Herkese merhaba. Uzun süredir aklımda olan ve bugüne nasip olan araç tanıtımını artık yapayım dedim. Volvolar ve özellikle ilk kasa S40 hakkında gerek sanal ortamda gerek gerçek ortamda merak edilen ve sorulan bir çok soru oluyor. Her seferinde teker teker cevap vermektense burada detaylı bir konu açıp, hem aracı A'dan Z'ye tanıtıp merak edilen konuları açıklayayım; hem de yanlış bilinenleri de düzeltelim dedim. 6 senelik tecrübemde, artık bu araçlar hakkında uzman denecek kadar bilgi sahibi oldum. Yalnız yazı tahmin ettiğimden çok daha uzun oldu(kaç senedir bu arabaya biniyorum ve bu kadar detaylı incelemesini daha hiç yapmamıştım), hiç bir şeyi atlamak istemiyorum. Hem internette bu tarz Türkçe kaynaklar çok az, hem de sonuçta burası Garaj bölümü
. O yüzden 3 kısma ayırdım. İlk mesaj genel olarak tanıtım, ikinci mesaj koltuğa oturup marşa bastıktan sonraki sürüş kısmı, üçüncü mesaj da bakım/onarım ve yürütme masraflarıyla alakalı olacak.
Öncelikle bu kasa S40 1995-2004 yılları arasında üretildi. İkinci kasa S40 ile 1-2 motor dışında uzaktan yakından alakası yok, bu iki araç birbirinden tamamen farklı.
Bilenler vardır mutlaka. S40, Mitsubishi Carisma ile aynı platformda, Hollanda'nın NedCar tesislerinde üretildi. Burada işler bir hayli karışıyor çünkü Mitsubishi, bu platformu evirip çevirip bir çok farklı model araç üretmiş. Yani Lancer'dan FTO'ya oradan Mirage'a kadar o dönemdeki bir çok Mitsubishi, S40 ile uzaktan da olsa akraba. Peki S40'ın olayı ne?
İşte burası biraz karışık. S40, 3 farklı aşamada üretildi. 95-99; 2000 ve 2001-2004 şeklinde. 2001'de kapsamlı bir makyaj yedi, bu konuya daha sonra değineceğiz.
95-2000 arası faz 1 s40'ların yürüyen aksamı, Mitsubishi tarafında en çok FTO'ya benziyor. Carisma ile de ortak parçaları mevcut ama temelde FTO mimarisi hakim. Hatta duyduğuma göre, direksiyon kutusu da EVO 3'lerle aynı (bunu internette yabancı bir forumda okudum, ne kadar doğrudur bilemiyorum). Ayrıca fren aksamı da EVO 3'lerle çok benzer. S40'a EVO 3 kaliperi(çift pistonludur) takan bir çok kişi var.
Her neyse. 2001 yılındaki makyajla beraber Volvo, arabanın her tarafında değişiklikler yaptı dedik. FTO, EVO(Lancer) ve varsa başka Mitsu'lardan derlenip S40'a uyarlanmış yürüyen aksamı; 2001 yılında Volvo kendi başına komple revize etti. Sonuçta ortaya Volvo imzalı ama Mitsubishi kökenleri olan bir araç çıktı
.
Bu 2001 makyajını biraz daha açmam gerekirse; arabanın iç konsol tasarımı büyük, dış tasarımı küçük ölçüde değişti. Şasi revize edildi, güvenlik donanımları arttı. Aks aralıkları uzadı, travers ve süspansiyonda değişen parçalar oldu. Mevcut motorlar revize edildi. Şanzımanlar güncellendi. Arabanın elektrik sistemi komple farklı bir altyapıya geçti.
Benim araç 2001 model yani makyajlı kasa. O yüzden burada anlattıklarım da makyajlı kasalar için geçerlidir. Zaten bu arabadan almayı düşünen varsa kesinlikle 2001 ve sonrası bakmasını tavsiye ederim.
2003 yılında son bir makyaj daha yapıldı ama bu sadece kozmetik idi. Gösterge paneli değişiyor ve tampon ve kapılardaki siyah kuşaklar, gövde rengine bürünüyor. Far ve sinyallerdeki krom çerçeve siyah oluyor. Kaput panjuru krom şelale tasarımından, siyah kareli tasarıma geçiyor. Başka bir farklılık yok.
Şimdi bahsi geçen araç Volvo olduğuna göre, akla ilk gelen güvenlikten bahsedelim.
Aynı yıllardaki Mitsular ile S40'ların arasındaki temel fark aslında yine şaside bitiyor. S40'ın şasisi Japon akrabalarına göre daha rijit. Bu hem sürüş dinamikleri anlamında, hem de kaza güvenliği anlamında. Zaten bu araç 1997 yılında EuroNCAP testlerinde kendi sınıfındaki en güvenli araç seçilmişti.
Volvo bununla da yetinmeyip 2001'de gelen makyajla beraber şasiyi biraz daha güçlendirdi ve daha da dayanıklı bir araç koydu ortaya:
İlk fotoğraf 97'deki test sonrası. İkincisi 2002(özellikle A sütunlarına dikkat). Makyajla beraber aracın güvenliğinin bugünkü araçlar kadar olmasa da, 21.yy için oldukça yeterli seviyeye yükseldiğini söylemek mümkün.
Buraya kadar olan kısım test edilmiş güvenlik idi. Bir de bu işin görünmeyen kısmı var malumunuz. Burada benim dikkatimi çeken bir durum, meşhur small overlap testlerinde 2003 XC90'ın müthiş başarısıydı. (2003
). Bunun ardından meraklanıp araştırmaya başladım ve volvonun kendi içerisinde ne zamandır small overlap'e yönelik strateji geliştirdiği konusunda malumat bulmaya çalıştım. Eski videolar, hatta volvo'nun şirket içi raporlarına kadar ulaştım
(orada da çok enteresan şeyler var. 90'lı yıllarda koltuklarda kullanılan sünger dolgusunun yumuşaklığı/sertliğinin kaza anında yolcuların beline olan etkilerine kadar incelenmiş. Neyse çok uzatmayalım burası başka konuya giriyor).
İstediğim bilgileri bulamamış olsam da, 850 modelinin kaza testi videolarının kırpılmış ufak bir kısmına denk geldim ve evet Volvo, en az 1992'den beri araçlarına small overlap tipi kaza testi yapıyor.
Peki S40'ta da small overlap senaryosunun göz önüne alındığını nasıl öğrendim? Arabanın ön çamurluğunu sökerek
.(Evet bir dönem bu konulara bayağı kafayı takmıştım)
A sütununun devamında görülen ve tekerin ortasına kadar devam eden etli çıkıntı, platform akrabası Mitsu'larda yok (internetten bulabildiğim fotolarda gördüğüm kadarıyla). Ve kılıç sacının tasarımı, arabanın tam köşeden vurduğu cismi sıyırarak uzaklaşmasını(yeni volvoların iihs testinde yaptığı hareket) sağlayacak şekilde ileri doğru içe bükülerek geliyor dikkat ederseniz.
Karşımızda ilkel bir small overlap çözümü duruyor. Bunun dışında arabanın podyelerinde, traversinde falan yine bunun gibi bir mekanizma var mı? Oraları bilmiyorum maalesef.
Fakat, eğer bu tasarım hakikaten small overlap tipi kazalar içinse(ki başka ne için olabilir bilemiyorum), 2004'e kadar olan süreçte en güvenli C sınıf araçlarından birisi olabilir bu araç.
Şimdi işin yardımcı güvenlik kısmına gelirsek, bütün S40'larda ABS, EBS gibi sistemler standart (ESP hariç, o sadece güçlü motor seçeneklerinde standart). Hava yastığı olarak da, 2001 öncesi modellerde ön 2 hava yastığına ek olarak ön koltuklarda yanal hava yastıkları standart. 2001 yılı ve sonrasında ön hava yastıkları çift kademeli sisteme güncelleniyor, koltuk yastığının yanı sıra yan perde yastıkları da standart oluyor. Yani 2001'den itibaren bir S40, standart 6 hava yastığı ile geliyor.
5 koltukta da 3 noktalı emniyet kemeri mevcut ve beşi de virajlarda, frenlerde vs. kendisini kilitleyip koltukta oynamanıza engel oluyor. Ön kemerler de bütün model yıllarında aktif ateşlemeli gergi sistemine sahip.
Arabanın iç mekanından bahsedelim biraz. Koltuklardan başlarsak, döşeme olarak kumaş, deri-kumaş karışık ve full deri seçenekleri var. Deriler tipik volvo derisi. Konfor hissini iyileştirmek için ince fakat bu sebeple bakımı düzenli yapılmazsa kısa sürede çatlayıp kötü bir görünüme bürünebilir. Dikkatli olmakta fayda var.
Ön koltuklar, volvonun meşhur koltukları. Bu koltuklar taa Volvo 700/900 döneminden beri kullanılıyor ve her yeni modelde gerek ergonomisi gerek güvenliği giderek artıyor. Bu tasarım 2016 S80'e kadar kullanıldı. S90 serisi ile beraber daha kemikli bir yapıya geçildi, ama tasarım hatları genel olarak hala benzerdir.
Koltuklar 8 yönlü manuel olarak ayarlanabilir (elektrikli ayarlananlar da var, opsiyon). Oturma yerinin ön kısmı ve arka kısmı ayrı ayrı yükseltilip alçaltılabiliyor. Sırtlık ileri-geri yapıyor. Koltuk ileri-geri hareket ediyor(doğal olarak
). Ön iki koltukta da bel desteği var ve ayarlanabilir. Kafalıklar sabit, ayarlama imkanı yok. Ama bugüne kadar bu kafalıklar niye oynamıyor diye şikayet edene rastlamadım çünkü her insana uyan bir yapısı var.
Koltuklarda da yine güvenlik ön planda. Volvonun bu koltukları senelerdir girdiği testlerde hiç sektirmeden yüksek puanlar almış.
Koltuklarda WHIPS koruma sistemi mevcut ve bütün modellerde standart. Arkadan birisi çarptığında koltuklar aşağı ve geriye doğru yatıp boyun zedelenmesini önlüyor. Ayrıca koltuğun oturma yerinin hemen altında ön ve arkada birer tane olmak üzere iki adet silindirik çelik bar mevcut. Bu barlar yanal kazalarda koltuğun ezilip sizi sıkıştırmasını engellerken, aynı anda koltuğun orta konsolu parçalayarak ortaya doğru kaymasına yarıyor. Yani size yandan birisi çarptığında, koltuklar arabanın ortasına doğru kayıp olası riskleri minimuma indiriyor.
Koltukların en sevdiğim yanı, ön baldır kısmının altında kocaman cepleri var. Buraya su başta olmak üzere her türlü içecek şişesi koyabiliyorsunuz. Hem erişimi kolay, hem göz önünde kalabalık yapmıyor. Hem de güneşten vs. koruyor içeceğinizi.
Koltukların konforu çok iyi. Süngerin kalitesi üst seviyede ve vücuda desteği sağlarken, gereksiz sertlik veren bölgeleri yok. Uzun yolda saatlerce yorulmadan oturabiliyorsunuz. Benim araç 18 yaşında ve 310 bin kilometreye yaklaştı. Buna rağmen süngerler diriliğini koruyor. Sünme, şekil bozukluğu falan yok.
Ayrıca ayar seçeneklerinin bolluğu ideal pozisyonu yakalamanıza olanak sunuyor. Ama bel desteği bana biraz fazla yukarıya konumlandırılmış gibi geliyor. Şöyle bi 3-5 santim daha aşağıdan başlasaymış daha iyi olurmuş. Ayrıca, ben hiç tecrübe etmedim ama elektrik ayarlı koltukların daha iyi olduğu dile getiriliyor. Çünkü ayar skalası daha geniş ve hassas ayar imkanınız var. Maalesef Türkiye'deki S/V 40'ların çok azında bu opsiyon var.
Bu arada emniyet kemerlerinin yükseklik ayarı da otomatik, kemeri biraz çekip ayarlayıp geri bırakınca o pozisyonda kalıyor.
Oturma pozisyonuna gelirsek, bazıları oturma pozisyonu biraz yüksek diyor ama bence tam tersi. Tabii bu vücut yapısıyla da alakalı olabilir ama ben koltuğu en alt konuma alırsam rahat kullanamayacak kadar gömülüyorum arabaya.
Direksiyonun ele oturması güzel. Etli bir yapısı var ve çap olarak bir hayli büyük. Eğer bu arabayı sürekli şehir içinde kullanacaksanız direksiyon sizi yorar. Ama şehir dışında da bir o kadar rahat oluyor çünkü büyük yapısı sayesinde koltuğa dibine kadar yayılsanız bile zorlanmadan tutabiliyorsunuz. Ama kabul etmek lazım direksiyonun tipi güzel değil. 3 kollu direksiyon opsiyonu varsa o daha güzel ama 4 kollu olan, eğer alıcı gözle bakarsanız çirkin duruyor. Ama dediğim gibi tutuşunda vs. bir problem yok.
Direksiyonun yükseklik ayarı var fakat derinlik ayarı yok. Ve bence bu arabanın en büyük eksiklerinden biri. Aslında pek bir zorluk çıkarmıyor ama özellikle sportif sürüşlerde keşke direksiyon biraz daha yakın olsa diyorsunuz.
İç mekan tasarımı oldukça sade ve kimisine göre şık, kimisine göre sıkıcı bir tipi var.
Bence tam ortası. Eski tip nispeten düz bir tasarım ama kendine has bir şıklığı var. Konsol hafif sürücüye doğru dönük, bu sayede far ve klima kontrollerine erişim oldukça rahat ve kullanımı da basit. Gözünüzü yoldan ayırmadan her işinizi görebiliyorsunuz. Ama radyo kontrolleri biraz fazla aşağıda kalıyor bence.
Torpido kapağı amortisörsüz ve soğutması yok. Ama ışıklandırması ve anahtarla kilitleme imkanı var. Torpidonun üst kısmında ufak bir raf var ve kalem-gözlük gibi şeyler için çok kullanışlı oluyor.
Vites topuzunun önünde bir göz var ve telefon koymak için ideal boyutlarda. Bu kısmın altı dümdüz ve yurtdışında bu parçayı söküp altına kablosuz şarj adaptörü bağlayanlar gördüm. Eğer kablosuz şarj olabilen bir telefonunuz varsa bu da son derece kullanışlı bir göz oluyor. 20 senelik arabada kablosuz şarj
.
Araçta ön kol dayama bütün modellerde standart geliyor ve içinde bir göz var. Eğer hala CD kullanıyorsanız, gözün içine 6-7 tane CD dizebileceğiniz ufak bir raf sistemi var. Bu gözün büyüklüğü orta boyutlarda. Gözlük, cüzdan, abur cubur vs. saklamak için güzel.
Ön kol dayamanın devamında sürgülü bir göz ve küllük/bozuk paralık var. Bu gözün içinde aynı zamanda çakmaklık ve benim sonradan eklediğim AUX girişi mevcut. Buradaki göz bence biraz ufak ve anca şarj aletleri, kalem ve benzin fişleri falan koyulabilir.Bazı x40'larda burada 2'li bardaklık mevcut ama Türkiye'de hiç denk gelmedim.
Bardaklık demişken. Özellikle yurt dışındaki x40'ların orta konsolunda; teybin üstünde ve kol dayamanın içinden çıkan bardaklıklar mevcut ama Türkiye'de teybin üstündeki hariç diğer tiplere denk gelmedim ben. Ben pek ihtiyaç duymuyorum ama yolculuklarda sık sık bir şeyler içmeyi seviyorsanız buradan bir eksi yazabiliriz.
Göstergeler ise son derece sade ve renk skalası sıkıcı. Ama okuması çok rahat ve ışıklandırması başarılı. Ayrıca kadran 260'a kadar gösteriyor, bu sayede sürerken kadrana bakarsanız hız algınız biraz azalıyor, çünkü 110-120 gibi hızlarda daha kadranın yarısında bile değilsiniz.
Bu gösterge 2003 yılından sonra daha modern ve sportif bir tasarıma geçiyor.
Kapılardan devam edersek. Şoför kapısında 4 cam otomatiği, ayna kontrolleri, çocuk cam kilidi ve merkezi kilit butonu bulunuyor. Yolcu tarafında da merkezi kilit aç-kapa butonu olduğunu söyleyelim.
Ön ve arka kapıların alt kısımlarında birer göz var. Kapı açma-kapama tutacağı da aynı zamanda ufak bir göz işlevi görüyor. Ama kapılarda ergonomik bir problem var. Kolunuzu rahatça dayayabileceğiniz bir alan yok. Camın yanına koyamazsınız çünkü o kısım geniş değil. Ortadaki alan kol dayamak için içeri girintili yapılmış ama orası da aşağı eğimli. Yani kolumu dayadım, unuttum olayı yok maalesef. Ya kolunuzun aşağı doğru yamuk durmasına alışacaksınız ya da başka bir yere dayayacaksınız. Yeni kasa S40'ta bu durum çok daha iyi.
Kapıların açma-kapama hissi de hiç fena değil. Zaten kapılar kalın, nispeten tok bir sesleri var.
Ses sisteminden bahsedelim biraz. Bu araçlarda 2 tip ses sistemi var. Birisi amfili diğeri amfisiz. Amfili olanın hoparlörleri de daha iyi. Bizim piyasadakilerin %95'i amfisiz. 3 adet de radyo ünitesi var. Birisi en basit tip, sadece radyo ve kaset var. Bir üst modelde radyo, kaset ve CD çalar var. En üstünde de CD changer ekleniyor. Bu son ikisine aynı orjinal gibi çalışan bir AUX girişi ekleyebiliyorsunuz ufak bir modifikasyonla. Ayrıca ses seviyesi de hıza duyarlı. Araç hızlandıkça müzik sesini kendi kendine arttırıyor, yavaşladıkça azaltıyor.
Araçta 6 hoparlör var. Konsolda 2 adet tiz, ön kapılarda 2 adet bass ağırlıklı midrange; arka pandizotta da 2 adet midrange ağırlıklı woofer var(hoparlör konusuna çok hakim değilim o yüzden gelen seslere göre ayırdım
). Station V40'larda da D sütununda ekstra bir subwoofer oluyor.
Teyp üzerinden ön/arka ayrı olarak detaylı equalizer ayarı yapabiliyorsunuz. Sesi öne/arkaya sağa/sola alma seçeneği de mevcut. Hoparlörlerin markaları Philips. Volvoların standart ses sistemleri bile oldukça güzel ses verir ve beğenilir. Bu da istisna değil. Ses tatmin edici seviyede net. Sahne genişliği çok olmasa da kabin içini güzel şekilde dolduruyor. Yüksek seviyelerde de bozulma, cızırtı falan yapmıyor. Ayrıca ses sistemi kaynaklı trim sesi de hiç oluşmuyor(bu belki benim araca has olabilir, böyle şeylere dikkat ederim).
Ayrıca arkada inip çıkabilen bir antenimiz mevcut
. Radyoyu açtığınızda otomatik olarak çıkıyor. Kapattığınızda geri iniyor. Ben radyo dinlemediğim için, sürekli aç-kapa yapması gereksiz olduğundan fişini söktüm.
Bir de klima sisteminden bahsetmek istiyorum. Mitsubishi ortaklığında üretilen bir aracın kliması ne olabilir? Tabii ki Mitsubishi
. Arabanın klima sistemi Mitsubishi tasarımı. Hatta çoğu klima ekipmanında Mitsubishi/Denso damgası var. Benim araçta otomatik klima var ve ilk çalışmadan itibaren canavar gibi soğutuyor, üstelik klima sistemi de 6 senedir hiç ellenmedi. Gazı falan da büyük ihtimalle orijinaldir hala.
Bazen görüyorum forumlarda, gruplarda vs. Klimayı 18 derecede kullanıyorum falan deniyor. Ben 18'e alsam içeride donarım herhalde
. Çoğu zaman 22 gayet serin yapıyor içerisini. Bilemedin 20. Daha aşağısına indirmeme hiç gerek kalmıyor.
Ha bu arada ısıtması da canavar gibi. Sonuçta soğuk memleket arabası. Kışın 800 metre-1 kilometre içinde ılık üflemeye başlar. 2 km'ye doğru iyice ısınır.
Biraz da arka koltuklardan bahsedecek olursak. Arka koltuklara oturduğunuzda içine çok olmasa da, gömülüyorsunuz. Sünger yine yumuşak ve sağ ve sol tarafların yanal destekleri de oldukça dolgun. Yakın zamanda A3, Verso, Egea ve yeni Civic'in arka koltuğunda bulundum. S40'ın arka koltuğunu hiç birisine değişmem.
Ayrıca arka koltukta da kol dayamamız ve orta konsolda çöp kutumuz mevcut. Bardaklık yine yok maalesef. Bir başka eksiklik de, S40'ın abileri S60 ve S80'in B sütununda bulunan ve yüz hizasında arkaya üfleyen hava üfleçleri, S40'da yok. Sadece ön koltukların altından üfleyen havayla yetiniyorsunuz. Ama zaten arabanın iç hacmi görece ufak olduğundan, ihtiyaç da pek yok denebilir.
Hacim demişken, arka tarafta 2 kişi yayılarak rahat rahat oturabilir. 3 kişi oturursanız yanlardakiler rahatken ortadaki biraz sıkışıyor ve oturma yerinden sebep biraz yüksekte kalıyor. Ama öyle bunaltacak kadar da değil. Uzun yola rahat çıkılır yani.
Bagaj 470 litre. 4 kişiye kadar olan eşyaları rahat alıyor. 5.kişinin eşyaları biraz tıka basa olur. Bagajın sağ tarafında lastikli bir file, sol tarafında bir kemer mevcut. Bu kemeri bagajda 2 farklı noktaya takabiliyorsunuz ve uzunluğu gayet yeterli. Ayrıca arka koltuklar tamamen yatabiliyor. Stepnesi ve bagaj lambası da mevcut. Bagaj kapağı da, içi gibi halı kaplı ve kapatmak için tutma yerleri var.
Şimdi şu meşhur yumuşak plastik mevzuna gelirsek
. Arabanın içine oturduğunuzda C premium olduğunu hissettiriyor. Konsolun üst kısmı yumuşak plastik. Orta ve alt kısımlar sert fakat dokulu ve tok bir plastik. Esneme, çatlama, kırılma falan olmuyor. 4 kapının her tarafı ve ön kol dayama da yumuşak plastik. Tabii bu yumuşaklık, sünger gibi yumuş yumuş değil. Daha çok kauçuk kaplama gibi bir şey.
Kapıların orta kısmı ise kumaş ve altında sünger dolgusu mevcut.
Koltuk kumaşları gayet güzel, dokusu ince ve hissi yumuşak (benim araç kumaş koltuk bu arada). Tavan döşemesi de oldukça kaliteli bir kumaş. Ama zamanla sarkma problemi oluyor. A sütununun kaplaması da tavan döşemesiyle aynı, kumaş. B ve C sütunları ise desenli, tok sert plastik.
Torpido, kol dayama ve sürgülü gözün içi de halı kaplı. Ön kapı eşiklerinde aluminyuma işlenmiş VOLVO yazıları var ve hoş bir detay. Arkalardaki eşik ise plastik. Genel işçilik ve montaj kalitesi iyi seviyede, göze çarpan bariz bir kusur yok.
Ayrıca bütün kapılardaki cam-kilit kontrolleri alttan loş bir LED ile ışıklandırmalı. Gece vakti çok hoş duruyor. Şoför tarafında ayak aydınlatması mevcut. Yolcu tarafında yok, olsa iyi olurdu.
Sarı renkli tavan aydınlatmalarının, kapıyı açınca yavaş yavaş yanıp, kapatınca yavaş yavaş sönmesi de oldukça sıcak bir ambians oluşturuyor.
Ayrıca Volvo, iç mekanda kullanılan bütün malzemelerin anti-alerjik özellikte olduğunu belirtiyor.
(Klima panelimde patlak ampülüm var ve değiştirmeye üşeniyorum
)
Şimdi gelelim arabanın en can alıcı noktalarından birisine. İç mekan eskimiyor arkadaş. Klima-radyo-far kontrollerindeki yazılar, kapıdaki düğmelerin yazıları, kapı açma kolunun krom kaplaması, vitesin harfleri vs. ilk günkü gibi. Soyulma, silinme, kararma falan, sıfır. Ön konsol da oldukça dayanıklı, bunca senedir güneş yemesine rağmen renginde belirgin bir atma-solma-çatlak-kabarma yok. Ayrıca ilginç bir detay olarak, arabanın içindeki yazıların fontu her yerde aynı. Gösterge veya klima panelindeki yazılarla, ne bileyim benzin kapağındaki uyarı yazısı aynı fonta sahip. Bu aracın her tarafında böyle. Teypte vs. Ben bunun farkına seneler sonra vardım ve çok şaşırdım
.
Son olarak aracın donanımlarından bahsedeyim. Bu arabalarda paket kavramı yok. Her bir şeyi ayrı ayrı seçip almışlar zamanında. Ama genel trend, motor hacmi büyüdükçe donanımlar da artıyor. Bunlar standart donanımlar:
-Bütün güvenlik sistemleri, ESP hariç tamamen standart. ESP sadece 200 beygir T4 motorda standart geliyor. Bana sorarsanız, bu araçta 150 beygir altına zaten çok da lazım değil.
-4 teker disk fren, ABS ve EBS'li. Arka süspansiyon tam bağımsız multilink, önler McPherson.
-Ön-arka kol dayama, manuel klima ve elektrik ayarlı-ısıtmalı yan aynalar da tamamında standart.
-Çok yönlü ayarları olan ön koltuklar ve bel destekleri. (Bazı 2000 öncesi modellerde ayarsız yolcu koltuğu görmüşlüğüm var. Ama %90'ında 8+2 yönlüdür)
-Benim favorim, aslında bir opsiyon olan fakat TR'deki x40'ların neredeyse tamamında bulunan, elektrikli arka çocuk kilidi. Cam kilidinden ayrı olarak, orta konsoldaki bir tuş vasıtasıyla, çoğu araçta arka kapıya gidip manuel olarak aktif ettiğiniz, kapıların içeriden açılmasını önleyen çocuk kilidi bu araçta elektrikli ve tek tuşla içeriden açıp kapatabiliyorsunuz. Arkada çocuk varsa ne kadar kullanışlı olduğunu anlatamam. Duyduğuma göre yeni volvolarda bu özellik yokmuş, bence volvo çok büyük bir hata yapıyor. Bu özellik her araçta olmalı.
-Alarm standart değil ama deadlock sistemi standart. Bu şu demek: arabayı kumandadan kilitleyince, kapılar hem dıştan hem içten kilitleniyor. Yani camı kırıp içeri erişseniz bile kapıyı içeriden açmanız yine mümkün değil.
-4 cam otomatik. Yine ilk modellerin(95-96) bazılarında arka camlar manuel olabiliyor. Tek dokunuşla açılma olayı ise sadece şoför camında var ve bence bütün camlarda olması gerekirdi.
-Su püskürtmeli far silecekleri. Bir Volvo klasiği
. Çoğunda artık çalışmadığı için sökülmüştür. Modası geçik ama ilginç bir detay.
Opsiyon listesi de şu şekilde:
-Tek bölgeli otomatik klima
-Full deri iç mekan
-Ön koltuk ısıtma
-Kapılarda, torpidoda ve orta konsolda ahşap/karbon/metalik(karbon trim son derece nadirdir) dekorlar
-CD çalarlı, amfili teyp olayı (yukarıda bahsettiğim)
-Navigasyon (Tabii modern navigasyonların yanında patates gibi kalıyor)
-Elektrik ayarlı ön koltuklar (hafıza seçeneği yok. olması gerekirdi)
-Hız sabitleyici
-Ön sis farları
-Xenon farlar(yine az denk gelen bir opsiyon)
-Nivomat -bu aslında Xenon far ile birlikte geliyor. Aracın arkasına ne kadar yük koyarsanız koyun sabit yükseklikte kalma şeysi-
-Yol bilgisayarı
-Arka koltuğa dahili çocuk koltuğu
-Sunroof
-Sirenli alarm
-Ahşap veya spor(3 kollu ve delikli derili) direksiyon
-Ön/arka spoiler
-Arka camda makam perdesi
-Şimdi aklıma gelmeyen, gelse bile bahsine değmeyecek ufak tefek aksesuarlar da çok sayıda mevcut.
Dip not olarak; 2004 yılında üretilen en son eski kasa S40'lar Classic etiketiyle satıldı. Bunların motor hacmi düşük olanlarında bile bir hayli donanım görmek mümkün.
Bu araçta hiçbir zaman olmamış donanımlara gelirsek:
-Yağmur/far sensörü ve otomatik kararan dikiz aynası yok. Ama fasılalı silecek hıza duyarlı çalışıyor.
-Düğmeli direksiyonu hiç olmadı.
-Bluetooth gibi yeni teknolojilerden eser yok.
Jant olarak da, 15, 16 ve 17 inç seçenekleri var. 15'de kapaklı jant standart, alaşım jant opsiyon. 16 ve 17'de tamamı alaşımlı. Ayrıca jant tasarımları gerçekten güzel. Lastiklerde bizde en yaygını 185/65/15 ama asıl standardı 195/60/15. 16 inçte 205/50/16, 17 inçte 215/45/17.
Son olarak kapaklı jantıyla bizim düldül, bir dağ köyüne hava almaya çıkmış
En kısa sürede ben de alaşımlı janta geçiş yapıyorum. Bir takım bulup aldım fakat önce düzeltme+boyama işlerinin yapılması gerekiyor.
Bu arada mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Bu arabanın 4 köşesinde orjinal amerikan park var. Tampondaki şeritlerin içerisinde. Bunlar süs amaçlı değil, reflektörleri ve içlerinde ampülleri var. Farları açtığınızda onlar da yanıyor ve ortalıkta pavyon gibi dolanabiliyorsunuz
. Şakası bir yana gerçekten gece vakti arabanın fark edilmesini çok kolaylaştırıyor diğer sürücüler için. Hem sarı hem de krom renk seçenekleri mevcut ve iki tip de piyasada kolayca bulunabiliyor.
Bir sonraki mesajda sürüşünden bahsedeceğim.



Öncelikle bu kasa S40 1995-2004 yılları arasında üretildi. İkinci kasa S40 ile 1-2 motor dışında uzaktan yakından alakası yok, bu iki araç birbirinden tamamen farklı.
Bilenler vardır mutlaka. S40, Mitsubishi Carisma ile aynı platformda, Hollanda'nın NedCar tesislerinde üretildi. Burada işler bir hayli karışıyor çünkü Mitsubishi, bu platformu evirip çevirip bir çok farklı model araç üretmiş. Yani Lancer'dan FTO'ya oradan Mirage'a kadar o dönemdeki bir çok Mitsubishi, S40 ile uzaktan da olsa akraba. Peki S40'ın olayı ne?
İşte burası biraz karışık. S40, 3 farklı aşamada üretildi. 95-99; 2000 ve 2001-2004 şeklinde. 2001'de kapsamlı bir makyaj yedi, bu konuya daha sonra değineceğiz.
95-2000 arası faz 1 s40'ların yürüyen aksamı, Mitsubishi tarafında en çok FTO'ya benziyor. Carisma ile de ortak parçaları mevcut ama temelde FTO mimarisi hakim. Hatta duyduğuma göre, direksiyon kutusu da EVO 3'lerle aynı (bunu internette yabancı bir forumda okudum, ne kadar doğrudur bilemiyorum). Ayrıca fren aksamı da EVO 3'lerle çok benzer. S40'a EVO 3 kaliperi(çift pistonludur) takan bir çok kişi var.
Her neyse. 2001 yılındaki makyajla beraber Volvo, arabanın her tarafında değişiklikler yaptı dedik. FTO, EVO(Lancer) ve varsa başka Mitsu'lardan derlenip S40'a uyarlanmış yürüyen aksamı; 2001 yılında Volvo kendi başına komple revize etti. Sonuçta ortaya Volvo imzalı ama Mitsubishi kökenleri olan bir araç çıktı

Bu 2001 makyajını biraz daha açmam gerekirse; arabanın iç konsol tasarımı büyük, dış tasarımı küçük ölçüde değişti. Şasi revize edildi, güvenlik donanımları arttı. Aks aralıkları uzadı, travers ve süspansiyonda değişen parçalar oldu. Mevcut motorlar revize edildi. Şanzımanlar güncellendi. Arabanın elektrik sistemi komple farklı bir altyapıya geçti.
Benim araç 2001 model yani makyajlı kasa. O yüzden burada anlattıklarım da makyajlı kasalar için geçerlidir. Zaten bu arabadan almayı düşünen varsa kesinlikle 2001 ve sonrası bakmasını tavsiye ederim.
2003 yılında son bir makyaj daha yapıldı ama bu sadece kozmetik idi. Gösterge paneli değişiyor ve tampon ve kapılardaki siyah kuşaklar, gövde rengine bürünüyor. Far ve sinyallerdeki krom çerçeve siyah oluyor. Kaput panjuru krom şelale tasarımından, siyah kareli tasarıma geçiyor. Başka bir farklılık yok.
Şimdi bahsi geçen araç Volvo olduğuna göre, akla ilk gelen güvenlikten bahsedelim.
Aynı yıllardaki Mitsular ile S40'ların arasındaki temel fark aslında yine şaside bitiyor. S40'ın şasisi Japon akrabalarına göre daha rijit. Bu hem sürüş dinamikleri anlamında, hem de kaza güvenliği anlamında. Zaten bu araç 1997 yılında EuroNCAP testlerinde kendi sınıfındaki en güvenli araç seçilmişti.

Volvo bununla da yetinmeyip 2001'de gelen makyajla beraber şasiyi biraz daha güçlendirdi ve daha da dayanıklı bir araç koydu ortaya:
İlk fotoğraf 97'deki test sonrası. İkincisi 2002(özellikle A sütunlarına dikkat). Makyajla beraber aracın güvenliğinin bugünkü araçlar kadar olmasa da, 21.yy için oldukça yeterli seviyeye yükseldiğini söylemek mümkün.


Buraya kadar olan kısım test edilmiş güvenlik idi. Bir de bu işin görünmeyen kısmı var malumunuz. Burada benim dikkatimi çeken bir durum, meşhur small overlap testlerinde 2003 XC90'ın müthiş başarısıydı. (2003


İstediğim bilgileri bulamamış olsam da, 850 modelinin kaza testi videolarının kırpılmış ufak bir kısmına denk geldim ve evet Volvo, en az 1992'den beri araçlarına small overlap tipi kaza testi yapıyor.
Peki S40'ta da small overlap senaryosunun göz önüne alındığını nasıl öğrendim? Arabanın ön çamurluğunu sökerek

A sütununun devamında görülen ve tekerin ortasına kadar devam eden etli çıkıntı, platform akrabası Mitsu'larda yok (internetten bulabildiğim fotolarda gördüğüm kadarıyla). Ve kılıç sacının tasarımı, arabanın tam köşeden vurduğu cismi sıyırarak uzaklaşmasını(yeni volvoların iihs testinde yaptığı hareket) sağlayacak şekilde ileri doğru içe bükülerek geliyor dikkat ederseniz.


Karşımızda ilkel bir small overlap çözümü duruyor. Bunun dışında arabanın podyelerinde, traversinde falan yine bunun gibi bir mekanizma var mı? Oraları bilmiyorum maalesef.
Fakat, eğer bu tasarım hakikaten small overlap tipi kazalar içinse(ki başka ne için olabilir bilemiyorum), 2004'e kadar olan süreçte en güvenli C sınıf araçlarından birisi olabilir bu araç.
Şimdi işin yardımcı güvenlik kısmına gelirsek, bütün S40'larda ABS, EBS gibi sistemler standart (ESP hariç, o sadece güçlü motor seçeneklerinde standart). Hava yastığı olarak da, 2001 öncesi modellerde ön 2 hava yastığına ek olarak ön koltuklarda yanal hava yastıkları standart. 2001 yılı ve sonrasında ön hava yastıkları çift kademeli sisteme güncelleniyor, koltuk yastığının yanı sıra yan perde yastıkları da standart oluyor. Yani 2001'den itibaren bir S40, standart 6 hava yastığı ile geliyor.
5 koltukta da 3 noktalı emniyet kemeri mevcut ve beşi de virajlarda, frenlerde vs. kendisini kilitleyip koltukta oynamanıza engel oluyor. Ön kemerler de bütün model yıllarında aktif ateşlemeli gergi sistemine sahip.
Arabanın iç mekanından bahsedelim biraz. Koltuklardan başlarsak, döşeme olarak kumaş, deri-kumaş karışık ve full deri seçenekleri var. Deriler tipik volvo derisi. Konfor hissini iyileştirmek için ince fakat bu sebeple bakımı düzenli yapılmazsa kısa sürede çatlayıp kötü bir görünüme bürünebilir. Dikkatli olmakta fayda var.
Ön koltuklar, volvonun meşhur koltukları. Bu koltuklar taa Volvo 700/900 döneminden beri kullanılıyor ve her yeni modelde gerek ergonomisi gerek güvenliği giderek artıyor. Bu tasarım 2016 S80'e kadar kullanıldı. S90 serisi ile beraber daha kemikli bir yapıya geçildi, ama tasarım hatları genel olarak hala benzerdir.


Koltuklar 8 yönlü manuel olarak ayarlanabilir (elektrikli ayarlananlar da var, opsiyon). Oturma yerinin ön kısmı ve arka kısmı ayrı ayrı yükseltilip alçaltılabiliyor. Sırtlık ileri-geri yapıyor. Koltuk ileri-geri hareket ediyor(doğal olarak

Koltuklarda da yine güvenlik ön planda. Volvonun bu koltukları senelerdir girdiği testlerde hiç sektirmeden yüksek puanlar almış.
Koltuklarda WHIPS koruma sistemi mevcut ve bütün modellerde standart. Arkadan birisi çarptığında koltuklar aşağı ve geriye doğru yatıp boyun zedelenmesini önlüyor. Ayrıca koltuğun oturma yerinin hemen altında ön ve arkada birer tane olmak üzere iki adet silindirik çelik bar mevcut. Bu barlar yanal kazalarda koltuğun ezilip sizi sıkıştırmasını engellerken, aynı anda koltuğun orta konsolu parçalayarak ortaya doğru kaymasına yarıyor. Yani size yandan birisi çarptığında, koltuklar arabanın ortasına doğru kayıp olası riskleri minimuma indiriyor.
Koltukların en sevdiğim yanı, ön baldır kısmının altında kocaman cepleri var. Buraya su başta olmak üzere her türlü içecek şişesi koyabiliyorsunuz. Hem erişimi kolay, hem göz önünde kalabalık yapmıyor. Hem de güneşten vs. koruyor içeceğinizi.
Koltukların konforu çok iyi. Süngerin kalitesi üst seviyede ve vücuda desteği sağlarken, gereksiz sertlik veren bölgeleri yok. Uzun yolda saatlerce yorulmadan oturabiliyorsunuz. Benim araç 18 yaşında ve 310 bin kilometreye yaklaştı. Buna rağmen süngerler diriliğini koruyor. Sünme, şekil bozukluğu falan yok.
Ayrıca ayar seçeneklerinin bolluğu ideal pozisyonu yakalamanıza olanak sunuyor. Ama bel desteği bana biraz fazla yukarıya konumlandırılmış gibi geliyor. Şöyle bi 3-5 santim daha aşağıdan başlasaymış daha iyi olurmuş. Ayrıca, ben hiç tecrübe etmedim ama elektrik ayarlı koltukların daha iyi olduğu dile getiriliyor. Çünkü ayar skalası daha geniş ve hassas ayar imkanınız var. Maalesef Türkiye'deki S/V 40'ların çok azında bu opsiyon var.
Bu arada emniyet kemerlerinin yükseklik ayarı da otomatik, kemeri biraz çekip ayarlayıp geri bırakınca o pozisyonda kalıyor.
Oturma pozisyonuna gelirsek, bazıları oturma pozisyonu biraz yüksek diyor ama bence tam tersi. Tabii bu vücut yapısıyla da alakalı olabilir ama ben koltuğu en alt konuma alırsam rahat kullanamayacak kadar gömülüyorum arabaya.
Direksiyonun ele oturması güzel. Etli bir yapısı var ve çap olarak bir hayli büyük. Eğer bu arabayı sürekli şehir içinde kullanacaksanız direksiyon sizi yorar. Ama şehir dışında da bir o kadar rahat oluyor çünkü büyük yapısı sayesinde koltuğa dibine kadar yayılsanız bile zorlanmadan tutabiliyorsunuz. Ama kabul etmek lazım direksiyonun tipi güzel değil. 3 kollu direksiyon opsiyonu varsa o daha güzel ama 4 kollu olan, eğer alıcı gözle bakarsanız çirkin duruyor. Ama dediğim gibi tutuşunda vs. bir problem yok.
Direksiyonun yükseklik ayarı var fakat derinlik ayarı yok. Ve bence bu arabanın en büyük eksiklerinden biri. Aslında pek bir zorluk çıkarmıyor ama özellikle sportif sürüşlerde keşke direksiyon biraz daha yakın olsa diyorsunuz.
İç mekan tasarımı oldukça sade ve kimisine göre şık, kimisine göre sıkıcı bir tipi var.


Bence tam ortası. Eski tip nispeten düz bir tasarım ama kendine has bir şıklığı var. Konsol hafif sürücüye doğru dönük, bu sayede far ve klima kontrollerine erişim oldukça rahat ve kullanımı da basit. Gözünüzü yoldan ayırmadan her işinizi görebiliyorsunuz. Ama radyo kontrolleri biraz fazla aşağıda kalıyor bence.
Torpido kapağı amortisörsüz ve soğutması yok. Ama ışıklandırması ve anahtarla kilitleme imkanı var. Torpidonun üst kısmında ufak bir raf var ve kalem-gözlük gibi şeyler için çok kullanışlı oluyor.

Vites topuzunun önünde bir göz var ve telefon koymak için ideal boyutlarda. Bu kısmın altı dümdüz ve yurtdışında bu parçayı söküp altına kablosuz şarj adaptörü bağlayanlar gördüm. Eğer kablosuz şarj olabilen bir telefonunuz varsa bu da son derece kullanışlı bir göz oluyor. 20 senelik arabada kablosuz şarj

Araçta ön kol dayama bütün modellerde standart geliyor ve içinde bir göz var. Eğer hala CD kullanıyorsanız, gözün içine 6-7 tane CD dizebileceğiniz ufak bir raf sistemi var. Bu gözün büyüklüğü orta boyutlarda. Gözlük, cüzdan, abur cubur vs. saklamak için güzel.
Ön kol dayamanın devamında sürgülü bir göz ve küllük/bozuk paralık var. Bu gözün içinde aynı zamanda çakmaklık ve benim sonradan eklediğim AUX girişi mevcut. Buradaki göz bence biraz ufak ve anca şarj aletleri, kalem ve benzin fişleri falan koyulabilir.Bazı x40'larda burada 2'li bardaklık mevcut ama Türkiye'de hiç denk gelmedim.
Bardaklık demişken. Özellikle yurt dışındaki x40'ların orta konsolunda; teybin üstünde ve kol dayamanın içinden çıkan bardaklıklar mevcut ama Türkiye'de teybin üstündeki hariç diğer tiplere denk gelmedim ben. Ben pek ihtiyaç duymuyorum ama yolculuklarda sık sık bir şeyler içmeyi seviyorsanız buradan bir eksi yazabiliriz.


Göstergeler ise son derece sade ve renk skalası sıkıcı. Ama okuması çok rahat ve ışıklandırması başarılı. Ayrıca kadran 260'a kadar gösteriyor, bu sayede sürerken kadrana bakarsanız hız algınız biraz azalıyor, çünkü 110-120 gibi hızlarda daha kadranın yarısında bile değilsiniz.
Bu gösterge 2003 yılından sonra daha modern ve sportif bir tasarıma geçiyor.

Kapılardan devam edersek. Şoför kapısında 4 cam otomatiği, ayna kontrolleri, çocuk cam kilidi ve merkezi kilit butonu bulunuyor. Yolcu tarafında da merkezi kilit aç-kapa butonu olduğunu söyleyelim.
Ön ve arka kapıların alt kısımlarında birer göz var. Kapı açma-kapama tutacağı da aynı zamanda ufak bir göz işlevi görüyor. Ama kapılarda ergonomik bir problem var. Kolunuzu rahatça dayayabileceğiniz bir alan yok. Camın yanına koyamazsınız çünkü o kısım geniş değil. Ortadaki alan kol dayamak için içeri girintili yapılmış ama orası da aşağı eğimli. Yani kolumu dayadım, unuttum olayı yok maalesef. Ya kolunuzun aşağı doğru yamuk durmasına alışacaksınız ya da başka bir yere dayayacaksınız. Yeni kasa S40'ta bu durum çok daha iyi.
Kapıların açma-kapama hissi de hiç fena değil. Zaten kapılar kalın, nispeten tok bir sesleri var.
Ses sisteminden bahsedelim biraz. Bu araçlarda 2 tip ses sistemi var. Birisi amfili diğeri amfisiz. Amfili olanın hoparlörleri de daha iyi. Bizim piyasadakilerin %95'i amfisiz. 3 adet de radyo ünitesi var. Birisi en basit tip, sadece radyo ve kaset var. Bir üst modelde radyo, kaset ve CD çalar var. En üstünde de CD changer ekleniyor. Bu son ikisine aynı orjinal gibi çalışan bir AUX girişi ekleyebiliyorsunuz ufak bir modifikasyonla. Ayrıca ses seviyesi de hıza duyarlı. Araç hızlandıkça müzik sesini kendi kendine arttırıyor, yavaşladıkça azaltıyor.
Araçta 6 hoparlör var. Konsolda 2 adet tiz, ön kapılarda 2 adet bass ağırlıklı midrange; arka pandizotta da 2 adet midrange ağırlıklı woofer var(hoparlör konusuna çok hakim değilim o yüzden gelen seslere göre ayırdım

Teyp üzerinden ön/arka ayrı olarak detaylı equalizer ayarı yapabiliyorsunuz. Sesi öne/arkaya sağa/sola alma seçeneği de mevcut. Hoparlörlerin markaları Philips. Volvoların standart ses sistemleri bile oldukça güzel ses verir ve beğenilir. Bu da istisna değil. Ses tatmin edici seviyede net. Sahne genişliği çok olmasa da kabin içini güzel şekilde dolduruyor. Yüksek seviyelerde de bozulma, cızırtı falan yapmıyor. Ayrıca ses sistemi kaynaklı trim sesi de hiç oluşmuyor(bu belki benim araca has olabilir, böyle şeylere dikkat ederim).
Ayrıca arkada inip çıkabilen bir antenimiz mevcut

Bir de klima sisteminden bahsetmek istiyorum. Mitsubishi ortaklığında üretilen bir aracın kliması ne olabilir? Tabii ki Mitsubishi

Bazen görüyorum forumlarda, gruplarda vs. Klimayı 18 derecede kullanıyorum falan deniyor. Ben 18'e alsam içeride donarım herhalde

Ha bu arada ısıtması da canavar gibi. Sonuçta soğuk memleket arabası. Kışın 800 metre-1 kilometre içinde ılık üflemeye başlar. 2 km'ye doğru iyice ısınır.
Biraz da arka koltuklardan bahsedecek olursak. Arka koltuklara oturduğunuzda içine çok olmasa da, gömülüyorsunuz. Sünger yine yumuşak ve sağ ve sol tarafların yanal destekleri de oldukça dolgun. Yakın zamanda A3, Verso, Egea ve yeni Civic'in arka koltuğunda bulundum. S40'ın arka koltuğunu hiç birisine değişmem.
Ayrıca arka koltukta da kol dayamamız ve orta konsolda çöp kutumuz mevcut. Bardaklık yine yok maalesef. Bir başka eksiklik de, S40'ın abileri S60 ve S80'in B sütununda bulunan ve yüz hizasında arkaya üfleyen hava üfleçleri, S40'da yok. Sadece ön koltukların altından üfleyen havayla yetiniyorsunuz. Ama zaten arabanın iç hacmi görece ufak olduğundan, ihtiyaç da pek yok denebilir.
Hacim demişken, arka tarafta 2 kişi yayılarak rahat rahat oturabilir. 3 kişi oturursanız yanlardakiler rahatken ortadaki biraz sıkışıyor ve oturma yerinden sebep biraz yüksekte kalıyor. Ama öyle bunaltacak kadar da değil. Uzun yola rahat çıkılır yani.
Bagaj 470 litre. 4 kişiye kadar olan eşyaları rahat alıyor. 5.kişinin eşyaları biraz tıka basa olur. Bagajın sağ tarafında lastikli bir file, sol tarafında bir kemer mevcut. Bu kemeri bagajda 2 farklı noktaya takabiliyorsunuz ve uzunluğu gayet yeterli. Ayrıca arka koltuklar tamamen yatabiliyor. Stepnesi ve bagaj lambası da mevcut. Bagaj kapağı da, içi gibi halı kaplı ve kapatmak için tutma yerleri var.

Şimdi şu meşhur yumuşak plastik mevzuna gelirsek

Kapıların orta kısmı ise kumaş ve altında sünger dolgusu mevcut.
Koltuk kumaşları gayet güzel, dokusu ince ve hissi yumuşak (benim araç kumaş koltuk bu arada). Tavan döşemesi de oldukça kaliteli bir kumaş. Ama zamanla sarkma problemi oluyor. A sütununun kaplaması da tavan döşemesiyle aynı, kumaş. B ve C sütunları ise desenli, tok sert plastik.
Torpido, kol dayama ve sürgülü gözün içi de halı kaplı. Ön kapı eşiklerinde aluminyuma işlenmiş VOLVO yazıları var ve hoş bir detay. Arkalardaki eşik ise plastik. Genel işçilik ve montaj kalitesi iyi seviyede, göze çarpan bariz bir kusur yok.
Ayrıca bütün kapılardaki cam-kilit kontrolleri alttan loş bir LED ile ışıklandırmalı. Gece vakti çok hoş duruyor. Şoför tarafında ayak aydınlatması mevcut. Yolcu tarafında yok, olsa iyi olurdu.
Sarı renkli tavan aydınlatmalarının, kapıyı açınca yavaş yavaş yanıp, kapatınca yavaş yavaş sönmesi de oldukça sıcak bir ambians oluşturuyor.
Ayrıca Volvo, iç mekanda kullanılan bütün malzemelerin anti-alerjik özellikte olduğunu belirtiyor.


(Klima panelimde patlak ampülüm var ve değiştirmeye üşeniyorum


Şimdi gelelim arabanın en can alıcı noktalarından birisine. İç mekan eskimiyor arkadaş. Klima-radyo-far kontrollerindeki yazılar, kapıdaki düğmelerin yazıları, kapı açma kolunun krom kaplaması, vitesin harfleri vs. ilk günkü gibi. Soyulma, silinme, kararma falan, sıfır. Ön konsol da oldukça dayanıklı, bunca senedir güneş yemesine rağmen renginde belirgin bir atma-solma-çatlak-kabarma yok. Ayrıca ilginç bir detay olarak, arabanın içindeki yazıların fontu her yerde aynı. Gösterge veya klima panelindeki yazılarla, ne bileyim benzin kapağındaki uyarı yazısı aynı fonta sahip. Bu aracın her tarafında böyle. Teypte vs. Ben bunun farkına seneler sonra vardım ve çok şaşırdım

Son olarak aracın donanımlarından bahsedeyim. Bu arabalarda paket kavramı yok. Her bir şeyi ayrı ayrı seçip almışlar zamanında. Ama genel trend, motor hacmi büyüdükçe donanımlar da artıyor. Bunlar standart donanımlar:
-Bütün güvenlik sistemleri, ESP hariç tamamen standart. ESP sadece 200 beygir T4 motorda standart geliyor. Bana sorarsanız, bu araçta 150 beygir altına zaten çok da lazım değil.
-4 teker disk fren, ABS ve EBS'li. Arka süspansiyon tam bağımsız multilink, önler McPherson.
-Ön-arka kol dayama, manuel klima ve elektrik ayarlı-ısıtmalı yan aynalar da tamamında standart.
-Çok yönlü ayarları olan ön koltuklar ve bel destekleri. (Bazı 2000 öncesi modellerde ayarsız yolcu koltuğu görmüşlüğüm var. Ama %90'ında 8+2 yönlüdür)
-Benim favorim, aslında bir opsiyon olan fakat TR'deki x40'ların neredeyse tamamında bulunan, elektrikli arka çocuk kilidi. Cam kilidinden ayrı olarak, orta konsoldaki bir tuş vasıtasıyla, çoğu araçta arka kapıya gidip manuel olarak aktif ettiğiniz, kapıların içeriden açılmasını önleyen çocuk kilidi bu araçta elektrikli ve tek tuşla içeriden açıp kapatabiliyorsunuz. Arkada çocuk varsa ne kadar kullanışlı olduğunu anlatamam. Duyduğuma göre yeni volvolarda bu özellik yokmuş, bence volvo çok büyük bir hata yapıyor. Bu özellik her araçta olmalı.
-Alarm standart değil ama deadlock sistemi standart. Bu şu demek: arabayı kumandadan kilitleyince, kapılar hem dıştan hem içten kilitleniyor. Yani camı kırıp içeri erişseniz bile kapıyı içeriden açmanız yine mümkün değil.
-4 cam otomatik. Yine ilk modellerin(95-96) bazılarında arka camlar manuel olabiliyor. Tek dokunuşla açılma olayı ise sadece şoför camında var ve bence bütün camlarda olması gerekirdi.
-Su püskürtmeli far silecekleri. Bir Volvo klasiği

Opsiyon listesi de şu şekilde:
-Tek bölgeli otomatik klima
-Full deri iç mekan
-Ön koltuk ısıtma
-Kapılarda, torpidoda ve orta konsolda ahşap/karbon/metalik(karbon trim son derece nadirdir) dekorlar
-CD çalarlı, amfili teyp olayı (yukarıda bahsettiğim)
-Navigasyon (Tabii modern navigasyonların yanında patates gibi kalıyor)
-Elektrik ayarlı ön koltuklar (hafıza seçeneği yok. olması gerekirdi)
-Hız sabitleyici
-Ön sis farları
-Xenon farlar(yine az denk gelen bir opsiyon)
-Nivomat -bu aslında Xenon far ile birlikte geliyor. Aracın arkasına ne kadar yük koyarsanız koyun sabit yükseklikte kalma şeysi-
-Yol bilgisayarı
-Arka koltuğa dahili çocuk koltuğu
-Sunroof
-Sirenli alarm
-Ahşap veya spor(3 kollu ve delikli derili) direksiyon
-Ön/arka spoiler
-Arka camda makam perdesi
-Şimdi aklıma gelmeyen, gelse bile bahsine değmeyecek ufak tefek aksesuarlar da çok sayıda mevcut.
Dip not olarak; 2004 yılında üretilen en son eski kasa S40'lar Classic etiketiyle satıldı. Bunların motor hacmi düşük olanlarında bile bir hayli donanım görmek mümkün.
Bu araçta hiçbir zaman olmamış donanımlara gelirsek:
-Yağmur/far sensörü ve otomatik kararan dikiz aynası yok. Ama fasılalı silecek hıza duyarlı çalışıyor.
-Düğmeli direksiyonu hiç olmadı.
-Bluetooth gibi yeni teknolojilerden eser yok.
Jant olarak da, 15, 16 ve 17 inç seçenekleri var. 15'de kapaklı jant standart, alaşım jant opsiyon. 16 ve 17'de tamamı alaşımlı. Ayrıca jant tasarımları gerçekten güzel. Lastiklerde bizde en yaygını 185/65/15 ama asıl standardı 195/60/15. 16 inçte 205/50/16, 17 inçte 215/45/17.




Son olarak kapaklı jantıyla bizim düldül, bir dağ köyüne hava almaya çıkmış


Bu arada mutlaka dikkatinizi çekmiştir. Bu arabanın 4 köşesinde orjinal amerikan park var. Tampondaki şeritlerin içerisinde. Bunlar süs amaçlı değil, reflektörleri ve içlerinde ampülleri var. Farları açtığınızda onlar da yanıyor ve ortalıkta pavyon gibi dolanabiliyorsunuz

Bir sonraki mesajda sürüşünden bahsedeceğim.
Son düzenleme: