Yıldızlara Yolculuk
Etkinliğin genel konsepti verimlilik ve tüketimdi ve üzerinde yoğunlaştığımız araç E300 BlueTec Hybrid’ti. Aynı zamanda Mercedes Müzesi’ni ziyaret etme fırsatı da bulduk.
E 300 Hybrid
Karşımıza dünyanın en az yakıt tüketen lüks segment otomobili iddiasıyla çıkan E300 Hybrid, iki gün boyunca bunu bize ispatlayacaktı.
Stuttgart havaalanı çıkışında bizleri simsiyah 18″ AMG jantlı, 3.0-litre dizel motorlu Mercedes Viano bekliyordu. Mercedes genel müdürlük binasına vardıktan sonra Michael Weiss (E Sınıfı Hybrid stratejik proje müdürü) tarafından gerekli bilgiler verildi. Ufak bir atıştırmanın ardından artık yola çıkma zamanı gelmişti. Genel müdürlük bahçesinde bizi gümüş gri E300 BlueTec bekliyordu.
E300, bünyesinde hem dizel hem de ufak bir elektrik motoru barındıran bir otomobil ve bu kombinasyon sayesinde 4,2 l/100 km tüketim, 109 g/km CO2 salınımı ve 1400 km menzil sunabiliyor. Hibrit ünitesi yerden feragat edilmeden yerleştirilmiş ve sadece 100 kg’lık bir artış olmuş. Dizel motor ve 7-ileri şanzıman arasındaki sadece 65 mm enindeki küçük elektrik motoru araca büyük artılar katmış. 2.1-litre hacimle 204 hp ve 500 Nm tork üreten güç ünitesi, 1845 kg ağırlığındaki aracı yürütmekte zorlanmıyor ve 0’dan 100 km/s’ye 7,5 saniyede ulaştırıyor. Bu üniteye ek olarak bahsettiğimiz 27 hp ve 250 Nm tork üreten elektrik motorumuz takviye yapıyor.
Bu motor aracı hızlandırırken de dizel motora yardımcı oluyor.
Test için güleryüzlü ekibimizle yola çıktığımızda, dikkatimi ilk olarak aracın motorunu çalıştırmadan sadece elektrikle hareket etmesi çekti. Şayet bataryalar yeteri kadar doluyosa aracınızı dizel motora ihtiyac duymadan kullanabiliyorsunuz. Benim için en çok öne çıkan özellik ‘‘Sailing Mode’’ oldu. Otobanda 120 km/s hızla giderken direksiyon simidi arkasındaki vitesin + tuşunu çekiyorsunuz ve bir anda kendinizi süzülürken buluyorsunuz. Bu modda dizel motor kapanıyor ve elektrik motoru aracı sabit hızda tutuyor. Frenlemelerde ve yokuş aşağı inişlerde dizel motoru kapatan sistem aynı zamanda fren enerjisini bataryaları şarj etmek için kullanıyor.
Otomobilimiz, hız sabitleyici Distronic Plus (Sailing Mode), tabela tanıma sistemi, sürücüyü uyaran ve kör nokta uyarısı veren yan aynalar, sürücüyü ikaz eden titreşimli direksiyon simidi, şeritte kalma asistanı, geri görüş kamerası, elektrikli ve hafızalı koltuklar gibi zengin donanımlara sahipti.
Sürüş dinamiklerine gelecek olursak, otomobil yere sağlam basıyor ve yüksek süratlerde dahi sürücüsüne güven veriyor. Direksiyon hissi beklentimin aksine eski modellere göre daha ağır ve başarılıydı. Önceki Mercedes’lerin sanki direksiyon mili kırılmışçasına rahat dönmesi beni çok rahatsız ediyordu fakat yeni E serisinde herşey optimize edilmiş. Aracın darbe emişi çok çok iyidi, Türkiye şartlarında gerçekten sahibini mutlu edecek bir otomobil.
Seyahatimizin bir bölümünde de SL 350 ve S 250 CDI kullanma fırsatı yakaladık.
SL 350
Saat sabahın sekiziydi ve bir gün önceden rezerve ettiğimiz beyaz, içi taba rengi SL 350’miz bizleri bekliyordu.
Yeni ön tasarım bana hep eski 500 SEC dönemindeki heybeti çağrıştırıyor. SL’i inceledikten sonra yola koyulduk, 60 km uzaklıktaki ufak bir otomobil müzesine gidecektik. Geçtiğimiz yollar etrafı ağaçlı, virajlı yollardı ve tam SL için yapılmışlardı.
Sabah hava 10°C olmasına rağmen aracımızın üstünü açtık fakat düşünülenin aksine en ufak bir üşüme hissetmedik çünkü SL ensenize sıcak hava üfleyen koltuklara sahip. Her türlü ayarlama imkanı sunan koltuklar insanı evinde hissettiriyor.
Virajlı yollarda dolaşırken aracın limitlerini az da olsa test ettim. SL’in başlangıç seviyesindeki 3.5-litre ve 306 hp’lik motoru otomobili 0’dan 100’e 5,9 saniyede ulaştırıyor ve son hızı 250 km/s ile sınırlandırlmış. 7-ileri G-tronic sanzıman hızlı ve sarsıntısız. Çift kavrama olmamasına rağmen geçişlerin bu denli iyi olması şaşırtıcıydı. Direksiyon hissi görünüşüne yakışır şekilde tok ve net, yolu hissediyorsunuz fakat yoldaki bozukluklar gibi hissetmemeniz gereken şeyleri iletmiyor. Bu otomobil ile uzun yolculukların keyfi bambaşka, zaten öncelikli üretim amacı konforlu, performanslı ve prestijli bir cruiser olmak.
Frenleri yeni nesil Continental Sport Contact 5 serisi lastiklerle birleşince gayet tatminkar, 180km/s hızla yaptığım panik frenlemede gayet stabil ve etkili olarak durabildi. Cüssesini düşünürsek bu frenaj çok başarılı.
Aracın tavanı konsolun içindeki açma düğmesini çekili tutarak çok kısa bir süre içinde bagajın içine giriyor ve bambaşka bir havaya giriyorsunuz. Bunları yaparken hala tatminkar bir bagaj hacmini kullanabiliyorsunuz.
Otomobili zaman zaman hızlı kullanmamıza rağmen ortalama 7,8 l/100 km yakıt tüketti ve bu, bu segmentteki bir otomobil için çok başarılı bir veri.
Genel olarak SL ağırbaşlı, gerektiğinde gücünü esirgemeyen elit bir sporcu.
S 250 CDI
Almanya gezimizi S 250 CDI BlueEFFICIENCY ile tamamladık. Mercedes ilk defa Avrupa pazarında dört silindirli dizel bir motoru S serisine koyuyor ve tek amacı sınıfının en az yakıt tüketen otomobilini yaratmak. Yeni S ortalama 5,7 l/100 km yakıyor. S 250 CDI ayrıca 2012 ‘‘World Green Car’’ ödülünü de bu sayede evine getirdi. Bu önemli ödül yakıt tüketimi ve emisyon değerleri haricinde, aracın üretim aşamasında çevreye ne kadar az zarar verdiğini de dikkate alıyor. Bu motorla biz Türkler’in de ilgisini bir hayli çekeceğini düşünüyorum.
Tabii ki yakıt ekonomisinin yanında otomobilin gayet tatminkar bir performansı var: 201 hp ve 500 Nm, 1970 kg’lık aracı hareket ettirmekte zorlanmıyor. 0-100 km/s hızlanması 8,1 saniye olan S 250 CDI harika bir kombinasyon sunuyor.
Aracımızla yola çıkmadan önce detaylı bir şekilde incelemeye geçtik, aslında kurcalayacak o kadar çok şey vardı ki…
Otomobilin içi aşırı sade olmasına rağmen vakit geçtikçe yeni şeyler keşfediyorsunuz ve bu sadeliğin altında yatan teknoloji çekici gelmeye başlıyor.
Kendiliğinden kapanan kapılar ve masaj yapan, ısıtmalı-soğutmalı koltuklar gibi yolculuğu keyfe dönüştüren detaylar gizli. Arabayla ilgili neredeyse bütün bilgileri bilgi ekranında görebiliyor ve konsoldaki joystick sayesinde bütün verilere müdahale edebiliyorsunuz; koltuğunuzun ne şiddette masaj yapacağına bile karar verebiliyorsunuz (videoya bkz.) E 300 Hybrid modelinde de bahsettiğimiz gibi şeritte kalma uyarısı, yan aynalarda ışıklı uyarı, titreyen direksiyon gibi sürüşü daha güvenli kılan unsurlar S’te de mevcut.
Otomobille yola çıktığınızda kendinizi dünyadan izole olmuş gibi hissediyorsunuz, içeri istenmeyen hiçbir ses gelmiyor. Sadece dizel motorun hafif hırıltısını duyuyorsunuz. 2 tona yakın bir araç olmasına rağmen gözüktüğünden daha çevik bir otomobil, büyük direksiyon simidi yoldan alınan verileri biraz azaltıyor, zaten amacı da bu. Dilerseniz S serisi neredeyse istediğiniz yere kendi gidiyor. Hız sabitleyici ile istedğiniz hızı, önünüzdeki ile olan mesafenin hassasiyetini seçiyor (25-50 metre) ve bundan sonra size sadece direksiyonu tutmak kalıyor. Hatta abartırsak şerit değiştirme asistanı ile beraber neredeyse direksiyonu tutmanıza bile gerek yok çünkü sinyal verilmeden yapılan şerit değiştirmelerde araç kendi kendine fren yapıyor ve şeridine tekrar giriyor. Yaklaşık 100 km’lik yolculuğumuzda S 250 CDI kendi kendini kullandı. Şehir içi trafiğinde bile öndeki ile mesafesini ayarlıyor ve size sadece keyfini sürmek kalıyor.
S 250 CDI BlueEFFICIENCY bir makam aracının da performanstan pek ödün vermeden ekonomik olabileceğini bizlere kanıtladı ve otomobil kullanmanın değişik bir boyutuyla bizleri tanıştırdı.
Şimdi video vakti!
Bu keyifli etkinlik için Mercedes-Benz Türk ve Almanya çalışanlarına teşekkür ederiz.
Yazı: Sinan KOÇ
Sinan abi çok heycanlandım videoyu izlerken keşke dahada kaydedebilseydiniz sizin bu yaptığınız iş .. şüphesiz yarının top gear ı 🙂 !!
allah yalunuzu açık etsin
ders çalışamıyorum kpss giricem bu hafta sonu siteyi kapatın:)
4.09’daki Onur Koray mı?