İlginç batıl inançlar! Sizin batıl inancınız var mı ? Yazalım gelsin.

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Yukarıda incir ve ceviz ağacıyla alakalı yorumlar vardı, bence sebebi şu. İncir ağacına çok arı gelir, incir daldan düşer, akma yapar. Cevizin ise daldayken yeşil bir kabuğu olur. Bu kabuğu balık tutmak için sersemletici olarak kullanan yurdum insanları vardır. Aynı kabuk insanda sersemletici etki yapıyor. Bu sersemletici etki yıllar içinde "ceviz ağacının altında uyunmaz" şeklini alır.
Birisi de anneye, bebeğe üç harfliler musallat oldu denir. Üç harflilere inanmıyor değilim ama buna bir yorumum var. Yıllar önce tıbbın bu kadar gelişmiş olmaması (Çünkü bir bebeğin en dayanıksız olduğu zaman dilimi yeni doğmuş halidir) ve loğusa sendromu.
 
Hocam zaten haram ve helaller belirtilmiştir bunu istinaden insan kendi akıl ve mantığı ile karar veriyor örneğin domuz eti yasaklanmıştır bir yemeğin içinde oldğunda biz o yemeği haram olduğunu biliriz hadis doğrultusunda da biz haram şüheli helal deriz şimdi birde mezhep meselesi var türkiyenin çoğunluğu hanefi ise alıntı yapıyorum ''Hanefî ve Malikilere göre satranç tahrimen mekruhtur yani harama yakındır. (el-Bâci, el-Münteka, VII, 278; İbn Abidin Haşiyesi, VI, 394).'' satranç ile ilgili hadiste vardır amma ve lakin zayıf ve sahih olma ihtimali düşüktür
Zaten problem de burada hocam. Dinde mezhep diye bir şey yoktur. Olmayan mezhebin olmayan kurallarının getirdiği değiştirilmiş hadisler hükümsüzdür. Mezhep denilen şey siyasi, ekonomik ve İslam'ı parçalama yolunda zamanında çıkarılmış ayrılıklardır. Din bir, kitap bir, Allah bir, peygamber birdir. O sebeple bu hacı hoca tayfası, mezhepçilerin uydurduğu yahut şeklini değiştirdiği cümleleri alıp hadis var buyurun diyor. Oysa santrancın haram olduğunu hadislerle ispat etmeye çalışan cübbeli isimli şarlatanın, kendi hocası için tövbe haşa Allah ile görüşüyordu çok muhterem isimdi dediğini de biliyoruz. Aynı ismin yine, Allah ile kul arasında aracı olmazsa dua olmaz. Evdeki elektriği kullanmak için bile dışarıdaki trafoya ihtiyaç vardır. Aracısız olmaz gibi saçma sapan, din dışı, Allah'a iftira eden, günah dolu ve batıl bir sürü açıklaması vardır.
 
  • Beğeni
Tepkiler: yaso, bt ve Sailor
izlediğim bazı tartışmalardan hareketle şunu söyleyebilirim ki cenk beyin düşüncesi bazı noktalarda yanlış anlaşılabiliyor. nacizane o konuyu kendi çapımda açmak isterim. Peygamberimizin haram helal koyma yetkisi yoktur. Lakin bazı hadislerde aklımızla düşündüğümüzde ortada kalabileceğimiz noktalara açıklık getirilmiştir. bu noktada da iki ayrı görüş var. bir kesim hala o hadisin bilinemez olduğunu düşünürken diğer kesim inanma yolunu seçebiliyor. örneğin dövme yaptırmak gibi.
şimdi satranç bahsettiğimiz gibi şüpheli fakat dövmeye cevaz verilmiyor kesinlikle çünkü kimyasal boyalar deride suyun deriye değmesine engeller ayrıyeten Allahın emanet verdiği bedene zarar vermekte caiz değilidir
 
Yukarıda incir ve ceviz ağacıyla alakalı yorumlar vardı, bence sebebi şu. İncir ağacına çok arı gelir, incir daldan düşer, akma yapar. Cevizin ise daldayken yeşil bir kabuğu olur. Bu kabuğu balık tutmak için sersemletici olarak kullanan yurdum insanları vardır. Aynı kabuk insanda sersemletici etki yapıyor. Bu sersemletici etki yıllar içinde "ceviz ağacının altında uyunmaz" şeklini alır.
Birisi de anneye, bebeğe üç harfliler musallat oldu denir. Üç harflilere inanmıyor değilim ama buna bir yorumum var. Yıllar önce tıbbın bu kadar gelişmiş olmaması (Çünkü bir bebeğin en dayanıksız olduğu zaman dilimi yeni doğmuş halidir) ve loğusa sendromu.
Hocam zaten cinlerin bebekler dahil insanlar üzerinde bedenen yani fiziksel olarak verdikleri zararların çoğu bizim normal hayatımızda gördüğümüz hastalıklar ve yaralanmalar şeklindedir. Bu varlık bir insanı normal şekilde hasta eder ama siz bu hastalığın ne olduğunu bilseniz de bazı zamanlar neden olduğunu bulamayabilirsiniz. Yani dünya üzerinde hiç var olmamış hastalık çeşitleriyle insanlara zarar vermezler, sadece bu varlıkların zarar verdiği, hasta ettiği insanlarda bu hastalığın yahut zararın neden kaynaklı olduğunu bulamayabilirsiniz. Örneğin; vücudunuzun bir yerinde derin bir yara açılmıştır yahut hasta olmuşsunuzdur ve siz doktora gidersiniz. Bunu görür, tedavisini yapar ama siz veya o doktor bu yaranın yahut hastalığın neden kaynaklandığını bulamazsınız.
 
Son düzenleme:
  • Beğeni
Tepkiler: yaso ve Sailor
Zaten problem de burada hocam. Dinde mezhep diye bir şey yoktur. Olmayan mezhebin olmayan kurallarının getirdiği değiştirilmiş hadisler hükümsüzdür. Mezhep denilen şey siyasi, ekonomik ve İslam'ı parçalama yolunda zamanında çıkarılmış ayrılıklardır. Din bir, kitap bir, Allah bir, peygamber birdir. O sebeple bu hacı hoca tayfası, mezhepçilerin uydurduğu yahut şeklini değiştirdiği cümleleri alıp hadis var buyurun diyor. Oysa santrancın haram olduğunu hadislerle ispat etmeye çalışan cübbeli isimli şarlatanın, kendi hocası için tövbe haşa Allah ile görüşüyordu çok muhterem isimdi dediğini de biliyoruz. Aynı ismin yine, Allah ile kul arasında aracı olmazsa dua olmaz. Evdeki elektriği kullanmak için bile dışarıdaki trafoya ihtiyaç vardır. Aracısız olmaz gibi saçma sapan, din dışı, Allah'a iftira eden, günah dolu ve batıl bir sürü açıklaması vardır.
yakın bir zaman önce bunu bir kişiyle daha tartışmıştım Allah Kur'an da namaz kıl der fakat nasıl kılıncağını belirtmez peygamber efendimiz (s.a.v) aracalığı ile bize öğretir fakat peygamberimizin vefatından sonra görüş ayrılıkları yaşanmıştı mesela namazda el bağlama şekli bile mezheplere göre farklıdır 4 büyük mezhep vardır hanefi hanbeli maliki ve şafi bizde uygun olanı seçeriz ibadetimizi ona göre yaşarız
 
Son düzenleme:
)
yakın bir zaman önce bunu bir kişiyle daha tartışmıştım kur'an da namaz kıl der fakat nasıl kılıncağını belirtmez peygamber efendimiz (s.a.v) aracalığı ile bize öğretir fakat peygamberimizin vefatından sonra görüş ayrılıkları yaşanmıştı mesela namazda el bağlama şekli bile mezheplere göre farklıdır 4 büyük mezhep vardır hanefi hanbeli maliki ve şafi bizde uygun olanı seçeriz ibadetimizi ona göre yaşarız
Hocam o kadar derine inersek Kuran'da namaz diye bir kelime de yoktur. Namaz kelimesini biz Türkçe meal ederken salat kelimesinden çevirmişizdir. Kuran'da normalde bizim namaz olarak bildiğimiz kelime salat'tır. Namazı 5 vakit olarak tanımlarız ama Kuran'da belirtilen süreler güneş doğuşu ve batışı, bir de gün ortası olmak üzere 3 vakittir. Cebrail aleyhisselam peygamber efendimize namazın nasıl kılınması gerektiğini öğretmiştir, daha sonraki zamanlarda da bu bize kadar gelmiştir. Ama Cebrail aleyhisselamın peygamberimize öğretmiş olduğu namaz kılma şeklinin ne kadarı doğru olarak geldi günümüze kadar belli değil. O sebeple zaten Allah Kuran'da bolca bağışlanma dileyin umulur ki affedilirsiniz diyor. Yani yaptığımız ibadetlerin tamından da eksiğinden de Allah'a sığınıyoruz o sebeple.
Son olarak dediğim gibi dinimizde mezhepçilik yoktur. Bu konuda kesin ayet vardır,
Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir. Enam 159.
 
Son düzenleme:
  • Beğeni
Tepkiler: Sailor
Hocam o kadar derine inersek Kuran'da namaz diye bir kelime de yoktur. Namaz kelimesini biz Türkçe meal ederken salat kelimesinden çevirmişizdir. Kuran'da normalde bizim namaz olarak bildiğimiz kelime salat'tır. Namazı 5 vakit olarak tanımlarız ama Kuran'da belirtilen süreler güneş doğuşu ve batışı, bir de gün ortası olmak üzere 3 vakittir. Cebrail aleyhisselam peygamber efendimize namazın nasıl kılınması gerektiğini öğretmiştir, daha sonraki zamanlarda da bu bize kadar gelmiştir. Ama Cebrail aleyhisselamın peygamberimize öğretmiş olduğu namaz kılma şeklinin ne kadarı doğru olarak geldi günümüze kadar belli değil. O sebeple zaten Allah Kuran'da bolca bağışlanma dileyin umulur ki affedilirsiniz diyor. Yani yaptığımız ibadetlerin tamından da eksiğinden de Allah'a sığınıyoruz o sebeple.
Son olarak dediğim gibi dinimizde mezhepçilik yoktur. Bu konuda kesin ayet vardır,
Dinlerini parça parça edip, grup grup olanlar var ya, senin onlarla hiçbir ilişkin yoktur. Onların işi Allah'a kalmıştır, sonra (Allah) onlara yaptıklarını haber verecektir. Enam 159.
Namaz salatın türkçesidir zaten işte ibadetleri yapmak için farklı yollar vardır buda mezhep diye ayrılmıştır bu müslümanları bölmek değildir bu müslümanların ibadet şeklini seçmesidir örneğin siz namaz kılarken başka bir şeyle ilgilenemiyosunuz şafiler çocuğunu kucağına alıyo namazda ya da malikilerde uykuda abdest bozulmaz bizde demişizki ebu hanefinin ibadet tarzı bize uyuyor biz bunu seçiyoruz haaa ama bunu insanlar kavga için kullanırsa sıkıntı ordadır
 
Namaz salatın türkçesidir zaten işte ibadetleri yapmak için farklı yollar vardır buda mezhep diye ayrılmıştır bu müslümanları bölmek değildir bu müslümanların ibadet şeklini seçmesidir örneğin siz namaz kılarken başka bir şeyle ilgilenemiyosunuz şafiler çocuğunu kucağına alıyo namazda ya da malikilerde uykuda abdest bozulmaz bizde demişizki ebu hanefinin ibadet tarzı bize uyuyor biz bunu seçiyoruz haaa ama bunu insanlar kavga için kullanırsa sıkıntı ordadır
Bu bahsettiklerinizi yüz yıllar önce hristiyanlar da yaptı. Dinlerini başka şekillere bölerek parçaladılar. Nitekim sapkınlardan olup Allah'ın lanetledikleri topluluklar arasına girdiler tıpkı israiloğulları gibi. İbadet etmenin şekli seçilmez, ibadetin nasıl olması gerektiğini zaten Allah belirlemiştir ve usullerini de Cebrail aleyhisselam ile göndermiştir. Ben size bu konuyla ilgili apaçık ayet gönderdim, mezhepçiliğin müslümanlığa bir tane faydalı yanı olmamıştır. Böyle önemli bir mevzunun dinde yeri olsa Kuran'da mutlaka Allah bahsederdi ki aksine dini bölmeyin diye emrediyor. Allah'ın huzuruna çıktığımızda dinin nedir diye sorduğunda islam diyeceksin, peki alevilik nedir, sünnilik nedir ? diye sorduğunda ne cevap vereceksiniz. Ben size böyle bir şey emretmedim, size kitabınızda bir olun, bölmeyin demedim mi diye sorduğunda ne cevap verilecek ? Allah insanlara ibadet şekillerini ve usullerini seçme, belirleme hakkı vermemiştir ki sünniye göre böyle yapılır, şafiye göre böyle yapılır diyebilelim. Tabii ki insanlar istediğine inanmakta ve istediği gibi ibadet etmekte özgürdür lakin bu onların doğru yaptığı anlamına gelmez. Dediğim gibi rehber olan ve sorguya çekileceğimiz tek kitap olan Kuran'da bu mevzular belirtilmiştir.
 
  • Beğeni
Tepkiler: Sailor
Zaten problem de burada hocam. Dinde mezhep diye bir şey yoktur. Olmayan mezhebin olmayan kurallarının getirdiği değiştirilmiş hadisler hükümsüzdür.
Konuya bodoslama dalmış gibi olacağım belki ama; sizi düzeltmek maksatlı olmamakla beraber, bu gibi meselelerin genel ve ortalama tabirler kullanılarak anlatıldığında dinleyicilerin eksik kalan kısımları kendi havsalalarının kabul ettiği istikamette tamamladıklarını çok kez tecrübe ettiğimden biraz daha ayrıntıya girilmesinin daha yararlı olacağını düşünüyorum.

İslam dinini itikadi ve ameli kaideleri topyekün bilerek yorumlamak her zaman doğru sonuca ulaştırır. Mezhepler; İslam dininin başlangıcında olmamakla beraber, dinin koyduğu kaidelerin farklı koşullarda yaşanmasının doğurduğu farklılıkları ana kaideye sadık kalarak belirli bir çerçeveye oturtmaya çalışan düzenlemeler bütünü olarak tanımlanabilir. Mezhepler hüküm getirmez, sadece amele dair belirli hükümler (bkz. kitap, sünnet, icma, kıyas) ışığında hükmün uygulanmasına yönelik yorum getirir.

Mesela; hüküm saçın kesildiğinde ortalık yerde bırakılmaması gerektiğiyse, A mezhebi toprağa gömülmesi, B mezhebi yakılması yorumunu getirmiş olabilir. Bunu da bir sünnete yani Peygamber efendimiz(sav)'in farklı zamanlarda bu şekilde yapmasına göre söyler. İslamın temellerine ait itikadi meselelere dair farklı hükümler getiren mezheplere uyulmaz, doğrudur. Zaten aradan geçen zaman içersinde deforme olup ihtilaf kaynağı olmuş olmalarından da bu durum anlaşılabilir.

Mezheplerin bir kısmının ihtilafa ve manipülasyona açık oluşu merkeze oturtularak hadisleri de uydurma olarak nitelendirmek bu konular hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan insanları farklı sonuçlara itebilir. Bu konudan hareketle bilgi kirliliğinin tavan yaptığı internette araştırma yapıp birçok hadisin aslında yalan olduğu gibi saçma sapan bir sonuca ulaşabilir insan. Buna sebep vermemek için, zaman içersinde kaynağı tartışılabilecek hadisler olduğu konusu ayrıdır ve farklı mecrada tartışılmalıdır bence. Ayrıca; dini konularda ciddi manada okumalar yapmadan, en azından siyer-i nebi okumadan "dinin direği" olarak tanımlanan namaz konusunda yorum yapmak çok da sağlıklı sonuçlar doğurmaz diye düşünüyorum. Kaldı ki namazın üç vakit olduğunu iddia eden de bir mezhebe ait kaynaklardır zaten :)
 
Konuya bodoslama dalmış gibi olacağım belki ama; sizi düzeltmek maksatlı olmamakla beraber, bu gibi meselelerin genel ve ortalama tabirler kullanılarak anlatıldığında dinleyicilerin eksik kalan kısımları kendi havsalalarının kabul ettiği istikamette tamamladıklarını çok kez tecrübe ettiğimden biraz daha ayrıntıya girilmesinin daha yararlı olacağını düşünüyorum.

İslam dinini itikadi ve ameli kaideleri topyekün bilerek yorumlamak her zaman doğru sonuca ulaştırır. Mezhepler; İslam dininin başlangıcında olmamakla beraber, dinin koyduğu kaidelerin farklı koşullarda yaşanmasının doğurduğu farklılıkları ana kaideye sadık kalarak belirli bir çerçeveye oturtmaya çalışan düzenlemeler bütünü olarak tanımlanabilir. Mezhepler hüküm getirmez, sadece amele dair belirli hükümler (bkz. kitap, sünnet, icma, kıyas) ışığında hükmün uygulanmasına yönelik yorum getirir.

Mesela; hüküm saçın kesildiğinde ortalık yerde bırakılmaması gerektiğiyse, A mezhebi toprağa gömülmesi, B mezhebi yakılması yorumunu getirmiş olabilir. Bunu da bir sünnete yani Peygamber efendimiz(sav)'in farklı zamanlarda bu şekilde yapmasına göre söyler. İslamın temellerine ait itikadi meselelere dair farklı hükümler getiren mezheplere uyulmaz, doğrudur. Zaten aradan geçen zaman içersinde deforme olup ihtilaf kaynağı olmuş olmalarından da bu durum anlaşılabilir.

Mezheplerin bir kısmının ihtilafa ve manipülasyona açık oluşu merkeze oturtularak hadisleri de uydurma olarak nitelendirmek bu konular hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan insanları farklı sonuçlara itebilir. Bu konudan hareketle bilgi kirliliğinin tavan yaptığı internette araştırma yapıp birçok hadisin aslında yalan olduğu gibi saçma sapan bir sonuca ulaşabilir insan. Buna sebep vermemek için, zaman içersinde kaynağı tartışılabilecek hadisler olduğu konusu ayrıdır ve farklı mecrada tartışılmalıdır bence. Ayrıca; dini konularda ciddi manada okumalar yapmadan, en azından siyer-i nebi okumadan "dinin direği" olarak tanımlanan namaz konusunda yorum yapmak çok da sağlıklı sonuçlar doğurmaz diye düşünüyorum. Kaldı ki namazın üç vakit olduğunu iddia eden de bir mezhebe ait kaynaklardır zaten :)
İnsanların zaman içinde yapmakta oldukları bazı kültürel ve geleneksel eylemlerin içerikleriyle doldurulmuştur mezhepler. Peygamber efendimizin ölümünden sonra insanlara onun örnek gösterdiği yolda gidebilmeleri açısından yardımcı olan insanlar konumundadır 4 büyük halife. Ama insanlar bu halifelerin varlığını taraftarlık olarak algılayıp, zaman içinde sosyal, ekonomik, siyasi ve geleneksel sebeplerden ötürü mezhepçiliği ortaya çıkarmışlardır. Bu mezhepçiliklerin içine tabii ki hadisleri de ayetleri de din adına bazı doğru olabilecek uygulamaları da serpiştirmişlerdir. Ama bu, mezheplerin dini açıdan doğru olduğu anlamına kesinlikle gelmiyor. İnsanlar aksi yönde bir inanış sergileyip hayatlarını o şekilde düzenleyebilir saygı duyarım ama bu konuda Kuran'da kesin ayet vardır.

Namaz konusuna gelirsek, Kuran'ın orjinalinde namaz kelimesi geçmez. Bu kelimeyle eş ve orjinal olan salat kelimesi geçer. Biz bunu namaz diye çevirmiş olabiliriz ki bu pek mühim değil. Dinde önemli olan niyettir, şekilcilik değil. O yüzden ister salat diyelim ister namaz, aynı anlama çıktığı sürece sorun olmayacaktır. Namazın 3 vakit olduğunu iddia eden mezhepler değil, Kuran ayetleridir. Kuran ayetlerinden görülüp mezheplerin içine geçmiştir. Yani Kuran'da yazmayıp derin bir araştırma ve ilim sonucunda mezhebe tabii olan insanların bulduğu bir şey değildir. Başta da dediğim gibi mezheplerin kuruluş amacı bellidir, sonraki zamanlarda din adına bir inanış şekline çevirildiği bellidir, mezheplerin içinde yine din adına doğru hükümler de mevcuttur. Ama bunlar mezhepleri Allah'ın yahut indirdiği dinin gözünde meşru kılmaz. Namazın 3 vakit olduğu ve mezhepçiliğin olmadığına dair Kesin hükümlü ayetler vardır. O sebeple bunun dışında gösterilebilecek her kaynak Kuran karşısında meşru olmayacaktır.
 
@CenkGs evet hocam, namaz kelimesi geçmez kur'anda :) farsçadır zaten ibadet demektir. Hud - 11/114, İsra -17/78, Taha - 20/130 sayılı ayetlerden de (Hud-114'ten 3 vakit olduğu anlaşıldığı gibi) beş vakit olduğu anlaşılır.
 
şimdi satranç bahsettiğimiz gibi şüpheli fakat dövmeye cevaz verilmiyor kesinlikle çünkü kimyasal boyalar deride suyun deriye değmesine engeller ayrıyeten Allahın emanet verdiği bedene zarar vermekte caiz değilidir
Satrancın "şüpheli" olan tarafı ne, cidden merak ediyorum.

İkincisi, dövme derinin altına yapılan bir şey, zarar konusunda net bir bilgim yok ama abdestte sıkıntı yaratmadığı birçok kez söylendi. Sizin dediğiniz muhtemelen hint kınası tarzı şeyler.
 
@Onemanband İsra, Taha ve Hud surelerinin iniş sırasına baktığımızda, namazın 5 vakit olduğu çıkarabilecek tek ayet Taha suresidir. Fakat, Bakara suresinin 106.ayetine bakarsak, ' Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah'ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin? ' söylendiğini görürsünüz.
Bu ayetten yola çıkarak İsra, Taha ve Hud surelerinin iniş sırasını incelediğimizde Taha 45.sırada, İsra 50.sırada, Hud ise 52.sırada inmiştir. O sebeple Taha suresindeki ayetin hükmü, İsra ve Hud surelerindeki ayetin hükmünün üzerinde değildir. Yani, namazın 5 vakit olduğunu söyleyen tek ayet üzerine Allah, Bakara 106'da belirttiği üzere daha hayırlısını veya mislini getiririz ayetiyle paralel değişiklik göstermiştir.
Hud ayetindeki sureye baktığımızda ise ' Gündüzün iki ucunda, gecenin de ilk saatlerinde namaz kıl. Çünkü iyilikler kötülükleri (günahları) giderir. Bu, öğüt almak isteyenlere bir hatırlatmadır. ' sözleri geçmektedir. Yine İsra suresindeki ayette'de ' Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü sabah namazı şahitlidir.' denmiştir. Bu iki ayet, Taha suresi yani 5 vakit olduğu söylenen ayetten sonra inmiştir. Tabii bununla beraber Allah, yine Bakara suresinde önemli olan niyettir demeyi de ihmal etmemiştir.
 
Son düzenleme:
@Onemanband Tabii hocam eklemeyi unuttum, ben burada namaz için 3 vakittir diyorum ama kendim de 5 vakit kılıyorum. Bu tabii namaz 5 vakittir diye bilinmesinden, daha az ibadet etmemiş olmak gibi vicdani bir rahatlatma düşüncesinden ve Allah'ın önem verdiği şeyin ibadetteki niyet olmasından kaynaklıdır. İnsanlar ister 3 vakit ister 5 vakit kılsın ama yeter ki kılsın. Allah'ın istediği gönülden ve huşu içinde kullarının O'na ibadet etmesidir. O sebeple zaten Allah niyetteki öneme özellikle vurgu yapıyor. O sebeple, haşa, namazı 3 veya 5 vakit kılana neden böyle kılıyorsun diyemem, haddim olamaz. Yeter ki insanlar kılsın :)
 
Hocam zaten cinlerin bebekler dahil insanlar üzerinde bedenen yani fiziksel olarak verdikleri zararların çoğu bizim normal hayatımızda gördüğümüz hastalıklar ve yaralanmalar şeklindedir. Bu varlık bir insanı normal şekilde hasta eder ama siz bu hastalığın ne olduğunu bilseniz de bazı zamanlar neden olduğunu bulamayabilirsiniz. Yani dünya üzerinde hiç var olmamış hastalık çeşitleriyle insanlara zarar vermezler, sadece bu varlıkların zarar verdiği, hasta ettiği insanlarda bu hastalığın yahut zararın neden kaynaklı olduğunu bulamayabilirsiniz. Örneğin; vücudunuzun bir yerinde derin bir yara açılmıştır yahut hasta olmuşsunuzdur ve siz doktora gidersiniz. Bunu görür, tedavisini yapar ama siz veya o doktor bu yaranın yahut hastalığın neden kaynaklandığını bulamazsınız.
Cenk abi, ortaokuldayken babama incil almasını, merak ettiğimi ve okumak istediğimi söylemiştim. Yani sorguluyordum, bir yaratıcının olduğu benim için kesindi çünkü bunu sorgulayıp düşünen ben bile benden üstün biri tarafından yaratılmış olmam gerekliydi en basitinden benim için. Neyse babam incili getirdi okumaya başladım, tıpkı bir hikaye kitabıydı Hz. İsa nın hayatını, günlük yaşamını anlatıyordu. Aynı sırada yaz tatillerinde Kur'an kursuna gönderilen bir çocuktum. İncili okurken kitabın yaklaşık 4te 1ini bitirmişken çok kötü bir hastalığa yakalandım. Üşütmemiştim ama yerimden kalkamaz durumdaydım hal böyle olunca mikrobik veya astımımla alakalı bir hastalık endişesiyle doktora gittik. Kontrolden sonra doktor 13. Çocuk hastalığı tarzında birşey olduğumu söyledi. Babam tam olarak ne hastalığı olduğunu sorduğu halde doktor bir türlü söylemiyordu. Babam ne kadar diretse de söylemedi. En son babam sinirinden küfür basa basa hastaneden ayrılmıştık. Fakat ilaç tedavisi sonrası iyileşmiştim, babam artık nedense incili evden yok etmişti. Şimdi ben bu olayı buraya mı bağlamalıyım ? Tırstım..
 
  • Beğeni
Tepkiler: Cenk ve alfhonso
Cenk abi, ortaokuldayken babama incil almasını, merak ettiğimi ve okumak istediğimi söylemiştim. Yani sorguluyordum, bir yaratıcının olduğu benim için kesindi çünkü bunu sorgulayıp düşünen ben bile benden üstün biri tarafından yaratılmış olmam gerekliydi en basitinden benim için. Neyse babam incili getirdi okumaya başladım, tıpkı bir hikaye kitabıydı Hz. İsa nın hayatını, günlük yaşamını anlatıyordu. Aynı sırada yaz tatillerinde Kur'an kursuna gönderilen bir çocuktum. İncili okurken kitabın yaklaşık 4te 1ini bitirmişken çok kötü bir hastalığa yakalandım. Üşütmemiştim ama yerimden kalkamaz durumdaydım hal böyle olunca mikrobik veya astımımla alakalı bir hastalık endişesiyle doktora gittik. Kontrolden sonra doktor 13. Çocuk hastalığı tarzında birşey olduğumu söyledi. Babam tam olarak ne hastalığı olduğunu sorduğu halde doktor bir türlü söylemiyordu. Babam ne kadar diretse de söylemedi. En son babam sinirinden küfür basa basa hastaneden ayrılmıştık. Fakat ilaç tedavisi sonrası iyileşmiştim, babam artık nedense incili evden yok etmişti. Şimdi ben bu olayı buraya mı bağlamalıyım ? Tırstım..
Çok geçmiş olsun kardeşim. Yani bu olayı, o tarz bir mevzuya kesinkez bağlayamayız. Alakası olabilir de olmayabilir de bunu bu şekilde söylemek çok zor. Bu varlıklar bazen korkutmak amaçlı uygun bulduğu kimselere bu tarz davranışlarda bulunur ve anlıktır, süreç içinde devam etmez, bazen de kendi belirledikleri kriterler neticesinde komple musallat olur ve uzun bir sürece yayılır. İnsanlar bu tarz şeylerden çok korksa da hayatın her evresinde, her insan için olabilecek şeyler bunlar. Yani normal şeyler. Ama dediğim gibi direkt olarak kesin bir şey diyemem. Sadece insanlar tarafından oynanmış, değiştirilmiş, Allah'ın indirdiği kitap olmaktan çıkan İncil ve Tevrat kitaplarının bulunduğu yerlerde olmayı severler. Allah'ın istemediği ve sevmediği neresi ve ne varsa, orada bulunurlar ama söylediğim gibi kesin bu varlıklardan kaynaklıdır demek çok zor. Öyle bir ilime sahip değilim maalesef. Okuduğun İncil de Allah'ın gönderdiği kitap değildir, zaten orjinalini hakiki Hristiyanlar bile arasa da çok zor buluyor. Orjinal bu diye getirilen kitabın da öyle olup olmadığı belirlemek de zor zaten. Bilmem kaç küsür tane İncil versiyonu var sonuçta.
 
Son düzenleme:
  • Beğeni
Tepkiler: yaso
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...