Güney Afrika'dan İthal Araçlara Ek %10 TOKİ Vergisi

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Koç,Sabancı veya Doğuş'un yerli otomobil üretmek gibi bir misyonları mı var anlamadım ?
Devlet bir araç satılırken o aracı üreten üreticiden daha fazla kazanıyor (!) neden yerli araç üretimini istiyor mesela ?
Tekstilde dünya markası falan değiliz, hiç olmadık..Ancak taşeron tekstilde ilk üç arasına rahatlıkla girebiliriz
İşte dediğimiz o büyük firmaların öyle bir misyonu yok. Devlet vergi koymasa ne olacak koysa ne olacak her türlü alıyorsun o malzemeyi(çoğu gereksinim dışı). Daha çok kazanıyor neden yerli üretimi istiyor demişsiniz. Devlet dediğimiz şey basit fikirlere dayalı bir oluşum değildir bunu belirteyim. Belki yerli otodan daha az kazanacak ancak bunun ilerideki getirisi çok daha büyük olacak bu millet için. Siz öyle düşünürsünüz oradan başkası öyle galan derken işte ülke hali. Ayrıca tekstil zamanında bu ülkenin en büyük kaynaklarından biriydi. Sadece kıyafet olarak algılanayın kumaş, havlu, halı vs. Ayrıca ülkeye her durumda b*k atmak içinde bahane bulmayın artık. Herkes yaymış bir tarafını anca eleştirsin. Ülkeyi geliştirmek çoğu kişinin umrunda bile değil. Herkes kendi hayatını düzenlemeye çalışsın ancak ve bunda da başarılı olamıyoruz. Geçmiş nesillerde aynı haltı yedi şimdi ceremesini biz çekiyoruz, e biz niye aynısını yapalım? Bizden sonraki kuşakta bize sövecek bu durumdan dolayı derken kısır döngü içerisinde anca sosyal medyadan yazı yazmaya devam edilecek. Her zaman söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim eğitim şart. Eğitim derken mühendislik falan demiyorum kafa yapısı için, bu tarz olaylara nasıl yaklaşım sağlamamız gerektiğini öğrenmek için. İstersek yerli oto yapalım, marsa gidelim. İnsanımızın kafası değişmediği sürece hep yaşam standartlarımızdan şikayet edeceğiz, hep başkalarına özenti olacağız.
 
  • Beğeni
Tepkiler: At
Türkiye laik bir ülke değil laik bir ülke olsa diyanet işleri olmazdı. :(
Laikliğin kelime anlamı din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır, diyanetin olup olmaması bunu sadece şu şekilde etkiler eğer bakanlık olursa siyasetin içinde aktif rol almaktadır ancak başkanlık olursa siyasetten uzak kalmaktır. Atatürk şüphe yokki çok zeki bir insandı ve bunu öngörerek Diyanet İşlerini ve Genelkurmayı başkanlık olarak kurmuştur. Özellikle bu iki kurumun siyasete karışmasının ülkeyi hedeflerinden saptıracağı gerçeği vardır. Mesela Atatürk asker olmasına rağmen, askerin siyasete bulaşmasını istememiştir neden? Çünkü asker bulaştığı zaman olacak durumlar açıktır. Ve bu ülkenin geçirdiği askeri darbeleri hatırlayın. Hepsi ülkeyi geri götürmüştür hiçbirinin yararlı bir şeyi olmamıştır ülke adına. Aynı şey diyanet içinde geçerli. Burada dinin bir önemi yok aslında, insanın içindeki güdülme duyusu yüzünden başımıza gelmekte bu olaylar. Az önceki postta yazdığım gibi her şeyi çözecek olan yegane unsur eğitim. Yani diyanet işleri bakanlık olmadığı sürece teoride laikliğe hiçbir zarar gelmez.
 
Diyanet sadece göstermelik bir kurumdur. Ülkede laikliğe en büyük engel cemaat ve tarikat yapılanmalarıdır. Bu cemaat liderlerinin ülkenin siyasi, askeri, yargı ve ekonomik klikler içinde ne denli etkin ve güçlü rol oynadığını hepimiz gördük. Biz 20 yıldır görüyorduk, hükümet sempatizanları 1-2 senedir yeni görmeye başladı. Diyanette şuan siyasi gücün güdümünde ve halkı etkilemede önemli bir rol oynuyor. Ama bu ülkenin asıl din tacirleri, ülke üzerinde asıl söz sahipleri cemaatlerdir. Yabancı devletlerin güdümünde olan cemaatlerin kökeni de Osmanlı'nın son dönemlerinde, Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk yıllarında Atatürk'ün önünü kestiği hacı-hoca tayfasına kadar dayanmaktadır.
 
Türkiye bir yerlere doğru gidiyor ama hiç iyi bir yere gitmiyor açıkçası. Son zamanlarda dikkatimi çeken bazı konuları yazayım da içimi dökeyim bari.

- Instagramına "şehzadenin annesi, paşanın babası" yazan ebeveynler. Manyak mısınız abi siz, nasıl bir eziklik içindesiniz? Çocuğuna şehzade deyince sen de başımıza sultan mı kesildin??
-Evlilik teklifini, nişanını, görgüsüzlük ötesi kına gecesini (henna night wtf??), düğününü, düğün alışverişini, utanmasa gerdek gecesini paylaşan kızlarımız tüm ülkeyi ele geçiriyor farkında mısınız?
-Her hafta istisnasız Bodrum/Çeşme fotoğrafı paylaşanlar. Para, zaman?
-Büyük resmi gördüm, hep amariganın oyunları triplerinde olup da 2 metre önünü göremeyen insanlarımız.
-Şimdi 1-2 otomobil firmasının facebook sayfasını gezdim. Millet malının kölesi olmuş sayfaya yorum yazıp malını övüyor. Sebep?
-Tarihi dizilerden öğrendiğini zanneden kesim.
-Hayat amacı Alman malı otomobil almak olup da Alman'lara söven kesim. 1453 tane Alman malı kamyon ile İstanbul'un fethini kutlamak. Hamaset sokakta, evde, televizyonda...
-Çalışayım da benim de olsun yerine, benim yoksa onun da olmasın diyenler.
-İkili görüşmelerde mevcut iktidar hakkında senin/benim söylemeyeceğim lafları söyleyip, dışarıda reisci kesilenler.
-Çakma Atatürkcüler, çakma müslümanlar, çakma milliyetçiler. Şunu anladım ki kim en müslüman/milliyetçi/atatürkcü benim diyorsa ondan uzak duracaksın.
-Her yerde kitsch, televole kültürü. Şehirlerimizin, binalarımızın, yaşam kalitemizin seviye düşüklüğü.
-Hayatı 3 kelimeden ibaret olanlar. Para, para, para. Ülkemizde şuan paradan başka değer verilen herhangi bir olgu kaldı mı?

Bu tip insanların/olguların çoğunlukta olduğu bir ülkeden daha iyisini bekleyemiyorum maalesef.

İmza... Ülkenin hali daha güzel açıklanamazdı sanırım. Tek görüş tek parti ve tek kişiye oy verenler değil toplumumuzun genelinde var olan ciddi bir sorun var. Herkes kendisini en iyi bilen en iyiyi gören ve en iyi partiye oy veren zannediyor. En Müslüman En Milliyetçi En Atatürk'çü En Akp'li En Reisci En Chp'li En Mhp'li En Hdp'li En büyük Gs'lı Fb'lı en güzel en yakışıklı en en en... Bütün dünya bizi kıskanıyo yeaaaaaaa.... Toplum olarak tedaviye ihtiyacımız var. Hem de Acilen.
 
Üstteki konuşmalardan bağımsız olarak;

Üstte adı yazan markaların çoğu etki alanında değilmiş.
Toyota'nında adı geçiyor ama oradan gelen modeli olmadığını biliyordum (Yaris Fransa veya Belçika, Corolla yerli, Auris-Avensis İngiltere, Hilux Tayland).
Volkswagen'in Polo'su Portekiz, Golf-Passat-Tiguan-Scirocco-Bettle'ı Almanya, Jetta'sı Meksika üretimi diye biliyorum.

Diğer markalarda da oradan gelen sadece Mercedes C ve Ford Ranger varmış. Bunun adı Mercedes C vergisi olmuş yani.
 
İşte dediğimiz o büyük firmaların öyle bir misyonu yok. Devlet vergi koymasa ne olacak koysa ne olacak her türlü alıyorsun o malzemeyi(çoğu gereksinim dışı). Daha çok kazanıyor neden yerli üretimi istiyor demişsiniz. Devlet dediğimiz şey basit fikirlere dayalı bir oluşum değildir bunu belirteyim. Belki yerli otodan daha az kazanacak ancak bunun ilerideki getirisi çok daha büyük olacak bu millet için. Siz öyle düşünürsünüz oradan başkası öyle galan derken işte ülke hali. Ayrıca tekstil zamanında bu ülkenin en büyük kaynaklarından biriydi. Sadece kıyafet olarak algılanayın kumaş, havlu, halı vs. Ayrıca ülkeye her durumda b*k atmak içinde bahane bulmayın artık. Herkes yaymış bir tarafını anca eleştirsin. Ülkeyi geliştirmek çoğu kişinin umrunda bile değil. Herkes kendi hayatını düzenlemeye çalışsın ancak ve bunda da başarılı olamıyoruz. Geçmiş nesillerde aynı haltı yedi şimdi ceremesini biz çekiyoruz, e biz niye aynısını yapalım? Bizden sonraki kuşakta bize sövecek bu durumdan dolayı derken kısır döngü içerisinde anca sosyal medyadan yazı yazmaya devam edilecek. Her zaman söylüyorum ve söylemeye devam edeceğim eğitim şart. Eğitim derken mühendislik falan demiyorum kafa yapısı için, bu tarz olaylara nasıl yaklaşım sağlamamız gerektiğini öğrenmek için. İstersek yerli oto yapalım, marsa gidelim. İnsanımızın kafası değişmediği sürece hep yaşam standartlarımızdan şikayet edeceğiz, hep başkalarına özenti olacağız.

Bunlar komik şeyler. Böyle büyük düşün edasında konuşup hiç bir şey yapmamak bu olsa gerek. Yıl olmuş 2017 millet uzaya çıkıyor biz halen yerli oto üreteceğiz..Muhtemelen dünyadaki tüm fosil yakıtlar tükendiğinde biz benzinli yerli bir araç yapmış oluruz :D..Mesela kendine şunu sorabilirsin ; bir tarım ülkesi olarak samanı ve domates tohumunu bile dışarıdan ithal ediyoruz yerli aracı nasıl üreteceğiz ?
Bu ülkenin çok ciddi başka problemleri var. Mesela benim ülkemde üretilen %70 yerli üretim Fiat Egea 57.900 TL'den başlıyor. Bir asgari ücretlinin bu araca sahip olması için 41 ay yemeden içmeden çalışması gerekiyor..Aynı şekilde benim ülkemde üretilip İtalya'ya giden bu araç 15.200 euro başlangıç fiyatıyla satılıyor. Asgari ücretli bir İtalyan bu araca yemeden içmeden 9 ayda sahip olabiliyor. Asıl problem bu aslında anlatabiliyor muyum ? Devlet ensesi terlemeden üreticiden çok kazanıyor. Yerli oto ise sadece biz yerli oto yaptık demekten öteye gidemeyecek ölü bir yatırım. Memlekette üretim adına bir şey yok ve vergilerle ayakta duruyoruz..Bir yerden başlayacak zamanı da çoktan geçtik..Herkes yürüdü, koşmaya başladı ancak biz henüz emeklemiyoruz bile
Konya kadar Hollanda'nın tarım ihracatı 85 milyar euro, Türkiye'nin 17 milyar euro
O yüzden boş gazlara ve kendine dev aynasında bakmaya gerek yok..Günün sonunda rakamlar belli
İmza : Vatanını milletini seven kendi halinde insan
 
Son düzenleme:
Konu yerli arabaya gelmişken kendi fikirlerimi söylemek isterim.

Sadece ülke içinde satacak bir otomotiv firması maalesef yürüyemez. Ülke'de diğer firmaları yasaklayıp sadece kendi arabamızı satacacak olsak bile karşılamaz. Koç zamanında Tofaş'ı Kuzey Afrika ülkelerinde, Orta Doğu'da satmıştı da ancak bir gelir elde etmişti. Şimdi ise o pazarlar kafası rahat şekilde girebilecekleri yerler değil. Adamlar kendi markasıyla araba ürtemiş adamlar. Bildikleri bir şey var ki şu an o topa girmiyorlar. Ayrıca ülkede hammadde sıkıntısı var. Burada sıfırdan üretilecek aynı kalitede bir araba Alman'ın Meksika'da ürettiğinden belki de %20 daha pahalıya gelecek. Karımız oldu. Uf oldu. Ama yerli arabamız var, o bize yeter mi diyeceğiz?

Yalnız, henüz pazarı gelişmemiş Twizy gibi, Smart ForTwo gibi tek veya çift kişilik elektrikli şehir arabalara ağırlık verirsek bir pazar yaratabiliriz. Yine de bizim toplum Doblo, Kartal, Station Toros meraklısı olduğundan iç pazarda karşılık bulamaz.
 
  • Beğeni
Tepkiler: sputnik ve Porsche
Laikliğin kelime anlamı din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasıdır, diyanetin olup olmaması bunu sadece şu şekilde etkiler eğer bakanlık olursa siyasetin içinde aktif rol almaktadır ancak başkanlık olursa siyasetten uzak kalmaktır. Atatürk şüphe yokki çok zeki bir insandı ve bunu öngörerek Diyanet İşlerini ve Genelkurmayı başkanlık olarak kurmuştur. Özellikle bu iki kurumun siyasete karışmasının ülkeyi hedeflerinden saptıracağı gerçeği vardır. Mesela Atatürk asker olmasına rağmen, askerin siyasete bulaşmasını istememiştir neden? Çünkü asker bulaştığı zaman olacak durumlar açıktır. Ve bu ülkenin geçirdiği askeri darbeleri hatırlayın. Hepsi ülkeyi geri götürmüştür hiçbirinin yararlı bir şeyi olmamıştır ülke adına. Aynı şey diyanet içinde geçerli. Burada dinin bir önemi yok aslında, insanın içindeki güdülme duyusu yüzünden başımıza gelmekte bu olaylar. Az önceki postta yazdığım gibi her şeyi çözecek olan yegane unsur eğitim. Yani diyanet işleri bakanlık olmadığı sürece teoride laikliğe hiçbir zarar gelmez.
En son verilere göre Diyanet'e 4.604.000.000 TL bütçe ayrılmış.100.000'den fazla personeli var. Bu 11 bakanlığın bütçesinden daha fazla. Çoğu Üniversitede İlahiyat Fakültesi var. Burada öğretilen şeyler genelde diyanet ile meb'in ortaklaşa verdiği derslerin bütünü. Eğitime bile karıştılar. Cuma Namazında vaaz olayı var bilirsiniz. Gittiğim günlerde genelde hep hükümeti destekleyen, yalayan sözler. Diyanet dediğimiz kurum siyasi otoritenin söylediklerini tasdik etmekle yükümlü :) Bir kere bile hükümete karşı bir şey söylememiştir, hep desteklemiş ne dediyse doğru kabul etmiştir. Türkiyenin %99u müslüman bir ülke olduğu için(sözde) diyanet işleri gerçek anlamda sözü geçen, saygın, kutsal bir kurumu doğuruyor. Tayyip efendi ise Mercedesler hediye ederek başkanın gönlünü hoş tutuyor :)
 
Bunlar komik şeyler. Böyle büyük düşün edasında konuşup hiç bir şey yapmamak bu olsa gerek. Yıl olmuş 2017 millet uzaya çıkıyor biz halen yerli oto üreteceğiz..Muhtemelen dünyadaki tüm fosil yakıtlar tükendiğinde biz benzinli yerli bir araç yapmış oluruz :D..Mesela kendine şunu sorabilirsin ; bir tarım ülkesi olarak samanı ve domates tohumunu bile dışarıdan ithal ediyoruz yerli aracı nasıl üreteceğiz ?
Bu ülkenin çok ciddi başka problemleri var. Mesela benim ülkemde üretilen %70 yerli üretim Fiat Egea 57.900 TL'den başlıyor. Bir asgari ücretlinin bu araca sahip olması için 41 ay yemeden içmeden çalışması gerekiyor..Aynı şekilde benim ülkemde üretilip İtalya'ya giden bu araç 15.200 euro başlangıç fiyatıyla satılıyor. Asgari ücretli bir İtalyan bu araca yemeden içmeden 9 ayda sahip olabiliyor. Asıl problem bu aslında anlatabiliyor muyum ? Devlet ensesi terlemeden üreticiden çok kazanıyor. Yerli oto ise sadece biz yerli oto yaptık demekten öteye gidemeyecek ölü bir yatırım. Memlekette üretim adına bir şey yok ve vergilerle ayakta duruyoruz..Bir yerden başlayacak zamanı da çoktan geçtik..Herkes yürüdü, koşmaya başladı ancak biz henüz emeklemiyoruz bile
Konya kadar Hollanda'nın tarım ihracatı 85 milyar euro, Türkiye'nin 17 milyar euro
O yüzden boş gazlara ve kendine dev aynasında bakmaya gerek yok..Günün sonunda rakamlar belli
İmza : Vatanını milletini seven kendi halinde insan
Ben demiyorum ki devlet çok iyi falan fıstık. Yerli üretim sıfır onuda diyorum bunu arttırmak bir anda olmaz çok zaman lazım öyle ya da böyle bu işi bir ucundan tutup yaparsak o zaman düzelmeye başlayabiliriz.
Ayrıca asgari ücrette şöylr bir tablo çıkıyor ortaya: 1300 TL'ye yükseltildiği zaman çoğu kişi işsiz kaldı. Neden? Devlet mi attı bunları hayır. İlk postlarımda kar etme demiştim ya aynı şey. Patron kendisi 3 kueuş kar etmek için işçi çıkarıyor. 1300 olsuğunda sendikalar niye bu kadar yükselttiniz diye söylenmedi mi? Bakınız devlet memurunun en düşük maaşına. O bile belki minimum olması gerekenin altı ancak 3000 TL civarlarından başlıyor. Arada dağlar kadar fark ortaya çıkıyor burada. O asgari ücreti devlet yükseltmesini bilmiyor mu? Yükseltse 100 200 TL yüzde 2-3 artacak işsizlik oranı. Düşürse aynı şekilde azalacak. Bunu düzeltebilecek olanlar özel sektördeki firma sahipleridir.
En son verilere göre Diyanet'e 4.604.000.000 TL bütçe ayrılmış.100.000'den fazla personeli var. Bu 11 bakanlığın bütçesinden daha fazla. Çoğu Üniversitede İlahiyat Fakültesi var. Burada öğretilen şeyler genelde diyanet ile meb'in ortaklaşa verdiği derslerin bütünü. Eğitime bile karıştılar. Cuma Namazında vaaz olayı var bilirsiniz. Gittiğim günlerde genelde hep hükümeti destekleyen, yalayan sözler. Diyanet dediğimiz kurum siyasi otoritenin söylediklerini tasdik etmekle yükümlü :) Bir kere bile hükümete karşı bir şey söylememiştir, hep desteklemiş ne dediyse doğru kabul etmiştir. Türkiyenin %99u müslüman bir ülke olduğu için(sözde) diyanet işleri gerçek anlamda sözü geçen, saygın, kutsal bir kurumu doğuruyor. Tayyip efendi ise Mercedesler hediye ederek başkanın gönlünü hoş tutuyor :)
Zaten teoride demiştim:)
 
Ben demiyorum ki devlet çok iyi falan fıstık. Yerli üretim sıfır onuda diyorum bunu arttırmak bir anda olmaz çok zaman lazım öyle ya da böyle bu işi bir ucundan tutup yaparsak o zaman düzelmeye başlayabiliriz.
Ayrıca asgari ücrette şöylr bir tablo çıkıyor ortaya: 1300 TL'ye yükseltildiği zaman çoğu kişi işsiz kaldı. Neden? Devlet mi attı bunları hayır. İlk postlarımda kar etme demiştim ya aynı şey. Patron kendisi 3 kueuş kar etmek için işçi çıkarıyor. 1300 olsuğunda sendikalar niye bu kadar yükselttiniz diye söylenmedi mi? Bakınız devlet memurunun en düşük maaşına. O bile belki minimum olması gerekenin altı ancak 3000 TL civarlarından başlıyor. Arada dağlar kadar fark ortaya çıkıyor burada. O asgari ücreti devlet yükseltmesini bilmiyor mu? Yükseltse 100 200 TL yüzde 2-3 artacak işsizlik oranı. Düşürse aynı şekilde azalacak. Bunu düzeltebilecek olanlar özel sektördeki firma sahipleridir.

Ben bugüne kadar bu ülkede beton dışında başka bir şey üretildiğini görmedim
Keşke gerçekten bir şeyler üretsek, üretebilsek...
 
Koç,Sabancı veya Doğuş'un yerli otomobil üretmek gibi bir misyonları mı var anlamadım ?
Devlet bir araç satılırken o aracı üreten üreticiden daha fazla kazanıyor (!) neden yerli araç üretimini istiyor mesela ?
Tekstilde dünya markası falan değiliz, hiç olmadık..Ancak taşeron tekstilde ilk üç arasına rahatlıkla girebiliriz


Aynen dediğiniz gibi..
Hiç bir zaman öyle bir plan olmadı ve olmayacakta.. ..
Ha devlet inada bindirir, siz yapmassanız ben yaparım, hepinizide sonra silerim derse başkada . öyle bir devlet yok :) bu büyükler silerler devletleri... neyse o başka konu ...

Ya şu zamanda Tofaş, Reno, Ford Otosan ın aldığı Arge teşviklerini kimse almıyor.. sadece bu teşvikleri kovalayan ekipleri oluyor bu şirketlerin .. devlet bunlara çok para verdi zamanında .. ama bu "büyük" sanayicilerimiz araba, uçak, helikopter üretip yüksek teknoloji geliştirmek yerine.. Perakende sektörüne girip, süpermarketçilik oynadılar yıllarca...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...