Anket sonuçlarına bakılırsa Ayrton Senna ve Michael Schumacher birbirine oldukça yakın ve en efsane görülen iki pilottan biri. İki pilot hakkında naçizhane görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Yarış pilotu olarak düşündüğümüz için Senna'nin ülkesine ve dünyaya olan yardımlarını vs tamamen es geçiyorum. Senna hayatını kaybetmeseydi o dönemki McLaren'in dominasyonu (Bir yarış sezonunda 1 yarış hariç tüm yarışları kazanan bir takımdan bahsediyoruz. O yarışta da mclaren pilotları birbiri ile çarpışmış
) ve kendi pilotajlığı ile şampiyonluk sayısının daha fazla olabileceğini tahmin etmek zor değil. O dönem manuel ve son derece mekanik son teknoloji ürünü bu otomobillerle takım arkadaşı Prost ile adeta harikalar yaratıyorlardı. Senna bu pilotluğunun aksine pist üzerinde rekabet etmeyi isteyebileceğiniz bir pilottu. Her sporda olduğu gibi f1'de de tüm pilotlar kazanmak için yarışa kadar olan tüm hafta boyunca sürekli analizler fiziksel antrenmanlar stratejiler gibi bir sürü konuda tabiri caizse kafa patlatarak hazılanıyor ve haliyle karşılığını istemek de en doğal hakları. Bunu yaparken Senna gibi kazanma duygusu son derece ön planda olmasına rağmen insani duygular son derece gelişmiş bir pilot da olabiliyorsunuz Michael gibi kazanmak için her şeyi ama her şeyi yapabilen bir canavara da dönüşebilirsiniz. Bana göre efsane Ayrton Senna'dan başkası olamaz. Neden mi? Hep beraber bakalım.
1992'de Belçika'da hepimizin yakından tanıdığı "eau rogue" ile beni ve tüm yarış severlerin gönlünde taht kurmuş SPA pistinde sıralama turları atılıyor. Her sıralama turunda olduğu gibi pilotlar limitleri sonuna kadar zorluyor. İlerleyen dakikalarda kaçınılmaz son, pilotlardan Erik Comas saatte 320 km/h ile tam da efsane isim Senna'nın önünde bariyerlere çarpıyor. Kaza o kadar şiddetli oluyor ki Comas'ı araçtan çıkarmaya gittiklerinde herifin ayağı hala gaz pedalına basılı şekilde buluyorlar. Dedim ya Senna'nın tam da önünde oluyor bu kaza. Efsanevi pilot, tam da kendine yakışır şekilde hala devam eden sıralama seansına rağmen hiç düşünmeden aracını durduruyor ve Comas'ın aracındaki yakıt sistemi hala motora benzin gönderdiğinden patlama riskine karşı hızlıca Comas'ın aracının yanına gidip motoru kapatarak Comas'ın hayatını kurtarıyor. 94'de Imola'da Senna'nın hayatını kaybettiği kazada Comas kırmızı bayraklara rağmen Senna'ya yardım için yanına gidiyor ama maalesef efsane için zaman çoktan geçmişti. Ayrıca Senna'nın ölümünden kısa süre önce roland ratzenberg'in ölümünü çıplak gözleriyle görmüştü ve bu durumdan ööok etklienmişti. Hayatını kaybeden dostunu omurlandırmak için podyuma çıktığında ratzenberg'in doğduğu ülke olan Avusturya bayrağını gösterip kendisin onurlandırmayı düşünüyordu. Nitekim öldüğünde tulumunun iç cebinde bu kez brezilya bayrağı değil avusturya bayrağı vardı.
Diğer tarafta ise Schumacher.
Rekoru yıllar geçmesine rağmen henüz çok yeni kırılabilmiş bir pilot. Ancak yazımın başında da söylediğim gibi kazanmak için her şeyi yapabilecek potansiyelde bir canavar. Kalkışlarda aracın yazılımını değiştirerek vs yaptığı hilelere değinmeyeceğim. Kazanmak her koşulda mutluluk verir mi? Ya da kazanınca gerçekten kazanıyor muyuz aslında? Schumacher saatte 300 ile giderken Barichello'yu pit duvarıyla neredeyse santim kalana kadar sıkıştırdığı meşhur videosunu hepiniz görmüşsünüzdür. Buna ek olarak Imola Grand Prix'sinde Montoya'yı orda olduğunu bilmesine rağmen kazanmak uğruna yolun dışına iterek yarış sonrasındaki basın konferansında ise "görmedim" diyerek kendini savunmaya çalıştığını ekleyebilirim. Michael bunun gibi bir sürü örneği olan, pist üstünde rekabet etmek istemeyeceğim türden bir pilot.
Ortaya koyduğu bu tavrı ile bana göre hiçbir zaman "EFSANE" olamayacak bir pilot. Ancak gelmiş geçmiş en iyi pilotlardan biri elbette. Özellikle yağmur yağdığında , altındaki otomobil belki en hızlı 3.araç bile diyemeyeceğimiz nitelikte olmasına rağmen en yakın rakibine neredeyse dakika fark atarak kazandığı yarışlar hala parmakla gösterilir.
Özetlemek gerekirse rekor sayıda yarış kazanmak vs efsane olmak için yeterli sebepler değil. Bu özellikler sizi tüm otoriteler ve yarış severlerin parmakla göstermesini sağlar. Efsane olmak için "SENNA" gibi olmak gerekir.
Yarış pilotu olarak düşündüğümüz için Senna'nin ülkesine ve dünyaya olan yardımlarını vs tamamen es geçiyorum. Senna hayatını kaybetmeseydi o dönemki McLaren'in dominasyonu (Bir yarış sezonunda 1 yarış hariç tüm yarışları kazanan bir takımdan bahsediyoruz. O yarışta da mclaren pilotları birbiri ile çarpışmış

1992'de Belçika'da hepimizin yakından tanıdığı "eau rogue" ile beni ve tüm yarış severlerin gönlünde taht kurmuş SPA pistinde sıralama turları atılıyor. Her sıralama turunda olduğu gibi pilotlar limitleri sonuna kadar zorluyor. İlerleyen dakikalarda kaçınılmaz son, pilotlardan Erik Comas saatte 320 km/h ile tam da efsane isim Senna'nın önünde bariyerlere çarpıyor. Kaza o kadar şiddetli oluyor ki Comas'ı araçtan çıkarmaya gittiklerinde herifin ayağı hala gaz pedalına basılı şekilde buluyorlar. Dedim ya Senna'nın tam da önünde oluyor bu kaza. Efsanevi pilot, tam da kendine yakışır şekilde hala devam eden sıralama seansına rağmen hiç düşünmeden aracını durduruyor ve Comas'ın aracındaki yakıt sistemi hala motora benzin gönderdiğinden patlama riskine karşı hızlıca Comas'ın aracının yanına gidip motoru kapatarak Comas'ın hayatını kurtarıyor. 94'de Imola'da Senna'nın hayatını kaybettiği kazada Comas kırmızı bayraklara rağmen Senna'ya yardım için yanına gidiyor ama maalesef efsane için zaman çoktan geçmişti. Ayrıca Senna'nın ölümünden kısa süre önce roland ratzenberg'in ölümünü çıplak gözleriyle görmüştü ve bu durumdan ööok etklienmişti. Hayatını kaybeden dostunu omurlandırmak için podyuma çıktığında ratzenberg'in doğduğu ülke olan Avusturya bayrağını gösterip kendisin onurlandırmayı düşünüyordu. Nitekim öldüğünde tulumunun iç cebinde bu kez brezilya bayrağı değil avusturya bayrağı vardı.
Rekoru yıllar geçmesine rağmen henüz çok yeni kırılabilmiş bir pilot. Ancak yazımın başında da söylediğim gibi kazanmak için her şeyi yapabilecek potansiyelde bir canavar. Kalkışlarda aracın yazılımını değiştirerek vs yaptığı hilelere değinmeyeceğim. Kazanmak her koşulda mutluluk verir mi? Ya da kazanınca gerçekten kazanıyor muyuz aslında? Schumacher saatte 300 ile giderken Barichello'yu pit duvarıyla neredeyse santim kalana kadar sıkıştırdığı meşhur videosunu hepiniz görmüşsünüzdür. Buna ek olarak Imola Grand Prix'sinde Montoya'yı orda olduğunu bilmesine rağmen kazanmak uğruna yolun dışına iterek yarış sonrasındaki basın konferansında ise "görmedim" diyerek kendini savunmaya çalıştığını ekleyebilirim. Michael bunun gibi bir sürü örneği olan, pist üstünde rekabet etmek istemeyeceğim türden bir pilot.
Özetlemek gerekirse rekor sayıda yarış kazanmak vs efsane olmak için yeterli sebepler değil. Bu özellikler sizi tüm otoriteler ve yarış severlerin parmakla göstermesini sağlar. Efsane olmak için "SENNA" gibi olmak gerekir.