Urfa'nın köyünde birkaç aylık çocuğu ve eşini bırakıp İstanbul'a gelip günde 10-15 km yürüyerek çöpten kağıt, plastik gibi dönüştürülebilir atıklar toplayarak, çalmadan çırpmadan ekmeğini kazanmaya çalışan insanın bunca derdinin üzerine ufak siyasi çıkarlar yüzünden ülkenin suriyeli, afgan mültecilerle dolması ve bu ne idüğü belirsiz insanların hırsızlık yapmasından dolayı bir de üzerine hırsız yaftası yiyen insanların olduğu ortamda bana kimse dertten bahsetmesin.
İzlenimlerimden anladığım kadarıyla forumun büyük çoğunluğu genç kardeşlerimizden oluşuyor. Hepinizin çok güzel hayalleri var, geleceğe dair pırıl pırıl beklentileriniz var. Ama dert kavramı bizim ülkemizde bu arabesk kültürün de etkisiyle daha birçok kavramda da olduğu gibi yozlaştırılmış durumda. Dert güzeldir arkadaşlar, dertlenin. Ama şu arabayı nasıl alırım, bu kızla nasıl evlenirim diye değil. Biz sadece oturduğumuz yerden dertlendiğimiz için bu günkü konumumuzdayız. Zahmetsiz rahmet olmuyor malesef. Rahmetli Sakıp Sabancı'nın dilinden düşürmediği lafı herkes hatırlar sanırım. Çalışın, üretin. Onurunuzla bir yerlere gelmenin keyfi inanın başka hiçbir şeyde yok. Çatlarcasına çalıştıktan, ellerin nasır tutup akşam yatağa girdikten sonra insanın dertlenmeye vakti bile olmuyor. Hayat malesef sağda solda heba edilecek kadar uzun değil...