Arkadaşlar Merhaba.
Geç de olsa benim için kıymetli arabam Süleyman'ı tanıtmak isterim.
2013'te 87500km'de İstanbul'da bir emlakçıdan aldım. Alacağına mahsuben Antalya'dan bir gençten almış. Araba hakkında çok bilgisi yoktu. Sadece arkadan bir kazasını biliyordu, bagaj kapağı değişmiş. Tramerde çıkan en baba hasarı da oydu zaten 3000TL küsür. Onun dışında torpido gözünde de önden ağır hasar vermeyecek bir çarpma onarımının faturasını da ben buldum sonradan. Aldığı gencin ablası bu arabada şöförlük öğrenmiş, o yüzden iri ufaklı bir çok kazayı otomatikman kabullenmiş oldum. Km'si düşük, motoru temiz ve fiyatı uygun olduğu için araba içime sindi ve satın aldım.
Yalnız büyük bir sorunu vardı. Araba 4,5 yıl Antalya güneşinin altında yatmış. Tavanı komple güneş yanığı ve yürüyeninde pek çok parça değişmeliydi. Bunu bilerek satın aldım ve ilk 20-30 km'sinde zaten yetkili servise bıraktım hiçbir masraftan kaçınmayacağım, bana sıfır araba gibi pırıl pırıl teslim edin diyerek. Faturasındaki bazı kalemleri sizinle paylaşmak isterim:
- radyatör ve radyatör soğutma suyu kabı
- fren diskleri ve semerleri
- iç mekandaki aşınmış deri vites kolu ve el freni körükleri
- hava filtresi gövdesi (burada yetkili servis eksik vida takmış, sonradan fark ettiğim için itiraz edemedim)
- aks mili keçesi ve aks körüğü
- merkezi egzos borusu ve susturucusu, son susturucu
- akü
- V kayışı
- bujiler
- sol çamurluk sinyali ve arka sis lambası (sis lambasının ampulünü takmadıklarını da sonra fark ettim)
- yağ müşürü
- amortisör üst takozları
- viraj demir askı rotları
- ön salıncaklar
- standart bakımda değişen yağ ve filtresi, benzin filtresi, hava filtresi
- tamponlar perişandı, toparlayabildikleri kadar toparladılar. (ama tampon demirinde çok ince bir işlem lazım sanırım, uğraşmamışlar)
Tüm bunlar 3800TL tutmuştu
Orjinal jant kapağının tanesine 80TL den fazla bir fiyat söylemişlerdi, direk sanayiden alın dediler =).(nitekim 4'lü seti 25 liraya aldım)
Servisten alıp Kocaeli'ye ilk yolculuğuma çıkışımın fotoğrafı:
Arabayla beraber lastikler de yatmıştı ve kum gibi dağılıyordu. O yüzden eve bile gitmeden 4 lastik aldım. Jantlardan biri yamuktu ve düzeltilemiyordu. Çıkma jant bulamadım ve bir ara bakarım diyerek bıraktım.
Aldığımda üstünde Xenon farlar vardı ve yoldan başka her yeri aydınlatıyordu. Daha kötüsü de, montaj sırasında sol farın ampul yuvasını perişan etmişlerdi.
Daha sonra tek farı ve far ayar motorunu değiştirdim. Osram Nightbreaker'ları alıp taktırdım ve lanet ettiğim xenon kitini işçilik olarak bıraktım.
Sağ dikiz aynam aldığımdan beri ayar tutmuyordu. Aynası kırılmış ve üzerine ek bir ayna yapıştırılmıştı. Bu yüzden ağırlık yapıyor ve kapının her kapanışında düşüyordu. Mahallede park halinde de bir kaç kez vurulduktan sonra sonunda değiştirdim.
Araba 90.000'e gelmeden bir akşam kaputta küçük bir ses farklılığı hissettim ve ertesi gün serviste triger kayışının eskidiği bilgisini verdiler. Acele olmamakla birlikte değişim tavsiyesi üzerine onu değiştirdik. Ayrıca yağ keçesi de sızdırıyormuş, o da değişti.
İşyerimdeki bir arkadaşın C3'ü ile birlikte en küçük arabası olduğundan ve plakası bile kargoyla ofise geldiği için arabamı herkes biliyordu =)
Herkes arabama isim koymamı istiyordu. İyi bir Beşiktaş'lıyımdır O aralar Süleyman Seba vefat etti ve çok üzüldüm. Hemen ardından da uzun süre isimsiz kalan arabama Süleyman ismini verdim. Üsküdar meydanından bir fotoğrafı:
Arabama 1 yıl boyunca orjinal 13" jantlarından bulamadığım için sadeliğini çok bozmayacak alaşım jantlar aldım.
Jantlardan sonra Corsa C 'lerin kronik sorunu olan direksiyon kutusu sorunumu da 500 liraya tamir ettirerek hallettim. Ha, İstanbul yollarında 1 yıl sonra yine nüksetti. Ama ciddi boyutta olmadığı için şu anda dokunmuyorum.
Karda kışta arabamı hemen her gün çalıştırmayı ihmal etmem.
O da bunun karşılığında karda kışta her hava koşulunda yolda kalmadan ilerledi. Yeri geldi Kartepe'nin yarı yoluna kadar çıkardı.
Maalesef geçen yıl küçük bir kaza yaptım ve sıfır kusurlu olduğum kazada Süleyman aşağıdaki gibi küçük bir yara aldı. Bu hasarın bahanesiyle 2 yıldır hafiften Yıldız Tilbe'nin çenesini andıran hasarlı tamponu da değiştirmiş olduk ve yüzü imzamdaki görüntüsüne kavuştu.
Maalesef İstanbul'da oturduğum muhit çok kötüydü ve gençler arabama park halinde resimdekine benzer çok fazla zarar verdiler. Hatta bir gece çıktığımda arabamın ön camında dikiz aynasının orada kocaman bir ayakkabı izi bile gördüm. Resmen arabanın tepesine kadar tırmanılan bir mahalleydi
Arabanın kaportasında muhtelif sıkıntılar mevcut. Tavanda komple güneş yanığı var. 3 yıldır hiçbir ani frenimde arkamda benimkinden kötü freni olan bir araç olmadığından arka tamponu değiştirtemedim, hala kenarlardan açık =). Bir de yaptığım kazadan sonra arabanın ön tarafında küçük çürümeler başladı. Benden önce yapılan kazanın işlem gören yerlerinde küçük çatlaklar var. Bir de bu yaz dolu mağduru oldu ve arka stop lambası bile çatladı. Kaportada dolu göçükleri mevcut. Bütçe nedeniyle kaporta işlerini biraz bekletiyorum.
Geçen hafta aldığımdan beri hasarlı olan (ve yetkili servisin bakımlarda atladığı) pandizot menteşemi artık kendi imkanlarımızla onaramayacağımız hale geldiği için değiştirdim. Bir de yeğenimin arada kırdığı havalandırma menfezlerinden birini değiştirdim. Arabayı aldığımdan beri 4. silecek takımımı bu hafta taktım.
Şu sıralar aldığımdan beri var olan ama hiçbir ustanın tecrübe edemediği için tamir edemeyeceğini söylediği bir immobilizer sorunu ile uğraşıyorum. Son 1 aydır herkesin tecrübe edebileceği bir hale geldi. Bazı bağlantı yerlerini bularak geçici çözümler üretmeye çalışıyorum ama ilk fırsatta onu da yaptıracağım.
3 yıl içerisinde arabamın sürüşü ve karakteri hakkında her şeyi öğrendim diyebilirim. Tabiri caizse "ciğerini biliyorum". 15 yıllık bir arabanın ömrünü dolduran parçaları dışında beklenmedik masrafı pek çıkmadı. En kötü halinde bile bugüne kadar yolda bırakmadı. Bırakana kadar da elden çıkarmayı düşünmüyorum. Umarım burada araç sahibi olmayan arkadaşlar da böyle bağ kurabileceği, yolda bırakmayan arabalara sahip olurlar.
Geç de olsa benim için kıymetli arabam Süleyman'ı tanıtmak isterim.
2013'te 87500km'de İstanbul'da bir emlakçıdan aldım. Alacağına mahsuben Antalya'dan bir gençten almış. Araba hakkında çok bilgisi yoktu. Sadece arkadan bir kazasını biliyordu, bagaj kapağı değişmiş. Tramerde çıkan en baba hasarı da oydu zaten 3000TL küsür. Onun dışında torpido gözünde de önden ağır hasar vermeyecek bir çarpma onarımının faturasını da ben buldum sonradan. Aldığı gencin ablası bu arabada şöförlük öğrenmiş, o yüzden iri ufaklı bir çok kazayı otomatikman kabullenmiş oldum. Km'si düşük, motoru temiz ve fiyatı uygun olduğu için araba içime sindi ve satın aldım.
Yalnız büyük bir sorunu vardı. Araba 4,5 yıl Antalya güneşinin altında yatmış. Tavanı komple güneş yanığı ve yürüyeninde pek çok parça değişmeliydi. Bunu bilerek satın aldım ve ilk 20-30 km'sinde zaten yetkili servise bıraktım hiçbir masraftan kaçınmayacağım, bana sıfır araba gibi pırıl pırıl teslim edin diyerek. Faturasındaki bazı kalemleri sizinle paylaşmak isterim:
- radyatör ve radyatör soğutma suyu kabı
- fren diskleri ve semerleri
- iç mekandaki aşınmış deri vites kolu ve el freni körükleri
- hava filtresi gövdesi (burada yetkili servis eksik vida takmış, sonradan fark ettiğim için itiraz edemedim)
- aks mili keçesi ve aks körüğü
- merkezi egzos borusu ve susturucusu, son susturucu
- akü
- V kayışı
- bujiler
- sol çamurluk sinyali ve arka sis lambası (sis lambasının ampulünü takmadıklarını da sonra fark ettim)
- yağ müşürü
- amortisör üst takozları
- viraj demir askı rotları
- ön salıncaklar
- standart bakımda değişen yağ ve filtresi, benzin filtresi, hava filtresi
- tamponlar perişandı, toparlayabildikleri kadar toparladılar. (ama tampon demirinde çok ince bir işlem lazım sanırım, uğraşmamışlar)
Tüm bunlar 3800TL tutmuştu
Orjinal jant kapağının tanesine 80TL den fazla bir fiyat söylemişlerdi, direk sanayiden alın dediler =).(nitekim 4'lü seti 25 liraya aldım)
Servisten alıp Kocaeli'ye ilk yolculuğuma çıkışımın fotoğrafı:
Arabayla beraber lastikler de yatmıştı ve kum gibi dağılıyordu. O yüzden eve bile gitmeden 4 lastik aldım. Jantlardan biri yamuktu ve düzeltilemiyordu. Çıkma jant bulamadım ve bir ara bakarım diyerek bıraktım.
Aldığımda üstünde Xenon farlar vardı ve yoldan başka her yeri aydınlatıyordu. Daha kötüsü de, montaj sırasında sol farın ampul yuvasını perişan etmişlerdi.
Daha sonra tek farı ve far ayar motorunu değiştirdim. Osram Nightbreaker'ları alıp taktırdım ve lanet ettiğim xenon kitini işçilik olarak bıraktım.
Sağ dikiz aynam aldığımdan beri ayar tutmuyordu. Aynası kırılmış ve üzerine ek bir ayna yapıştırılmıştı. Bu yüzden ağırlık yapıyor ve kapının her kapanışında düşüyordu. Mahallede park halinde de bir kaç kez vurulduktan sonra sonunda değiştirdim.
Araba 90.000'e gelmeden bir akşam kaputta küçük bir ses farklılığı hissettim ve ertesi gün serviste triger kayışının eskidiği bilgisini verdiler. Acele olmamakla birlikte değişim tavsiyesi üzerine onu değiştirdik. Ayrıca yağ keçesi de sızdırıyormuş, o da değişti.
İşyerimdeki bir arkadaşın C3'ü ile birlikte en küçük arabası olduğundan ve plakası bile kargoyla ofise geldiği için arabamı herkes biliyordu =)
Herkes arabama isim koymamı istiyordu. İyi bir Beşiktaş'lıyımdır O aralar Süleyman Seba vefat etti ve çok üzüldüm. Hemen ardından da uzun süre isimsiz kalan arabama Süleyman ismini verdim. Üsküdar meydanından bir fotoğrafı:
Arabama 1 yıl boyunca orjinal 13" jantlarından bulamadığım için sadeliğini çok bozmayacak alaşım jantlar aldım.
Jantlardan sonra Corsa C 'lerin kronik sorunu olan direksiyon kutusu sorunumu da 500 liraya tamir ettirerek hallettim. Ha, İstanbul yollarında 1 yıl sonra yine nüksetti. Ama ciddi boyutta olmadığı için şu anda dokunmuyorum.
Karda kışta arabamı hemen her gün çalıştırmayı ihmal etmem.
O da bunun karşılığında karda kışta her hava koşulunda yolda kalmadan ilerledi. Yeri geldi Kartepe'nin yarı yoluna kadar çıkardı.
Maalesef geçen yıl küçük bir kaza yaptım ve sıfır kusurlu olduğum kazada Süleyman aşağıdaki gibi küçük bir yara aldı. Bu hasarın bahanesiyle 2 yıldır hafiften Yıldız Tilbe'nin çenesini andıran hasarlı tamponu da değiştirmiş olduk ve yüzü imzamdaki görüntüsüne kavuştu.
Maalesef İstanbul'da oturduğum muhit çok kötüydü ve gençler arabama park halinde resimdekine benzer çok fazla zarar verdiler. Hatta bir gece çıktığımda arabamın ön camında dikiz aynasının orada kocaman bir ayakkabı izi bile gördüm. Resmen arabanın tepesine kadar tırmanılan bir mahalleydi
Arabanın kaportasında muhtelif sıkıntılar mevcut. Tavanda komple güneş yanığı var. 3 yıldır hiçbir ani frenimde arkamda benimkinden kötü freni olan bir araç olmadığından arka tamponu değiştirtemedim, hala kenarlardan açık =). Bir de yaptığım kazadan sonra arabanın ön tarafında küçük çürümeler başladı. Benden önce yapılan kazanın işlem gören yerlerinde küçük çatlaklar var. Bir de bu yaz dolu mağduru oldu ve arka stop lambası bile çatladı. Kaportada dolu göçükleri mevcut. Bütçe nedeniyle kaporta işlerini biraz bekletiyorum.
Geçen hafta aldığımdan beri hasarlı olan (ve yetkili servisin bakımlarda atladığı) pandizot menteşemi artık kendi imkanlarımızla onaramayacağımız hale geldiği için değiştirdim. Bir de yeğenimin arada kırdığı havalandırma menfezlerinden birini değiştirdim. Arabayı aldığımdan beri 4. silecek takımımı bu hafta taktım.
Şu sıralar aldığımdan beri var olan ama hiçbir ustanın tecrübe edemediği için tamir edemeyeceğini söylediği bir immobilizer sorunu ile uğraşıyorum. Son 1 aydır herkesin tecrübe edebileceği bir hale geldi. Bazı bağlantı yerlerini bularak geçici çözümler üretmeye çalışıyorum ama ilk fırsatta onu da yaptıracağım.
3 yıl içerisinde arabamın sürüşü ve karakteri hakkında her şeyi öğrendim diyebilirim. Tabiri caizse "ciğerini biliyorum". 15 yıllık bir arabanın ömrünü dolduran parçaları dışında beklenmedik masrafı pek çıkmadı. En kötü halinde bile bugüne kadar yolda bırakmadı. Bırakana kadar da elden çıkarmayı düşünmüyorum. Umarım burada araç sahibi olmayan arkadaşlar da böyle bağ kurabileceği, yolda bırakmayan arabalara sahip olurlar.