FeaturedHaberler

Dizel motorların gerçek yüzü




Sadece Amerika ile kalmayıp Avrupa’yı da etkileyen VW’nin emisyon skandalı dizellerin göz bebeği olduğu Avrupa’da yakın zamanda çok fazla değişimi beraberinde getirecek gibi duruyor.

VW’nin ardından oklar şimdi de standartları belirleyen NEDC testine çevrildi. Laboratuvar ortamlarında geçekleştirilen bu testten bir çok otomobil üreticisi herhangi bir hile olmadan rahatlık ile geçebilse de gerçek kullanım şartlarındaki testler oldukça farklı sonuçlar ortaya koyuyor.

The Guardian gazetesinin yayınladığı Emission Analytics şirketinin laboratuvar ortamından uzakta, gerçek kullanım şartları altında yaptığı testlerin sonuçları oldukça ilginç. Son gelen test sonuçlarına göre Mercedes-Benz, Honda, Mazda ve Mitsubishi dizellerinin olması gerekenden çok daha fazla NOx salınımı gerçekleştirdikleri ortaya çıktı. Rapor ayrıca diğer otomobil üreticilerinden Renault, Nissan, Hyundai, Fiat, Volvo, Jeep, Citroen, VW ve birkaç üretici için daha benzer sonuçlara ulaştı. Test sonuçlarına göre bu otomobiller laboratuvar testlerinden bir hile olmadan geçmiş olsalar da günlük kullanımda olması gerekenden ortalama 4 kat daha fazla emisyon salgılıyorlar. Bu nasıl oluyor sorusunun cevabı ise mühendislikten geçiyor. Testlerdeki kullanım şartlarını çok iyi bilen mühendisler otomobillerini bu spesifik kullanım şartlarında çevreci çalışacak şekilde tasarlıyorlar ve sonuç olarak testler de başarılı ama normal bir kullanıcının ellerinde emisyon canavarı bir otomobiliniz oluyor.

“gerçekçi testlerin sonuçları”*

emisyon*(Grafikteki kat sayılar gerçekçi test sonuçlarının (WLTC), standart test sonuçlarından (NEDC) kaç kat daha fazla olduğunu yansıtmaktadır.) (Standart skorun üstüne 2 kattan daha az çıkan 48 otomobil bu listede bulunmamaktadır.)

Gerçi bu rapor ilk bakışta amanın neler oluyor dedirtse de esasında bu sonuçlar hiçbirimizi şaşırtmamalı, peki neden? Hepimizin bildiği üzere otomobil firmaları senelerdir yasalara uygun bir şekilde gerçekleştirdikleri yakıt tüketimi testleri ile çoğu zaman (neredeyse her zaman) müşterilerini hayal sayılabilecek tüketim değerleri ile yanıltıyorlardı. İşi bilen müşteriler fabrika değerlerinin üstüne birkaç litre koyup kafalarında bir değer oluştururken, diğer müşteriler ise her servise gittiklerinde ya da yakınlarına “Bu araba da çok yakıyor arkadaş” diye isyan ediyorlardı. Senelerdir bu duruma göz yumup firmaların daha gerçekçi testlere geçmesini sağlamayan Avrupa Birliği yönetimi bakalım bu raporların ardından emisyon testleri için ne yapacak. O kadar emisyona göre vergi ve çevrecilik naraları attıktan sonra, Avrupalı ülkelerin önemsiyorum ben bu konuları ama bilmediğim emisyon göz çıkarmaz tavrını bir kenara bırakıp bu testlere bir düzenleme getirmesi gerekirken daha gerçekçi testlere yönelik çeşitli çevrelerden gelen talep de artıyor.

Yeni düzenlemelerin gelmesi, her şeyin olması gerektiği gibi olması temennimiz. Fakat diğer bir gerçek ise (aslında bizler dahil kimsenin duymak istemediği gerçek) böyle bir düzenlemenin gelmesi durumunda bundan çevre haricinde kimsenin karlı çıkmayacağı. Daha çevreci motorlar ya güncel performanslarından feragat edecekler ya da daha sıkı filtreleme ve hali hazırda kullanılan üreli NOx emisyonunu yok eden sistemler ile kendilerini güncelleştirecekler. Bu da tabi ki üretim maliyetlerine yansıyacak ve dizel fiyatları daha da tavan yaparak kendi sonunu getirecek.

Hali hazırda otomobil şirketleri güncel testler şartları ile gerçekleştirilecek olan yeni jenerasyon emisyon standartlarını karşılayamayacaklarına dair isyan ederken otomobil devleri ile emisyonları düşürmek isteyen devletler arasında çıkacak büyük bir kavga ufukta bekliyor gibi. Testlerin sıkılaştırılması gibi bir durum olursa ufuktaki kavga sadece daha da büyüyerek yaklaşacak.

Bu durumu göz önüne alan otomobil firmaları ise gerçek hayatı yansıtan testlere geçilmesi halinde emisyon standartlarının daha yumuşak olması talebindeler. Eğer bu talepler gerçekleştirilmez ve katı emisyon standartları gerçekçi testler ile uygulanmaya devam edilirse, önümüzdeki yıllarda teknolojik bir atılım gerçekleşmemesi halinde, dizel motorlara yavaş yavaş elveda diyebiliriz.

Utku Ulaş Tekin

Dört yaşımdayken babamın aldığı benden bir kaç ay büyük olan 92 model Renault Spring ile başladı tüm bu macera. İnsanların kullandığı hareket eden nesnelerin keşfine başlıyordum. Yaşım ilerledikçe daha da artan bir heyecan oldu bu nesneler içimde. Sonradan bu nesnelerin aslında nesne olmadığını, sadece otomobil tutkunu olan insanlar tarafından görülebilen ruhları olduğunu keşfettim. Fakat sıkıntı bu ruhları görebilen diğer insanları bulmaktı. Arayışın son bulduğu durak ise Otopark.com oldu.

İlgili Makaleler

15 Yorum

  1. Testi yapan firma da ADAC hani. Başka bir firma olsa neyse. Hedef mi şaşırtmaya çalışıyor acaba? Ancak şu bir gerçek ki kapitalist düzenin olduğu her yerde hile hurda dümen olur. Gayet normal. Hepsi tepeden tırnağa incelense bari. Şu test saçmalığına da büyük değişiklik gelecek sonunda. Boşta çalıştır motoru, ver gazı ohh ne güzel memleket. Millet de aracı hep boşta geziyor zaten.

  2. Fabrika verisi 5 lt olan araba trafikte 8-9 lt yakarsa sonuç bu şekilde oluyor. Tabi ki buda kabul edilemez. Ancak bu durum bilinmeyen veya bilinemeyecek bir durum değildi. Belki gündemde değildi sadece. Gereken çalışmayı yapmalılar .

  3. Bu işin tek bir marka ile sınırlı kalmayacağı, topyekün dizel arabaları etkileyeceği belliydi. And’ın köşe yazısındaki yorumumda da belirtmiştim. Kimse masum değil. Artık Hybrid arabalara dönülmeli. Benzin + elektrik candır. NO DIZEL 😀

  4. Toyota’nın dizel motorları gerçekten en yakın değerleri gösteriyor olmalı bu tabloya bakacak olursak. Ancak yine de hibrit otomobillerin artık daha çok yaygın hale gelmesini sağlamalılar.

  5. Dizel araçların bu kadar başarılı görünmesi başlı başına bir bit yeniği değil miydi zaten ? Renault öyle bir motor yapıyor ki Mercedes almak istiyor. Allah Allah nası oluyor lan bu 🙂 Eee şöyle oluyor. Bir yerden kazanıyorsa diğer yandan kaybedicek, fizik kuralı bu, hayatın dengesi bu. Dizel motorlar sağda solda okuduğum haberlere de bakarsak sanırım limitlerine ulaştılar. ( Mak. Müh. değilim 🙂 ) Bu yüzden dünyada benzinin ucuzlamasına yönelik politika izlenmesi ve benzinli araçlara talebin artması, yönlendirmenin artması daha doğru gibi duruyor. Tabi eldeki rezervle nasıl benzin ucuzlayacak o da ayrı bir soru işareti ama ucuz kullanan da kullanıyor hani. Herkes bizim gibi vergi mağduru değil.

    Uzun lafın kısası ve biraz da hınç alma konusuna gelince de şu hiç bir şeyden anlamayıp da dizel abi bu araba harika gidiyor, şurası müthiş, hatta sesini bile seviyorum diyen beyin özürlülerin araçları ellerinde patlasın da başka bir şey istemiyorum. Adam 1.5 clio’ya dünyaları istiyor, araba tamamen çöp istediği fiyatlara bak, neymiş dizelmiş, s… lan ordan 🙂 O meşhur az yakan çok kaçan DCI’ların da ne olduğunu gördük yukardaki tabloda… Hepsi fasarya, TEK ÇARE BENZİN 🙂 🙂

    1. Türkiye de emisyonun bir değeri yok. Yakıt karşılaştırmalarında bile insanlar emisyon değerlerine bakmıyorlar. Türkiye de önemli olan aracın 1.6 litre nin aşşağıda olması az yakması. İyi niyetli yazmışsınız ama bu araçlara sahip olan akrabalarınıza, dostlarınıza giydirmeyi unutmamışsınız.

  6. yok vw hile yaptıda bidaha vw alınmazmış bizimkiler onun derdine düştü,bu heriflerin ortalama yakıt tüketimini tutturamıyorken üstüne bide emisyonun gerçek hayatta aynı olacağınımı zannetmişsiniz sanırım,direk heavy-duty ler hariç dizeli kaldırcan zaten bu kadar populer olmasını anlamış değilim

  7. Dünyada yer altında kalan petrol,emisyon ve çevre münakaşaları nihayete ermeden önce tükenecek zaten.Çevreciler de otomobil severler de boşuna münakaşa ediyor.Almanya 20 sene sonra petrol yakıtlı araçları nasıl yasaklar diye şaşırmaya gerek yok, zaten onlarda 20 sene sonra petrolün biteceğini biliyor; petrol bitti o yüzden elektrikli sisteme geçtim demiyor da, hava atmak için ben çevreyi koruyorum petrolü yasakladım diyor.Tamamen göz boyama.

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu