FeaturedHaberler

Niki Lauda’nın 288 GTO’su mekanik bir mucize




Çoğu insanın varlığına bile inanmadığı bir şey arıyorsanız ve arayacağınız kimse kalmadıysa, adamınız: Joe Sackey. Niki Lauda’nın efsanevi 288 GTO’sunu onca kilometre öteden California’ya getirmeyi başaran adam.

Ted Gushue, Joe Sackey ile bu güzel araba hakkında kısa bir röportaj yapmış. Ben de sizler için bu konuşmaları çevirmeye çalıştım.

Ted Gushue: Araçla ilk olarak nasıl tanıştınız?

Joe Sackey: Müşterilerimden biri Ferrari koleksiyonu oluşturmak istiyordu. Bu işe bir grup araçla başladık, o güzel bir 288 GTO aldı. Araç sağlamdı fakat sergilemeye pek de uygun değildi. Yine de araçtan memnunduk.

Onu daha iyi tanımaya başladıkça, onun daha kaliteli, daha saf bir koleksiyona dönüştürmek istediğinin farkına vardım. Sonrasında daha temiz, daha az yıpranmış, daha güzel bir 288 GTO bulduk. Eski GTO’yu sattık ve yenisini aldık.

Birkaç yıl sonra Ferrari koleksiyoncusu müşterim aradı ve Ferrari müzesinde yatan, Niki Lauda’nın 288 GTO’suna yeni bir yer bulmamız gerektiğini söyledi. Açıkçası baya şaşırmıştım. En sonunda ne yaptık ettik, anlaşmaları yaptık ve arabayı ülkeye soktuk. İşte araçla böyle tanıştım.

TG: Sizin müşterinizden önce araca kaç kişi sahip oldu? Yoksa aracı direkt olarak Niki’den mi aldınız?

JS: Bizden önce Avusturyalı bir beyefendi aracı almış, ardından bize sattı.

TG: Niki Lauda gibi biri neden aracını satar ki?

JS: İlginç bir soru. Bence o araçlarını 1-2 yıllığına eğlenebileceği bir oyuncak gibi görüyor. Anladığım kadarıyla araçlarını en fazla 3-4 yıl elinde tutuyor sonra satıyor ve parasını alıyor.

TG: Aracın zamanındaki etiket fiyatı neydi?

JS: Aracın zamanındaki etiket fiyatı 85.000 dolarmış fakat ben bunun sadece giriş fiyatı olduğunu düşünüyorum. Bana göre bu araçların her birinin maliyeti 85.000 dolardan fazladır. Bu araçlarının FIA’dan onay alıp Grup B’ye girebilmesi için Ferrari’nin 200 araca ihtiyacı varmış ama bu gerçekleşememiş çünkü Grup B klasmanı dağılmış. Zaten bu araçlar da Ferrari’nin en önemli müşterilerine satılmış.

TG: Bu durum tüm Ferrari’ler için geçerli midir? Yoksa sadece özel araçlar için mi?

JS: Hayır, sadece süper otomobiller, özel araçlar için geçerli. Bu araç, Ferrari süper otomobil serisi için bir başlangıç niteliğinde. GTO, F40, F50, Enzo, ve şu sıralar ise La Ferrari… Bu serinin ne kadar süreceği belli olmaz ama ne olursa olsun bu araç, her zaman serinin ilk aracı olarak kalacak. Bu araçtan 200 adet, sonradan gelen F40’tan 1.331 adet, F50’den ise 399 adet üretildi. Her zaman serinin en nadiri konumunda olacak gibi görünüyor. Bu durum ise aracı daha da özel kılıyor.

Eğer GTO’yu neler değerli kılıyor diye soracak olursanız, bütün söylediğim şeyler bu aracı değerli kılıyor. Bunun dışında bu araç üretilirken Enzo Ferrari hayattaydı ve hala şirketin başındaydı. F40 veya sonradan gelen araçlar için bu durum geçerli değil.

TG: Ferrari’nin asıl çıkışını yaptığı, ismini duyurduğu araç 288 GTO muydu?

JS: Kessinlikle, 288 GTO markanın o zamanki ismiydi. Bir çok araştırmadan ve Niki Lauda’nın makalesinden anladığım kadarıyla 288 GTO herkes tarafından bilinen bir araçmış. Niki Lauda 1975’te Ferrari adına Dünya Şampiyonu olduktan sonra, ertesi yıl Enzo’nun gözünden düşmüştü. Çünkü Enzo’ya göre Fuji’de yarışması gerekirken pes etmişti.

1985’e geldiğimizde, Niki Lauda emekli olmuştu ve Fiat adına bazı işler yapmaya başlamıştı. Enzo bunu aradaki buzları eritmek için bir fırsat olarak görmüş olmalı ki, arabayı Niki’ye uygun bir fiyattan vermek için hazırladı.

Yalnız bir problem vardı, Niki en sonunda aracı almak için Enzo’ya yaklaştı fakat aracın üretimi sona ermişti. Son araç ise 1985 Ekim’de üretildi ve Ron Tonkin adında ABD’li bir vatandaşa gidiyordu.

Aracın üretimi durduktan 5 ay sonra 1986 yılının Mart ayında, Niki Lauda için montaj hattından son bir 288 GTO çıktı. Enzo tarafından özel olarak yaptırıldı. Araç, sahibinin ismi Niki Lauda ile anıldı ve belgeleri Enzo Ferrari tarafından imzalandı. Bu durum, çok özel olan bu aracı çok daha özel kıldı.

TG: Son olarak, aracın sürüşü nasıl?

JS: Özetlemek gerekirse çok güzel bir sürüşü var, baya atik ve dinamik hissettiriyor. Baya hafif hissettiriyor ve her şey manual olarak yönetiliyor. Yolda ilerlerken güç yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve bu baya dinamik bir algı yaratıyor.

Güç sizi tetiklediğinde ise her şey için hazır oluyorsunuz. Eski nesil Çift-turboşarj, Magneti-Marelli enjektörler ile birlikte baya mekanik bir tat bırakıyor.

Ted Gushue bu güzel araçla tanıştırdığı için, Joe Sackey’e teşekkürlerini iletiyor. Biz de onlara teşekkürlerimizi iletelim..

Kaynak: petrolicious.com

 

Tarık Erbaş

Arabalara olan tutkum, pantolonlarımın dizleri yırtılana kadar, halı motiflerinde model arabalarımı sürmem ile başladı ve aynı tutku ile devam ediyor. 1998 doğumluyum, Vefa Lisesi'nde okuyorum. Otopark ailesinin bir parçası olmaktan gurur ve mutluluk duyuyorum.

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. Çoğu kişi bilir zaten bu ismi ama uzak kalanlar için Rush filmini öneririm son yılların en güzel otomobil filmi olmakla birlikte hunt ve lauda’nın gerçek hayatlarını alarak düzenlenmiş bir film.İzledikten sonra okursanız daha bi olayın içine girip vay a.. diyebilirsiniz benim tabirimle tabi 🙂 Kolay gelsin otopark ekibi.

Bir cevap yazın

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu