Selamun aleyküm arkadaşlar, aranızdan bir otomobil sever olarak 2019`a kadar birkaç tane otomobil markasının belirli 1-2 modelini çok severdim. En basitinden hayalim bir mazda rx-8 sahibi olmaktı ki o yıllar o otomobilin yerini başka bir otomobil tutamazdı benim için. Yani o zamanlar bir nevi başlıkta da bahsettiğim gibi ´fanatiklik` durumu vardı. Son birkaç yıldır arabalara objektif bakan birisi olarak otomobillerden aldığım eski keyfi ve tadı alamıyorum.
Bence otomobil konusunda mantık çoğu zevki alıp götürüyor çünkü her modelin daha iyisi var. Eskiden böyle olmazdı, atıyorum sesi güzel bir typer görsem sesini duyayım biraz diye peşine takılırdım. Geçenlerde suzuki swift almak için ilanlara bakıyordum ve acaba elimdeki w204`ü satıp üzerine koysam ne alabilirim diye düşündüm. Herneyse bakıyorum ilanlara, o sıra ´ ulan sıradan bir C sınıfı, B sınıfı bu araç işe yaramaz, iyi araç ama şu markanın aynı sınıfı daha iyi, ağırdır bu kafadan çok kayar, konforlu değildir bu` tarzı şeylerle ilanları geçip durdum. Belki de aç gözlülük bu durum inanın bilmiyorum, birkaç yıl önce olsa ´rx-8 alayım, iyi de yanlar` derken şimdi ´araçta tork yok, zaten güçlü de değil ve bir 350Z değil sonuçta` der oldum. Bugün bu araca sahip olmak için yeterince maddi imkanım yok ama elimde 350Z`m olsa emimim ki diyebileceğim tek şey ´şu virajı aynı sınıftaki A model araçla daha iyi dönebilirdim` olurdu.
Hemen hemen hiçbir araç mükemmel değil orası ayrı ama ben şu anda aynı sınıftaki Mazda 3 ve honda civic için çok keskin cümleler kullanıp ´ şu daha iyi ` diyemiyorum gerçekten. Çünkü iki araçta belirli standartlar doğrultusunda üretilmiş ve birbirlerine belirgin üstünlükleri olmayan otomobiller. Burada işin içine duygusallık girince karar vermesi çok daha kolay oluyor. Olaya duygusal bakarsam honda civic, mantıksal bakarsam gider mazda 3 alırım. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum galiba.
Sizin düşünceleriniz ne bu konu hakkında? Sonuç olarak insan duygusal bir varlık, o çok sevdiğimiz otomobiller konusunda da yetinmeyi bilmeli ve az da olsa arabalara duygusal anlamlar yüklemeliyiz görüşündeyim.
Yine geçmişe gideceğiz, eskiden olsa görünce yarım saat gözlerimi alamadığım otomobiller şimdi sınıfının gereksinimlerini karşılayan normal arabalar olarak geliyor gözüme. Ne tadı kaldı çok sevdiğim otomobillerin ne de tuzu, işin içine mantığın ağırlığı girince pek zevk alamaz oldum en sevdiğim uğraşımdan ki işin en kötü yanı da bu. Benim tek derdim eskiden typer gördüğümde beni peşine takan o duyguları geri kazanabilmek, bırakın başka bir markanın aynı sınıf otomobili daha iyi olsun boşverin.
Bilmiyorum, artık neredeyse tüm otomobiller ´şuradan ne koparırsak maliyeti düşürürüz` tarzıyla yaklaşan firmaların ürettiği ve neredeyse birbirlerinin aynısı olan demir yığınları gibi geliyor. Ne bileyim tatmin olamıyorum artık otomobillerden, bence körüne körüne fanatiktik demeyelim de bir miktar marka sevgisi gerekli diye düşünüyorum. Belki de şu adamın şu arabadan aldığı zevki hayatım boyunca hiçbir arabadan almayacağım. ( Sadece örnek olsun diye koydum konuya, bu adam bir trafik canavarıdır. ) Bir de arabanın canını okudu oraya da takılmayın, sadece adamın arabasından aldığı zevke odaklanın. ( sahibinden satılık temiz typer, aracım garaj arabasıdır. )
Bence otomobil konusunda mantık çoğu zevki alıp götürüyor çünkü her modelin daha iyisi var. Eskiden böyle olmazdı, atıyorum sesi güzel bir typer görsem sesini duyayım biraz diye peşine takılırdım. Geçenlerde suzuki swift almak için ilanlara bakıyordum ve acaba elimdeki w204`ü satıp üzerine koysam ne alabilirim diye düşündüm. Herneyse bakıyorum ilanlara, o sıra ´ ulan sıradan bir C sınıfı, B sınıfı bu araç işe yaramaz, iyi araç ama şu markanın aynı sınıfı daha iyi, ağırdır bu kafadan çok kayar, konforlu değildir bu` tarzı şeylerle ilanları geçip durdum. Belki de aç gözlülük bu durum inanın bilmiyorum, birkaç yıl önce olsa ´rx-8 alayım, iyi de yanlar` derken şimdi ´araçta tork yok, zaten güçlü de değil ve bir 350Z değil sonuçta` der oldum. Bugün bu araca sahip olmak için yeterince maddi imkanım yok ama elimde 350Z`m olsa emimim ki diyebileceğim tek şey ´şu virajı aynı sınıftaki A model araçla daha iyi dönebilirdim` olurdu.
Hemen hemen hiçbir araç mükemmel değil orası ayrı ama ben şu anda aynı sınıftaki Mazda 3 ve honda civic için çok keskin cümleler kullanıp ´ şu daha iyi ` diyemiyorum gerçekten. Çünkü iki araçta belirli standartlar doğrultusunda üretilmiş ve birbirlerine belirgin üstünlükleri olmayan otomobiller. Burada işin içine duygusallık girince karar vermesi çok daha kolay oluyor. Olaya duygusal bakarsam honda civic, mantıksal bakarsam gider mazda 3 alırım. Dönüp dolaşıp aynı yere geliyorum galiba.

Yine geçmişe gideceğiz, eskiden olsa görünce yarım saat gözlerimi alamadığım otomobiller şimdi sınıfının gereksinimlerini karşılayan normal arabalar olarak geliyor gözüme. Ne tadı kaldı çok sevdiğim otomobillerin ne de tuzu, işin içine mantığın ağırlığı girince pek zevk alamaz oldum en sevdiğim uğraşımdan ki işin en kötü yanı da bu. Benim tek derdim eskiden typer gördüğümde beni peşine takan o duyguları geri kazanabilmek, bırakın başka bir markanın aynı sınıf otomobili daha iyi olsun boşverin.

Bilmiyorum, artık neredeyse tüm otomobiller ´şuradan ne koparırsak maliyeti düşürürüz` tarzıyla yaklaşan firmaların ürettiği ve neredeyse birbirlerinin aynısı olan demir yığınları gibi geliyor. Ne bileyim tatmin olamıyorum artık otomobillerden, bence körüne körüne fanatiktik demeyelim de bir miktar marka sevgisi gerekli diye düşünüyorum. Belki de şu adamın şu arabadan aldığı zevki hayatım boyunca hiçbir arabadan almayacağım. ( Sadece örnek olsun diye koydum konuya, bu adam bir trafik canavarıdır. ) Bir de arabanın canını okudu oraya da takılmayın, sadece adamın arabasından aldığı zevke odaklanın. ( sahibinden satılık temiz typer, aracım garaj arabasıdır. )

Son düzenleme: