Merhaba forum ahalisi, uzun zamandır aktif değildim. An itibariyle tekrar eskisi gibi aktif olmaya ilk adımı atıyorum. Garaj bölümünde arkadaşların araçlarını görünce neden benim arabam da olmasın dedim. O zaman anlatmaya başlayayım.
Öncelikle bu arabayı nasıl aldığımızı anlatayım. Ben henüz daha 16 yaşında bir gençken, annemin araba kullanmayı öğrenmesi için 2014 yılında babamın arkadaşı vasıtasıyla 2005 model 2. seri bir Rav4 aldık. Kafamızda olan bir model hiç değildi. Hatchback bir araç bakıyorken babamın arkadaşının tanıdığının sattığını ve temiz olduğunu görünce bir anda zaten eski, bir şey olsa dert değil diyerek anneme almış bulunduk. Tabiki annem kullanmadı ve gençlik heyecanıyla benim gezdiğim bir araç oldu. Sonra babamın eski otomobillere karşı takıntısı olduğu için yeni model bir SUV arayışına girdik. Rav4 yine kafamızda yoktu. Fakat ilanları kurcalarken piyasadan ciddi anlamda uyguna hatasız bir Rav4 bulunca çok ani bir kararla tekrar Rav4 sahibi olduk. 2016'nın mart ayının sonunda doğum günümden 2 gün önce 4. nesliyle bir Rav4 daha hayatımıza girmiş bulundu. Üniversite sınavına gireceğim için yazın girmek durumunda kaldığım ehliyet sınavımda 15 temmuz olayından sonra ağustosa ertelenince Rav4 alındığı vakitten itibaren 6 ayda çoğunluğu bana ait olmak üzere 1000 km yaptı. Babam B8 Passat'ıyla mutlu olduğu için Rav4'ün yüzüne bakmadı. Haliyle annemde bu araba büyük diye kullanmadı. Ehliyetimi aldıktan sonra aktif olarak Rav4'ü kullanmaya başladım ve 3.5 yılda 35000 kmye yakın yolu Rav4 ile kat etmiş bulundum. Türkiye'de tutulmamış bir arabayı neden almış olduğumuzu anlattığıma göre bu süreçteki tecrübelerimi artık anlatmaya başlayabilirim.
Performans-Tüketim-Şanzıman
Burada öncelikle aracın teknik özelliklerinden başlayayım. Toyota'nın 3ZR-FAE kodlu 2.0 Valvematic 151 bg güç ve 195 nm tork üreten atmosferik motoruyla, gücünü yere 4WD 4 tekerlekten çekiş sistemi ve baş belası CVT şanzımanıyla aktaramayan bir araçtır kendisi. Bu güce sahip olmasına rağmen çok komik olan 10.7 sn 0-100 verisine de sahip. Ağırlığı ise 1560 kg yani bence cüssesine göre çok da ağır bir araç değil. Bu verilerle kendi yorumuma gelecek olursam maalesef 1.6 dizeller bile benden daha iyi yürüyor. 2.0 olmasına rağmen yoldaki rakipleri 1.0 ve 1.2 TSI gibi motoru olan otomobiller. Maalesef CVT gibi bir beladan dolayı son hızı 185 km/h hızla sınırlandırılmış. Tabi ben ESP kapalı Sport modunda yokuş aşağı 200'ü (198 falanda 200 diyelim ) kadranda gördüm. Açıkçası tatmin edici herhangi bir performans başarısına sahip değil. Buradaki tek eğlenceli yanı araç durur haldeyken parkta ve boşta kesiciye girebilmesi ve cold start halinde hacmin etkisiyle egzozun gürlemesi ile beraber motorun yüksek devirde çalışırken çıkardığı ses diyebilirim. Yani özetle durağan haldeyken yola çıkana kadar kendisini çok güçlü bir otomobilmiş gibi hissettirmesinden başka bir özelliği yok. Hareket etmediği sürece mutlu edebiliyor . Tüketime gelirsek İstanbul'da karma 11.2 litre gibi bir tüketim değeri var. Tam depoyla şehir içi yaklaşık 460-470 km civarı gidebiliyorum. Uzun yolda ise 7 litreye kadar düşebiliyor. Ekonomi ve konfor odaklı bir CVT şanzımana sahip olmasına rağmen tüketime bir faydası yok. Ek olarak şanzımanın manuel olarak kullanılması için 7 sanal vites oranı eklenmiş.
Konfor-Yalıtım
Açıkçası burada da hareket etmediğiniz sürece yüksekten her yere hakim olmanız dışında başka tatmin edici bir yönü konfor yok. Karşınıza çıkan ilk tümsek veya çukurda 18 inç jantla beraber 55 yanaklı lastiklerin bir konfor sağlamasını beklerken, sevgili Toyota mühendislerinin koymayı unuttuğunu düşündüğüm bence orada olmayan süspansiyonlarından dolayı herhangi bir sönümle tepkisi göstermemekte. Açıkçası arazi aracı olduğu için belki bu kadar sert olabilir ama son yıllarda SUV'lerin daha çok şehir odaklı yapıldığını ve bu aracın 4x2 modelleri olduğunu da düşünürsek bence daha konfor odaklı olması lazımdı. Yalıtım kısmında ise lastiklerinden gelen yol sesi ve cüssesinden dolayı 110 km/h civarlarında almaya başladığı rüzgar sesi dolayısıyla burada da sevgili aracım yine başarısız. Maalesef burada iyi bir şeyler söyleyemiyorum.
Yol Tutuş
Sert olmasının verdiği avantajla koca cüssesiyle yatmalarının fazla olmasına rağmen bazı virajları şaşırtıcı derecede güzel dönebilme yetisine sahip. Tabi burada en önemli oyunculardan bir tanesi her tekere ihtiyacına göre gücü aktaran 4WD sistemi. Kesinlikle yol tutuşu çok iyi demiyorum ama şu ana kadar kötü saydıklarımın yanında tatmin edici derecede iyi diyebilirim. Ayrıca diferansiyel kilidi açtığımızda 40 km/h hıza kadar tüm gücü arka tekerlere aktarıyor. Maalesef alt devirde tork olmadığı için asfalt zeminde ve kuru toprakta hiçbir yanlama belirtisi gösteremiyor. Bir tek kar yağdığında ve ıslak toprakta ESP'yi kapatıp biraz dönebiliyorsunuz. Fakat 40 km/h hızda kilit kapandığı için ESP kapalı kalmasına rağmen 4 çekerin devreye girmesiyle ESP girmiş gibi bir etki oluyor ve eğlence kesiliyor. Yani burada bazen eğlenceli olabilen ama genellikle olmayan sıradan bir otomobil diyebilirim.
İç Mekan-Donanım
İç mekanda dokunduğunuz her plastik aksam ön göğüs ve kapı üstleri dahil sert plastik. Kapı içlerindeki kol dayama yerleri ve ön göğüste bir kısım koltuklarda kullanılan muşamba gibi hissettiren deriyle kaplanmış. Neden muşamba gibi dediğime gelirsem gerçekten dokunduğunuzda aldığınız hissiyat bundan başka bir şey değil. Yani herhangi malzeme kalitesinden bahsedemem ve yaklaşık 50000 kilometreden beri gelen trim sesleri aşırı rahatsız edici olmaya başladı. Burada Toyota mühendislerinin hakkını vermeliyim ki bence arabanın en güzel özelliği olan kaliteli olduğunu düşündüğüm ses sistemi sayesinde müzik açıp bu sesleri duymaktan kurtulabiliyorum. Burada eleştirmek istediğim bir başka nokta ise kadranın ortasında bulunan tost makinesi çözünürlüğü piksel piksel mavi renkli küçük yol bilgisayarı ekranı. Gerçekten çok işlevsiz neden böyle ekran koyma zahmetinde bulunmuşlar çok merak ediyorum. Sürekli yüksek olan yakıt tüketimi ve full depoyla 450 km'den fazla olamayan menzili göstermekten başka yararlı bir iş yapmıyor. Tabi burada hakkını yiyemeyeceğim güzel donanımlara değinmemem olmaz. Ön 2 koltuk ısıtması, USB-AUX-Bluetooth destekli 6.5 inçlik basmatik multimedya ekranı, geri görüş kamerası, sunroofu, elektrikli katlanır aynası, elektrikli bagaj kapağı, maalesef hiçbir zaman işe yaradıklarını göremediğim Eco Mode ve Sport sürüş modlarının en azından var olması, direksiyondaki F1 kulakçıkları, hız sabitleme sistemi ve sonradan after market LED projeme dahil edebildiğim özünde halojen mercekli farları ve tamamen elektrikli ve bel destekli sürücü koltuğu bana arabayı sevmek için sebep veren özellikleri. Birde özellikle eklemem gereken içinin gerçekten tüm rakiplerinden çok daha geniş olması. Tabi buna rağmen kol dayamanın arka kısmında herhangi bir hava çıkışı ve 12V soket olmaması neden olmadığını çözemediğim saçma eksikliklerden. Yine sürücü camı hariç neden tüm camların tek tuşla açılıp kapanma özelliği olmadığı da büyük bir soru işareti. Ayrıca çok güzel çalışan anahtarsız giriş ve çalıştırma sistemi de bulunmasına rağmen(karanlık ortamlarda araca yaklaşınca iç ışıklarını bile yakıyor), araç hareket edince kapıları otomatik olarak kilitleme özelliği de yok. Çok güzel donanım listesinin yanında bu tarz özelliklerin eksik olması çok can sıkıcı detaylar diyebilirim. Fakat genel hatlarıyla baktığımızda iyi denilebilecek donanımlara sahip.
Açıkçası aracım hakkında çoğunlukla güzel şeyler söylememiş olsam da benim aracım hakkında diyebileceklerim bunlar. Kendi malım diye yüceltmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. Umarım beğenmişsinizdir ve faydalı olmuştur. Son olarak da belirtmeliyim ki tasarımı ve boyutları bana kendisini heybetli hissettiriyor ve hoşuma gidiyor. Bence Toyota'nın en iyi hamlelerinden bir tanesi olan sedefli tonlardaki inci beyazı rengi de aracı temizlediğim vakit öne çıkaran en sevdiğim yanlarından. Fotoğraflarını aşağıya bırakayım
Not: Profil fotoğrafımda bulunan Passat, Rav4 park halindeyken taksinin çarpması sonucu Rav4'ün serviste olduğu süreçte kaskodan aldığım ikame araç. Benim değil yani yanlış anlaşılma olmasın. Sevgiler
Öncelikle bu arabayı nasıl aldığımızı anlatayım. Ben henüz daha 16 yaşında bir gençken, annemin araba kullanmayı öğrenmesi için 2014 yılında babamın arkadaşı vasıtasıyla 2005 model 2. seri bir Rav4 aldık. Kafamızda olan bir model hiç değildi. Hatchback bir araç bakıyorken babamın arkadaşının tanıdığının sattığını ve temiz olduğunu görünce bir anda zaten eski, bir şey olsa dert değil diyerek anneme almış bulunduk. Tabiki annem kullanmadı ve gençlik heyecanıyla benim gezdiğim bir araç oldu. Sonra babamın eski otomobillere karşı takıntısı olduğu için yeni model bir SUV arayışına girdik. Rav4 yine kafamızda yoktu. Fakat ilanları kurcalarken piyasadan ciddi anlamda uyguna hatasız bir Rav4 bulunca çok ani bir kararla tekrar Rav4 sahibi olduk. 2016'nın mart ayının sonunda doğum günümden 2 gün önce 4. nesliyle bir Rav4 daha hayatımıza girmiş bulundu. Üniversite sınavına gireceğim için yazın girmek durumunda kaldığım ehliyet sınavımda 15 temmuz olayından sonra ağustosa ertelenince Rav4 alındığı vakitten itibaren 6 ayda çoğunluğu bana ait olmak üzere 1000 km yaptı. Babam B8 Passat'ıyla mutlu olduğu için Rav4'ün yüzüne bakmadı. Haliyle annemde bu araba büyük diye kullanmadı. Ehliyetimi aldıktan sonra aktif olarak Rav4'ü kullanmaya başladım ve 3.5 yılda 35000 kmye yakın yolu Rav4 ile kat etmiş bulundum. Türkiye'de tutulmamış bir arabayı neden almış olduğumuzu anlattığıma göre bu süreçteki tecrübelerimi artık anlatmaya başlayabilirim.
Performans-Tüketim-Şanzıman
Burada öncelikle aracın teknik özelliklerinden başlayayım. Toyota'nın 3ZR-FAE kodlu 2.0 Valvematic 151 bg güç ve 195 nm tork üreten atmosferik motoruyla, gücünü yere 4WD 4 tekerlekten çekiş sistemi ve baş belası CVT şanzımanıyla aktaramayan bir araçtır kendisi. Bu güce sahip olmasına rağmen çok komik olan 10.7 sn 0-100 verisine de sahip. Ağırlığı ise 1560 kg yani bence cüssesine göre çok da ağır bir araç değil. Bu verilerle kendi yorumuma gelecek olursam maalesef 1.6 dizeller bile benden daha iyi yürüyor. 2.0 olmasına rağmen yoldaki rakipleri 1.0 ve 1.2 TSI gibi motoru olan otomobiller. Maalesef CVT gibi bir beladan dolayı son hızı 185 km/h hızla sınırlandırılmış. Tabi ben ESP kapalı Sport modunda yokuş aşağı 200'ü (198 falanda 200 diyelim ) kadranda gördüm. Açıkçası tatmin edici herhangi bir performans başarısına sahip değil. Buradaki tek eğlenceli yanı araç durur haldeyken parkta ve boşta kesiciye girebilmesi ve cold start halinde hacmin etkisiyle egzozun gürlemesi ile beraber motorun yüksek devirde çalışırken çıkardığı ses diyebilirim. Yani özetle durağan haldeyken yola çıkana kadar kendisini çok güçlü bir otomobilmiş gibi hissettirmesinden başka bir özelliği yok. Hareket etmediği sürece mutlu edebiliyor . Tüketime gelirsek İstanbul'da karma 11.2 litre gibi bir tüketim değeri var. Tam depoyla şehir içi yaklaşık 460-470 km civarı gidebiliyorum. Uzun yolda ise 7 litreye kadar düşebiliyor. Ekonomi ve konfor odaklı bir CVT şanzımana sahip olmasına rağmen tüketime bir faydası yok. Ek olarak şanzımanın manuel olarak kullanılması için 7 sanal vites oranı eklenmiş.
Konfor-Yalıtım
Açıkçası burada da hareket etmediğiniz sürece yüksekten her yere hakim olmanız dışında başka tatmin edici bir yönü konfor yok. Karşınıza çıkan ilk tümsek veya çukurda 18 inç jantla beraber 55 yanaklı lastiklerin bir konfor sağlamasını beklerken, sevgili Toyota mühendislerinin koymayı unuttuğunu düşündüğüm bence orada olmayan süspansiyonlarından dolayı herhangi bir sönümle tepkisi göstermemekte. Açıkçası arazi aracı olduğu için belki bu kadar sert olabilir ama son yıllarda SUV'lerin daha çok şehir odaklı yapıldığını ve bu aracın 4x2 modelleri olduğunu da düşünürsek bence daha konfor odaklı olması lazımdı. Yalıtım kısmında ise lastiklerinden gelen yol sesi ve cüssesinden dolayı 110 km/h civarlarında almaya başladığı rüzgar sesi dolayısıyla burada da sevgili aracım yine başarısız. Maalesef burada iyi bir şeyler söyleyemiyorum.
Yol Tutuş
Sert olmasının verdiği avantajla koca cüssesiyle yatmalarının fazla olmasına rağmen bazı virajları şaşırtıcı derecede güzel dönebilme yetisine sahip. Tabi burada en önemli oyunculardan bir tanesi her tekere ihtiyacına göre gücü aktaran 4WD sistemi. Kesinlikle yol tutuşu çok iyi demiyorum ama şu ana kadar kötü saydıklarımın yanında tatmin edici derecede iyi diyebilirim. Ayrıca diferansiyel kilidi açtığımızda 40 km/h hıza kadar tüm gücü arka tekerlere aktarıyor. Maalesef alt devirde tork olmadığı için asfalt zeminde ve kuru toprakta hiçbir yanlama belirtisi gösteremiyor. Bir tek kar yağdığında ve ıslak toprakta ESP'yi kapatıp biraz dönebiliyorsunuz. Fakat 40 km/h hızda kilit kapandığı için ESP kapalı kalmasına rağmen 4 çekerin devreye girmesiyle ESP girmiş gibi bir etki oluyor ve eğlence kesiliyor. Yani burada bazen eğlenceli olabilen ama genellikle olmayan sıradan bir otomobil diyebilirim.
İç Mekan-Donanım
İç mekanda dokunduğunuz her plastik aksam ön göğüs ve kapı üstleri dahil sert plastik. Kapı içlerindeki kol dayama yerleri ve ön göğüste bir kısım koltuklarda kullanılan muşamba gibi hissettiren deriyle kaplanmış. Neden muşamba gibi dediğime gelirsem gerçekten dokunduğunuzda aldığınız hissiyat bundan başka bir şey değil. Yani herhangi malzeme kalitesinden bahsedemem ve yaklaşık 50000 kilometreden beri gelen trim sesleri aşırı rahatsız edici olmaya başladı. Burada Toyota mühendislerinin hakkını vermeliyim ki bence arabanın en güzel özelliği olan kaliteli olduğunu düşündüğüm ses sistemi sayesinde müzik açıp bu sesleri duymaktan kurtulabiliyorum. Burada eleştirmek istediğim bir başka nokta ise kadranın ortasında bulunan tost makinesi çözünürlüğü piksel piksel mavi renkli küçük yol bilgisayarı ekranı. Gerçekten çok işlevsiz neden böyle ekran koyma zahmetinde bulunmuşlar çok merak ediyorum. Sürekli yüksek olan yakıt tüketimi ve full depoyla 450 km'den fazla olamayan menzili göstermekten başka yararlı bir iş yapmıyor. Tabi burada hakkını yiyemeyeceğim güzel donanımlara değinmemem olmaz. Ön 2 koltuk ısıtması, USB-AUX-Bluetooth destekli 6.5 inçlik basmatik multimedya ekranı, geri görüş kamerası, sunroofu, elektrikli katlanır aynası, elektrikli bagaj kapağı, maalesef hiçbir zaman işe yaradıklarını göremediğim Eco Mode ve Sport sürüş modlarının en azından var olması, direksiyondaki F1 kulakçıkları, hız sabitleme sistemi ve sonradan after market LED projeme dahil edebildiğim özünde halojen mercekli farları ve tamamen elektrikli ve bel destekli sürücü koltuğu bana arabayı sevmek için sebep veren özellikleri. Birde özellikle eklemem gereken içinin gerçekten tüm rakiplerinden çok daha geniş olması. Tabi buna rağmen kol dayamanın arka kısmında herhangi bir hava çıkışı ve 12V soket olmaması neden olmadığını çözemediğim saçma eksikliklerden. Yine sürücü camı hariç neden tüm camların tek tuşla açılıp kapanma özelliği olmadığı da büyük bir soru işareti. Ayrıca çok güzel çalışan anahtarsız giriş ve çalıştırma sistemi de bulunmasına rağmen(karanlık ortamlarda araca yaklaşınca iç ışıklarını bile yakıyor), araç hareket edince kapıları otomatik olarak kilitleme özelliği de yok. Çok güzel donanım listesinin yanında bu tarz özelliklerin eksik olması çok can sıkıcı detaylar diyebilirim. Fakat genel hatlarıyla baktığımızda iyi denilebilecek donanımlara sahip.
Açıkçası aracım hakkında çoğunlukla güzel şeyler söylememiş olsam da benim aracım hakkında diyebileceklerim bunlar. Kendi malım diye yüceltmeme gerek olduğunu düşünmüyorum. Umarım beğenmişsinizdir ve faydalı olmuştur. Son olarak da belirtmeliyim ki tasarımı ve boyutları bana kendisini heybetli hissettiriyor ve hoşuma gidiyor. Bence Toyota'nın en iyi hamlelerinden bir tanesi olan sedefli tonlardaki inci beyazı rengi de aracı temizlediğim vakit öne çıkaran en sevdiğim yanlarından. Fotoğraflarını aşağıya bırakayım
Not: Profil fotoğrafımda bulunan Passat, Rav4 park halindeyken taksinin çarpması sonucu Rav4'ün serviste olduğu süreçte kaskodan aldığım ikame araç. Benim değil yani yanlış anlaşılma olmasın. Sevgiler
Son düzenleme: