Aslında tam olarak öyle değil. Ford'un 90'lardan sonraki ömrü, piyasada yapılan trendleri takip etmekten öteye gidemedi. Köklü bir inovasyon yapamadılar.
Turbo direkt enjeksiyon benzinli motorlar sahneye çıktı, hadi ecoboost yapalım dediler. Çift kavramalı trendini powershiftle takip ettiler. Bunun gibi yüzlerce örnek sayılabilir. Genelde bir şey çıkar, denenir. Ford ondan sonra arabasına koyar , bir de çıkar reklamını yapar. O kadar köklü firma, ne common raili, ne turbo direkt enjeksiyon benzinliyi, ne ilk seri üretim hybrid arabayı, ne adam gibi bir elektrikliyi vs yapamadılar.
Bugün herhangi bir çığır açan teknolojiyi Ford ile özdeşleştirebilir miyiz ? Öncüsüdür diyebilir miyiz ? Otomatik paralel parkın o kadar reklamını yaptılar. İlk otomatik park 2004 toyota prius. Türkiye'de nasılsa yok ya, yedir gitsin.
İşte bu sebepten, aslında müşteriye satabilmek için değil, ezelden beri gerçekleştirdiği "sadece pazar eğilimine yönel" mantığıyla yapıyorlar. Çünkü o riske girecek donanım altyapıları yok.
Dizel araçlar Avrupa'da cayır cayır giderken, Toyota hybrid'e parayı basıyor 97 den beri seri üretim yaparak. Dinlemedi trendi. Ford'un anavatanında cayır cayır hybrid araç sattı. Ford da bunu izledi. Toyota eğer "hybrid satmıyor ya" deyip müşteri eğilimiyle dizele yönelseydi, şimdi sudan çıkmış balığa dönecekti adamlar. Oysa ki şimdi, hybrid pazarının, altını çizerek söylüyorum, tartışmasız tek hakimi durumdalar. Önümüzdeki on sene bakalım neler yapacaklar Avrupalı üreticilere. Hepsi şu an atölyede cayır cayır prius söküp inceliyordur
İşte inovasyon böyle yönetiliyor.