neden israf olabileceğini gösterirken, Insignia’nın AFL’leri ise her daim küçük çaplı bir gösteri yapma derdinde. Selamlama sekansı da, uzun farlara geçişte sahne perdesini açma efekti de Instagram takipçilerinizi etkilemeniz için size yeteri kadar malzeme sunuyor. Sürüş esnasındaki aydınlatma performansı da Ford’unkini kolaylıkla utandırıyor.
Motor ve şanzıman
Motor konusunda iki otomobili birbirinden ayrı değerlendirmek gerekiyor; zira geri kalan her disiplinde kusursuz bir şekilde örtüşen test otomobillerimiz, motor konusunda ayrışıyorlar.
Opel’in kaputunu kaldırınca sizi 1.6-litre hacminde dizel bir ünite karşılıyor. 2000 devirden itibaren 320Nm tork sunan makine, otomobili hemen hiçbir koşulda hareket ettirmekte zorlanmıyor. Motorun gücü 4000 devirde 136HP ile zirveye ulaşıyor ve tipik bir turbo dizel gibi, bu motordan da bu noktadan sonra herhangi bir tepki beklemek yersiz. Insignia ile 100km’de İstanbul trafiğinde ortalama 7 litre, uzun yolda da ortalama 5,5 litre yakıt tüketerek yolculuk yapmak mümkün.
Mondeo’nun sahip olduğu dizel motor 2.0-litre hacminde ve 180 beygirlik katalog verisi kulağa hoş geliyor. Ne var ki yola çıktığınızda broşürdeki değerin Mondeo’yu atik bir sedan yapmadığını rahatça anlıyorsunuz. 400Nm’lik torkuyla Mondeo rakamlarda Insignia’dan hem daha esnek hem de daha hızlı, fakat bıraktığı intiba heyecan verici olmaktan uzak. Mondeo, Insignia’dan daha hızlı olmayı onun kadar, hatta kimi zaman daha az yakıt tüketerek başarıyor. Şehir içi 7 litre ile gezebilirsiniz, uzun yolda da yeterince nazik olursanız 5 litrenin biraz altına inmeniz mümkün.
Insignia’nın 6 kademeli tork konvertörlü şanzımanı, çift kavramalıların yanında sönük hissettirse de, geleneksel otomatiklere göre değerlendirince başarılı bir şanzıman. Vites seçimleri yerinde ve geçişleri hissettirmiyor, fakat manuel modda biraz ağırkanlı. Ford’un PowerShift’iyse hızlı olmak konusunda çift kavramanın avantajını kullanıyor, ancak kafasının karıştığı bazı durumları gözlemlemek mümkün. Ford’un şanzımanı manuel kullanımda daha tepkili ancak çıtayı DSG’ye göre belirlerseniz aradığınızı bulamadığınız durumlar oluyor. İki otomobil de en üst viteste 2000 devirde 120km/s’ye yaklaşan süratlerde seyrederek ekonomik ve huzurlu otoyol sürüşlerini mümkün kılıyor.
3. Sayfa: Sonuç
Sonuç
Fiyatlara geldiğimizde, silindir hacminden dolayı Mondeo’nun üzerindeki vergi yükü karşılaştırmayı adil olmaktan uzaklaştırıyor. 2.0-litrelik motoruyla kullandığımız test otomobiline istenen rakam, sizi giriş seviyesi de olsa premium bir E segmentine itmeye yetiyor.
Mondeo‘yu daha makul vergilerle almak isterseniz ya otomatik şanzımandan ya da dizel motordan feragat etmek zorunda kalıyorsunuz. 1.6-litrelik dizel sadece manuel vitesle alınabiliyor, 1.5-litrelik benzinli EcoBoost ile gelen otomatik şanzıman da PowerShift değil. Yani “doğru” Mondeo’yu bulmak hemen hemen imkansız. Otomobil Titanium donanımı ve 1.5 benzinli ya da 1.6 dizel motoruyla 150.000 TL civarından başlıyor.
Insignia, 1.6-litre dizel motoru ve otomatik şanzımanıyla Türk tüketicinin en çok tercih edeceği kombinasyona sahip. Elite donanımlı bir Insignia, bu motor/şanzıman ikilisiyle 165.600 TL’den başlıyor. Test otomobilimizin fiyatıysa, üzerindeki isteğe bağlı donanımlarla birlikte 190.000 TL’yi geçiyor.
Hem Mondeo hem de Insignia, bu segmentteki bir otomobilden beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Mondeo, artık eski bir otomobil olabilir fakat taze Insignia’dan pek de geri kalmıyor. İkili arasındaki çoğu fark, birinden inip ötekine binmediğiniz sürece gözünüze çarpmıyor. Insignia, daha yeni teknolojileri, ilgi çekici kabini ve biraz daha keyifli sürüşüyle günün sonunda öne geçiyor. Fakat Opel’in iddiasına inanıp yeni Insignia Grand Sport’u 3, C ve A4 ile aynı kefeye koymak, ona biraz haksızlık olur.
Opel Insignia Grand Sport 1.6 CDTi ECOTEC
İç mekan
İsminin sonuna süslü takılar getirdiği yeni Insignia’sıyla Opel, lüks segmentle rekabet etmek istiyor. Eski modele göre otomobilin katettiği yol çok açık, fakat bu çaba premiumlarla olan farkı tamamen kapatmaktansa yalnızca azaltmaya yetiyor. Üç büyük Alman’dan ayrı değerlendirildiğinde yeni Insignia Grand Sport, bir çok beklentiyi karşılıyor.
4.3
GENEL PUAN
Ford Mondeo 2.0 TDCi
İç mekan
Mondeo, Lost karakteri Richard Alpert gibi; yaşlanmıyor! Otomobil piyasaya çıktığında bile iki yıllıktı fakat bütün olarak değerlendirildiğinde hala çok başarılı. Genç rakiplerinden yalnızca “teknolojik aygıtlarıyla” geride kalan otomobilin belki de tek dezavantajı, doğru motor/şanzıman kombinasyonuyla satın almanın neredeyse imkansız olması.
4,0
GENEL PUAN
Yazı: Can Tangüner
Mondeo’nun fotoğrafları: Buğra Oğuzülgen
1 arasında 14
Read the whole post here.
- Motor: 1598cc | 1997cc, 4 silindirli turbo dizel
- Güç: 136HP @ 3500-4000d/d | 180HP @ 3500d/d
- Tork: 320Nm @ 2000-2250d/d | 400Nm @ 2000-2500d/d
- Şanzıman: 6-ileri, tork konvertörlü otomatik | 6-ileri, çift kavramalı otomatik
- 0-100 km/s: 10,9sn | 8,6sn
- Son hız: 203km/s | 223km/s
- Test tüketimi: Ortalama 7 litre/100 km | 7 litre/100 km
- Ağırlık: 1447kg | 1587kg
- Bagaj hacmi: 490 litre | 429 litre
Yepyeni bir platform üzerine inşa edilen Insignia’nın ismine sedan modeli için ‘Grand Sport‘, wagon modeli için de ‘Sports Tourer‘ takısı geldi. Donanım listesini de teknolojik bir çok oyuncakla dolduran Opel, artık otomobilin segmentin premium temsilcileriyle başa çıkabileceğini iddia ediyor. Insignia Grand Sport’u Muhip’in ağzından dinleyeceğiniz video kurguda sırasını beklerken, biz de otomobili en azılı rakiplerinden Mondeo ile karşı karşıya getirdik.
Dördüncü jenerasyon Mondeo, Ford Europe tarafından tasarlanıp 2013’te Amerika pazarında Fusion ismiyle satılmaya başlandı. Otomobilin Avrupa pazarına girişi ise, Ford’un Belçika fabrikasının kapatılması neticesinde 2014 yılı sonuna dek ertelendi. Mondeo sonunda Avrupa’ya, dolayısıyla ülkemize geldiğinde neredeyse iki yıllık bir otomobildi, ancak eski nesillerine kıyasla daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve konforlu bir sedan haline gelmişti.
2. sayfa: İç mekan, konfor ve sürüş, motor ve şanzıman
İç mekan
Konunun göreceliğinden yararlanıp, otomobillerin tasarımlarını anlatma işini fotoğraflara bırakıyor ve içeri geçiyoruz. İçerde iki otomobil de fazlasıyla cömert: Hem donanım hem de ferahlık konusunda ilk bakışta bir eksik bulamıyorsunuz.
1 arasında 2
Insignia’nın sürücü koltuğuna oturduğunuzda, eski modele kıyasla 30mm alçalan oturuş pozisyonu otomobilin içine tam olarak gömülmenizi ve ideal, hatta sportif bir sürüş pozisyonu yakalamanızı sağlıyor. AGR ergonomi sertifikalı spor koltuklarından sadece sürücü tarafı masaj fonksiyonuna sahip ve elektrikli ayarlanıyor. Mondeo’nun iki ön koltuğu da elektrikli ve masajlı, fakat sürüş pozisyonu Insignia’dan sonra daha “normal” kalıyor.
Insignia’nın orta konsolu çok çarpıcı görünüyor. Konsolun çizgileri ve orta alanın sürücü odaklı yapısı, Insignia’yı içinde bulunması çok keyifli bir otomobile dönüştürüyor. Kullanılan malzemeler kalite algısını başarıyla veriyor; ancak Audi ile kıyaslamak için henüz erken. Kabinin bazı detaylarda geri kaldığını görmek de mümkün: Eşya gözlerinin kapakları akıcı bir şekilde açılıp kapanmıyor (test otomobiline özgü olabilir) ve ucuz malzemeler bazı noktalarda biraz yukarı taşmış. Mondeo’nun konsoluysa daha geleneksel bir görünüme sahip, ya da biz artık alıştık. Malzemeler Insignia’dan geri kalmıyor fakat tıpkı Opel’deki gibi, Ford’un da kabini kimi noktalarda beklentinizin altına düşüyor: Kapı gözlerinde hiçbir kaplama yok, dolayısıyla ceplere koyduklarınız sürüş esnasında hem yerlerinde durmuyor, hem de çok ses çıkarıyor.
İki otomobilde de gösterge panelleri hem dijital hem analog unsurları aynı anda barındırıyor. Dijital bölümlerin çözünürlüğü ve akıcılığı ikisinde de akıllı telefonunuzun ekranından farksız. Insignia ayrıca head-up display’e de sahip. Cama farklı farklı bilgiler yansıtabiliyorsunuz ve sistem yaya geçitleriyle hız tabelalarını tanıyıp sizi uyarıyor.
Opel’in test otomobilinde opsiyonel Navi900 Intellilink bilgi ve eğlence sistemi bulunuyor. Sistemin 8 inçlik ekranı hem çözünürlük hem de kullanışlılık olarak sorunsuz. Ekranda teoride her ayarı yapabiliyorsunuz, ancak işleri pratikte çok kolaylaştıran fiziksel kontroller bazı kilit fonksiyonlar için konsola yerleştirilmiş. Ekran konusunda Mondeo, Insignia’nın açıkça gerisinde kalıyor: Test otomobilindeki eski nesil SYNC 2 multimedya sisteminin ekranı hem menülerin yerleşimi konusunda, hem de dokunmatiğin hassasiyeti konusunda çağın gerisinde. Ekran hariç, Mondeo’nun orta konsolu ergonomik yerleştirilmiş ve kullanması basit kontrollere sahip.
İki otomobilde de premium ses sistemleri bulunuyor, ancak Opel’in Bose’u, Ford’un Sony’sinden açıkça daha iyi. Insignia, bağlantı konusunda da sahip olduğu Android Auto ve Apple CarPlay ikilisiyle Mondeo’dan bir adım önde.
İki otomobilin de içine rahatça “yerleşebiliyorsunuz.” Mondeo’nun orta konsolundaki mağara, neredeyse ihtiyacınız olan tek eşya gözü. Insignia’nın da kullanışlı gözleri, küçük torpido gözünü görmezden gelmenizi sağlıyor. Arka yaşam alanı olarak iki otomobil de beklentinizi karşılıyor, hatta Insignia’nın diz mesafesi devasa Superb’i endişelendirecek kadar geniş. Ne var ki, iki otomobil de baş mesafesi konusunda tasarımlarının bedelini arkadaki yolculara ödetiyorlar. İki otomobilin de bagaj hacimleri denk ve burada Superb’e yenik düşüyorlar. Mondeo’nun bagaj bölmesindeki özensizlik göze çarparken, Insignia’nın bagaj açma butonunu bulmak biraz zaman alabiliyor (benimki 12 saat sürdü!). Ayrıca ikisinde de elektrikli bagaj kapağı bulunmuyor.
Konfor ve sürüş
İç mekanı kurcalamayı bırakıp yola çıktığınızda ilk dikkatinizi çeken, iki otomobilin de direksiyonun arkasında ne kadar büyük hissettirdikleri. Bu büyüklük park manevralarında ve dar sokaklarda kimi zaman “sığarız heralde!” demenize sebep olsa da, yollar genişlediğinde keyifli olmaya başlıyor.
1 arasında 2
Henüz ara sokaklardayken farkettiğiniz bir detay daha var; iki otomobilin de süspansiyonu sizi, iyi anlamda, yoldan soyutluyor. Insignia bunu opsiyonel ve pahalı Flexride şasisiyle, Mondeo ise “bedava” süspansiyonlarıyla başarıyor.
İki otomobil de hem kentsel dönüşmüş İstanbul sokaklarında, hem de TEM otoyolunda çok huzurlu ilerliyor. İki süspansiyon da darbeleri kısa, keskin, büyük ya da küçük ayırt etmeden emiyor ve bu disiplinde kimi E segmenti premiumları utandıracak işler yapıyor. Aradaki farklar kılı kırk yardığınızda ortaya çıkıyor. Mondeo’nun kısa ve insafsız bozuklukları sessiz ve sarsıntısız geçme yeteneği Flexride’dan daha üstün. Opel ise otoyol engebelerinden ve büyük tümseklerden, şasi opsiyonunun fiyatını hatırlatırcasına sofistike bir biçimde geçiyor. Otoyol sürüşlerinde iki otomobil de sınıflarının ötesinde bir rafineliğe sahip. İkisi de ilerledikleri sürati o kadar iyi gizliyorlar ki, çoğunlukla önünüzdeki otomobilin aslında hiç de yavaş gitmediğini anlamanız biraz vaktinizi alıyor. Yeri gelmişken; iki test otomobilinin de hız sabitleyicileri adaptif değil ve ikisinde de eksikliği hissediliyor.
Mondeo’nun elektrikli direksiyonu, eski hidrolik Ford direksiyonlarının sıkılığını başarılı bir şekilde simüle ediyor. Otomobilin net bir şekilde yön değiştirmesini sağlayan direksiyon sistemi, sürücüsüne eğlenceli bir deneyim yaşatmayı başarıyor. Insignia’nın farklı şasi modlarına göre değişken bir direksiyonu var: Sistem Tour modunda pamuk gibi, Sport modundaysa karakteri oldukça kararında değişiyor. İletişim konusundaysa iki direksiyon da pek bir şey vaat etmiyor. Otomotiv gazetecileri ve ralli pilotlarından başka kimsenin artık umursamadığı “hisli direksiyonlar,” eski hidrolik sistemlerle birlikte tarihteki yerlerini almış olmalılar!
Otomobilleri sigortacınızın pek de tasvip etmeyeceği bir biçimde kullanmaya başladığınızda işler biraz enteresan bir hal alıyor: Ford’un sürüş konusundaki mirasından Mondeo pek nasiplenmemiş, yeni Insignia ise eski nesillerinin yapamadıklarını yapmaya başlamış. Flexride, Sport modunda konforundan pek de taviz vermeden sıkılaşıyor ve Insignia’nın hızlı virajlarda yatmasının önüne geçiyor. Limitleri aşmaya başladığınızdaysa otomobil büyük gövdesini avantaja çevirip sizi korkutmadan biraz eğlendirebiliyor. Mondeo ise bu durumlarda ağırlığını ön aksa yığarak hem kendi keyfini hem de sizin keyfinizi kaçırıyor, kısa süre sonra da hız limitlerine itaat ettiğinizdeki dinginliğe geri dönmek istiyorsunuz. Fakat bu segmentte beklentiniz saf sürüşse, ibreler eninde sonunda yine BMW’yi gösteriyor.
İki otomobil arasındaki bir diğer fark da güneş battığında ortaya çıkıyor. Mondeo’nun farları LED farlara para vermenin neden israf olabileceğini gösterirken, Insignia’nın AFL’leri ise her daim küçük çaplı bir gösteri yapma derdinde. Selamlama sekansı da, uzun farlara geçişte sahne perdesini açma efekti de Instagram takipçilerinizi etkilemeniz için size yeteri kadar malzeme sunuyor. Sürüş esnasındaki aydınlatma performansı da Ford’unkini kolaylıkla utandırıyor.
Motor ve şanzıman
Motor konusunda iki otomobili birbirinden ayrı değerlendirmek gerekiyor; zira geri kalan her disiplinde kusursuz bir şekilde örtüşen test otomobillerimiz, motor konusunda ayrışıyorlar.
Opel’in kaputunu kaldırınca sizi 1.6-litre hacminde dizel bir ünite karşılıyor. 2000 devirden itibaren 320Nm tork sunan makine, otomobili hemen hiçbir koşulda hareket ettirmekte zorlanmıyor. Motorun gücü 4000 devirde 136HP ile zirveye ulaşıyor ve tipik bir turbo dizel gibi, bu motordan da bu noktadan sonra herhangi bir tepki beklemek yersiz. Insignia ile 100km’de İstanbul trafiğinde ortalama 7 litre, uzun yolda da ortalama 5,5 litre yakıt tüketerek yolculuk yapmak mümkün.
Mondeo’nun sahip olduğu dizel motor 2.0-litre hacminde ve 180 beygirlik katalog verisi kulağa hoş geliyor. Ne var ki yola çıktığınızda broşürdeki değerin Mondeo’yu atik bir sedan yapmadığını rahatça anlıyorsunuz. 400Nm’lik torkuyla Mondeo rakamlarda Insignia’dan hem daha esnek hem de daha hızlı, fakat bıraktığı intiba heyecan verici olmaktan uzak. Mondeo, Insignia’dan daha hızlı olmayı onun kadar, hatta kimi zaman daha az yakıt tüketerek başarıyor. Şehir içi 7 litre ile gezebilirsiniz, uzun yolda da yeterince nazik olursanız 5 litrenin biraz altına inmeniz mümkün.
Insignia’nın 6 kademeli tork konvertörlü şanzımanı, çift kavramalıların yanında sönük hissettirse de, geleneksel otomatiklere göre değerlendirince başarılı bir şanzıman. Vites seçimleri yerinde ve geçişleri hissettirmiyor, fakat manuel modda biraz ağırkanlı. Ford’un PowerShift’iyse hızlı olmak konusunda çift kavramanın avantajını kullanıyor, ancak kafasının karıştığı bazı durumları gözlemlemek mümkün. Ford’un şanzımanı manuel kullanımda daha tepkili ancak çıtayı DSG’ye göre belirlerseniz aradığınızı bulamadığınız durumlar oluyor. İki otomobil de en üst viteste 2000 devirde 120km/s’ye yaklaşan süratlerde seyrederek ekonomik ve huzurlu otoyol sürüşlerini mümkün kılıyor.
3. Sayfa: Sonuç
Sonuç
Fiyatlara geldiğimizde, silindir hacminden dolayı Mondeo’nun üzerindeki vergi yükü karşılaştırmayı adil olmaktan uzaklaştırıyor. 2.0-litrelik motoruyla kullandığımız test otomobiline istenen rakam, sizi giriş seviyesi de olsa premium bir E segmentine itmeye yetiyor.
Mondeo‘yu daha makul vergilerle almak isterseniz ya otomatik şanzımandan ya da dizel motordan feragat etmek zorunda kalıyorsunuz. 1.6-litrelik dizel sadece manuel vitesle alınabiliyor, 1.5-litrelik benzinli EcoBoost ile gelen otomatik şanzıman da PowerShift değil. Yani “doğru” Mondeo’yu bulmak hemen hemen imkansız. Otomobil Titanium donanımı ve 1.5 benzinli ya da 1.6 dizel motoruyla 150.000 TL civarından başlıyor.
Insignia, 1.6-litre dizel motoru ve otomatik şanzımanıyla Türk tüketicinin en çok tercih edeceği kombinasyona sahip. Elite donanımlı bir Insignia, bu motor/şanzıman ikilisiyle 165.600 TL’den başlıyor. Test otomobilimizin fiyatıysa, üzerindeki isteğe bağlı donanımlarla birlikte 190.000 TL’yi geçiyor.
Hem Mondeo hem de Insignia, bu segmentteki bir otomobilden beklentileri fazlasıyla karşılıyor. Mondeo, artık eski bir otomobil olabilir fakat taze Insignia’dan pek de geri kalmıyor. İkili arasındaki çoğu fark, birinden inip ötekine binmediğiniz sürece gözünüze çarpmıyor. Insignia, daha yeni teknolojileri, ilgi çekici kabini ve biraz daha keyifli sürüşüyle günün sonunda öne geçiyor. Fakat Opel’in iddiasına inanıp yeni Insignia Grand Sport’u 3, C ve A4 ile aynı kefeye koymak, ona biraz haksızlık olur.
Opel Insignia Grand Sport 1.6 CDTi ECOTEC
İç mekan
4
Konfor5
Motor4
Şanzıman4
Yol tutuş
4,5
SONUÇİsminin sonuna süslü takılar getirdiği yeni Insignia’sıyla Opel, lüks segmentle rekabet etmek istiyor. Eski modele göre otomobilin katettiği yol çok açık, fakat bu çaba premiumlarla olan farkı tamamen kapatmaktansa yalnızca azaltmaya yetiyor. Üç büyük Alman’dan ayrı değerlendirildiğinde yeni Insignia Grand Sport, bir çok beklentiyi karşılıyor.
4.3
GENEL PUAN
Ford Mondeo 2.0 TDCi
İç mekan
3,5
Konfor5
Motor4
Şanzıman4
Yol tutuş3,5
SONUÇMondeo, Lost karakteri Richard Alpert gibi; yaşlanmıyor! Otomobil piyasaya çıktığında bile iki yıllıktı fakat bütün olarak değerlendirildiğinde hala çok başarılı. Genç rakiplerinden yalnızca “teknolojik aygıtlarıyla” geride kalan otomobilin belki de tek dezavantajı, doğru motor/şanzıman kombinasyonuyla satın almanın neredeyse imkansız olması.
4,0
GENEL PUAN
Yazı: Can Tangüner
Mondeo’nun fotoğrafları: Buğra Oğuzülgen
1 arasında 14
Read the whole post here.
Son düzenleme: