Haberler

Sadece OTOPARK’a özel




Geçtiğimiz aylarda lansmanı yapılan yeni Mercedes-AMG GT’nin yukarıda izlediğiniz reklamını çeken yönetmen ile sadece OTOPARK’a özel bir röportaj yapıldı.

Burak HEPLEVENT
Bu röportajı daha önce Instagram’da üzerinde tshirt ile de gördüğünüz; reklamı çeken ajans Markenfilm‘in yapımcısı ve OTOPARK’ın yakın takipçisi Burak Heplevent hazırladı ve bize ulaştırdı.

Yönetmen Mark Jenkinson ile yapılan bu çok özel röportajın bölümlerini aşağıda izleyebilirsiniz.

Soru: AMG GT’nin AMG SLS’den farkı nedir?

Cevap: Daha ucuz olması dışında en önemli farkı, her gün işe giderken kullanabileceğiniz ve aynı zamanda piste de çıkabileceğiniz bir araç oluşu. Hem yol hem de yarış aracını bir arada sunuyor.

Soru: Peki filmlerde izleyicilere aktarmak istediğiniz mesaj nedir?

Cevap: Her şeyden önce izleyicilerin her iki filmi izlerken de izlediklerinden keyif almalarını istedik. Sürüşten ve otomobillerin kendisinden kaynaklanan heyecanı hissetmelerini istedik. Ayrıca biraz da eğlence faktörünü katmayı amaçladık. Çünkü günümüzde otomobil kullanmak sıklıkla yarış otomobilleri ve hızlı otomobillerin etkisi ile çok ciddiye alınıyor. Fakat bence işin içine biraz eğlence faktörü katmak güzel bir şey ve “Unstoppable” barındırdığı mizah ile ciddiyeti kırarak işin eğlence yönünü daha ön plana çıkarıyor. Performans ise tabii ki ön planda olan diğer bir önemli konu; umarım sürüş videosu ile izleyicilere bu otomobillerin yolda sahip oldukları hızı, gücü ve kıvraklığı aktarabilmeyi başarmışızdır. “Dream Car” filmi ile de izleyicilere ilk defa bir otomobile aşık oldukları anı hatırlatmak istedik. Çocukken daima sahip olmayı istedikleri otomobili ilk gördüklerindeki duyguları yeniden yaşatmayı hedefledik.

Soru: AMG otomobilin herhangi bir yönünü özellikle ön plana çıkarmanızı istedi mi?

Cevap: GT’de otomobilin heyecan yaratacak bütün yanlarını ön plana çıkarmak önemliydi ama özellikle otomobilin dinamik yüzünü vurgulamak gerekiyordu. Sürüş videosu ve sürüş serileri oldukça heyecan uyandırıcı ve gösterişli olmalıydı. Ayrıca görüntülerin gerçek olması gerekiyordu. Kamera açıları ve montaj ile güzel gözükmemeliydi. Benim için işin heyecan uyandıran kısmı buydu; otomobillerin kamera önünde gerçekten performanslarını sergileyebilmeleri… Kameraları belirli bir dizilime göre yerleştirdikten sonra otomobil çekim sırasında olabilecek en yüksek hız ile bir kameradan diğerine geçti. Amaç izleyicilere gerçekten yüksek hızlarda çekim yaptığımızı göstermekti.

Soru: Videolarda hiç drift olacak mı?

Cevap: Drift yaptık ve muhteşem birkaç kare yakaladık fakat şimdilik esas filmde bunların yer alacağını düşünmüyorum. Fakat benim versiyonumda kesinlikle yer alacaklar, o nedenle takipte kalın. Ayrıca esas filmde yer almayan başka çekimler de bir araya getirilip ayrı bir videoda yayınlanabilir. Çekim gününde mükemmel direksiyon hâkimiyetine sahip birkaç pilot ile çalıştık. Özellikle eskiden on sene boyunca Top Gear’daki Stig’e hayat veren Ben Collins de bizimle birlikteydi. Kesinlikle olağanüstü bir pilot, James Bond filmlerindeki dublördü aynı zamanda kendisi. İşleri tehlikeli bir boyuta sokmadan olabildiğince limitleri zorlamamızda oldukça yardımcı oldu. Kameralara olabildiğince yakın bir şekilde drift yapmasını istediğimizde yerde muhteşem siyah çizgiler bırakarak birkaç kere drift yaptı. Bu videoları kesinlikle benim hazırladığım filmde göreceksiniz.

Soru: Çekimler sırasında karşılaştığınız en büyük zorluk neydi?

Cevap: Her türlü çekimde daima birçok zorluk bulunur fakat özellikle hızlı arabalarda hız etkisini yakalamak zordur. Çünkü çekim yaptığınız otomobil çektiğiniz otomobil kadar hızlı değil, yine de çektiğiniz otomobilin gidebildiği en yüksek hızda gitmesine izin vermek istiyorsunuz. Zorluk ise kamerayı çekimi yapılan otomobillere yetiştirebilmek, bu sayede çekimlerin daha ilgi çekici, dinamik ve kükreyen bir hal alması. Tabii ki bu durumda kamerayı taşıyan otomobilin AMG GT gibi otomobillere yetişebilmesi için limitlerinin sonuna kadar zorlanması anlamına geliyor. Çok heyecanlı bir iş fakat bir taraftan da hayatınız için korkarak otomobile tutunmanız gerekiyor pistin etrafında turlarken. Yarış pistleri tabii ki de hızlı gitmek için tasarlandığı için otomobiller de hızlı gitmek istiyor. Sokaktaki gibi yavaşlamanız gerekmiyor. İstediğimiz gibi hızlı gitmekte özgürüz. Bence esas mücadele o hızı çektiğimiz videoya aktararak izleyicilere de bu otomobillerin ne kadar hızlı ve performanslı olduklarını hissettirebilmekti.

Soru: Peki içlerinden birisini sürme şansın oldu mu?

Cevap: Eğer ben sürseydim, büyük ihtimalle yasaları çiğniyor olurdum; ehliyetim olmadığı için. Bu da esasında biraz ironik bir durum fakat bir sebebi var ehliyetimin olmamasının. Daima motosiklet kullanırım ama başka bir cevap istiyorsan daha fazla bir şey söylemek istemiyorum (gülüyor). Onun dışında Ben Collins ve AMG C63 ile bir tur attım. Anlatması zor fakat gerçekten korkmuştum, yine de aynı zamanda heyecan verici ve muhteşemdi. Bir tur kesinlikle yetti çünkü Ben Collins gerçekten tüm virajlarda limitleri zorladı ve sanki her virajda pistten dışarı uçacakmışız gibi hissettim. Fakat kendisi “Hayır, hayır otomobilin çizgisinde durup durmayacağını belirleyen noktadan 10 Km/s daha yavaşız” diyordu. Gerçekten inanılmazdı. SLS ile de bir tur atmak isterdim fakat SLS’te sadece bir koltuk vardı o yüzden pistte turlamamız mümkün olmadı.

Faruk

Küçüklüğümden beri sahip olduğum otomobil aşkı zaman içinde beni Otopark ailesinin bir parçası haline getirdi. Aileye katıldığım ilk günden beri siteyle ilgilenmeye zevkle devam ediyorum...

İlgili Makaleler

4 Yorum

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu