Garip duruyo sanki patlamış da özensiz toplanmış gibi jantlarla çamurlukdaki "karbon" parça da sırıtıyor biraz
Son düzenleme:
Garip duruyo sanki patlamış da özensiz toplanmış gibi jantlarla çamurlukdaki "karbon" parça da sırıtıyor biraz
Bugün görünce şok oldum. Yazıklar olsun.
Arap şeyhlerinden biri Dubai'de ki plazasına koyar artık bir tane..9'dan sonrasında nutkum tutuldu.
Ben de yazın burada değilim 6 ay beklerimvalla 3 ay istanbuldayım yazı beklemen lazım
Sesimiz soluğumuz oluyor bu herif takdir edilesi bir açıklama daha yapmışDaha izlemedim ama başlık güzel olmuş
Dediklerinin hemen hemen hepsine katılıyorum. Katılmadığım noktaları belirtmem gerekirse;Daha izlemedim ama başlık güzel olmuş
En son kapatacaklar valla korkuyorum ben ashdasdh ne yapsak loca mı açsakSuriye siyaset vs gerginliği anlıyorum ama biraz sakin gençler ve genç kalanlar, ipin ucu işin ucu kaçmasın
Ozellikle su kisma yorum yapmak gerekirse istiklal mucadelesi sadece taktiksel zeka ve insanlarin azmiyle aciklanamaz. Onca zorlugun, acligin, sefaletin, hem insani hem teknolojik yoksunlugun icinde Dunya tarihinin gordugu en imkansiz denilen zaferin kazanilmasini aciklamaya yetmez taktik ve azim kelimeleri. O sehitler ve gazilerdir ki mevzilerde namazlarini kilarlar, dusmana karsi dururken Allah diyerek manevi guc bulurlar. Ölurse sehit kalirsa gazi ikisine de paha bicilemez maneviyati ve Allah'in yardimi oldugu da cok aciktir. Hem ustun zeka ve azmin hem de Allah'in yardimi oldugu apacik ortadadir bence de.Dediklerinin hemen hemen hepsine katılıyorum. Katılmadığım noktaları belirtmem gerekirse;
1) Atatürk yedek toplama tümenine değil olmayan bir tümene atanmıştır. Nasıl olduğunu hemen açıklayayım. Genelkurmaya gide gele gide gele bağlantılar kurup en sonunda kendisine Sofya Askeri Ateşiliği yerine orduda görev ister (ki Sofya görevden ziyade bir nevi sürgündür). O zamanlar Enver Paşa ile aralarında sıkı bir rekabet vardır ve Enver Paşa Mustafa Kemal'den daha rütbelidir. Mustafa Kemal'i görev yeri diye Tekirdağ 9. Tümen'ine atarlar. Mustafa Kemal bunu arkadaşlarına gösterdiğinde tepki alamaz ancak Tekirdağ'a gittiğinde böyle bir birliğin varolmadığını anlar. Burada Enver Paşa'nın bir oyunu mu olduğu yoksa Mustafa Kemal'in kurması için mi gönderildiği bilinmiyor. Ancak Mustafa Kemal yılmaz ve bağlantılarıyla iletişime geçerek kendine birliği için asker toplar. Çanakkale cephesinde savaş patlak verince desteğe ihtiyaç olur ve ihtiyacın karşılanması için Trakya bölgesindeki birliklerin kaydırılması emredilir ve sonucunda Atatürk ve birliği Çanakkale cephesine giderek kara zaferinde çok büyük rol oynarlar. Enver Paşa ile Mustafa Kemal'in aralarının bozuk olmasına karşı olanlar çıkabilir onun için şöyle bir not bırakayım, Enver Paşa Çanakkale cephesini ziyaret ederken sadece Mustafa Kemal'e uğramadığı söylenir. Bunun üzerine alınan Atatürk İngilizlerin çekileceğini bile bile (söylemesine rağmen kimse inanmamıştır ayrı mesele) sağlık sorunlarını bahane ederek, orada duramayacağını belirterek Doğu cephesine doğru yol alır ve yoldayken İngilizlerin geri çekildiği haberini alır. Bu olay sonrası halk arasında ünlenir ve nişanlarla onurlandırılır.
2) Savaşın Osmanlı'nın bölüşülmesi için çıkarıldığı. Bu sebep ilkokul-ortaokul-lisede öğretilen Ferdinand'ın suikaste uğraması sebebiyle çıkarıldığı kadar yanlıştır. Osmanlı'nın bölüşülmesi kesinlikle itilaf devletlerinin isteğidir ancak asıl neden sanayileşmedir. Sanayileşmeye bağlı olarak çıkan hammadde ihtiyacı ve sömürgeleşme bunu takiben Almanya ve İngiltere'nin kutuplaşmasıdır(Fransa ve İtalya da dahil). Sonuç olarak böyle bir dünya savaşı çıkmışken bu devletlerin Osmanlı'dan pay istememesi -ki ona daha yeni hasta adam yakıştırması yapmışken- çok absürt kaçacaktır. Osmanlı'nın da savaşa girmek zorunda kalması bu devletlerin işine gelmiştir.
Ayrıca videoda bahsettiği gibi ne Osmanlı'dan nefret edeceksin ne de Mustafa Kemal'den. Ne olursa olsun ikisi arasındaki bağa bakınca ayrılmaz bir bütündürler. Kimse kabul etmesede Türkiye Cumhuriyeti devleti sonuç olarak başta Mustafa Kemal olmak üzere ve onun arkadaşlarının çabasıyla Osmanlı Devleti'nin topraklarında ve aynı halkla kurulmuştur. Yani teknik olarak Türkiye Cumhuriyeti 1923 yılına değil çok daha eskilere dayanan bir devlettir. Sadece isim ve yönetim biçimi değişmiştir. Sonuç olarak Osmanlı yarım yamalakta olsa meşrutiyete geçmişti. Tarih sahnesinden ne Osmanlı silinebilir ne de Mustafa Kemal. Yanlışları doğruları tartışılır ancak nefret seviyesine varan duygular kabul edilemez. Bizim gençlerimizde bu konuda yanılıyor en çok ya Osmanlıcılık ya da Atatürkçülük deyip duruyorlar. Halbuki mesele milliyetçilikte bitiyor sonuç olarak ikiside aynı kapıya ortak bir biçimde açılıyor.
Hurafe dediği olayın sadece şu kısmına katılıyorum, sadece hurafe dediği olayın bu savaşı kazandırmadığı. Bana kalırsa hurafe değil. Ancak bu savaşın kazanılmasını sadece bu olaylara bağlayamayız. Hem dine sığmaz hem de orada savaşan şehit olan gazi olan askerlerimize hakaret olur. Burada İstiklal Marşımızın okunmasını tavsiye ediyorum özellikle 3 ve 4. kıtalar bu durumu çok güzel bir şekilde ifade ediyor.
Ekstra olarak ekleyeceğim gençlere tarihin öğretilmesinin yanında saygı duyulması gerekildiğinin de öğretilmesi. 7-8 sene önce 18 Mart zamanı Çanakkale'ye gitmiştim. O zaman gördüğüm ve en acı olan şey ise gençlerin hiçbir bilince sahip olmadan oralarda gezmesiydi. Şehitliklerin oralar afedersiniz ama b*k götürüyordu. Su şişeler, bira şişeleri, çöp falan ne ararsanız vardı. Gavur diye tabir ettiğimiz insanların şehitliklerine gittiğimde ise durumun apayrı olduğunu sadece senede 1 defa gelmelerine rağmen mezarlıklarının aşırı temiz ve düzenli olduğunu görünce içim burkulmuştu. Ve dedelerine karşı sanki onları gururlandırmak ve sonraki nesillerin iyi bir yöne gitmek istediğini gösterir gibi davranıyorlardı. Bizim tarafımızsa tam tersini yapmaktaydı. Bu dediğim olaylar 7-8 yıl önceydi. Şimdi durum daha vahim bir hal aldı nedense. Sadece yıl dönümlerinden yıl dönümlerine hatırlıyorlar bazı şeyleri. Kimisi hatırlamıyor bile. Tarihimizi bilmeden tarih yazmaya çalışıyoruz ancak bilmiyorlar ki bu gidişle yavaş yavaş tarihin tozlu yapraklarına doğru yol alıyoruz. Sağdan soldan duydukları bilgileri paylaşıyorlar. Bir gün dedikleri ikinci günü tutmuyor. Savundukları şeylerin altını dolduracak kadar bilgi birikimine bile sahip değiller. Tek bir soruyla sonsuz döngüye sokulabilecek tipler oldular. Çünkü verebilecek hiçbir cevapları yok. Videoda dediği gibi sesimiz yankılanacak ancak anlam veremeyecek. Neyse yazı biraz uzun oldu birazda içimi dökmüş oldum. İnşallah daha araştırmacı, sorgulayıcı, bilinçli bir nesile sahip oluruz.
@sinan abi neden bayadır test gelmiyor? En son olan lastik videosuda kaldırılmış. Sosyal medyamda yok eğer oralarda bir şeyler döndüyse birileri yeşillendirsin arkadaşlar.
Eski otoparkın panpa muhabbetiGece gece kafama takıldı bulamadım,Yan yan neslihan'ın hikayesi nedir ?