Ölümsüz Kral: Ayrton Senna
41 Grand Prix birinciliği, 65 pole pozisyonu ve 3 Dünya şampiyonluğu…
Yaşı müsait olup da onu canlı olarak takip eden veya benim de içinde bulunduğum, yarışlarının tekrarlarını ve sayısız belgesellerini büyük hayranlıkla izleyen yeni jenerasyonun da bildiği üzere Ayrton Senna yukarıdaki rakamlardan çok daha fazlasıydı.
Kariyerine küçük yaşlarda karting ile başlayıp Formula 1’e kadar yükselen Senna, birçok kişi tarafından gelmiş geçmiş en iyi pilot olarak biliniyor. Kendisine örnek aldığı, bir diğer Brezilyalı pilot olan Emerson Fittipaldi’nin izinde 1984 yılında Formula 1 kariyerine başlayan Ayrton, piste ilk adımını attığı andan, son nefesini yine pistte verdiği ana kadar bir yarış pilotunun neler yapabileceğini ve ne yapması gerektiğini gözler önüne serdi.
Alain Prost, Nigel Mansell, Nelson Piquet gibi efsane isimlerin yanında yarışmasına rağmen her zaman bir adım daha önde olan Senna, Formula 1’e girdiği 1984 yılında, Monako Grand Prix’de sağanak yağmurda kendini gösterdi ve büyük isimlerin dikkatini çekti.
İlk sezon, kötü sayılabilecek Toleman takımının aracıyla kendini gösteren Senna, 1985 sezonunda Lotus takımına geçti ve yine aynı sezon ilk galibiyetini Portekiz’de aldı. Üç sezon boyunca şampiyonada arka arkaya iki dördüncülük ve bir üçüncülük aldıktan sonra 1988 sezonunda, dönemin en iyi pilotlarından biri sayılan Alain Prost’un takım arkadaşı olarak McLaren Honda’ya transfer oldu.
McLaren’e girdiği ilk sene şampiyonluğu göğüsledikten sonra takım arkadaşı Prost ile araları yavaş yavaş açılmaya başladı. 1989 sezonunda, her iki McLaren pilotu, Senna ve Prost, şampiyonun belli olacağı Japonya Grand Prix’i için hazırlanıyordu. Senna’nın yarışı bitirememesi durumunda şampiyon olacağını bilen Alain Prost, biraz sinsice bir hareketle, şikandayken kendisini geçmeye çalışan Senna’ya çarptı. Aracında fazla bir hasar bulunmayan Senna, şikanın kaçış noktasından geçerek yarışa devam etti. Planları alt üst olan Prost, kendisi gibi Fransız olan dönemin FIA başkanına koştu ve Senna’nın kural ihlali yaptığını söyledi. Bunun üzerine Senna hem yarıştan diskalifiye oldu, hem de şampiyonluğa veda etti, lisansı 6 aylık iptal edildi.
1990 sezonunda Prost Ferrari’ye geçti. Bütün sezon boyunca ikisi arasında çekişmeli geçen şampiyonluğun sonucunu yine Japonya Grand Prix’i belirleyecekti. Ayrton’ın bu sezon hiçbir şeyi şansa bırakmaya niyeti yoktu. Pole pozisyonunda başladığı yarışın daha ilk virajında Prost ile temasa girdi ve ikinci Formula 1 şampiyonluğunu ilan etti.
1991 sezonunu rahat bir şekilde birinciliklerle bitiren Senna üçüncü şampiyonluğunu da alarak adını “en iyiler” arasına altın harflerle yazdı. Formula 1’in en tanınan yüzlerinden biri haline geldi.
1992 sezonuna gelindiğinde ise elektroniklerin işin içine girdiği Formula 1’de McLaren’in eski başarısı kalmadı. Araçlarında anti patinaj sistemleri kullanan Williams takımının pilotu Nigel Mansell şampiyonluğunu ilan ederken Senna sezonu dördüncü olarak tamamladı. Aynı başarısızlığı 1993 sezonunda da devam eden Senna her ne kadar sezonu Prost’un arkasından, ikinci olarak bitirse de takımından ve aracından hiç memnun değildi.
Daha iyi sonuçlar alabilmek için, emekli olan Alain Prost’un Williams koltuğuna geçen Senna, elektronik sistemlere sahip araçla daha iyi sonuçlar elde edebileceğine inanıyordu. Fakat planladığı hiçbir şey beklediği gibi gitmedi. FIA elektronik sistemleri yasakladı ve kaldırılan elektronik sistemlerden sonra Williams aracı adeta kullanılamaz bir hale geldi.
Yol tutmayan, yön vermesi çok zor olan Williams aracı Senna’nın emirlerine itaat etmiyordu ve her seferinde hayal kırıklığına uğratıyordu. Bunların yanında, yasak olmasına rağmen hala elektronik sistemleri olan, Michael Schumacher tarafından kullanılan Benetton aracı galibiyete doğru adım adım ilerliyordu.
1994 sezonunun üçüncü yarışı olan Imola’da Formula 1 tarihinin en kötü trajedileri yaşandı. Antrenman turlarında kaza yapan Rubens Barrichello’nun ardından sıralama turlarında Roland Ratzenberger büyük bir kaza geçirdi ve hayatını kaybetti. Bu iki kötü haber sonrasında sarsılan Ayrton Senna, pole pozisyonunda olduğu yarışa hiç olmadığı kadar isteksiz başladı. Startın verilmesiyle beraber kalkamayan bir aracın da kaza yapması üzerine güvenlik aracı pist temizlenene kadar 6 tur boyunca Senna ve diğer sürücülere önderlik etti.
Güvenlik aracının pistten ayrılmasından sonra 7. turda Senna, Tamburello virajında sola dönemedi ve yaklaşık 310 km/s hızla yoldan çıktı. Yaptığı son hamleyle hızını 218 km/s hıza düşürse de çarpmanın şiddetiyle kırılan süspansiyon kolu kaskına çarptı. Yaklaşık 1 dakika içerisinde yarış tamamen durduruldu.
Dünyaca ünlü beyin cerrahı Sidney Watkins ilk müdahaleyi yapsa da Senna çoktan aramızdan ayrılmıştı. Watkins o anı şu şekilde yorumlamıştı, “Çok kötü görünüyordu. Göz kapaklarını kaldırdığımda, beyninde çok ciddi bir hasar olduğu ortadaydı. Kokpitten çıkarıp yere yatırdık. Bir an iç çeker gibi oldu; tam bir agnostik olsam da, o an ruhunun ayrıldığını hissettim.“.
Ayrton Senna, 1 Mayıs 1994 günü Imola’da hayata gözlerini yumdu. Onun ölümünden sonra FIA hem pistlerde hem de araçlarda büyük güvenlik önlemleri aldı. Senna, günümüzde pistlerde hayatını kaybeden son Formula 1 pilotudur ve umarız öyle kalmaya devam eder.
Senna, Brezilya’da Pele’den bile daha büyük bir üne sahipti. Cenazesine milyonlarca insan katıldı. Ölümünden sonra ablası Vivian’ın kurduğu dernek milyonlarca çocuğa eğitim imkanı sağladı.
Bir pilottan çok daha fazlasıydı Ayrton Senna… Kişiliğiyle, yardımseverliğiyle diğerlerinden bir adım öne çıkıyordu. Her ne kadar onu zamanında izleyememiş olsam da benim için her zaman Formula 1 tarihinin en iyi pilotu olacak. Huzur içinde yat güzel insan…
Bak tamam güzel bir yazı ama ölen son pilot diyorsun fakat Jules Bianchi
de bir formula 1 pilotuydu. Hayatını teknik olarak pistte kaybetmesede pistte geçirdiği kaza sonucu ölmüştür.
Pistte hayatını kaybeden derken tam anlamıyla kastetmiş herhalde.
Dönemin FIA başkanının yatacak yeri yok Prost ile açık ve aleni torpil içinde hatta bu yüzden Senna’ ya düşmanlık beslemekte idi. Prost ferrari ile anlaşırken tek şart koşuyo, Senna gelmicek bu takıma diyo, daha sonra Senna nın geleceği haberini alıyo ve paramı ödeyin ben bırakıyorum diyo, parasını cebine koyup prost u sepetliyolar. Prost Senna dan önce fenomendi, senna gelince karaktersizliği ortaya çıktı, ayrıca Senna mert idi, FIA başkanına bile kafa tutup toplantıyı terkedebiliyodu, hem kültür hem insani olarak gelişmiş ve farkındalığı hat safhada bi insandı. Expert raporuna göre, kazadan önce direksiyon mili kırılıyor ve direksiyon dönmeyince duvara çarpıyor. Belki duygual yaklaşıyo olabilirim ama katil o dönemin FIA başkanı ve Williams takımının acemiliğidir… Eline sağlık dostum güzel yazı olmuş.
Senna bir pilottan daha fazlasıydı. Tek rakibi ölümdü. Ah Senna ahhh
Araçta oluşan mekanik hatadan dolayı dönemedi virajı, bununla ilgili youtube’tan arama motorlarından detaylara ulaşabilirsiniz, atlamayalım önemli şeyleri, yine de güzel bir yazı olmuş, tebrikler