Benim de en çok takıldığım ve merak ettiğim konulardan birisi bu ikinci elde yüksek km konusu? Mesela 2014 model bir dizel araç için yüksek km nedir? 160-170 bin km, yüksek bir km midir? 2007 model bir Seat Cordoba var mesela , 360 bin km'de ama aynı aracın ikinci elinde 170 bine çok yüksek deniyor.. 300-350 bin km gibi değerlere çıkılıyorsa 150-160 yüksek denilebilir mi?
Hocam kafa karışıklığında haklısınız. Hakikaten net bir değer söylemek mümkün değil. Ama sorun olarak nitelendirilecek "yüksek km" yorumunu yapmak için 0 km bir aracı alıp yüksek km'lere kadar ilk elde eskitmek gerekiyor. O zaman arabanın nasıl yıprandığını insan daha iyi anlıyor.
Öncelikle km'den kaynaklı kaygıları motor bloğunda düşünmeyin. Bakımlı ve doğru kullanılmış bir motor 500.000 km'yi rahatça devirebilir. Ama takdir edersiniz ki arabada yıpranacak tek yer motor bloğu değildir. Bazı dizel araçlarda turbo, palleri, hortumları gibi yerlerde zamana ve kullanım süresine (yani km) göre baş gösteren kronik sorunlar oluyor. Bazı modellerde de kronik olmasa bile hatalı kullanımdan ötürü bu parçalar arıza çıkarabiliyor. Herkes motor bloğuna bakar ama turbo maliyeti rektifiyeden fazla oluyor çoğu zaman. Yüksek km'lerde bunların çıkaracağı masraflar olabiliyor. Yine dpf, mazot pompası gibi masraf kalemleri de sürpriz yapabiliyor. Benzinde bu durum bu kadar değil. Ama lpg'de de oluşan ekstra ısı nedeniyle kaput içerisinde enteresan yıpranmalar, kopmalar, yırtılmalar, kırılmalar, erimeler olabiliyor. Motor veriminin düşmesi zaten cepte. Tüm yürüyen aksamda ve frenlerde malzeme yorgunluğu da kaçınılmaz oluyor. Bunları da unutmamak gerekiyor. Geçenlerde forumdan arkadaşlarla gittiğimiz bir pist etkinliğinde, çok iyi bakılıp çiçek gibi yapılmış bir 190E 2.3'ün pistte freninin boşalıp bir virajda patlaması bu konuda bana da çok iyi canlı örnek olmuştu.
Bunların dışında arabanın iç mekanında konfor öğelerinde de km'ye ve yıllanmaya bağlı olarak enteresan arızalar çıkabiliyor. İşte premium markaların farkları genelde trimlerde, koltuk/direksiyon döşemelerinde ve bu konfor donanımlarının dayanıklılığında ortaya çıkıyor. Km ilerledikçe de bu kalite farkı belirginleşiyor. Ayna kumandasının veya motorlarının arızlanması, cam açma butonlarının, krikolarının veya motorlarının arızalanması, silecek motorlarının ve mekanizmalarının arızalanması, klima yönlendirme motorunun arızası, koltuk ayar mekanizmalarının bozulması, merkezi kilit arızaları, direksiyon üstü kumanda butonlarının veya sinyal/silecek kollarındaki bazı kumandaların bozulması, torpido mekanizmasında bozulma/kırılma, iç mekanda düğmelerin aşınıp soyulma seviyesi ve buna benzer aklıma gelmeyen bir sürü garip garip arızalar yıllar ve km'ler geçtikçe sinir bozucu arıza kalemleri olarak karşısına çıkıyor araç sahiplerinin.
Verdiğiniz örnek üzerinde, benim bildiğim kadarıyla Cordoba'larda en sinir bozucu konu kapılardaki kumaş döşemeler. Bunlar dışında kadifemsi plastik aksam kaplamaları bir süre sonra soyulup altından hyundai accent kalitesi simsiyah sert plastikler çıkar. Bunlar can sıkmazsa Hitler motorları yıllarca sorunsuz gidebiliyor. Ama kaput içi plastik sıvı haznelerinde yıllar içerisinde çatlama sızıntı vs. olur mu derseniz neden olmasın derim. =) Arabayı tanıyanlar km yüksek mi değil mi daha iyi karar verir. Ayrıca kullanım sırasında ne kadar sert zorlayarak kullanıldı ve karşılığında ne kadar bakımı yapıldı; bu konuda aksaklıklara arabanın toleransı ne kadar bilmek gerekir. İkinci elde değeri fazla düşen ve yüksek kalan arabaların temel piyasa kriterlerini de bu tarz konular oluşturuyor.
2. el yüksek km'lerde benim için en güvenilir seçenekler atmosferik benzinli manuel şanzımanlı arabalar oluyor. Çünkü arızaları nispeten basit oluyor ve bu arızalar çok fazla gizlenemiyor.