FeaturedKöşe Yazıları

Motosiklet Tutkusu




Merhabalar abilerim, kardeşlerim. Elime kağıt kalem alıp yazarken bu kadar uzun bir yazı olacağını düşünmemiştim. Umarım sıkılmadan okursunuz. Şimdiden değerli vakitlerini ayırıp okuyan herkese teşekkür ederim.

HondaToday50
HONDA TODAY 50

Ben 20 yaşında, çevremdeki çoğu kişinin motora nedense kötü gözle baktığı milenyum çağında motorcu olmuş bir gencim. Nedendir bilinmez motorların çıkarttığı seslerin kulağıma ninni gibi gelmeye başlamasının ardından, yaşımın motosiklet alabilecek yaşa gelmesini sabırsızlıkla bekledim. İlk motorum 50cc olmasına rağmen bana yaşattığı duyguları anlatmam imkan dahilinde bile değil. Ama eminim ki bu yazıyı okuyan motorseverler duygularımı az çok tahmin edeceklerdir.

Motorcular arasında bir söz vardır: ”Poposu bir kere seleye değen, bir daha motoru bırakamaz.” diye. Bu sözün doğruluğunu 2006 senesinde yaşayarak öğrendim. Bu ilk motosiklet deneyimimden kısaca bahsetmek isterim. 2006 senesinin güzel bir bahar gününde -tahminimce bütün motosiklet tutkunlarının ”Tam da motor havası!” deyip iç geçirdiği bir günde- eniştemin daha 0 km olarak aldığı, tabiri caizse ‘gıcır gıcır’ bir CBR600F ile kapımızın önüne yanaşması oldu. O gün o motosikletin arkasında geçirdiğim saatleri inanın unutmak çok zor. Yaşadığım o heyecanı, aldığım o hazzı anlatamam. O günden sonra artık rüyalarımda motosikletleri sürmeye başlamıştım 🙂 Artık kanım motosiklet aşkıyla kaynıyordu.

CBR600F
2006 Honda CBR600F
cbf-150
2012 Model Honda CBF150

2011 senesinde Honda’nın çıkardığı CBR250R modeliyle birlikte motosiklet aşkım tekrardan canlanmış ve para biriktirmeye karar vermiştim. Yazlığımızın bulunduğu Ayvalık’ta tatil zamanlarımda Go-Kart pistinde çalışarak ilk kazançlarımı sağlamaya başlamıştım. Ailem motosiklete çok karşı olduğu için paramı gizli gizli biriktiriyordum. Aldığım harçlıkları, bulduğum günübirlik işlerden aldığım paraları bu sevda uğruna biriktiriyordum. Bu süreçte 2013 senesine kadar hep motosiklet forumlarında yazılar okudum, bilgiler edinmeye çalıştım. 2013 senesinin 3. ayında ehliyetimi teslim almamla birlikte, ilk motosikletim olan Honda Today50’yi ailemden gizli olarak aldım. 1 senemi Today50 ile geçirdikten sonra, vitesli motosiklete alışmak için CBF150’ye geçiş yaptım. Geçtiğimiz Ekim ayında da CBF’imi sattım. Ve eğer kısmetse önümüzdeki Şubat ayında 2006 senesinde imrenerek bakıp hayaller kurduğum CBR600F modelinin sahibi olacağım.

Çok fazla gevezelik yaptım. Bu yazıya başlarken ki amacım sizle birkaç sene önce bir forumda denk geldiğim yazıyı paylaşmaktı. Yazının gerçek sahibini bilmiyorum. Ama o senelerde okuduğumda benim çok hoşuma gitmişti. Belki de benimle aynı duyguları paylaşan arkadaşlarım, kardeşlerim de bu yazıyı beğenir. Yazı bir babanın oğluna mektubu olarak söylenmiş. Buyrun:

Birçok babanın korkusu oğlunun motosiklete binmesidir. Ölümden ve başka her türlü tehlikeli durumun çocuklarının başına gelmesinden korkarlar. Benim senin başına gelmesinden en çok korktuğum şey ise hayatın zevklerini almadan yaşayan bir eğreltiotu olmandır. Eğer yapmak istediğin şey orada duruyorsa ve aranızda bir tehlike dikilmişse, senin yapman gereken o tehlikeyi bertaraf edip, istediğin şeye ulaşmaktır. İşte bunu yapamazsan hayatın ancak bir eğrelti otunun ki kadar heyecanlı olabilir.

MOTOSİKLETLER TEHLİKELİDİR

Motosiklete bin oğlum, ama dikkat et, motosiklet tehlikelidir. O tehlikenin üzerine aptal gibi gitme. Unutma Sun Tzu der ki; “Kötü komutanlar önce savaşa girer, sonra nasıl kazanacağını düşünürler; iyi komutanlar önce nasıl kazanacağını bulmadan savaşa girmezler.” Önce viraja girip de sonra nasıl çıkacağını düşünen aptallardan olma. Tehlikeleri en küçüğüne kadar bertaraf et. Hep tam koruma kullan, bakımsız motorla yola çıkma, alkollü ya da yorgun binme, kafan bozukken taksi tut, bilmediğin yolda risk alma, diğer araç sürücülerinden köşe bucak kaç.

MOTOSİKLET AŞKTIR

Tehlikeleri nasıl dibine kadar bertaraf edeceğini bilemiyorsan sakın motosiklete binme, çünkü o zaman bu işi beceremezsin demektir. Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet aşktır. Sadece kızlardan bahsetmiyorum, motosiklet macerası yaşam aşkıyla doludur. Güneşi batıracağın yeri bilmek, üzerinde yaşadığın toprakları karışı karışına gezmek, her yaş ve meslekten insanla yolunu paylaşmak ve bindiğin makinenin üzerinde sanki çığlık atarmış gibi kopup gitmek, hayatı dibine kadar yaşamak, ancak bu araçla mümkündür. Motosiklet macerasının içinde yaşam aşkı olmayan insanların tek yaptığı ise teknik detayları birbirlerine anlatarak kocaman, yararlı ama sıkıcı bir ansiklopediyi yaşayıp gitmektir. Aşkın ucunu bırakma, heyecanlı ve renkli ol, sıkıcı olma. Sıkıcı olacaksan arabaya binip, hafta sonları futbol, akşamları ana haber seyrederek yaşayabilirsin, motosiklete ihtiyacın yok.

MOTOSİKLET BİR ENSTRÜMANDIR

Günü yakalamayı bil oğlum, motosiklet senin yaşama enstrümanındır. Kızlardan bahsetmiyorum dediysem, o kadar da demedim tabi. Hani bazen pembe bir Vespa üzerinde pembe kaskla kuğu gibi giden pembe pantolonlu bir kız görürsün ya? Git yanaş, merhaba de ona. Seni terslerse, kıza efendi gibi bir selam çakıp gazla bana gel, ensene bir tane patlatayım, sonra bira içmeye gideriz. Hayatı böyle yaşayacaksın işte, öküz gibi, ödlek gibi değil. Hem efendiliğini bozmayacaksın, hem de çılgınlığını koruyacaksın. Ha hoşlandığın bir kız mı buldun? At motorunun arkasına, Datça’ya götür onu, Knidos’un sularıyla yıka. Can Yücel’in en sevdiğin şiirlerini okurken batan güneşi izlet ona, Domuzbükü’nde yıldızları ört üstüne uyusun. Sonra bu macera için bana teşekkür edeceksin.

MOTOSİKLET BİR İSYANDIR

Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet isyandır. İnsanlık tarihi popüler kültürler ve onlara tepkiyle gelişen kültlerle doludur. Rock tarihi, 68 kuşağı, Avrupa bohemleri, Beatnick’ler hep aynı heyecanla tutuştular. Bugün bu ateş bir miktar sönmüş görünse de sen buna aldanma. İnsanoğlunun doğasında isyan vardır ve motosiklet bunun dışa vuruluş şekillerinin en güzellerinden biridir. Motosiklet bir ulaşım aracı değildir, bir isyan aracıdır, bunu kafandan çıkarma. Hayatın rutinlerine dikkat et oğlum. Efendi ol ama içindeki serseriyi korumayı bil, akşam eve gelince takım elbiseni çıkarıp deri montunu giy. Her zaman kravatın olabilir ama hiç yuların olmasın, her zaman bir patronun olabilir ama hiç efendin olmasın. Eğer seni zincirliyorlarsa o patronu, arkadaşı ya da sevgiliyi dehleyip, kravatı çöz, kol saatini fırlatıp at, gemileri yakmayı bil. Hayatımda tanımaktan keyif aldığım insanların neredeyse hepsi, günü geldiğinde hayatında radikal değişiklikler yaparken gözünü kırpmamış insanlardır. Ve bu insanların neredeyse hepsi motorcudur.

MotoLove

MOTOSİKLET DOSTLUKTUR

Motosiklete bin oğlum, çünkü motosiklet dostluktur. Bir motosiklet grubuna mutlaka gir. O Motosiklet grubunun içerisindeki bir kavgaya ise asla girme. Unutma ki insanın olduğu yerde sevgi de vardır, kavga da vardır. Toplumdan soyut yaşama, yolu paylaş. Ama kimliğini de kaybetme, yolunu şaşırma. Toplumun içinde dur, ama tek başına ayakta dur, sonuçta yol yalnız senin yolundur unutma. Herkesle konuştuğun gibi, her tip motora da bin, tutucu olma. “Chopper gitmiyor, dönmüyor” diyenleri takma, altındaki V motorun ritmiyle dans etmeden isyanın ruhunu anlayamazsın. Sıkı bir enduroyla off-road yapmadan doğaya fazla kavuşamazsın. İbrende bir kez olsun 200’leri görmeden de adrenalin seni ilk defa içki içmiş 15 yaşındaki kız gibi sarhoş eder durur. Herkesi dinle ama hiç kimseye kulak asma. Motosiklet türlerinin her biri farklı amaçlarla üretilmiştir, birini seçeceksen seç, ama hepsiyle barışık ol, hiçbirinin fanatiği olma.

Gökmen Çolak

1 Ağustos 1995 Kartal doğumluyum. Namık Kemal Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünde okumaktayım. Arabalarla olan bağım küçük yaşlardan beri boş vakitlerimi Kartal Oto Sanayideki dükkanımızda geçirmeme dayanır. Bu nedenle çok küçük yaşlardan beri direksiyon başındayım. Ayrıca koyu bir motosiklet tutkunuyum. Araç olarak Honda S2000'in hayranlarındanımdır.

İlgili Makaleler

13 Yorum

  1. today 50 bayağı sempatik.tam ilçede kullanmalık.
    Yazı çok güzel.
    Bende bu eğrelti otu yazısını bisiklet forumunda okumuştum.bayağı hoşuma gitmişti.bir bisikletçi ve zaman zaman eccük eccük motor tecrübe eden birisi olarak neler hissettiğinizi anlıyorum.
    İlk tecrübem tüpçü motorları denilen peugeot marka arkadaşım ölüler ölüsü motosikleti ile olmuştu ama ne kadar büyük zevk aldığımı anlatamam.
    Ben korktuğum şeyleri yapmaktan keyif alıyorum zira daha büyük adrenalin oluyor.herkesten büyük keyif alıyorum.
    Yükseklikten korkarım ama 3 yıldır üniversitede amatör dağcılık yapıyorum.her tırmanışta kendime küfreder ama manzarayı heyecanı zirveyi hissettikçe hemen bir sonraki etkinliğin tarihini sorarım,
    Motosikletten korkarım ama binince keşke gideceğim rota daha uzun olsaydı derim.

  2. bütün gün bir f650 gs devirdaim ve yakıt filtresi değişimi ile uğraştıktan sonra bu yazıyı okudum ve bütün yorgunluğum gitti. eline sağlık tekerin düz bassın..

  3. Yazdiklarini herkes anlayacaktir ama motosiklet kullananlar ek olarak gulumseyecektir 🙂 insallah gonlundeki 4 silindiri alirsin bu arada egitime katilmani veya cafe racer videosu yorumumda bahsettigim gbi egitime maddi olarak yetisemiosak bile keith code olsun california superbike school olsn cesitli egitim videolarini izlemeni oneririm. Benden dostca tavsiye motorun ustune ciktigin hicbir gun ben artk tamamim deme bu ulkde tasit olarak gorulmuyor motorlar:( her daim dikkat et.Saglicakla..

    1. CBR600F i alabilirsem Rahmi Barutçu hocanın eğitimine katılmak var aklımda. Zaten eğitim videolarını her zaman izlemeye çalışıyorum. Teşekkür ederim yorumunuz için 🙂

      1. Rahmi Barutçu mu?.. Hani şu r25’in üzerindeki irc lastiklere test videosunda gayet yeterli, zaten yeterli olmasa fabrika koymaz diyen eğitmen mi?

        Aman diyim birdaha düşün.. Taş gibi GİS Akademi var. Pahalı Dersen Honda var.

  4. Merhaba abi, öncelikle yazını okudum. Eline, emeğine, düşündüğün cümlelerine sağlık. Benim de içimde otomobilin yanı sora gizli tuttuğum bir motorsiklet tutkum var. Mz 250 den başlayam bu sevda geçen yıl Nc750s e binip torktan iki gün belim yamuk durunca bir tutkuya dönüştü. Bu olayın 2 gün sonrasında gidip CBF150 alan babamsa fitili ateşledi. Geçtiğimiz yaz pek binmedim motorsiklete fakat önümüzdeki yaz birikimimle ekipman dizip kullanmaya başlayacağım.
    Ama bu yorumu yazmamın asıl nedeni şu. Biraz hızlı gitmiyor musun abi? Otopark.com editörü olduğum gibi aynı zamanda AEA’yı ve berrak turşuları fan grubunu da takip ediyorum. He tecrüben ne kadar fazladır bilmem ama Cbf150 gibi bir Commuter’den Cbr600f gibi 3 silindirli bir canavara geçmek sorunlar doğurabilir. Bence RC390 gibi bi ara sıcak yap, bana ulaşırsan daha derin konuşuruz abi.
    Tekrardan eline sağlık.

    1. Merhabalar. Yazıda bahsettiğim motosikletler kendime ait olan uzun dönemli kullandığım araçlardı. En yakın 2 arkadaşımın birisinde Yamaha MT-07 diğerinde ise Kawasaki Ninja 250R var. Bu iki motosikletlerde hatırı sayılır tecrübe fırsatım oldu. Bu tecrübelere dayanarakta gerekli eğitimi aldıktan sonra 600F ile baş edebileceğimi düşünüyorum. Tabi ki tehlikesinin bende farkındayım ama bilinçli bir kullanıcı olduğumu düşünüyorum. Ama ne kadar bilinçli olsam da eğitiminin şart olduğunu biliyorum. Zaman ne gösterecek bakalım 🙂 Değerli yorumun için çok teşekkür ederim.

  5. Para yok ki bir Yamaha r25 alalım . Hiç motor tecrübem yok. Ekipmanı tamamlayıp almayı çok istiyorum. 13 bin devir çevirerek çığlığını duymak ve o rüzgarı yemek istiyorum ama kısmet artık bakalım 🙂 Çok güzel yazı olmuş üstadım devamı gelsin , ben de motor sevgisini gizlice büyüten insanlardanım 🙂
    SON OLARAK SEVGİLİ DOSTLAR LÜTFEN MOTORLARI TRAFİKTE FARKEDELİM , OLABİLECEK EN KÜÇÜK KAZA BİLE ONLARIN HAYATLARINI ETKİLEYEBİLİR…

Bir cevap yazın

Başa dön tuşu