Herkese bomba gibi bir karantina gününden selamlar.
Öncelikler iyi forumlar dilerim herkese, beni tanıyan hatırlayan kim varsa bu üzüntülü haberi onlarla paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm.
Editörler arasındaki en küçüklerden biriydim bu platforma yazarken(bkz. https://otopark.com/2015/12/06/japon-elmasi-honda-civic-fd6/) , tabi yıllar geçti ehliyet alındı kilometreler kat edildi.
Derken derken, limitler zorlanmaya başlandı. Geçtiğimiz yıl katıldığım Tosfed Yıldızını Arıyor'da Final Elemesi'ne kalarak en hızlı 60 pilot arasına girdim. Benim için muhteşem bir başarıydı.
Elbette trafiğin tenha olduğu saatlerde iyice abartmalar başlamıştı. Yarı kapalı bir köy yolunda artık otomobili omzuma alıp understeer ve oversteerlerle boğuşmalar gün geçtikçe çok şey kattı. Ama tarih 13 Mart akşamını gösterirken talihsiz bir şekilde kaza geçirdim.
Hep aklıma gelirdi insanların birbirine bu kadar duyarlı olmadığı ama sol şeritte ilerleyen otomobilimin önüne atlayan TIR'ın plakasını ne yazık ki hatırlayamıyorum.
Velhasıl sert bir frenle kontrolden çıkan otomobili biran olsun düzeltebildim ve iki seçenekten -bence- daha mantıklı olan Sprinter'ı seçerek (saliseler içinde) arkasından vurdum.
Devamında olan şeyler zaten kaza yapan herkesin deneyimlediği bir takım airbag dumanları ve kulağa kazınan metalin metale sürtme sesleri vs. vs.
3 kez de bariyerlere çarparak anca durdurabildiğim arabadan inerken; kaza yapıp ne olursa olsun elfrenini çekmeyi ihmal etmeyen reyiz gibi cart diye çektim ve indim.
Karşılaştığım manzara tam olarak buydu.
Şok ediciydi. Hayatımda başımı ellerimin arasına aldığım nadir anlardan bir tanesiydi. Ancak şükretmek için çok erkendi. Çarptığım Sprinter'a doğru koşarken tek duam içinde yolcunun olmaması veyahut kimsenin yaralanmamasıydı. 50 metre ötede durabilen Sprinter'da şu hale gelmişti.
Şanslıydım. Dünyanın en sakin insanlarından birine çarpmıştım. Mehmet abi. Arabadan indiği ilk anda 'Sende ve bende bir şey yok!' s**tir et gerisi hallolur diyen o abinin tavırlarını asla unutamayacağım. Sonrasındaki telefon görüşmeleri ve neticesinde araçlar çekicilere yüklendi. Ben hiçbir şeyden habersiz eve gidip biraz dinlenmeyi düşünürken sabah imza atmak için gittiğim Honda bayiisinde olayın ciddiyetini kavrayabildim.
Tüm işlemler tamamlandığında bana anahtarı uzatıp 'Son kez bakmak ister misin?' cümlesini kuran plazanın hasar danışmanıyla otoparka gittiğimde kaynar su başımdan aşağı döküldü. Cidden büyük bir şanstı bu elde ettiğim çünkü gün ışığında ortaya çıktı bütün hasar.
Kazanın şiddetiyle sağ yolcu kelebek camı patlamış, bagaj zeminini düzleyen sunta 3 parçaya bölünmüştü. Son kez gördüğüm biricik FD6'yı orada kaskonun kollarına bıraktım.
Tüm işlemlerin onaylanması ve ödemenin tamamlanması biraz zaman aldığı ve ben o psikolojiyi(her gece kaza kabusu) yeni atlattığım için bu yazıyı da şuan yazdım.
Diyeceğim o'dur ki, istediğiniz kadar iyi bir şöfor olun, karşınızdakinin de bir insan olduğunu unutmayın. Bana verilen bu 2. hayat şansını düzgün kullanmaya çalışacağıma inanıyor ve sizlere de ders olması için bu olayı buraya döküyorum. Hayırlı forumlar.
(NOT: Ne kadar duş alırsanız alın airbag kokusu 2 gün geçmeden çıkmaz.)
Öncelikler iyi forumlar dilerim herkese, beni tanıyan hatırlayan kim varsa bu üzüntülü haberi onlarla paylaşmanın faydalı olacağını düşündüm.
Editörler arasındaki en küçüklerden biriydim bu platforma yazarken(bkz. https://otopark.com/2015/12/06/japon-elmasi-honda-civic-fd6/) , tabi yıllar geçti ehliyet alındı kilometreler kat edildi.
Derken derken, limitler zorlanmaya başlandı. Geçtiğimiz yıl katıldığım Tosfed Yıldızını Arıyor'da Final Elemesi'ne kalarak en hızlı 60 pilot arasına girdim. Benim için muhteşem bir başarıydı.
Elbette trafiğin tenha olduğu saatlerde iyice abartmalar başlamıştı. Yarı kapalı bir köy yolunda artık otomobili omzuma alıp understeer ve oversteerlerle boğuşmalar gün geçtikçe çok şey kattı. Ama tarih 13 Mart akşamını gösterirken talihsiz bir şekilde kaza geçirdim.
Hep aklıma gelirdi insanların birbirine bu kadar duyarlı olmadığı ama sol şeritte ilerleyen otomobilimin önüne atlayan TIR'ın plakasını ne yazık ki hatırlayamıyorum.
Velhasıl sert bir frenle kontrolden çıkan otomobili biran olsun düzeltebildim ve iki seçenekten -bence- daha mantıklı olan Sprinter'ı seçerek (saliseler içinde) arkasından vurdum.
Devamında olan şeyler zaten kaza yapan herkesin deneyimlediği bir takım airbag dumanları ve kulağa kazınan metalin metale sürtme sesleri vs. vs.
3 kez de bariyerlere çarparak anca durdurabildiğim arabadan inerken; kaza yapıp ne olursa olsun elfrenini çekmeyi ihmal etmeyen reyiz gibi cart diye çektim ve indim.
Karşılaştığım manzara tam olarak buydu.


Şok ediciydi. Hayatımda başımı ellerimin arasına aldığım nadir anlardan bir tanesiydi. Ancak şükretmek için çok erkendi. Çarptığım Sprinter'a doğru koşarken tek duam içinde yolcunun olmaması veyahut kimsenin yaralanmamasıydı. 50 metre ötede durabilen Sprinter'da şu hale gelmişti.

Şanslıydım. Dünyanın en sakin insanlarından birine çarpmıştım. Mehmet abi. Arabadan indiği ilk anda 'Sende ve bende bir şey yok!' s**tir et gerisi hallolur diyen o abinin tavırlarını asla unutamayacağım. Sonrasındaki telefon görüşmeleri ve neticesinde araçlar çekicilere yüklendi. Ben hiçbir şeyden habersiz eve gidip biraz dinlenmeyi düşünürken sabah imza atmak için gittiğim Honda bayiisinde olayın ciddiyetini kavrayabildim.
Tüm işlemler tamamlandığında bana anahtarı uzatıp 'Son kez bakmak ister misin?' cümlesini kuran plazanın hasar danışmanıyla otoparka gittiğimde kaynar su başımdan aşağı döküldü. Cidden büyük bir şanstı bu elde ettiğim çünkü gün ışığında ortaya çıktı bütün hasar.


Kazanın şiddetiyle sağ yolcu kelebek camı patlamış, bagaj zeminini düzleyen sunta 3 parçaya bölünmüştü. Son kez gördüğüm biricik FD6'yı orada kaskonun kollarına bıraktım.
Tüm işlemlerin onaylanması ve ödemenin tamamlanması biraz zaman aldığı ve ben o psikolojiyi(her gece kaza kabusu) yeni atlattığım için bu yazıyı da şuan yazdım.
Diyeceğim o'dur ki, istediğiniz kadar iyi bir şöfor olun, karşınızdakinin de bir insan olduğunu unutmayın. Bana verilen bu 2. hayat şansını düzgün kullanmaya çalışacağıma inanıyor ve sizlere de ders olması için bu olayı buraya döküyorum. Hayırlı forumlar.
(NOT: Ne kadar duş alırsanız alın airbag kokusu 2 gün geçmeden çıkmaz.)