Sürüş Olgunluğu Dediğimiz Şey Nasıl Kazanılır?

[Awacs]

Selamun Aleyküm arkadaşlar, yaklaşık 1.5 senedir araba kullanıyorum. 6 yıla yakındır ehliyetim olsa da kendime ait olan bir araca bineli daha 2 yıl bile olmadı. Herneyse ilk zamanlara göre bir hayli gelişim göstersem de maalesef istediğim sürüş olgunluğuna ulaştığımı düşünmüyorum. Sürüş olgunluğundan kastım ise yan ve arka koltuklardaki seyahat eden insanları yormadan, her şeyiyle daha yumuşak bir şekilde araba kullanabilmek. Bu arada birkaçınız beni otomobil videolarındaki tehlikeli hareketler yapan arkadaş olarak tanısa da eğer yanımda herhangi birisi varsa ´istisnasız` her kurala uyarım.

Ki artık boş yollarda da tehlikeli hareketler yapmak pek cazibeli gelmiyor, son birkaç haftadır ciddi anlamda sürüş tarzımı değiştirmem gerektiğini düşünmeye başladım. Aslında ´en az ne kadar yakabilir ki bu araç?` diye deneme yaparken araç kullanmanın beni ne kadar az yorduğunu farketmemle başladı bu değişim ihtiyacı, artık daha konforlu bir şekilde seyahat etmek istiyorum diyebilirim. Uzun kilometreler sürüş tecrübesi olan arkadaşlar yardımlarını esirgemezse çok sevinirim.

 

[bt]

Bütün hareketleri aheste yapmaya alışmakla başlamakta fayda var. İnsanlık hali; dalgınlık, hata, kusur vb. durumlarda kendinin de, trafikte karşı tarafın da bu hataları tolere edebilmek için fırsatı olmasını sağlar. Bir de agresif hareketleri bırakınca aracı kontrol etmek için harcanan genel efor azalacağı için yorgunluk da azalır.

 

[stan]

Yaklasik 300 bin km yol deneyimi biri olarak, bence en onemlisi yolu ve karsindakini okumak.

İleriki virajdan sonra karsima ne cikabilir, bu zeminde araba ne yapar, yan seritteki adam onume atlar mi, onum de ki ani fren yapsa ne olur gibi gibi on goruleri dogru yorumlamak hayat kurtarir, hayati kolaylastirir.

 

[Reddington]

Trafiği okuyabilmek, az fren kullanmak, "zıpırlık" yapmamak. Bunlar bir araya geldiğinde sürüşte olgunluğa erişilmiş olur. Ne araba yorulur, ne siz, ne de aracınızdakiler. Sürat yapılacaksa da dengeli, güvenli ve lineer yapılmalı.

 

[Toprak]

Bu konuda net konuşmak için benim de tecrübem çok yetersiz, yaklaşık 3 yıllık ehliyet maksimum 15-20bin km bi tecrübem var. Benim en baştan beri sürüş tarzım kendimi en az yoracağım şekilde oluştu. Olabildiğince az fren kullanmak hepimizin bildiği bir şey, ben bir manuel vites kullanıcı olarak buna debriajı ekliyorum mümkün olduğunca. bu da özellikle dur kalk veya akan sıkışık trafikte takip mesafesi koruyup yolu okumaktan geçiyor. Mesela sürekli durup durup az az yürüyen trafikte ben debriaja dokunmadan 1. viteste olabildiğince gitmeye çalışırım. Birinin önüme dalacağını hissedersem o dalmadan normal şekilde girmesi için gaz keserim, frenlemem gerekecek yerde frensiz yavaşlamış olurum genelde. Virajlara girerken yavaşlamaktan çekinmem, çünkü birazcık hızlı girilen viraj içerideki insanları sarsıyor bence eğer amaç sürücü ve yolcuyu sarsmadan yormadan ilerlemekse genel olarak sakin hareketler yapılmalı diye düşünüyorum

 

[Cenk]

Bir sonraki adımını planlamayanlar, gittikleri hedefte karşılarına çıkabilecek olası sorunları düşünmeden, bunlara karşı ne yapabilirim sorgusu içinde olmayanlar hem hayatta hem trafikte daha fazla risk almış ve daha fazla kötü durumla karşılaşma ihtimalini arttırmış oluyor. Trafikte ilerlemek de tıpkı hayatta ilerlemek gibi. Hep bir sonraki adımı düşünüp olası senaryoları hesaplayıp tedbirini almak zorundasın. Anlık düşünüp anlık hareket edersen karşılaştığın her tehlikeli durumda ne yapacağını bilmeden emaneten hareket etmiş olursun. Kısacası trafiği oku, yolu ve yoldakileri oku, hep bir sonraki adımı hesapla.

 

[Awacs]

Bütün hareketleri aheste yapmaya alışmakla başlamakta fayda var. İnsanlık hali; dalgınlık, hata, kusur vb. durumlarda kendinin de, trafikte karşı tarafın da bu hataları tolere edebilmek için fırsatı olmasını sağlar. Bir de agresif hareketleri bırakınca aracı kontrol etmek için harcanan genel efor azalacağı için yorgunluk da azalır.

Hocam gereksiz bir şekilde hızlanma ihtiyacı hissediyorum vites atarken, anlamadım neden böyle oldu. Atıyorum gaza oturmadan vites atmak çok garip geliyor bazen. Galiba ilk başta bunu yanlış yapmışım o o zamanlardan kalan bir alışkanlık olmuş gibi.

Yaklasik 300 bin km yol deneyimi biri olarak, bence en onemlisi yolu ve karsindakini okumak.

İleriki virajdan sonra karsima ne cikabilir, bu zeminde araba ne yapar, yan seritteki adam onume atlar mi, onum de ki ani fren yapsa ne olur gibi gibi on goruleri dogru yorumlamak hayat kurtarir, hayati kolaylastirir.

Galiba trafik konusunda bencil davranıyorum ben ya da eskiden öyle davranıyordum, genellikle arabamın limitlerine ve kendi sürüş becerilerime göre davranırdım. Bu arada ilk zamanlar bu daha kötüydü, şimdi gayet iyi diyebilirim eskiye göre. Hatta önceleri trafikteki herkesi soğukkanlı zannediyordum, halbuki şerit değiştirirken bile eli ayağına dolaşan insanlar varmış.

Trafiği okuyabilmek, az fren kullanmak, "zıpırlık" yapmamak. Bunlar bir araya geldiğinde sürüşte olgunluğa erişilmiş olur. Ne araba yorulur, ne siz, ne de aracınızdakiler. Sürat yapılacaksa da dengeli, güvenli ve lineer yapılmalı.

Galiba beni yoran şey de gereksiz hızlanmaların ve yavaşlamaların getirdiği sürekli fren ve gaz ihtiyacı diye düşünüyorum.

Bu konuda net konuşmak için benim de tecrübem çok yetersiz, yaklaşık 3 yıllık ehliyet maksimum 15-20bin km bi tecrübem var. Benim en baştan beri sürüş tarzım kendimi en az yoracağım şekilde oluştu. Olabildiğince az fren kullanmak hepimizin bildiği bir şey, ben bir manuel vites kullanıcı olarak buna debriajı ekliyorum mümkün olduğunca. bu da özellikle dur kalk veya akan sıkışık trafikte takip mesafesi koruyup yolu okumaktan geçiyor. Mesela sürekli durup durup az az yürüyen trafikte ben debriaja dokunmadan 1. viteste olabildiğince gitmeye çalışırım. Birinin önüme dalacağını hissedersem o dalmadan normal şekilde girmesi için gaz keserim, frenlemem gerekecek yerde frensiz yavaşlamış olurum genelde. Virajlara girerken yavaşlamaktan çekinmem, çünkü birazcık hızlı girilen viraj içerideki insanları sarsıyor bence eğer amaç sürücü ve yolcuyu sarsmadan yormadan ilerlemekse genel olarak sakin hareketler yapılmalı diye düşünüyorum

Galiba baştan bu tarz konulara kafa yormak gerekiyor, bahsettiğiniz takip mesafesi olayı hayati derecede çok önemli. Ben çok fazla fren kullanıyorum gerçekten ki bu da çok fazla gaz pedalı kullandığımı gösteriyor trafikte. Güzel tecrübeler okudum sayenizde. Bu arada gaz pedalına basmadan debriyajla gitmeye çalışınca araç titreme yapmıyor mu?

 

[fnalkan]

Ben şoför koltuğunda iken aracıma binen herkes şu cümleyi kurdu. Senden araba alınır Hem kendimizi hem de altımızdaki aracı yormadan ,kurallar çerçevesinde ve dikkatli şekilde yaşanılan konfordur benim için sürüş deneyimi.

Hayatımda yaptığım kilometrenin yarısından fazlasını istanbul trafiğinde yaptım. 4 kez sıfır araç aldım. İlk aldığım sıfır aracın balataları 35 bin km de değişti,3.aldığım sıfır aracın ise 50 bin km de, yol aynı yol şoför aynı şoför ama deneyim aynı deneyim değil işte insan değişiyor farkında olmadan tecrübe ediniyor. Şuan 4.sıfır aldığım aracımı kullanıyorum km si 20 bin oldu, motor yağı ve filtreleri haricinde henüz değişen bir parçası olmadı. Tabi ben balatalardan açtım konuyu ama bir çok göstergesi olan maddelerden bir tanesi sadece. Sırf sohbete dahil olmak için )

Tahmini yol tecrübem 300 bin km.

Yaklasik 300 bin km yol deneyimi biri olarak, bence en onemlisi yolu ve karsindakini okumak.

İleriki virajdan sonra karsima ne cikabilir, bu zeminde araba ne yapar, yan seritteki adam onume atlar mi, onum de ki ani fren yapsa ne olur gibi gibi on goruleri dogru yorumlamak hayat kurtarir, hayati kolaylastirir.

Tamamıyle aynı düşünceleri paylaşıyoruz.

 

[Awacs]

Bir sonraki adımını planlamayanlar, gittikleri hedefte karşılarına çıkabilecek olası sorunları düşünmeden, bunlara karşı ne yapabilirim sorgusu içinde olmayanlar hem hayatta hem trafikte daha fazla risk almış ve daha fazla kötü durumla karşılaşma ihtimalini arttırmış oluyor. Trafikte ilerlemek de tıpkı hayatta ilerlemek gibi. Hep bir sonraki adımı düşünüp olası senaryoları hesaplayıp tedbirini almak zorundasın. Anlık düşünüp anlık hareket edersen karşılaştığın her tehlikeli durumda ne yapacağını bilmeden emaneten hareket etmiş olursun. Kısacası trafiği oku, yolu ve yoldakileri oku, hep bir sonraki adımı hesapla.

Galiba haklısınız, üzerinden bir hayli zaman geçmesine rağmen bir anımı paylaşmak istiyorum. Mahalle arasında çift şerit bir yoldan gidiyorum ve yol ileride teke düşüyor ki yolun her iki tarafında da park etmiş araçlar var. O gün yağmur yağıyor, her ne kadar yağmurda az araç kullanmamış olsam da fren pedalına asılınca abs sisteminin çok saçma davranabileceğini o güne kadar bilmiyordum. 40-50 civarı hızla tek şerit yola girince farkına vardım karşıdan da birisi geliyormuş ama ilk başta onu göremedim park eden arabalar yüzünden, ani tepkiyle frene asılınca araba kaymaya başladı. Yahu bildiğin frene basmamış gibi gitmeye devam ediyor araç, nasıl oldu o ara bilmiyorum ama tek bildiğim şey birkaç santimlik farklarla park etmiş ve karşıdan gelen aracın arasından kayarak geçmem. O günden sonra önünü göremediğim hiçbir viraja yüksek hızlarla girdiğimi hatırlamıyorum.

 

[Awacs]

Ben şoför koltuğunda iken aracıma binen herkes şu cümleyi kurdu. Senden araba alınır Hem kendimizi hem de altımızdaki aracı yormadan ,kurallar çerçevesinde ve dikkatli şekilde yaşanılan konfordur benim için sürüş deneyimi.

Hayatımda yaptığım kilometrenin yarısından fazlasını istanbul trafiğinde yaptım. 4 kez sıfır araç aldım. İlk aldığım sıfır aracın balataları 35 bin km de değişti,3.aldığım sıfır aracın ise 50 bin km de, yol aynı yol şoför aynı şoför ama deneyim aynı deneyim değil işte insan değişiyor farkında olmadan tecrübe ediniyor. Şuan 4.sıfır aldığım aracımı kullanıyorum km si 20 bin oldu, motor yağı ve filtreleri haricinde henüz değişen bir parçası olmadı. Tabi ben balatalardan açtım konuyu ama bir çok göstergesi olan maddelerden bir tanesi sadece. Sırf sohbete dahil olmak için )

Tahmini yol tecrübem 300 bin km.

Muhtemelen arkadaşlarım benim aracımı kara listeye almışlardır. Ben de bayağı bir zaman önce fren mesafesini denemek için birkaç defa 70-0 gibi şeyler yaptım arka arkaya, en son sol farın oradan duman çıkıyordu. Umarım bir gün sizin gibi bir şoför olabilirim, muhtemelen yaşın getireceği olgunlukta sürüş karakterime yansıyacaktır zamanla.

 

[Mt.Akina]

Selamun Aleyküm arkadaşlar, yaklaşık 1.5 senedir araba kullanıyorum. 6 yıla yakındır ehliyetim olsa da kendime ait olan bir araca bineli daha 2 yıl bile olmadı. Herneyse ilk zamanlara göre bir hayli gelişim göstersem de maalesef istediğim sürüş olgunluğuna ulaştığımı düşünmüyorum. Sürüş olgunluğundan kastım ise yan ve arka koltuklardaki seyahat eden insanları yormadan, her şeyiyle daha yumuşak bir şekilde araba kullanabilmek. Bu arada birkaçınız beni otomobil videolarındaki tehlikeli hareketler yapan arkadaş olarak tanısa da eğer yanımda herhangi birisi varsa ´istisnasız` her kurala uyarım.

Ki artık boş yollarda da tehlikeli hareketler yapmak pek cazibeli gelmiyor, son birkaç haftadır ciddi anlamda sürüş tarzımı değiştirmem gerektiğini düşünmeye başladım. Aslında ´en az ne kadar yakabilir ki bu araç?` diye deneme yaparken araç kullanmanın beni ne kadar az yorduğunu farketmemle başladı bu değişim ihtiyacı, artık daha konforlu bir şekilde seyahat etmek istiyorum diyebilirim. Uzun kilometreler sürüş tecrübesi olan arkadaşlar yardımlarını esirgemezse çok sevinirim.

Sürüş olgunluğu dediğimiz şey arabada tek başınıza kalıp eğlenmek istediğinizde ortadan kalkıyor. Bende eğer gazlamaktan haz almayan insanlarla birlikte araçtaysam(ya da hoşlanmadığını belirten insanlarla birlikteysem) olabildiğince yumuşak davranmaya çalışırım. Yumuşaktan kasıt şöyle sürekli pedalların altında yumurta varmış gibi düşünün olabildiğince yumuşak davranırsanız içeride istenmeyen sallanmalar G kuvvetleri vesaire gerçekleşmez böylelikle de yolcular rahatsız olmaz.

İlk zamanlar otomobili böyle kullanırdım, dolmuş şöförünün oğlu olan bir arkadaşım vardı böyle kullanmayı nereden öğrendin demişti.

''en az ne kadar yakabilirsin'' durumunu da çok denedim, belli bir aşamadan sonra refleksler ölüyor, otomatikman elinde not defteri gözünün ucunda gözlük noktaları virgülleri hesap edip hypermilling'ci olmak işten bile değil, hele de az yakan gazlı bir otomobilde 1-2tl ya fark ediyor ya fark etmiyor.(''sad but true'')

40-50 bin km sürüş tecrübem 7 yıldır da ehliyetim var, Allah'a şükür trafikte kimseye çarpmadım, kimse de bana çarpmadı.Boş yolda kaldırımlar ve tarlalara çıkma deneyimim oldu bunların hepsi bana maddi ve manevi olarak zararı olarak geri döndü. Ama her şey yaşında güzel yarın bir gün çoluk çocuğa karışınca isteseniz de rahat rahat gazlayamazsınız.

Araçta 3 yaşında kuzenim varken değişik bir şekilde kullandığımı fark ediyorum sanki kırılgan bir eşya taşırmış veya bagajı açık bir yük taşırsınız da iple sabitlersiniz her an düşecek endişesi olur işte öyle sürüyorum. Yarın bir gün çoluk çocuğa karışılınca da böyle olacağını bildiğim için her şey zamanında güzel diyorum.

Güvenli sürüşler diliyorum herkese.

Biliyorum çoğu kişi bu yorumumdan haz almayacak tepki gösterecek ama ben bu foruma ilk girdiğimde herkes yok şöyle viraj dönüyorum böyle yanlıyorum böyle uçuyorum diye naralar atıyordu. Şimdi o arkadaşların her biri güvenli sürüş eğitmeni olduğu için bazen tepki çekilebiliyor.

 

[g.c.]

Benim de tahminim 100k km deneyimim birikti. Önemli hususlardan bir diğeri de kaza tecrübesi edinmek diye düşünüyorum. Ufak tefek dokunuşlarda nasıl tepki vermeli, soğukkanlılık, araçtaki ve karşıdakilerin can güvenliği öncelik haline gelmeli mutlaka. Bununla birlikte bence de "balata değişim periyodu" kesinlikle sürücünün kullanımı hakkında bilgi verir. Sakin ve dikkatli kullanmak gerek. (Ben bazen cıvıtıyorum ama aile varsa araçta daha özen gösteriyorum)

 

[nacker]

Uzun yol için tavsiye verirsem; eğer varsa hız sabitleyici bayağı teşvik ediyor sabit hızda gitmeyi. Eğer yoksa da bu yolda atıyorum 110 sabit gideceğim deyip sürekli o hızda kalmaya odaklanın. Bir süre sonra "yolu gördükçe hızlanma" dürtüsünün yerine geçecektir.

 

[Patri]

Balata konusu geçince dahil olayım dedim. Aracımı 2010 yılında 0 km olarak aldım. Şu an 111 bin km'de. Henüz fren balatalarını değiştirmedim. Kilometre 110 bin olunca bosch marka balata siparişi verip bi duruma bakayım dedim. Aşağıdaki fotoda soldaki sıfır bosch balata, sağdaki benim aracımdan çıkan 110 bin görmüş balata. 4-5 Bin km daha kullanırım diyerek eski balatamı yerine koydum Şu an araç 111 binde ve üzerinde 0 km fabrikadan gelen balataları var. Fazlada abartmamak adına 113 binde değiştirmeyi düşünüyorum. Bu arada aracı %65-70 şehiriçi kullandım. Arkadaşların da belirttiği gibi sürüş olgunluğu pedallara nazik davranmakla başlıyor. Ayrıca pedalları lüzumsuz kullanmamak lazım.

Not: Fren pedalı yerine çok sık motor freni kullanırım.

 

[Onemanband]

Bu sorunun tek cevabı var: sabır. Daha akıcı bir sürüş için de önünüzdeki 2, hatta 3. aracı takip ederek hızlanıp/yavaşlamak epey etkili oluyor.

 

[mehmeetakiff]

Valla legal olarak tahmini 1000 km'ye yakın, illegal olarak da anca 200 km tecrübem ya vardır ya yoktur. Yani daha çiçeği burnunda bir sürücüyüm fakat yıllardır kendimi bildim bileli babamı izler, trafikte yaptığı hareketleri, kullanım stilini analiz ederim. Bunun üzerine azıcık trafiğe çıkmak bile bir şeyler kattı bana.
Şu zamana kadar kendime çıkardığım dersler; sabırlı olacaksın, milleti düzeltemezsin kendini yıpratmaya gerek yok, gereksiz hareketten kaçınacaksın, gaz kontrolünü iyi yapacaksın, olumsuz bir durumda soğukkanlı olup arabadakilere bir şeyler olduğunu ama kontrol altında tuttuğunun güvenini hissettireceksin, mümkün olduğunca fren ihtiyacı olmayacak şekilde kullanacaksın, öngörülü olup kırmızıyı göre göre gaza oturmanın manası yok. Gazı verirken yedire yedire basacaksın gazladığını arabadakiler fazla hissetmeyecek, trafiği iyi okuyacaksın; en az 100m öteyi okuyabilmek hayat kurtarıyor (defalarca kez kazadan kaçınmamı sağladı bu olay birinde bariyerle kamyonet arasında tost olmaktan kurtuldum.)

Bu arada balatadan konu açılmış, 89.7xx km'de hala fabrikasyon balatalar var, muhtemelen fena durumda değil hala iyi tutuyorlar geçen 80-90 civarından aniden önüme atlayan kamyon yüzünden yavaşlayıp 40'lara düşürdüm hızımı herhangi bir şişme, pedalda peynirleşme, tutmama hissetmedim. Fren durumu için kursta kullandığım symbolün ben ders aldığım dönemde bitip değişmişti bitik frenle iyi frenin farkını iyi kötü anlayabilir kıvama geldim o durumdan dolayı, muhtemelen %40 civarlarında bir balata ömrü var ama riske gerek yok 8 yıl oldu bakımda değişecek kesinlikle.

 

[mcb]

Toplamda 200bin km üzeri, 12 ayrı ülke ve Türkiye’nin hemen her yerinde hemen her hava koşulunda (İzlanda’dan buz üzerinden tutun, Galiçya’nın deli yağmurları, Kapadokya’nın uyutan sıcağı ve Alpler’deki karlı yollara kadar) tecrübem var. Arabada en önemsediğim şey her zaman konfor olmuştur. Huzurlu gidip kendimin ve yolcuların minimum yorulduğu yolculukları severim. Bu nedenle sessiz, sakin, konforlu araçlara bayılırım. Arada tabii benim de hız yaptığım, gergin kullandığım oluyor ama çok nadirdir böyle sürüşlerim. Kar üstünde arabayı kaydırmayı ise çok seviyorum. Bunca yoldan sonra diyebileceğim en önemli şey birçok kişinin dediği gibi ne kadar az fren o kadar az yakıt ve sürüş konforu demek. Bir de sakin ve sabırlı kalabilmek en önemli detaylar. Kimseye sinirlenmemeye çalışmak, konsantrasyonu yola verip hep 2-3 adım öteyi düşünmek çok önemli. Konforlu gidişten keyif almak da güzel bir detay. Yolculuğun sonunda herkesi en az yorgun ve mutlu görmek çok keyifli oluyor bence. Bunun yanında trafiğe adapte olabilmek ve diğer sürücülerin ne yapacağını önceden kestirmek ince detaylar. Onlar da tamamen tecrübe meselesi bence.

 

[mcb]

Balata konusu geçince dahil olayım dedim. Aracımı 2010 yılında 0 km olarak aldım. Şu an 111 bin km'de. Henüz fren balatalarını değiştirmedim. Kilometre 110 bin olunca bosch marka balata siparişi verip bi duruma bakayım dedim. Aşağıdaki fotoda soldaki sıfır bosch balata, sağdaki benim aracımdan çıkan 110 bin görmüş balata. 4-5 Bin km daha kullanırım diyerek eski balatamı yerine koydum Şu an araç 111 binde ve üzerinde 0 km fabrikadan gelen balataları var. Fazlada abartmamak adına 113 binde değiştirmeyi düşünüyorum. Bu arada aracı %65-70 şehiriçi kullandım. Arkadaşların da belirttiği gibi sürüş olgunluğu pedallara nazik davranmakla başlıyor. Ayrıca pedalları lüzumsuz kullanmamak lazım.

Not: Fren pedalı yerine çok sık motor freni kullanırım.



Ekli dosyayı görüntüle 33844Ekli dosyayı görüntüle 33845

Elektrikli araçlar bu kadar kullanmıyor balatayı Bir daha kendime az fren kullanıyor demeyeceğim sizi gördükten sonra

 

[Gökhan61]

Ellerin ve ayaklarınla temas ettiğin her noktaya nazik ol yeterli. Vites değiştirirken otobüs vitesi değişir gibi yavaş, gaza ve diğer pedallara basarken yavaşça yedire yedire bas. Hatta şöyle bir antreman yapabilirsin özellikle dizelde meyvesini hemen verir; vites değişimlerini arabada hissetmeden yapmaya çalış. Araba ileri geri yığılmasın. Piyano ile slow bir parça çalar gibi düşün. Yakaladığın bir ahenk olunca bir süre devam ettir o kendiliğinden oturacak zaten kullanımına.

 

[UCY]

Cevabı ''süre süre olur'' olmayan soru. Eniştem belki 40 senedir aktif araç kullanır, arabasına ne zaman binsem içim dışıma çıkıyor. Mutlaka kullana kullana belli bir tecrübe edinilir fakat birazda yetenek/yatkınlık meselesi herhalde.