Sınır polisine kafa tutarsan, ukalalık yaparsan tabi almaz. Ancak geçerli bir vize ve tam evraklar ile suç kaydın vb. şeylerde yoksa %99 o sınırdan geçebilirsin. Ayrıca ortalığı alevlendiren biz değil onlardır. Öyle sessizce suspus olmuş beklemek eziklik göstergesinden başka bir şey değildir.
-
Foruma kayıt olmak için tıklayın !
"OY VER"
- Konuyu başlatan hakikionur
- Başlangıç tarihi
- Durum
Yahu zaten dönemin Başbakanı Erdoğan'ın TBMM'ye sunduğu 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da değişiklik öngören tasarının 94.maddesinde ' ‘Yurtdışında, yurtdışı temsilciliklerde ve gümrük kapılarında her türlü propaganda yasaktır.’ maddesini yürürlüğe kendileri koydular.
Zaten yurtdışında seçim ve referandum propagandasının yapılamayacağının yasasını kendileri çıkardılar neyin tatavası bu ben anlamadım. Kendi koydukları yasayı kendileri çiğniyorlar ilginçtir yani.
Zaten yurtdışında seçim ve referandum propagandasının yapılamayacağının yasasını kendileri çıkardılar neyin tatavası bu ben anlamadım. Kendi koydukları yasayı kendileri çiğniyorlar ilginçtir yani.
Bakış açılarımız farklı, ne desem boş, aynı şekilde ne deseniz bana göre dedikleriniz boş.
Bana göre almayacağız gelmeyin dedilerse gitmem, aynı tutumu onlara sergilerim.
Eziklik göstergesiymiş... Her şeyi zorlayarak, asarım keserim diyerek, efelik taslayarak yapabileceğinizi, yaptırabileceğinizi zannediyorsunuz.
ABD'li bir yetkilinin Rusya'ya gitmek istediğini, Rusya'nın gelmeyin almayız dediğini, ABD'li yetkilinin Gürcistan'a gidip sınırdan arabayla geçmeye çalıştığını falan düşündüm de... Çok komik bir durum olurdu.
sus pus beklemekten başka ne yapacaksın. başka çaren mi var. avrupa senin elektiriğine doğal gazına mı muhtaç ta yaptırım uygulayacaksın. ama sen onlara muhtaçsın. arabasına biniyorsun, buz dolabını kullanıyorsun. berberde traş oldugun makina bile alman malı. o adamlar yarın öbürgün karar alsa deseki bugün itibariyle türkiyedeki shell, petrol ofisi, bütün akaryakıt ve arabalardan mercedes volkswagen audi bmw renault opel bosch peugeot citroen skoda seat ve diğer otomobil markalarını çekiyorum dese ülke ne hale gelir biliyor musun? düşünsene dün 150 bine aldıgın arabanın birden çöp oldugunu. bozulsa yedek parça bulamayacagını. bakımını bile yaptıramayagımı. civatasına kadar ithal ediyorsın. stokun 1 sene yeter o arabaları yürütmeye. sonra hurdalıga.
napıcaksın kime şikayet ediceksin. avrupa insan hakları mahkemesine mi yoksa ab gümrük birliğine mi. adı üzerinde zetan avrupa ve ab mahkemelerine bağlısın. paranı almak icin adamları kendi mahkemesine mi şikayet ediceksin anlaşmaları bozup tazminatını vermediği taktirde? sırf şunu yapsalar yarın 1 günde ülkeni batırırlar be. sanayideki esnafa kadar iflas edersin 1 günde. hesabını hangi mahkemeden sorucaksın. adında avrupa birliği geçen mahkemelere bağlısın zaten. cumhurbaskanını cumhurbaskanlığı külliyesine şikayet etmekten ne farkı var. peki sen onlara ne yaptırım uygulayabilirsin ambargo konusunda?
bana şu sorunun cevabını verin başka birşey istemiyorum. adamlara kafa tutuyorsunuz. ama bana öyle yapamazlar ticari daralmayı göze alamazlar diye boş argümanla gelmeyin, rakamlarla gelin niye yapamazlar diye. şunu bana adam gibi izah edin bende gidip evet basacağım
Malum kesimin demeçlerine bakarsanız, bu referandumdan ne kadar umutlu olduklarını, başka bir deyişle mevcut yolun sonuna ne kadar yaklaştıklarını farkettiklerinden referandum sonrası süreci çevreyoluna çıkmak gibi gördüklerini anlayabilirsiniz. Bu onlar için köprüden önce son çıkış beyler. Bu yüzden oy verin, çevrenize de telkin edin, gidip oylarını kullansınlar. Oy kullanmamayı düşünen arkadaşlarınızı ıslak odunla dövmek için çağırırsanız seve seve gelir çok pis dalarım.
Çok fazla komplo teorisi üretiyoruz maalesef ülke olarak. Ülkeler ve firmalar kezban triplerine giremeyecek kadar olgunlaşmışlardır. Ayrıca benim oyumun evet olduğunu nereden çıkardınız? Sadece şuradaki alakasız iki paragraftansa yanlışınız var. Ne takım tutar gibi parti tutarım ne de kimseyi -babamın oğlu bile olsa- körü körüne desteklerim. Referandumda vereceğim oyu yanlış tahmin ettiğinizi belirtmek istedim sadece.
Hollanda'da yaşayan bir arkadaşımdan kopyaladım, aynen iletiyorum;
Sadece Türk haberlerini izleyerek doğru bilgi alamazsınız. Ben özet geçeyim neler oldu bugün: Hollanda bakanlara dedi ki: "Gelin ama bizim burda bu hafta kendi seçimimiz var, haftaya seçim bitsin öyle gelin yani haftaya haftasonu gelin" dediler. Ama Türk hükümeti inat etti biz bu hafta geleceğiz dedi. Üstüne Türk hükümeti Hollanda'yı tehdit etti. Tehdit edince de Hollanda hükümeti, sen kimi tehdit ediyorsun blöfünü görüyoruz diyip bakanın uçağına iniş izni vermedi. Rotterdam valisi Türk konsolosluğuna başka kimse bekliyor musunuz diye sordu, fakat Türk konsolosluğu hayır beklemiyoruz program Yok dedi. (Yani yalan söyledi)
Bunun üzerine Erdoğancılar Almanya'daki diğer bakanı araba ile sınırdan içeri soktular, (Türk konsolosluğu Hollanda hükümetini şaşırtmak için bütün güvenlik görevlilerini farklı yönlerdeki araçlarla yönlendirdiler ki Hollanda polisi hangi araçta kimin olduğunu kontrol edemesin.)
ama bu sefer de Hollanda polisi yemedi bunu "kardeşim ne yapmaya çalıştığınızın farkındayız, olmaz" diye kadını nöbette bekletti. Durum Budur. Türk haberlerini izlerseniz ama neymiş Hollanda faşistmiş, nasıl izin vermezmiş, uluslararası kanunlara aykırı imiş. Bir de üzerine Tayyip'in nazi sözlerini Hollandalı kabul etmez. Çok ağır. Kabul edilemez yani. Kimse Hollanda'ya bok atmasın bu konuda. Ben gerektiğinde direk söylerdim zaten Hollanda'nın hatası olsaydı. Olay tamamen Erdoğan ve hükümetin çirkefliği ve çirkinliği.
Bakanın bekletilmesi ve konsolosluğa alınmaması tamamen bu oyunlar sebebiyle. Başlangıçta bilgisi geçilmemiş olması değil ilginç olan, asıl saklanmış olması ve çoklu arabalarla şaşırtılma çabaları epey enteresan!! Kanuni olarak, İzin verilmeden gelen herhangi bir diplomatik görevlinin yabancı topraklarda herhangi bir dokunulmazlık hakkı bulunmaz, yani yasal olarak bekletilmesi doğru ve sonrasında da gönderilmesi doğru.
Olay maalesef buradaki Türklere yansıyacak, aşırı sağcı Wilders'a bu hafta Hollanda seçimlerinde daha çok oy çıkacak. Olan yine burada yaşayıp Erdoğan kı.ını yalayan Türklere olacak. Çünkü onlar güzelim Hollanda hükümetinin bütün faydalarını sömürüyorlar. Mesela ben veya Hollandalı eşşek gibi vergi öderken (%45) , onlar düşük maaşlı olduklarından devletten yardım, vergide indirimden tut da kira yardımı sosyal yardım alan bir grup. Al jazeera da sormuş: "niye Türkiye'de yaşamıyorsunuz?" Cevap: "Türkiye'de refah yok". Oh yemişim. yani Tamamen onlara patlayacak haberleri Yok. O refahın R'sini göremezler.
Bu Arada saat 23:46 (ams saati) itibariyle bakan Kaya ongewild vreemdeling yani unwanted alien yani istenmeyen yabancı ilan edildi. Yani muhtemel sınır dışı gelebilir her an.
00:12 itibariyle de polis eşliğinde ülkeden çıkartılacak. Kibarca polis bunu anlattı fakat o yine çıkmayacağım gitmeyeceğim diyor. Anlaması için de direk Türkçe konuşan bir polis yönlendirildi. Çünkü şu anda kadın toplumun güvenliğine tehdit oluşturmakta. böyle giderse tutuklanır. Kanun diye bişey var.
01:00 polis zoru ile bakan Kaya polis arabasına bindirildi ve Almanya'ya götürülüyor. Oysaki Türk haberlerde söylenen, bakan kaya'nın kendi isteği ile rotterdam'dan ayrıldığı yönünde. (Enteresan yine yanlış bilgi)
01:42 Türkler protesto alanını 15 çağrı yapılmış olmasına rağmen hâlâ terketmiyor. Korkulan olmasın, millet niye evine dönmüyor, diyor herkes. Belki de Cumartesi gecesi eğlencesi çıktı bunlara. Polise saldırmaya çalışanlar var. Ellerine ne geçecek amaçları ne bilinmez ?
Sadece Türk haberlerini izleyerek doğru bilgi alamazsınız. Ben özet geçeyim neler oldu bugün: Hollanda bakanlara dedi ki: "Gelin ama bizim burda bu hafta kendi seçimimiz var, haftaya seçim bitsin öyle gelin yani haftaya haftasonu gelin" dediler. Ama Türk hükümeti inat etti biz bu hafta geleceğiz dedi. Üstüne Türk hükümeti Hollanda'yı tehdit etti. Tehdit edince de Hollanda hükümeti, sen kimi tehdit ediyorsun blöfünü görüyoruz diyip bakanın uçağına iniş izni vermedi. Rotterdam valisi Türk konsolosluğuna başka kimse bekliyor musunuz diye sordu, fakat Türk konsolosluğu hayır beklemiyoruz program Yok dedi. (Yani yalan söyledi)
Bunun üzerine Erdoğancılar Almanya'daki diğer bakanı araba ile sınırdan içeri soktular, (Türk konsolosluğu Hollanda hükümetini şaşırtmak için bütün güvenlik görevlilerini farklı yönlerdeki araçlarla yönlendirdiler ki Hollanda polisi hangi araçta kimin olduğunu kontrol edemesin.)
ama bu sefer de Hollanda polisi yemedi bunu "kardeşim ne yapmaya çalıştığınızın farkındayız, olmaz" diye kadını nöbette bekletti. Durum Budur. Türk haberlerini izlerseniz ama neymiş Hollanda faşistmiş, nasıl izin vermezmiş, uluslararası kanunlara aykırı imiş. Bir de üzerine Tayyip'in nazi sözlerini Hollandalı kabul etmez. Çok ağır. Kabul edilemez yani. Kimse Hollanda'ya bok atmasın bu konuda. Ben gerektiğinde direk söylerdim zaten Hollanda'nın hatası olsaydı. Olay tamamen Erdoğan ve hükümetin çirkefliği ve çirkinliği.
Bakanın bekletilmesi ve konsolosluğa alınmaması tamamen bu oyunlar sebebiyle. Başlangıçta bilgisi geçilmemiş olması değil ilginç olan, asıl saklanmış olması ve çoklu arabalarla şaşırtılma çabaları epey enteresan!! Kanuni olarak, İzin verilmeden gelen herhangi bir diplomatik görevlinin yabancı topraklarda herhangi bir dokunulmazlık hakkı bulunmaz, yani yasal olarak bekletilmesi doğru ve sonrasında da gönderilmesi doğru.
Olay maalesef buradaki Türklere yansıyacak, aşırı sağcı Wilders'a bu hafta Hollanda seçimlerinde daha çok oy çıkacak. Olan yine burada yaşayıp Erdoğan kı.ını yalayan Türklere olacak. Çünkü onlar güzelim Hollanda hükümetinin bütün faydalarını sömürüyorlar. Mesela ben veya Hollandalı eşşek gibi vergi öderken (%45) , onlar düşük maaşlı olduklarından devletten yardım, vergide indirimden tut da kira yardımı sosyal yardım alan bir grup. Al jazeera da sormuş: "niye Türkiye'de yaşamıyorsunuz?" Cevap: "Türkiye'de refah yok". Oh yemişim. yani Tamamen onlara patlayacak haberleri Yok. O refahın R'sini göremezler.
Bu Arada saat 23:46 (ams saati) itibariyle bakan Kaya ongewild vreemdeling yani unwanted alien yani istenmeyen yabancı ilan edildi. Yani muhtemel sınır dışı gelebilir her an.
00:12 itibariyle de polis eşliğinde ülkeden çıkartılacak. Kibarca polis bunu anlattı fakat o yine çıkmayacağım gitmeyeceğim diyor. Anlaması için de direk Türkçe konuşan bir polis yönlendirildi. Çünkü şu anda kadın toplumun güvenliğine tehdit oluşturmakta. böyle giderse tutuklanır. Kanun diye bişey var.
01:00 polis zoru ile bakan Kaya polis arabasına bindirildi ve Almanya'ya götürülüyor. Oysaki Türk haberlerde söylenen, bakan kaya'nın kendi isteği ile rotterdam'dan ayrıldığı yönünde. (Enteresan yine yanlış bilgi)
01:42 Türkler protesto alanını 15 çağrı yapılmış olmasına rağmen hâlâ terketmiyor. Korkulan olmasın, millet niye evine dönmüyor, diyor herkes. Belki de Cumartesi gecesi eğlencesi çıktı bunlara. Polise saldırmaya çalışanlar var. Ellerine ne geçecek amaçları ne bilinmez ?
yok ya şurda 3-5 sene öncesine kadar israil ticaretini askıya almamışmıydı bizimle. israil kezban da avrupa mı olgunlaşmış. yapamaz demeyin hocam ya yaparsa? sırf gıcıklığına yaparsa? adamların kendi toprağında ne yapacaklarına karışma bütünlüğü bulduk şimdi sıra keyiflerine mi geldi? yapamazlarmış. kos koca ülke avrupanın karısı haline gelmiş resmen isteseler bizi döverde söverde severde öperde. asıl sen onların karşısında hiçbirşey yapamazsın. ulan dünya lideri cumhurbaskanı bile onların arabasına biniyor onların mazotunu uçağını kullanıyor hala yapamaz diyorsunuz. adam bi ambargo koysa dünya liderin salondan mutfağa geçemecek hala inkar etmek için yer arıyorsunuz.
hocam asgari ücretinizi kırmızı ete yatırın biraz, protein vitamin tüketin.
Son düzenleme:
Hocam bunlar bizim için yeni şeyler değil. 15 yıldır zaten söyledikleri yalanları, Allah'ı kullanarak milleti nasıl kandırdıklarını, her türlü düzenbazlıklarını iyi biliyoruz. Bu söyledikleriniz gerçeğin dibi bile olsa yine inanmayacak, tapma noktasında gözü körleşmiş destekçiler var. Kuran'ı miting meydanında siyaset malzemesi yapan cumhurbaşkanına dindar diyen bir topluluktan bahsediyoruz ki bunlar ben müslümanım diyor. İslam nedir, kitap nedir hiç bir fikirleri bile yok. Biz ne anlatsak boş, azmettiler ülkeyi bölecekler. Çok değil bir kaç yıla zaten her şey ortaya çıkacak, biz arkamıza yaslandık izliyoruz.
yaza doğru enflasyon %10u geçsin de göreyim ben akblılerı xD
ehonomi çoğ eyiiii diyen asgari ücretli dayılara da ayrı hastayım. zaten evine et girmiyor kafası çalışmaz hale gelmiş, insan bare yediği ekmeğin ununun ithal olması, ilerde ekmek bile bulamayacağı anlamına gelmesini idrak etmeli diyecemde nerde bunlarda o beyin. beyaz türkün aydın kesimin tuzu kuru onlar bi şekilde kendini kurtarır olan yine bunlara olacak onu bile kafaları basmıyo ya. bide hoşlarıda gidiyor bizi kudurttuklarını sanıp. açlıktan sefil olan sanki kendileri değilmiş gibi. şunlarla aynı oksijeni tüketip aynı vergiyi veriyoz. bence aysun kayacı mehdi falan ilan edilmeli. kadına kızdık ama yüzyılın tespitini yapmış zamanında meğersek. zaten çomarla bizim oyumuz aynı olduğu için bu haldeyiz
Güneydoğuyu kürtlere, izmir ve çevresini yunanlılara, iç anadoludaki bir kaç ili Suriyelilere vermek suretiyle bu ülkeyi bölseler, yine de akp'nin yapacağı bir şey yoktu, tamamen dış güçlerin oyunu diyecek bir güruha sahip bunlar. Fetö mevzusunda bile komple akp'yi akladılar yahu daha ne diyelim. Bu insanlar ağlasa da oy vermeye, desteklemeye devam ederler. Benim hiç umudum yok.yaza doğru enflasyon %10u geçsin de göreyim ben akblılerı xD
Ben kimseye dünya lideri demedim bu bir. Eğer yazıyı okursanız evet bile demeyeceğimi belirtmişim. Kimsenin bana beleşten bir şey verdiği yok yani kimseye körü körünede bağlı değilim. Maalesef çoğu şeyde yurtdışına bağlıyız buda bir gerçek ancak sırf şu olaylardan dolayı ambargo uygulanması olasılığı çok çok düşük onu belirttim sadece. Bir gün iki gün sonra bu olay unutulup gidilecek. Asgari ücretinizi kırmızı ete yatırın biraz demişsin. Çok inceden dokundurduğunuzu zannediyorsunuz ancak bunu yiyecek insanlardan değilim, insanları küçümsememeyi tavsiye ederim. Öğrenciyim ancak çok şükür durumum gayet iyi, kırmızı eti de her gün yiyebiliyorum. Öyle hakaretvari konuşmalardan da vazgeçmenizi tavsiye edeceğim, reelde belkide o kişinin karşısında sarf edemeyeceğiniz sözleri sanalda etmek kolay -bu kişi kesinlikle ben değilim benim etim ne budum ne alt tarafı bir öğrenciyim- ancak öyle bir kişiyle bir şekilde yüz yüze gelirseniz daha farklı sonuçlar doğabilir.
İnsan oğlu güce tapmaya meğillidir. O yüzden mevcut hükümetin gücü bitince taraf değiştireceklerdir. Geç olabilir, hatta belki bize bu savaşa bile mâl olabilir. Kaçınılmaz gibi duruyor ama hayırlısı bakalım
size hakaret etmedim. cümleyi yanlış kurdum aslında parti tabanına genel seslenmek istemiştim ama anlatım bozukluğu yapmışım. insanlara şahsen öyle cümle kuracak kadar insanlıktan çıkmadım. anlatım bozukluğum için özür dilerim
bunlar ilk defa duyduğumuz gördüğümüz şeyler. İlginç...
Taraf değiştirmeleri açıkçası umurumda bile değil.. Onların verdikleri kararların bedelini bizler de ödeyeceğiz, buna kimsenin hakkı yok hocam. Allah inşaallah ilahi adaletini bir kez daha gösterir ve bu kararları verenlerle onları destekleyenlere ödetir bunun bedelini de bizlerde kurtulmuş oluruz.İnsan oğlu güce tapmaya meğillidir. O yüzden mevcut hükümetin gücü bitince taraf değiştireceklerdir. Geç olabilir, hatta belki bize bu savaşa bile mâl olabilir. Kaçınılmaz gibi duruyor ama hayırlısı bakalım
Ne yazık ki ne yazık ki çok büyük hatalar yapıyoruz. Hepimiz.
Biraz kendimden bahsedicem okumak istemeyenler çizgilerin bittiği yerden devam edebilir.
----------
Bu sene Makine Mühendisliğinden mezun oldum. Çok şükür 4 senede bitirdim ve çok üst düzey sosyal bir öğrencilik hayatı geçirdim. (sosyallik derken clup cafe sosyalliğinden bahsetmiyorum 3 sene boyunca öğrenci topluluklarında yer aldım ve bu sürenin çok büyük bir kısmında başkan veya başkan yardımcılığı yaptım, sayısız girişimcilik projesi oluşturdum, tübitak a projeler yazdım, kosgeb tekno-girişim sermaye desteğinden 250bin tl destek kazandım, teknokent in kuluçka programlarında yer aldım ve daha bir çok şey. Benim en büyük hayat amacım bu millet için katma değer üretmek ve bu amaç benimle birlikte olacak hayatımı tamamlayana kadar.)
Bu şartlar altında Makine Mühendisliği gibi bir bölümü 4 senede bitirmenin ne kadar zor olduğunu taktir edersiniz. Fakat ben kendime göre öğrenme teknikleri oluşturdum. Öğrenmenin dinlemekle, anlatmakla "olmayacağını" en verimli öğrenmenin insanın kendi keşfederek öğrenme olduğu çıkarımına vardım.
-------------
Demem o ki insanları ikna etmek yerine, doğruları görmeleri için ilham vermenin her zaman daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda attığımız sert naralar yalnızca insanların inandıklarına daha sıkı tutunmalarına sebep oluyor. Zira çok ünlü bir sözde denildiği gibi;
İnsanları kandırıldıklarına ikna etmek, kandırmaktan daha zordur.
Ben kendi payıma oy vermeyecek kuzenimi sandığa gitmeye, yaşlarından dolayı sandığa gidemeyecek iki komşumuzu sandığa götürmek için söz verdim.
Bunun dışında da sabrımın el verdiğince insanlara yumuşak bir şekilde fikirlerimi anlatmaya çalışıyorum. Bunun daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Gidişattan rahatsız olan herkesin bunu yapması -haddim olmayarak- tavsiyemdir.
Biraz kendimden bahsedicem okumak istemeyenler çizgilerin bittiği yerden devam edebilir.
----------
Bu sene Makine Mühendisliğinden mezun oldum. Çok şükür 4 senede bitirdim ve çok üst düzey sosyal bir öğrencilik hayatı geçirdim. (sosyallik derken clup cafe sosyalliğinden bahsetmiyorum 3 sene boyunca öğrenci topluluklarında yer aldım ve bu sürenin çok büyük bir kısmında başkan veya başkan yardımcılığı yaptım, sayısız girişimcilik projesi oluşturdum, tübitak a projeler yazdım, kosgeb tekno-girişim sermaye desteğinden 250bin tl destek kazandım, teknokent in kuluçka programlarında yer aldım ve daha bir çok şey. Benim en büyük hayat amacım bu millet için katma değer üretmek ve bu amaç benimle birlikte olacak hayatımı tamamlayana kadar.)
Bu şartlar altında Makine Mühendisliği gibi bir bölümü 4 senede bitirmenin ne kadar zor olduğunu taktir edersiniz. Fakat ben kendime göre öğrenme teknikleri oluşturdum. Öğrenmenin dinlemekle, anlatmakla "olmayacağını" en verimli öğrenmenin insanın kendi keşfederek öğrenme olduğu çıkarımına vardım.
-------------
Demem o ki insanları ikna etmek yerine, doğruları görmeleri için ilham vermenin her zaman daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bu konuda attığımız sert naralar yalnızca insanların inandıklarına daha sıkı tutunmalarına sebep oluyor. Zira çok ünlü bir sözde denildiği gibi;
İnsanları kandırıldıklarına ikna etmek, kandırmaktan daha zordur.
Ben kendi payıma oy vermeyecek kuzenimi sandığa gitmeye, yaşlarından dolayı sandığa gidemeyecek iki komşumuzu sandığa götürmek için söz verdim.
Bunun dışında da sabrımın el verdiğince insanlara yumuşak bir şekilde fikirlerimi anlatmaya çalışıyorum. Bunun daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Gidişattan rahatsız olan herkesin bunu yapması -haddim olmayarak- tavsiyemdir.
Helal olsun.... O kadar proje öğrenci toplulukları vs adı altında çalışmalar yapıp üstüne üstlük 4 sene de makina Mühendisliği gibi bi bölümü bitirdiğiniz için ayrıca takdir ediyorum sizleri
Yıllar boyunca Allahın verdiği aklı kullanmamış insanlardan bahsediyoruz. En önemlisi şu, dini dogmalarla insanları kandırdıkları için doğruyu bulmaları çok zor. Evet çıkacağına inanan kesim hadis var diyo
Gerisini siz düşünün! Bunlar yoldan çıkmış kulakları, gözleri, akılları mühürlü. Yapacak pek bir şey kalmadı.- Durum