Yakıt tüketimi verilerinde ne kadar aldatılıyoruz?
Firmaların hazırladığı araç kataloglarında yazan yakıt tüketimi rakamlarının hiçbir zaman gerçeği yansıtmadığını hepimiz biliyoruz. Ancak son bulgular bu farkı bilmemize rağmen hala saf olarak değerlendirilebileceğimizi gösteriyor. Bahsedilen bulguların sahibi Transport & Enviroment (Ulaşım ve Çevre) isimli Avrupa’da çevreci ulaşım çözümleri üzerine uğraşan bağımsız bir hareket. Biz, bazen çevrenin korunumu adına düşünürken ulaşımdan daha büyük sorunlar olduğunu düşünüyoruz ama ne yazık ki T&E’nin rakamlarla ilgili ortaya çıkarttığı bu gerçekler otomobil üreticilerinin sonuçları adeta manipüle ettiğine bir kanıt oluyor. Ancak belki de bu bir manipülasyondan ziyade sadece yasalardaki açıkları kullanmaktan ibaret.
T&E, yaptığı araştırma ile üreticilerin yıllardır testler konusunda zaten hiçbir zaman gerçek tüketim verilerini vermediğini ancak bugünlerde geçmiş yıllara göre gerçekten çok daha farklı verileri müşterilere sunduğunu gösteriyor. 2001 yılında üreticilerin vaad ettiği ile gerçekte olan tüketim arasındaki fark %8 iken bugün aynı fark %31’lerde geziyor. Yani bunu tüketim değerleriyle açıklarsak, 2001 yılında üretici 5 lt/100 km derken aslında 5.4 lt/tüketim oluyordu. Bugünse üreticinin sunduğu aynı 5 lt/100 km’lik tüketim aslında 6.5 lt/100 km.
T&E’nin araştırmasına göre ise bu konunun lideri Mercedes. Mercedes’in katalog yakıt tüketimi ile gerçek yakıt tüketimi arasındaki fark %40. Yani 5lt/100 km katalog verisi aslında 7lt/100km. Bunu katalogdan karşılaştırıp daha çok para vererek tutumlu olması için aldığınız dizel bir motor için düşünürsek, motor seçimindeki amacınızdan bir hayli saptığınızı görmek çok da zor olmuyor.
Mercedes’in hemen ardından ise BMW geliyor. 3. sırada ise Ford var. Listenin en alt sıralarına baktığımızda ise Renault, Fiat, PSA Grubu (Peugeot-Citroen) ve Toyota’yı görüyoruz. Fakat listenin en altında kendine yer bulan bu üreticilerin gerçek hayatla olan farkı da %25 civarında.
Firmaların manipülasyonu tüketiciyi aldatmak, yalan söylemekten ziyade aynı araçların farklı şekilde kullanılmasından ortaya çıkıyor. Ancak sorun da tam olarak burada ortaya çıkıyor çünkü üreticilerin tüketim verilerini elde etmek için hazırladığı testte kullandığı aracın gerçek hayatta kullanılması mümkün değil.
Aşağıda T&E tarafından hazırlanılmış infografik sizin bu konuyu daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
Kaynak: kimgecer.com
Çok doğru bir tespit ve çok güzel bir çalışma olmuş, teşekkürler. Kendim katalog değerlerine minimum % 10 ekleyerek gerçek değerlere ulaşmaya çalışıyordum. Almanların listenin yukarılarında, Fransızlar’ın ise listenin aşağılarında olması beni şaşırttı 🙂
fransızlar’ın eksiklikleri olabilir ama motor ve aktarma konusunda başarılılar.
Turbo çıktı mertlik bozuldu
aynen, artık farkın çok daha fazla olmasının sebebi kesinlikle turbo.
Turbo, bence yakıt ekonomisinden ziyade daha yüksek tork ve beygirlere çıkmamızı sağlıyor ama bunu da bedava yapmıyor haliyle 🙂
Çok az gaza basılsa dahi yüksek tork sağladığı için sakin kullanımda yakıt tüketimini atmosferik motora göre düşürüyor fakat performanslı kullanımda aynı performansı gösteren atmosferik muadilinden neredeyse 1.5, 2 kat daha fazla tüketiyor.
Neticede bu değerler belli standartları olan testlerle elde ediliyor ve benim gözümde sadece araçların tüketimlerini kendi aralarında karşılaştırma konusunda işimize yarıyor.
Kimsenin fabrika verisindeki kadar tüketimi olacağına inanarak araba aldığını sanmıyorum
Çok güzel bir makale olmuş.
yakıt ekonomisi düşünülerek araç seçimi gündeme geldiğinde alıcıların maddi durumlarını aşan bir aracı ne kadar az yaksada alamayacakları zaten aşikar. İyiden iyiye artan araba fiyatlarını düşününce bu durum dahada göz korkutucu bir hale geliyor. Fakat günümüzde zenginin malı sadece bizlerin çenesini yormakla kalıyor. Parası çok olan adam zaten yakıt ekonomisinden ziyade statüsünü yansıtacak bir aracı tercih edecektir. Belki de bu abartılı rakamların verilmesi satış stratejisinden başka bir işe yaramıyordur. Ya da belkide araçları üreten firmalar yakıt ekonomisinde bende varım diyebilmek için reklamsal çabalarla şov peşindedirler. Almanda zaten aradaki farkı klasımla örterim diye düşünüyordur. Ya da şimdiden tüm kafasını elektrikli araçların geleceğine vermiş durumdadır 🙂
kendi arastrmalarma gore en az sapma mitsubishi de
kesinlikle katılıyorum, fabrika 8,2 ş içi diyor, bujilerim bitik olmasına rağmen 7-7,5 ı geçmiyorum.
Bu yazı belki bazı araçlar için doğru olabilir ama kullandığım araçlarda bu söylenenleri yapmadan bu değerlere ulaşabiliyorum. Bana göre bu bazı markalar için geçerli olabilir fakat hepsi için değil. Örneğin ben aracımda şehir dışı kullanımda 4.1 olan fabrika verisinin altına düşebildiğimi biliyorum ( kalkış ve varış noktasında aynı rakım olduğu sürece ). Şehir içi tüketim verilerini de sadece trafik ışıklarında dur kalk yaparak dikkate aldığımızda buda doğru görünüyor. Ben bu yazılanlardan daha önemli unsurun sürücü olduğu düşüncesindeyim.
ben ort. fabrika verisine 2 lt ekliyorum genelde denk oluyor
Bence yakıt tüketim testlerini de bağımsız kuruluşlar gerçek yol şartlarında yapmalı. Emisyon ise bu testler sonucu çıkan değer olmalı yani testler laboratuvarda değil gerçek yolda yapılmalı.
Testler zaten gerçek ortamda yapılıyor ve bağımsız kuruluşlar tarafından yapılıyor. Fakat burada minimum yakıt tüketimine yönelik test yapılıyor, gerçek hayatta bunu etkileyen çevre ve pisikolojik etkenler olduğundan farklı sonuçlar çıkıyor. 308 1.2 THP motordan elde edilen 3.2 değeri gerçek yol koşullarında ulaşıldı. Bu değer fabrika verilerininde altında, yani bu gerçekten mümkün ama günlük hayatta çok daha zorlu koşullarda kullanmak gerekebildiğinden farklı sonuçlar çıkıyor. Peki sizde ortalama koşullarda nasıl bir standart uygulanabilir? Bu standartlar ancak minimum tüketinlerle bize birleyler anlatabiliyor. Yoksa olduğunuz yerde saatlerce çalışan aracın yakıt tüketimi kime neyi anlatır ki? Bence bunu düşünürsek haklılık payı var ve daha önce dediğim gibi pek çok araç bu değerlere gerçek koşullarda da ulaşabiliyor. Sadece testin yapılış hızına ve yol standartlarına bakmanız yeterli.
Testin nasıl yapıldığına ilişki kesin bir bilgim yok ancak yukarıda yazanlardan sonra böyle bir yorumda bulundum. Örneğin parça aralarının bantlanması, lastik havalarının arttırılması, alternatörün devre dışı bırakılması gibi şeyler eğer bağımsız otoritelerce yapılıyorsa bu onların kime bağımsız olduğunu düşünmemize sebep olur. Benim kasteddiğim Euro NCAP , IIHS gibi bir oluşumun ortaya çıkması ve biz bir kaç tane aracı (aynı araç aynı motor aynı donanım tamamen aynı yani) rastgele alıp bu araçıların rastgele seçilmiş bir araç olduğunu araştırıp testimizi 20 C Hava sıcaklığında aracın tam olarak katalog spesifikasyonlarında bulunduğu şekli ile trafiksiz gerçek bir yolda mesela Ankara-polatlı arasında test ettik bu araçların ortalama yakıt tüketimi de bu oldu
Transporter kullanıyoruz, katalog 9.5 şehir içi yakıyor diyor ama 8.5 ile çok rahat dolaşıyoruz. Hatta kassak bayağı bayağı 8 litreye düşer.
transporter’ın hangi modeliyle ve hangi şehrin içinde 8,5 lt yakıyorsunuz? Arkadaşta accent blue crdi dct var, ist ş.içi 7,5-8,5 lt arası yakıyor.
Testlerin belli normları var. Örneğin şehir içi testi 4 km mesafede ortalama hız 19 km olacak şekilde ve soğuk motor ile yapılıyor. Ama çoğumuz fabrika verisi şehir içi tüketimine ortalama hız 25-27 km aralığında olduğunda ulaşabiliyoruz. Bunun sebebi Yazıda belirtilen kurnazlıklar ve testteki kullanım tekniği. Şehir içi testinde sürücüler 0-50 hızlanmasını 26 saniyede tamamlıyorlarmış testte. Günlük hayatta ise bu süre genellikle 10 sn civarındadır hatta seri kullananlarda 6-7 sn arası. Kullanımda bu kadar fark varken, kimse katalog verisini yakalamayı hayal etmemeli. Şuanki testler ancak araçlar arası karşılaştırmalarda kullanılabilir.
O kadar araba kullandım . Renault’un dizelleri kadar az yakan ve fabrika verisine kolay ulaşılabilen araç görmedim. Ankarada megane 2 dizel ile 6 full depo arda arda 1200 km’nin üzerini gördüm. Ortalamam 4.3-4.5 litre.
Genelde gürültülü çalışan (tabiri caizse traktör gibi) dizel motorlar az yakıyor.
Konu eski ama ben şimdi gördüğüm için ancak fikrimi yazabiliyorum.
Şu ana kadar 0 km ve 2. el aldığım tüm araçlarımla, hem şehir içi hem de şehirler arası yolda fabrika verilerinin altına düşmeyi başardım. Öyle yavaş falan kullanarak da değil, hız sınırları dahilinde ve düzgün kullanarak…
Işıklara 50 metre kala gaza basan, bütün kalkışları dip gaz yapan, yokuş aşağı gaz kesmeyi bilmeyen, sürekli gaz-fren döngüsüyle araç kullanan sürücülerin fabrika verilerini tutturamaması normal.
Bu arada pek bilinmeyen bir teknikten bahsetmek istiyorum; en düşük tüketim için seyir hızı sabit tutulmalı ve seyir hızına sanılanın aksine hızlı bir şekilde çıkılmalıdır. Yani diyelim ki 100km/s hızla gidecekseniz, 0-100’ü min. 11 saniye olan bir araçla bu hıza 15 saniyede çıkmak sanıldığının aksine 25 saniyede çıkmaktan daha az tüketim demek. Tabii dip gaz yapar da sürekli 11 sn’yi zorlarsanız bu kez de tam ters şekilde tüketiminiz artacaktır.
Kendi kullanımımdan bahsedeyim Samsun şehir içinde meganeIII TCe benzinli aracımla 6,3-6,5 arası ortalama ile çok rahat geziyorum. Özellikle yeşil dalga uygulamasının bunda çok büyük faydası olduğuna inanıyorum. Yeşil ışığı yakaladığınızda Atakum’dan merkez Canik’e hiç durmadan düşük değerlerde o trafikte gidebiliyorsunuz. Çok yoğun akşamlarda trafiğe girsem yakalansam dahi 6,6 ortalamayı geçmedim daha Samsun içinde
Firmalar gerçek değerleri şu şekilde yapmalıdır.Şehir içi soğuk hava,10 km sürekli dur kalk,10 ışıkta bekleme,şoför dahil 4 yolcu şeklinde ölçüp müşteriye sunmalıdır göreceksiniz o zaman 5 litre yakar dedikleri araç benzinlide 9-10 litre yakacak,dizelde ise 8-8,5 litre yakacak.Bu değerler bakımlı bir araç için en üst değerlerdir.Bu değerler kataloglara yazılmalıdır.Marka bazında 0,5-1 litre oynayabilir daha fazla oynamaz.