Bu markalar neden tutmadı ?

[Tb96]

Servis ağı ve motoru iyi olup tutmayan araba say dedin saydım işte. Sanki her araba iyi de bir tek bunların kimi eksiklikleri var konuyu yine ilk söylediğinden farklı şeylerle savunuyorsun.

Neyse haklısın yani ne diyeyim bu işin ve tartışmanın sonu ve anlaşması yok isteyen istediği arabayı alsın ikili muhabbete dönmesin konu

Her şey servis ağı ve motor önemli etken ama diyen de sendin. Buna bağlı tutmayan arabaları saymışsın. Bende bunları sağlayıp bu arabaların neden tutmadığını saydım. Söylediğimin dışına nasıl çıkmış olduğumu anlamadım.

 

[sputnik]

Aklıma gelen nedenler (daha da vardır), yoğun olarak Japonlardan konuşulduğu için onların üstünden gideceğim:

1- Ülkeye girişleri. Bu ülkeye iyi ilişkilerimiz olduğu için Amerikan araçları ve coğrafi konum nedeniyle Avrupa araçları giriş yaptı. Japonların ülkelerinden çıkışı tam anlamıyla 70'li yıllara denk geliyor, 90'lara doğru iyice hız kazandı. Arada geyiği yapılan (klasik Japon neden yok) klasik Japon aracı bulunmaması sürpriz değil, çünkü 90'lara kadar Amerika dışında yaygın olarak yoktu bile.

2- İnsanların önyargısı, tek düze düşünceler, farklılığa açık olmama, milletin düşüncesine göre tercih yapma. Bu durumlardan sırf Japonlar ve Alfa değil, zaman zaman diğer Avrupa markaları da nasipleniyor. İlk maddedeki ülkeye geç girmeleri, farklılığı kabul etmeyenlerin ve onların yetiştirdiği kişilerin mesafeli olmasına neden oldu.

3- Yıllardır oturmuş bir sistem var. Avrupa'da Avrupa markaları (nadiren yaygın Japon araçları olsa da), dünyanın geri kalanında Japon markaları (nadiren bazı yerlerde başka yaygın araçlar olsa da) hakim konumda. Japonlar hiçbir zaman Avrupa'ya agresif stratejiyle girmedi. Hatta pazarlama faaliyeti olarak herhangi bir yere agresif olarak girmediler. Dünyanın bir çok yerinde anlanan kalite ile Avrupa (özellikle Alman) markalarının anladığı kalite aynı değil (ki Avrupa'dan ABD'ye giderken motor-şanzıman değişmeleri gerekiyor). Markalar için biz de Avrupa'da bulunduğumuz için onlardan farklı bir muameleyle karşılaşmamız olası değil.

4- Üstteki durumun getirdiği servis ve bayi yaygınlığı eksikliği. Ulaşması daha zor olduğu, daha az bulunduğu, daha az adetli getirildiği için daha pahalı yedek parçalar (hemen her sınıfta bu durum görülüyor, Japonlar sorunsuzdur vs. ama yılı gelen, değişmesi gereken bir parça diğer markalardan daha pahalıdır).

5- Yine üstteki durumun getirdiği motor hacimlerinin ülkeye uymaması. Avrupa ülkelerinin vergi sistemlerine göre araç üretmiyorlar. Adamların ürettiği 3.0 hibrit motorun emisyon değerleri trafikte gördüğümüz 1.2 turbo araçlardan düşük. Motor hacmine değil tüketim ve emisyonlara önem verilen yerlerde çok rahat satarlar.
Bugün alacağınız bir Lexus ES 3.0h ile 1.2 turbo motorlu herhangi bir b-c sınıfı araçtan daha az tüketime ve daha az emisyon salınımına sahip olacaksınız, ancak ödeyeceğiniz vergi birinde 8.5 bin lirayken diğerinde bin lira seviyelerinde olacak.


@mcb hangi araçlar özelinde yazdığınızı bilmiyorum ancak Suzuki ve Mazdalar çok yakan araçlar değil, hatta hacimlerine göre az yakarlar. Japonların dünyadaki bu yaygınlığının başlıca nedeni "iktisatlı olmaları ve sorun çıkarmamaları"dır.

 

[mcb]

Aklıma gelen nedenler (daha da vardır), yoğun olarak Japonlardan konuşulduğu için onların üstünden gideceğim:

1- Ülkeye girişleri. Bu ülkeye iyi ilişkilerimiz olduğu için Amerikan araçları ve coğrafi konum nedeniyle Avrupa araçları giriş yaptı. Japonların ülkelerinden çıkışı tam anlamıyla 70'li yıllara denk geliyor, 90'lara doğru iyice hız kazandı. Arada geyiği yapılan (klasik Japon neden yok) klasik Japon aracı bulunmaması sürpriz değil, çünkü 90'lara kadar Amerika dışında yaygın olarak yoktu bile.

2- İnsanların önyargısı, tek düze düşünceler, farklılığa açık olmama, milletin düşüncesine göre tercih yapma. Bu durumlardan sırf Japonlar ve Alfa değil, zaman zaman diğer Avrupa markaları da nasipleniyor. İlk maddedeki ülkeye geç girmeleri, farklılığı kabul etmeyenlerin ve onların yetiştirdiği kişilerin mesafeli olmasına neden oldu.

3- Yıllardır oturmuş bir sistem var. Avrupa'da Avrupa markaları (nadiren yaygın Japon araçları olsa da), dünyanın geri kalanında Japon markaları (nadiren bazı yerlerde başka yaygın araçlar olsa da) hakim konumda. Japonlar hiçbir zaman Avrupa'ya agresif stratejiyle girmedi. Hatta pazarlama faaliyeti olarak herhangi bir yere agresif olarak girmediler. Dünyanın bir çok yerinde anlanan kalite ile Avrupa (özellikle Alman) markalarının anladığı kalite aynı değil (ki Avrupa'dan ABD'ye giderken motor-şanzıman değişmeleri gerekiyor). Markalar için biz de Avrupa'da bulunduğumuz için onlardan farklı bir muameleyle karşılaşmamız olası değil.

4- Üstteki durumun getirdiği servis ve bayi yaygınlığı eksikliği. Ulaşması daha zor olduğu, daha az bulunduğu, daha az adetli getirildiği için daha pahalı yedek parçalar (hemen her sınıfta bu durum görülüyor, Japonlar sorunsuzdur vs. ama yılı gelen, değişmesi gereken bir parça diğer markalardan daha pahalıdır).

5- Yine üstteki durumun getirdiği motor hacimlerinin ülkeye uymaması. Avrupa ülkelerinin vergi sistemlerine göre araç üretmiyorlar. Adamların ürettiği 3.0 hibrit motorun emisyon değerleri trafikte gördüğümüz 1.2 turbo araçlardan düşük. Motor hacmine değil tüketim ve emisyonlara önem verilen yerlerde çok rahat satarlar.
Bugün alacağınız bir Lexus ES 3.0h ile 1.2 turbo motorlu herhangi bir b-c sınıfı araçtan daha az tüketime ve daha az emisyon salınımına sahip olacaksınız, ancak ödeyeceğiniz vergi birinde 8.5 bin lirayken diğerinde bin lira seviyelerinde olacak.


@mcb hangi araçlar özelinde yazdığınızı bilmiyorum ancak Suzuki ve Mazdalar çok yakan araçlar değil, hatta hacimlerine göre az yakarlar. Japonların dünyadaki bu yaygınlığının başlıca nedeni "iktisatlı olmaları ve sorun çıkarmamaları"dır.

Suzuki ve Mazda Fransızlara ve Almanlara göre genelde daha çok yakıyor. Zaten pek dizel versiyonları da bulunmuyor. Mesela Mazda’da en düşük 1.5L motor var. 5.1 ortalama yakıyor. 118 beygir güç alıyor. Golf 1.0L motorla 115 beygir alıp 4.8 yakıyor. PSA’ya baksan 308 modeli 3.8 yakan dizel otomatik olanağı sunuyor. Rakip çok yani. Sorun çıkarmama konusunda sonuna kadar katılıyorum. Hatta bence sıkıcı VAG grubuna ya da PSA’ya göre çok daha şıklar Mazda’lar. Çok ciddi beğeniyorum Mazda’yı da Subaru’yu da bu anlamda. Ancak iktisatlı diyemem. Japonya’da olsak belki ancak Suzuki Swift’in bir aynası 2017 yılında 1400 TL idi. Mercedes’ten daha pahalıydı. Kaldı ki standart ısıtmalı düz siyah plastik ayna. Standart servis bakımları da hep premiumlar kadar en az. Yürütme maliyeti günün sonunda aynı kapıya çıkıyor yani. Hal böyle olunca da daha kaliteli malzemesi olan, daha konforlu, servisi, yedek parçası daha çok bulunan, ikinci eli daha güçlü araçlara yöneliyor insanlar.

 

[THE TURK]

Bence araba kültürünün gelişmesi gerek.Ben yollarda siyah,beyaz,gri,füme renklerinden farklı araçlar görünce bile şaşırıyorken,araç alan kişiler ''piyasa arabası olsun'',rahat satılsın diye severek,zevkle bineceği değilde herkeste olan ve elinden rahat çıkaracaklarını düşündükleri otomobilleri aldıkça bu durumun devam edeceğini düşünüyorum.Yeni Scala dan örnek vereyim, @sinan Bey in testindeki aracın rengini biz beğeniriz ama alıp binecek kişi filo için almıyorsa bile satamam düşüncesiyle almaz,bizde yollarda tek tip aynı model aynı renk araçları görmeye devam ederiz.

 

[sputnik]

Suzuki ve Mazda Fransızlara ve Almanlara göre genelde daha çok yakıyor. Zaten pek dizel versiyonları da bulunmuyor. Mesela Mazda’da en düşük 1.5L motor var. 5.1 ortalama yakıyor. 118 beygir güç alıyor. Golf 1.0L motorla 115 beygir alıp 4.8 yakıyor. PSA’ya baksan 308 modeli 3.8 yakan dizel otomatik olanağı sunuyor. Rakip çok yani. Sorun çıkarmama konusunda sonuna kadar katılıyorum. Hatta bence sıkıcı VAG grubuna ya da PSA’ya göre çok daha şıklar Mazda’lar. Çok ciddi beğeniyorum Mazda’yı de Subaru’yu da bu anlamda. Ancak iktisatlı diyemem. Japonya’da olsak belki ancak Suzuki Swift’in bir aynası 2017 yılında 1400 TL idi. Mercedes’ten daha pahalıydı. Kaldı ki standart ısıtmalı düz siyah plastik ayna. Standart servis bakımları da hep premiumlar kadar en az. Yürütme maliyeti günün sonunda aynı kapıya çıkıyor yani. Hal böyle olunca da daha kaliteli malzemesi olan, daha konforlu, servisi, yedek parçası daha çok bulunan, ikinci eli daha güçlü araçlara yöneliyor insanlar.

İktisatlı derken yakıt tüketimini kastetmiştim. Suzuki özelinde yazdığınız için ondan gideceğim, bakım fiyatları değil premiumlar, çoğu markadan uygun (sanırım Fiat daha ucuz, Renault'yu bilmiyorum) . Parça konusunda haklısınız, üstte de yazmıştım Japonların parçaları pahalı, hep öyleydi.

Japonlar'da dizel eskiden beri yaygın değil, onun yerine hibrit üretiyorlar. Ancak gerek Türkiye'ye, -sanırım- gerek Avrupa'ya çok fazla getirmiyorlar. Toyota'dan sonra Suzuki'de Swift'i hibrit olarak getirdi, aslında her modelinin hibriti var ama getirmiyorlar (Subaru getirdi ama hacme göre vergiden dolayı fiyatı yüksek).

Benzin-dizel ve turbo benzin-atmosferik benzin tüketim farkları var tabii. Benim bahsettiğim konu ürettikleri motor hacimlerine göre uygunluk. Bugün bu markaların 1.5-1.6 atmosferikleri, Avrupalıların muadil motorlarından 3 litre kadar az yakıt tüketiyor. Turbo benzinlilerinde konu daha çeşitli, az yakıt tüketen de var (1.4 boosterjet gibi), az yakmayan da. Atmosferik-turbo karşılaştırması hakkaniyetli olmaz, iki ayrı talebe cevap veriyor. Atmo, turbo benzinliler gibi ani performans isteklerine cevap veremiyorlar. Ancak küçük hacimli turbo benzinliler ile sorun yaşayan (1.2 tce, 1.2 tsi, 1.2 puretech. Üçünde de çeşitli sorunlar mevcut) çok kişi var. Burada mesele kişinin tercihlerine kalıyor, takdir edersiniz ki tercihin de doğrusu yanlışı olmaz, öznel bir konu.

Dediğinize muhalif değilim, bir önceki mesajımda yazdığım maddeler nedeniyle genele hitap etmiyorlar.

 

[g.c.]

11. Subaru Outback 181,178 adet
12. Subaru Forester 180,179 adet
16. Mazda CX-5 154,543 adet
18. Subaru CrossTrek 131,152 adet
.
.
.
26. Volkswagen Tiguan 109,963 adet

Amerikanın 2019 SUV satış verileri. Tiguanın hali içler acısı. Acaba niye tutmadı diye başlık açılıyormudur

 

[Otto Çevrimi]

Suzuki ve Mazda Fransızlara ve Almanlara göre genelde daha çok yakıyor. Zaten pek dizel versiyonları da bulunmuyor. Mesela Mazda’da en düşük 1.5L motor var. 5.1 ortalama yakıyor. 118 beygir güç alıyor. Golf 1.0L motorla 115 beygir alıp 4.8 yakıyor. PSA’ya baksan 308 modeli 3.8 yakan dizel otomatik olanağı sunuyor. Rakip çok yani. Sorun çıkarmama konusunda sonuna kadar katılıyorum. Hatta bence sıkıcı VAG grubuna ya da PSA’ya göre çok daha şıklar Mazda’lar. Çok ciddi beğeniyorum Mazda’yı da Subaru’yu da bu anlamda. Ancak iktisatlı diyemem. Japonya’da olsak belki ancak Suzuki Swift’in bir aynası 2017 yılında 1400 TL idi. Mercedes’ten daha pahalıydı. Kaldı ki standart ısıtmalı düz siyah plastik ayna. Standart servis bakımları da hep premiumlar kadar en az. Yürütme maliyeti günün sonunda aynı kapıya çıkıyor yani. Hal böyle olunca da daha kaliteli malzemesi olan, daha konforlu, servisi, yedek parçası daha çok bulunan, ikinci eli daha güçlü araçlara yöneliyor insanlar.

Merak ettiğim bir husus var. Mazda'nın ve Golf'ün yakıt tüketim değerlerini doğrudan doğruya katalogdan mı aldınız yoksa kullanım verisi mi ?

Çünkü mazda'nın ve motorlarının olayı, üstüne basa basa söyledikleri şekilde gerçek hayattaki yakıt ekonomisi. Yani golf 1.0 motor ile 95 km hızla tek kişi klima kapalı düz yolda gidiyorken 4.8 yakıp, 3 kişi ve klima açık yüksek bir yere çıkarken ortalama 7'ye çıkıyorsa, mazda normalde 5.1 yakarken o senaryoda 6.4 yakıyorsa, ben Golf'ün motoruna başarılı diyemem.

Hali hazırda kullandığımız mazda 6 2.0 atmosferik var. 4 ileri otomatik. Fabrika verisi 11.9 / 6.9.
Şehir içi dur kalk trafikte klima açık kullanırsan 12 yakıyor. Uzun yolda klima açık 110-120 sabit kullanırsan 6.8 yakıyor. Opel insignia 180 hp. Şehir içi 9.7 diyor, 10.5 yakıyor. Şehirdışı 5.4 diyor, neredeyse imkansız desem yeridir çünkü aşırı uğraşmama rağmen minimum 6'ya indirebildim. "Azıcık" tempolu gideyim dersen direkt 7-8.

Bilmem anlatabildim mi ? Performans-ara hızlanma- son hız vs bambaşka konular. Konu tüketim olduğu için onun üstünden gidiyorum. Gerçek hayatla arasındaki farkı. Katalogda değer yazıp onunla araç satıp gerçek hayatta alakasının olmaması, meslek etiğine ters.

Yoksa şöyle bir örnek de var. Mazda 6 2.0 skyactiv-g otomatik. 145 hp. Şehiriçi 7.7 yakıyor, şehir dışı 5.3. Golf 1.0 tsi'dan daha ağır, daha büyük, tork konvertörlü otomatik şanzımanı var, iki katı hacmi var ama sanki az daha zorlasa gerçek koşullarda aynı yakacak. Hem de herkes downsizing akımına kaçarken risk alıp tam aksini deneyip bu değerleri yakalamak. İşte ben buna başarı derim.

 

[g.c.]

Katalog verilerinde almanlar hep bir şark kurnazlığı yapıyor.
Dizel emisyonlarından yediği cezalarla VW yeni bir fabrika açardı.

Japonlar ise tam tersi nerdeyse katalog değerleri günlük değerler.

Kullandığım Asx'in katalog verisinde şehirler arası 4,9 diyor, otobanda klima açık 85 km cc ile sabitlersem hemen 4,9 değeri yol bilgisayarında görebiliyorum. Biraz eğim aşağı gidince 4,8 falan yakalanıyor. Şehiriçi 7,4 katalog verisi aşırı agrasif kullanmadığım müddetçe 7,6-8,1 arası geziyorum. Benzer şekilde Toyota Auriste'te katalog verilerini yakaladığı için mutlu olan arkadaşım var. Meslek etiği kim ne derse desin Japonlarda üst düzey.

 

[ahmet.kocak]

2018 (Full Year) International: Global Top Car Brands - Car Sales Statistics

Toyota, Volkswagen and Ford were the best-selling passenger vehicle brands worldwide in full calendar year 2018.

www.best-selling-cars.com

Bu linkte 2018 yılında dünyada en çok satan markalar var. Buna göre ilk 10 sırasıyla; Toyota, Volkswagen, Ford, Honda, Nissan, Hyundai, Chevrolet, Suzuki, Kia ve Mercedes. Başlığın ilk önermesinde Mazda ve Subaru örnekleri var. Bunlardan; Mazda dünyada 14. iken Subaru 22. sırada.

Türkiye'ye baktığımızda ise (https://www.ikinciyeni.com/blog/oto-hayat-detay/2019un-en-cok-satan-otomobil-markalari) ilk 10; Fiat, Renault, Volkswagen, Ford, Peugeot, Toyota, Hyundai, Honda, Opel ve Dacia. Burada da Mazda ve Subaru ilik 10'da yok.

Dünya ve Türkiye'de ilk 10'da olan ortak markalar: Toyota, Volkswagen (yazarken her seferinde geriliyorum yanlış yazacağım diye ), Ford, Honda, Hyundai.
Dünyada ilk 10'da olup Türkiye'de olmayanlar: Nissan, Chevrolet, Suzuki, Kia ve Mercedes.
Türkiye'de ilk 10'da olup dünyada ilk olmayanlar: Fiat, Renault, Peugeot, Opel ve Dacia.

İlk soruya gelecek olursak; Mercedes zaten Ülkemizin alım gücüne göre yüksek, o yüzden burada ilk 10'a girmesi zor. Chevrolet ile Opel bir ara aynı firmaya aitti. O yüzden onlar hakkında da yorum yapamıyorum. Suzuki'nin arabaları hakkında da bilgim yok. Geriye kalanlara bakınca Nissan ve Kia yerine daha ekonomik çözümler sunan ve coğrafi yakınlığın da etkisi ile Fiat, Renault ve Dacia markaları gelmiş.

Şu tabloya bakınca, belirli satış miktarının altında kalan markalar bakımından daha uygun fiyatlı ve coğrafi olarak yakın yerlerde üretilmiş alternatiflere yönelinmiş gibi geliyor. (ama coğrafi uzaklığın aracın Türkiye'ye giriş fiyatını ne kadar etkilediğini bilmiyorum açıkçası. Örneğin aynı maliyetli iki aracın Almanya'dan gelmesi ile ABD'den gelmesi arasında ne kadar maliyet farkı var?)

 

[mcb]

Merak ettiğim bir husus var. Mazda'nın ve Golf'ün yakıt tüketim değerlerini doğrudan doğruya katalogdan mı aldınız yoksa kullanım verisi mi ?

Çünkü mazda'nın ve motorlarının olayı, üstüne basa basa söyledikleri şekilde gerçek hayattaki yakıt ekonomisi. Yani golf 1.0 motor ile 95 km hızla tek kişi klima kapalı düz yolda gidiyorken 4.8 yakıp, 3 kişi ve klima açık yüksek bir yere çıkarken ortalama 7'ye çıkıyorsa, mazda normalde 5.1 yakarken o senaryoda 6.4 yakıyorsa, ben Golf'ün motoruna başarılı diyemem.

Hali hazırda kullandığımız mazda 6 2.0 atmosferik var. 4 ileri otomatik. Fabrika verisi 11.9 / 6.9.
Şehir içi dur kalk trafikte klima açık kullanırsan 12 yakıyor. Uzun yolda klima açık 110-120 sabit kullanırsan 6.8 yakıyor. Opel insignia 180 hp. Şehir içi 9.7 diyor, 10.5 yakıyor. Şehirdışı 5.4 diyor, neredeyse imkansız desem yeridir çünkü aşırı uğraşmama rağmen minimum 6'ya indirebildim. "Azıcık" tempolu gideyim dersen direkt 7-8.

Bilmem anlatabildim mi ? Performans-ara hızlanma- son hız vs bambaşka konular. Konu tüketim olduğu için onun üstünden gidiyorum. Gerçek hayatla arasındaki farkı. Katalogda değer yazıp onunla araç satıp gerçek hayatta alakasının olmaması, meslek etiğine ters.

Yoksa şöyle bir örnek de var. Mazda 6 2.0 skyactiv-g otomatik. 145 hp. Şehiriçi 7.7 yakıyor, şehir dışı 5.3. Golf 1.0 tsi'dan daha ağır, daha büyük, tork konvertörlü otomatik şanzımanı var, iki katı hacmi var ama sanki az daha zorlasa gerçek koşullarda aynı yakacak. Hem de herkes downsizing akımına kaçarken risk alıp tam aksini deneyip bu değerleri yakalamak. İşte ben buna başarı derim.

Verileri katalogdan aldım da sadece örnek olarak verdim. Orada atladığınız şu: Mazda ya da Subaru ya da Suzuki ya da Mitsubishi geniş kitlelere ve özellikle Avrupa pazarına hitap edecek araçlar üretmiyor. Odak noktaları Amerika ve Asya pazarları öncelikli olarak. Bu tamamen kendi seçimleri. Mazda ve VW özeline çekmek istemiyorum o nedenle konuşmayı. Atmosferik motor elbette ki çok daha sorunsuz ve atmosferikte en başarılı motorları Japonlar yapıyor. Mühendislik olarak başarı mıdır başarıdır. Ancak turbo olmadığından 2.0'ın altında tek bir motor seçeneği var. Öte taraftan Almanlar, Fransızlar dizelinden elektriklisine her türlü seçeneği sunuyor. Çok daha tasarrufluları da çok daha performanslıları da var yani. Minimum %90-%100 vergi ödeyip araç alıyorum, Mazda'nın mühendisliği iyi onu alayım demem. Aynı paraya daha hızlı tepki veren şanzımanı, daha az yakan motoru (dizel de olsa), daha az yürütme maliyeti olanı ve en önemlisi daha konforlusu ve daha lüksünü alırım. Birçok insan da böyle düşünüyor. Japonların distribütörlerinin nasıl olduğu herkesin malumu. Yalıtımları ve malzeme kalitesi yine herkesin malumu. Buna rağmen nispeten daha performanssız motorlar&şanszıman ikilisiyle, daha kötü malzeme kalitesiyle ve yine daha çok yakmasıyla tercih edilmesi zor. Buna bir de kötü distribütör , az servis noktası ve pahalı yedek parça eklenince iyice zorlaşıyor. Dediğim gibi 450-500 Euroya bir tane Suzuki Swift aynası satıyor Suzuki. Mazda gidip 300Euro'ya yağ değiştiriyor. Dolayısıyla yürütme maliyeti olarak Almanlarla Fransızlarla arada fark kalmıyor. Buna rağmen fiyat olarak da avantajlı değiller. Bir de üstüne daha az lüks, konfor ve performans alıyorum. İkinci elde de dezavantajım oluyor. Dolayısıyla istesem de almam zor. PSA 5 sene önce neredeydi nerelere geldi mesela. Çünkü Avrupa pazarında yer almak istediler ve buna göre adımlar attılar. Mitsubishi ne oldu? Tüm Avrupa'dan çıkıyorlar. Mitsubishi kötü araba mı? Değil ancak Avrupa pazarına uygun değil. Mesela Volvo S90 da harika araç ancak 2.0L'nin altında seçeneği yok. BMW 5 ve Mercedes E'yi şimdi 300bin daha ucuza alabiliyorsun. Mercedes E'de 1.6 Dizel seçeneği getirdiğinden beri en çok satan araç oldu sınıfında. Gidip mühendisliği iyi diye 300bin fazla verip diğerini almazsın çünkü. Çok paran vardır o başka. Ancak çok parası olan adam zaten premium alıyor. Japonlara, VAG'a PSA'ya bakmıyor. Kaldı ki S90 örneğindeki gibi Premium'larda bile seçim bu şekilde olabiliyor. Seneye satış oranlarını hep beraber görürüz S90, BMW 5 ve Mercedes E'nin. Mazda'yı da Subaru'yu da yoksa sırf dizayn olarak bile her türlü VAG'a tercih ederim. Ancak Subaru, Mazda benim yaşadığım yere uygun araç üretmiyorsa yapacak bir şey yok. Kullanamayacağım ya da bana çok daha pahalıya gelen aracı alıp zarar etmek istemem.

 

[inzfatih]

otomobil satmayi ISTEMIYORLAR. kac kere subaru kapisindan hayal kirikligiyla dondum sayisini ben hatirlamiyorum. Cok sevdigim bir marka, cok begendigim arabalari var. Satmamak icin ellerinden geleni yapiyorlar.

Simdi varsovada subaruya gidin, test araci yok, test araci temini icin hicbir caba yok. Ellerinde showroomda bakip icine oturabileceginiz arac yok (arac oldugu zaman kilitliydi ve kapisini acmadilar, rezerve edilmismis) subaru forester almak istedim,subaru sti almak istedim, farkli zamanlarda gittigimde ilgi yok, arac ne zaman gelir diyorum cevap 'bilmiyorum' , bilmiyorsan ogrenirsin musteriye bilmiyorum demezsin, yada yaklasik bir zaman soylersin 'soz veremiyoruz' dersin.

Bu satis stratejisiyle cok bile satiyorlar. Arabalarini seviyorum ama bu kaprisi cekip ustune para vermem.

 

[Mahsergunu73]

Daewoo' yu da unutmamak lazım. Bunun başlıca sebebi teknik servis eksikliği ve bildiğim kadarıyla yanlış fiyat politikası.

 

[Gökhan61]

En başta kronik sorunları bence. 2005 yılında bir büyüğümüze alfa almaya gittik. Bayide konuştular ettiler adamlarda çok satma gönüllüsü değildiler, sebebi ise şikayet gelmesiymiş. Evine gidip forumlarda araştırınca çeşitli elektronik arızaların çokluğundan bahsetmiş genelde kullanıcılar. Sonra Subaru ya gelelim. Bayılırım hastasıyım ama gerek yakıtlarıyla ilgili kullanıcı yorumları gerek işletme ve bakım maliyetleri gerekse motor yapısının ülke standartlarından farklı ve servisinde dahi doğru düzgün anlayanının olmaması, hatta doğru dürüst servisinin olmaması. Mazdanın durumu ise reklam vs değil baya bildiğin yetkili servis ve yedek parça kıtlığı. Yoksa mazda lar zamanında çok dolanırdı yollarda.

 

[Cenk]

Subaru'nun simetrik awd'sini muayene istasyonunda bozan bir ulkedeyiz. Oldukca da pahali tamiri. Kac kullanici magdur oldu boyle. Gel de bu ulkede awd bir Subaru al simdi.