Haberler

Hidrojen yakıt hücreleri bir aldatmaca mı?




Petrolün ve doğal gazın bir gün bitecek olması, insanlığın gelecekteki en büyük problemlerinden biri. Bu problemin farkında olan bazı otomobil firmaları, alternatif yakıt hücreleri için yıllardır çalışıyorlar.

Bildiğiniz gibi bu çalışmaların ilk meyvesi, 1997 yılında Toyota Prius olmuştu. İlk seri üretim hibrit otomobil olan Prius, kullandığı bu teknolojiyle milyonlarca insanın takdirini kazandı. Öyle ki Toyota’nın hibrit teknolojisini bulunduran modelleri, 19 yılda 9 milyon adet sattı. Japon otomobil üreticisinin hedefi ise 15 milyon hibrit model satmak. Ancak hibrit modellerin, çok da çevre dostu olmadığı bilinen bir gerçek. Bilmeyenler için Top Gear’ın ”Prius vs M3” bölümünü izlemenizi öneririm.

Bu gerçeğin farkında olan otomobil üreticileri, daha çevreci yakıt hücreleri için çalışmalara başladılar ve bu çalışmalarda hidrojen kullanımı ağır bastı.

2015 yılında Toyota’nın Mirai modeli, otomobil dünyasında büyük bir etki yarattı. Sıvı hidrojen kullanan bu model, egzozundan karbondioksit yerine saf su salması ve Toyota’nın hibrit teknolojisinden gelen ”çevreci” imajı ile piyasaya çıkmadan büyük şöhret kazandı.

Peki hidrojen teknolojisi gerçekten çevreci mi?

Bunun cevabını, Tesla’nın kurucularından Marc Tarpenning veriyor:

”Hepimizin bildiği gibi hidrojen gazı, gezegende en çok bulunan element. Bu elementi yakıt haline getirmek ise oldukça masraflı bir iş. Hidrojenin, yakıt haline dönüşebilmesi için pek çok işlem görmesi gerekiyor.

Hidrojen gazı ilk olarak izole ediliyor ve izolasyon için oldukça karışık kimyasal işlemler uygulanıyor. Daha sonra gaz, yüksek teknolojiye sahip özel makineler ile sıkıştırılarak sıvı hale getiriliyor. İzole edilen sıvı hidrojen, elektrik ve suyun yardımı ile elektroliz ediliyor. Yapılan bu işlemler de ciddi anlamda elektrik tüketimine neden oluyor. İzole edilmiş olan sıvı hidrojen, tekrar sıkıştırılarak basınçlı tüplere yükleniyor. Bu işlemde de ayrı bir enerji tüketimi söz konusu. Hidrojenin dağıtılması ise ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Sonuç olarak hidrojen yakıtı, daha üretilirken doğaya zarar vermeye başlıyor. Firmalar, insanlara bu gerçekleri anlatmıyor ve onları kandırıyorlar.”

Kısacası, otomobil dünyasının geleceği hala belirsiz. Bu belirsizlik ise otomobil üreticilerinin tek korkusu. Umarım bu korku, ”çevreci” parolası ile üretilecek olan otomobillerin sürüş zevklerini köreltmez.

 

 

 

 

 

Emrullah TEKGÖZ

1994'te doğdum. Atılım Üniversitesi İşletme (İngilizce) okumaktayım. Otomobil tutkum hayatımda her zaman büyük yeri olan AE101'in efsanevi mekanik tınısıyla başladı, E46 320i ve E39 540i ile bu tutku yerini aşka bıraktı. Bu aşk atmosferik Avensis 3 FL ile devam etmekte.

İlgili Makaleler

4 Yorum

  1. Hidrojen üretiminin zor olduğu biliniyor ve firmaları da bu kısıtlıyor zaten ama aşılamayacak bir problem olduğunu düşünmüyorum. Tesla’ya da Li-Po pillerin ne kadar “çevreci” olduğunu biri hatırlatmalı.

  2. Adama sormazlar mı Tesla sadece güneş ve rüzgar enerjisinden elde edilen elektrikle mi çalışıyor diye? Dünya büyük bir değişim ve gelişimin içinde ve bu aşamalarla olan bir şey. Su anda henüz başarılamamïş bir şey başarılamayacak anlamına gelmez. Gelecekte hidrojeni verimli sıkıştırma yöntemi keşfedilirse o zaman görürüz Tesla’yı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu